22 Aralık 2025 Pazartesi

DEVA Partisi Lideri Ali Babacan'ın Üsküdar Üniversitesi Konferansı

 

Bir öğrenci kulübünün düzenlediği etkinlik sebebiyle bugün (22 Aralık 2025) Üsküdar Üniversitesi Güney Kampüsü'nde söyleşiye katılan deneyimli siyasetçi ve DEVA (Demokrasi ve Atılım Partisi) Genel Başkanı Sayın Ali Babacan, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik durumuna dair önemli tespitlerde bulundu. 2 saati aşkın süreyle üniversite öğrencileri ve akademisyenlerin karşısında samimi fikirlerini açıklayan Babacan, örnek bir liberal Müslüman-Türk siyasetçi olarak genelde öğrencilerden beğeni topladı.

Genç yaşına rağmen daha önce iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti/AKP) kurucu üyeliği (2001-2019), Avrupa Birliği Başmüzakereciliği (2005-2009), Dışişleri Bakanlığı (2007-2009), Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı (2002-2007; 2009-2011), Başbakan Yardımcılığı (2009-2015) ve 4 dönem AK Parti Ankara milletvekilliği (2002-2007, 2007-2011, 2011-2015, 2015-2018) gibi önemli görevlerde bulunmuş deneyimli bir siyasetçi olan Ali Babacan, 10 Mart 2020'den bu yana DEVA Partisi Genel Başkanı olarak görev yapmaktadır. Şu ana kadar 130.00 civarında kişiyi partiye üye yapmayı başaran DEVA, Babacan liderliğinde iki seçim deneyimi yaşamıştır. Bunlardan ilki, 2023 Cumhurbaşkanlığı ve parlamento (TBMM) seçimleri olup, bu seçimlerde "altılı masa" kapsamında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) liderliğindeki demokrasi blokuna katılan DEVA, Millet İttifakı'nın bir bileşeni olarak 15 milletvekilliği kazanmış, ancak partinin desteklediği CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci turda Recep Tayyip Erdoğan'a kaybetmiştir. Seçimlerden beklediğini bulamasa da, DEVA'nın bu süreçte altılı masanın programının oluşmasına büyük katkı sağladığı Türk basın-yayın organlarında sıklıkla işlenmiştir. 2024 yerel seçimlerine ise bağımsız olarak giren Ali Babacan liderliğindeki DEVA, yüzde 0,34 civarında oya ulaşmış ve bir ilçe ve 3 beldenin yönetimini kazanmıştır. DEVA, bu olumsuz sonuçlara rağmen yoluna devam etmekte ve Türkiye'nin düzlüğe çıkması yolunda fikir ve projeler üretmeye devam etmektedir.

Bugün hayatından kesitleri de içeren samimi söyleşisinde, genç ama deneyimli siyasetçi Ali Babacan, öncelikle, 2001'de kurucuları arasında yer aldığı AK Parti'nin son yıllarda kuruluş ilkelerine kıyasla ciddi bir başkalaşım yaşadığını ve bu misyonu kendilerinin artık DEVA Partisi'nde devam ettirdiklerini vurguladı. Eski yol arkadaşlarını eleştirmek konusunda pek de cömert davranmayan ve 12. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türkiye'nin geçmiş ve bugünkü idarecilerine karşı saygılı bir üslup belirleyen Babacan, Türkiye'nin 28 Şubat süreci (1997) ve 2001 ekonomik krizi gibi ciddi sorunların olduğu döneme kıyasla halen çok daha iyi durumda olduğunu, buna karşın ekonomi, hukuk sistemi, eğitim sistemi, liyakata dayalı kamu yönetimi ve demokratik yönelimde ciddi bir sıkıntı içerisinde olduğunu belirtti. Babacan'a göre, ekonominin zirve yaptığı 2013 yılından sonra işler AK Parti için hiç de iyi gitmedi ve yönetim, daha ziyade önceki birikim ve mirasa dayalı olarak gücünü kısmen korumayı başardı. Babacan, sıkıntıların başlangıç noktası olarak 2013 Mayıs ayı sonlarındaki Gezi Parkı Olayları'nı işaret ederken, bu tarihten itibaren en temel anayasal hakların kullanımı konusunda bile gençlere ve vatandaşlara sorun çıkarılmasının Türkiye'yi çok olumsuz bir noktaya taşıdığını kaydetti. Buna karşın, kendisinin gençken gittiği ABD ile Türkiye arasındaki gelişmişlik düzeyi farklılıklarının eskisi kadar fazla olmadığını da sözlerine ekleyerek, mevcut hükümetin sağlık sistemi, savunma ve dış politika gibi alanlarda bazı önemli başarılara imza attığını da sözlerine ekledi. Babacan'a göre, Türkiye'de günümüzdeki en ciddi sorun ise, liyakat temelli değil, siyaset temelli ve torpile dayalı atamalar ve işe alımlar nedeniyle kurumların işleyiş kalitelerinin azalması. Bu bağlamda, Babacan, özellikle yükseköğretim sektöründe de halen çok ciddi sorunlar olduğunu vurgulayarak, iktidara gelmeleri durumunda üniversiteleri merkezi yönetim anlayışıyla baskı altına alan YÖK'ü tasfiye edeceklerini ve ABD ve Çin gibi ileri bilimsel yayın ve proje yapabilen ülkelerle rekabet edebilecek yeni bir üniversiter düzen kuracaklarını açıkladı. Babacan'a göre, ekonomik sorunların temelinde de yerli ve yabancı yatırımcı, üretici ve tüketicilerin ülkenin hukuk sistemi, siyasal düzeni ve kurumlarına duydukları güvenin azalması bulunmakta. Güven olgusunun ekonomik gelişimin temeli olduğunu kaydeden eski Bakan, yeniden güven tesisi için Türkiye'de hukuk sistemi ve siyasi düzenin dönüştürülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Babacan, DEVA Partisi olarak Türkiye'yi ileriye götürecek her türlü konuda çok kapsamlı plan ve programları olduğunu belirterek, kendilerine güvenilmesi durumunda ülkeyi çok kısa süre içerisinde düzlüğe çıkaracaklarını iddia etti. Avrupa'nın giderek gerilediğinin de altını çizen Babacan, Türkiye'nin ise genç nüfusu, güçlü ordusu ve eşsiz jeopolitik konumu sayesinde halen büyük potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Genç lider, bu bağlamda gençlerin geleceklerinden kaygı duymalarını anlayışla karşıladığını, ancak kesinlikle umutsuz olunmamasını salık verdi.  Zira Babacan'a göre sorunlar çözümsüz değil ve istenirse kısa sürede ekonomide de, dış politikada da ciddi ivme sağlanabilir. Ali Babacan, bu bağlamda detaylarına girmese de, dış politikanın salt realist ilkelere dayalı olarak yapılmasını da eleştirdi ve bazı değerlerin dış politikada ne pahasına olursa olsun savunulması gerektiğini ifade etti. Babacan, kendisi ve ailesini ise dindar Müslüman yaşam tarzından gelen ve bu geleneği korumaya çalışan çağdaş insanlar olarak tanımladı. AK Parti'ye katılımı konusunda ise, Babacan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü işaret etti. Babacan, tüm sorunlara rağmen İMF'den yüklü borç alınan eski günlere kıyasla daha iyi durumda olduğumuzun da altını çizdi.

Ali Babacan, oldukça iyi yetişmiş görece genç bir Müslüman Türk siyasetçisi olarak halen oldukça potansiyelli bir lider adayı olmasına karşın, Türkiye'de daha teknokratik siyasetçilerin başarı şanslarının bugüne kadar ara rejimleri dönemleri haricinde pek de yüksek olmadığını belirtmek gerekir. Yine de, Babacan'ın siyasi çizgisini sürdürmesi durumunda, ileride özellikle olası bir parlamenter rejimde kritik roller üstlenmesi halen gayet mümkün gözüküyor. Bunun sebebi de Babacan'ın bilgi birikimi ve tecrübesinin çok iyi seviyede olması.

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

Hiç yorum yok: