21 Eylül 2013 Cumartesi

Azerbaycan'da Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine Doğru


İki ülke Cumhurbaşkanları Süleyman Demirel ve Haydar Aliyev’in dostlukları döneminden kalma “Tek millet, iki devlet” sloganı ve gelişen boru hatları diplomasisiyle son yıllarda artan şekilde ülkemiz ve halkımız açısından özel bir yere sahip hale gelen dost ve komşu ülke Azerbaycan’da 9 Ekim 2013 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacaktır. Bu yazıda seçimler öncesinde yaşananları ve adayları sizlere özetlemeye çalışacağım.

Seçimlerde büyük favori olan aday; babası Haydar Aliyev’in vefatının ardından 2003 yılından beri Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak görev yapmakta olan deneyimli devlet adamı İlham Aliyev’dir. Azerbaycan anayasasına göre 5 yılda bir yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri daha önce son kez 2008 yılında yapılmış, bu seçimlerde Yeni Azerbaycan Partisi’nin (YAP) adayı İlham Aliyev oyların % 87’sini alarak rahat bir zafer kazanmıştı. 1961 doğumlu olan Aliyev, Bakü’deki ilk, orta ve lise eğitiminin ardından 1977’de Moskova Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümüne başlamıştır. Aynı bölümden lisans eğitiminin ardından 1982’de yüksek lisans, 1985’te doktora dereceleri alan Aliyev[1], böylelikle doktora derecesi olan yüksek tahsilli istisnai bir lider profili çizmektedir. Eğitiminin ardından bir süre öğretim görevlisi, bir süre de işadamı olarak çalışan Aliyev, her iki işinde de Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’e benzer şekilde enerji politikaları üzerine çalışmalar yapmıştır.[2] Bu durum Aliyev’e Cumhurbaşkanlığı döneminde de kuşkusuz büyük fayda sağlamış, enerji zengini bir ülke olan Azerbaycan’ın dış politikası ve ekonomisinin şekillenmesinde Aliyev’in önemli katkıları olmuştur. 2008 yılından başlayarak ülkesinin gayrisafi milli hâsılasını sırasıyla % 10,8,  % 9,3, % 5, % 1 ve % 4,5 oranlarında büyütmeyi başaran[3] Aliyev, Rusya Federasyonu, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve İran gibi ülkelerin farklı ölçeklerde etkilerinin olduğu zor bir siyasal coğrafyada yeni kurulmuş ülkesinin modernleşmesi yönünde önemli adımlar atmış, Azerbaycan “havyar diplomasisi” adı verilen çalışmaların da etkisiyle Batı dünyasında giderek daha olumlu bir imaja sahip olmaya başlamıştır. Halen demokratik anlamda Batı’da eleştirilen bazı unsurlara rağmen, bu imaj başarısı sıklıkla siyasi oylamaların yapıldığı iddia edilen Eurovision Şarkı Yarışması’nı Azerbaycan’ın kazanması ile de perçinlenmiştir. Azerbaycan’ın son dönemde Batı’da (ABD) eğitim almış genç bir kuşak sayesinde Kafkasya’daki diğer devletlere göre ön plana çıktığı çok net görülmektedir.[4] Aliyev’in Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in ülkesine yaptığı son geziden de başarıyla çıkmasının ardından seçimlere çok rahat girdiği görülmektedir.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İlham Aliyev’in tek ciddi rakibi Müsavat Partisi ve Azerbaycan Halk Cephesi Partisi gibi partilerin yer aldığı bir seçim koalisyonu olan Milli Şura’nın adayı Prof. Dr. Cemil Hasanlı’dır. Daha önce Rusya’nın desteğini aldığı iddia edilen yönetmen Rüstem İbrahimbeyov’un liderliğinde uzlaşan Milli Şura, bu adayın Rusya vatandaşı olması sebebiyle çıkan sorunların ardından Hasanlı isminde uzlaştı. Hasanlı adaylığının açıklanmasının ardından Mehmet Emin Resulzade ve Ebulfez Elçibey çizgisinde politika izleyeceğini duyurmuştur.[5] 1952 doğumlu ve Bakü Devlet Üniversitesi öğretim üyesi olan Hasanlı’nın Azerbaycan tarihi ve dış politikası üzerine çeşitli çalışmaları da bulunmaktadır. Azerbaycan’ın kayda değer en önemli muhalefet hareketiyle ilgili başlıca çekinceler, muhalefetin “Rusya’nın gizli eli” olduğu yönündeki eleştirilerden kaynaklanmaktadır.[6]

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir diğer dikkat çekici aday, daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aday olan Azerbaycan Halk Cephesi Partisi lideri Kudret Hasanguliyev’dir. Seçildiği takdirde ülkesinin adını “Kuzey Azerbaycan” olarak değiştireceğini ve işgal altındaki Karabağ’ı Rusya ile müzakere ederek kurtaramazsa savaş yoluyla kurtaracağını belirten Hasanguliyev, 2008 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde % 2,24 oy alarak 7 aday arasında dördüncü olmuştur. Hasanguliyev, 2000, 2005 ve 2010 parlamento seçimlerine katılmış ve üç dönem milletvekili seçilmiştir.[7] Seçimlere katılacak diğer adaylar arasında Azerbaycan Ümit Partisi adayı İkbal Ağazade ve diğer bazı adaylar da bulunmaktadır.[8]

Azerbaycan seçimleri öncesinde genel bir değerlendirme yapmak gerekirse şunlar söylenebilir; Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in tecrübesi ve Yeni Azerbaycan Partisi'nin siyaset bilimi literatüründe “hâkim parti” adı verilen sistemsel bazı avantajlarla seçimi kolaylıkla kazanması beklenmelidir. Açıkçası Azerbaycan muhalefetinin şu an için ülke yönetmeye aday bir görüntüsü yoktur. Aliyev’in ekonomik anlamda başarılı performans göstermesi ve ülkesinin imajını Batı dünyasında ilerletmesi halkın kendisine yönelik teveccühünün artmasına neden olmaktadır. Ancak tüm dünyada olduğu gibi Azerbaycan’da da demokratik talep ve beklentiler her geçen gün yükselmektedir. Bu nedenle Azerbaycan son derece genç bir ülke olmasına karşın, Aliyev’in seçim döneminden başlayarak bu dönemde daha cesur adımlar atması ve kendisine yönelik eleştirileri ciddiye alması gerekmektedir. Arap Baharı sürecinin ilk safhasında görülebilecek en önemli ders, artık tek adam yönetimlerine halkların sıcak bakmadığı gerçeğidir. Bu nedenle Aliyev’in bu döneminde ülkesinde daha fazla demokratikleşme sağlaması ve Batı’daki eleştirileri boşa çıkarması gerekmektedir. Gücünü koruyarak demokratikleşme sağlaması için de yapılması gereken, devlete bağlı yeni bir orta sınıf yaratılmasıdır. Arap Baharı sürecinin ikinci safhasında gördüğümüz olaylardan alınacak ders ise, demokratikleşmenin bir anda olamayacağı ve Müslüman toplumlarda radikal hareketlerin güçlenmesinin de farklı tür bir otoriterliğe yol açtığı gerçeğidir. Bu nedenle demokrasi ve modernlik dengesi çok iyi korunmalı ve demokratikleşme belli bir program dâhilinde aşamalı olarak hayata geçirilmelidir.

Son söz olarak, Azerbaycan’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazanan kim olursa olsun, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde TANAP’la başlayan süreçte yeni yüzyılda birçok fırsat ve somut proje imkânı bulunmaktadır. Bu nedenle iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek adına kültürel ve ekonomik ilişkiler arttırılmalı, dış politikada en azından bazı konularda ortak hareket edebilmek için özellikle Dış İşleri Bakanlıkları arasında bir hat kurulmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan dışındaki bir diğer Türk Cumhuriyeti olan KKTC’den sevgilerimle…

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ



[1] “President Biography”, President of Azerbaijan, Erişim Tarihi: 21.09.2013, Erişim Adresi: http://en.president.az/president/biography/.
[2] “İlham Aliyev”, Vikipedi, Erişim Tarihi: 21.09.2013, Erişim Adresi: http://tr.wikipedia.org/wiki/İlham_Aliyev.
[3] “GDP growth (annual %)”, World Bank, Erişim Tarihi: 21.09.2013, Erişim Adresi: http://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.MKTP.KD.ZG.
[4] Somut bir örnek için bkz; “Azerbaijan Diplomatic Academy”, http://www.ada.edu.az/.
[5] Ahmet Turan Esen, “Azerbaycan muhalefetinin alternatif adayı: Cemil Hasanlı”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Erişim Tarihi: 21.09.2013, Erişim Adresi: http://www.21yyte.org/fikir-tanki/819/azerbaycan-muhalefetinin-alternatif-adayi-cemil-hasanli.
[6] Sevil Nuriyeva, “Azerbaycan seçimine doğru”, Star, Erişim Tarihi: 21.09.2013, Erişim Adresi: http://haber.stargazete.com/yazar/azerbaycan-secime-dogru/yazi-769548.
[7] “Cumhurbaşkanı Seçilirse Azerbaycan’ın Adını Değiştirecek”, Haberiniz, Erişim Tarihi: 21.09.2013, Erişim Adresi: http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/haber78260-Cumhurbaskani_Secilirse_Azeybaycanin_Ismini_Degistirecek.html.
[8] Azerbaycan siyasi yapısı hakkında bir analiz için; Ahmet Turan Esen, “2013 Seçimleri Yaklaşırken Azerbaycan’da Muhalefet Partileri”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Erişim Tarihi: 21.09.2013, Erişim Adresi: http://www.21yyte.org/arastirma/azerbaycan/2013/04/22/6963/2013-secimleri-yaklasirken-azerbaycanda-muhalefet-partileri

12 Eylül 2013 Perşembe

Thomas Hobbes makalem Yeni Zelanda'da yayınlanan Café Philosophy Dergisinde


Yeni Zelanda'da yayınlanan Café Philosophy dergisinin Ağustos 2013 tarihli sayısının 12. ve 13. sayfalarında Thomas Hobbes hakkında yazmış olduğum makale yayınlandı. Aşağıda bu makaleye ulaşabileceğiniz linkleri bulabilirsiniz.

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ



5 Eylül 2013 Perşembe

Interview with Dr. Robert Mason


Dr. Robert Mason is Lecturer in International Relations department at the British University in Egypt (http://www.bue.edu.eg/). He writes, teaches and researches on the broad subject of International Relations, with a particular emphasis on Middle Eastern Politics. His PhD dissertation from Exeter University was published from I.B. Tauris as a book entitled “Foreign Policy in Iran and Saudi Arabia: Economics and Diplomacy in the Middle East”. He has written on the Middle Eastern Politics for the Middle East Journal, Russian Middle East Policy for the Maghreb Review and Omani Security Policy for British Journal of Middle East Studies. He has also written chapters on the Indo-Saudi 'Strategic Partnership' (GRC), Iranian Latin American Policy and Turkey-GCC relations. He has contributed pieces to Open Democracy, RUSI newsbrief, Georgetown Journal of International Affairs and LSE IDEAS, amongst others. His current research agenda includes the Arab Revolutions, Afghanistan and Saudi Foreign Policy. For details visit his Academia page at http://bue.academia.edu/RobertMason. 

Dr. Ozan Örmeci: Dr. Mason, thanks for accepting our interview proposal. You teach at the British University in Egypt and you live in Cairo. You are also an expert on Middle Eastern Politics. So, I think you are the most appropriate person to ask about what has happened and happening now in Egypt. Why do you think elected President Mohammed Morsi lost the support of international community and what could happen in the near future?
Dr. Robert Mason: It’s a pleasure. I think President Morsi lost the support of the Egyptian people and military for a number of reasons: Foremost, his brand of Islamism was corrosive to the unity of Egyptian society as he never sufficiently articulated the common values and aspirations of the Egyptian people. From the start of his presidency, he sought to place himself and his decrees outside the reach of the law and under delivered on engagement with civil society. He failed to adequately address various national security threats facing the state (the free flow of weapons and militants across Egypt must have been a major concern even before 24 Egyptian police were killed in an ambush at Rafah earlier this month). Finally, the economy is not only in crisis but was heading in the wrong direction under President Morsi. He was unable conclude an IMF deal and allowed the Central Bank to support the Egyptian pound to the tune of $10 billion, which really wasn’t affordable or a good use of public money.
Egypt could now take one of two courses: The interim government could remain in deadlock with the Muslim Brotherhood and lose sight of where the country needs to be. That would be disastrous if it goes on too long. Alternatively, the government would be able to convince the Muslim Brotherhood that it is true to its word of creating an inclusive arrangement and bring the MB in under multi-party rules. It is up the MB protestors to decide to support that process or carry on with sit-ins.

Dr. Ozan Örmeci: You previously made research on Iranian foreign policy for your PhD thesis. How would you analyze the election of “moderate” Hassan Rouhani as the President of the Islamic Republic? Do you think he could make a change in the relations between Iran and the West while still insisting on proceeding with the nuclear programme? 
Dr. Robert Mason: History would suggest caution, because even if Rouhani is a pragmatist, and the indications are that he is, he is neither in full control of foreign policy decision making or the military apparatus in Iran. In answer to your second question: no. Any change between the West and Iran requires a negotiated solution which would necessitate a suspension to the Iranian nuclear programme, conforms to a mix of existing norms, UN Security Council Resolutions and possibly additional confidence building measures. A uranium swap deal is still one of more promising confidence building options still available. In order to get to that point, as I argue in my book, there needs to be 'active engagement': a combined effort at frequent and direct talks, US-led sanctions relief (and then suspension), and a series of incremental confidence building measures across the nuclear, economic and regional security domains.

Dr. Ozan Örmeci: Dr. Mason, what do you think about the ongoing civil war in Syria? Is there a chance for decreasing the tension and reaching peace?
Dr. Robert Mason: Contrary to what is happening in the US right now, I think there needs to be an emphasis on strategy rather than tactics. I'm for sending a message to all states that the use of any WMD will not be toleration. However, US or allied military action against Syria won’t decrease tension or contribute to a lasting peace, whereas a robust diplomatic approach at the bilateral and multilateral levels could. Rather than perceiving the Levant and elsewhere as a zero-sum game, both the US and Iran could easily conclude an agreement on Iran’s nuclear programme which would lay the foundations for more cooperation on Syria, Iraq and Afghanistan. The same argument can be applied to Russia in the UN Security Council where clarifying and agreeing on the principles of humanitarian intervention and meaningful measures to counter violent Islamism (including against Syrian opposition groups in which US Secretary of State Kerry recently stated that 10,000+ could be violent Islamists). This negotiation could lead to a UN Security Council Resolution which would give the international community a legitimate and legal basis for broader action against Assad. In the face of unanimous international condemenation and intervention, it is possible Assad would then be forced to the negotiating table.

Dr. Ozan Örmeci: Dr. Mason, how would you analyze Turkish Foreign Policy in relation to the process of Arab Spring and the latest developments?  
Dr. Robert Mason: Erdogan was wrong-footed initially by Libya but moved quickly to remain in the NATO camp. His policy on Syria was mishandled quite early on, because as he publicly sided with the demands from Syrians he lost all diplomatic leverage with President Assad. To be locked out of a conflict across the border cannot be a good thing. On Egypt, I'm sure Erdogan and Morsi saw eye to eye as two Islamist politicians and again I'm sure Erdogan was surprised by Morsi’s rapid departure, but his reaction to blame Israel for it belies the lens through which he sees regional events. The sands are shifting quickly in the modern Middle East and have forced Turkey to abandon its 'zero problems' policy. The instability has also brought opportunities, such as the 'strategic partnership' between Turkey and the Gulf States, based on solid economic and political rationales that could outlive current events.

Dr. Ozan Örmeci: Dr. Mason, what are your expectations for Turkish cooperation and integration with the Western world for the future?
Dr. Robert Mason: Turkey remains a low key but pivotal state for the US and will be valuable on all sorts of issues: in the G20, in NATO, and in the UN Security Council (if it is able to get another non-permanent seat in 2015-16). I don’t see any fundamental shift in EU policy towards Turkey over the next decade, particularly given the current economic crisis that has challenged the union of current EU members, let alone new ones.  

Dr. Ozan Örmeci: Lastly Dr., could you give us some Turkish academics or writers that you follow closely and take their views into consideration?
Dr. Robert Mason: For Turkish international politics, I would point to the work of: Ahmet Davutoğlu, Birol Başkan, Şebnem Gümüşçü, Nuh Yılmaz, Kadir Üstün, Christopher Phillips, Kemal Kirişci, İlter Tūrkmen and Özden Oktav.

Dr. Ozan Örmeci: Dr. Mason, thank you for your time.

Interview: Assist. Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ
Date: 05.09.2013