2017 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, bu ülkede yapılan seçimlere yönelik kamuoyu araştırmaları da yoğunlaştı. Yapılan son anketler incelendiğinde[1]; Sosyalist Parti’den (PS) ayrılarak liberal çizgide yeni bir siyasi hareket (En Marche!) başlatan Ekonomi eski Bakanı Emmanuel Macron’un anketlerde yüzde 24-25 gibi bir oy oranıyla öne çıktığı ve seçimi ikinci turda Marine Le Pen karşısında rahatlıkla kazanmasının (yüzde 62-yüzde 38) beklendiği görülmektedir. Fransa’da merkez siyasetin sembol isimlerinden François Bayrou’nun da desteğini alan Macron, arkasında bir parti desteği olmamasına karşın, sisteme tepki duyan Fransız halkından gün geçtikçe daha büyük ilgi görmektedir. Geçtiğimiz günlerde Fransa’da İngilizce yayın yapan France 24 televizyonda yapılan bir açık oturumda da Macron’un adaylığı ve seçimdeki avantajları tartışılmıştır. Bu yazıda, bu tartışmadan önemli bölümler özetlenecektir.
Program kaydı
Programda ilk sözü alan kişi olan Le Figaro gazetesi yazarı Jean-Marc Gonin[2], ilk olarak Macron’un Bayrou’nun desteğini aldıktan sonra bir hafta içerisinde anketlerde yüzde 20’lerden yüzde 25 seviyelerine ulaştığını ve favori aday haline geldiğini vurgulamaktadır. Bunun iki sebebi olduğunu söyleyen Gonin, ilk sebebi, halen Fransa’da yüzde 5-6 oranında seçmen desteği olan ve saygıdeğer bir siyasetçi olarak görülen Bayrou’nun seçmenlerinin Macron’a yönelmesi olarak belirtmektedir. İkinci önemli sebep ise, Gonin’in “amatörce” olarak değerlendirdiği bir seçim kampanyası yürüten ve seçmen nezdinde o kadar ciddiye alınmayan Macron’un, bu destek sonrasında daha ciddiye alınan ve siyaset sahnesinde ağırlığı olan bir isim haline gelmesidir.
Daha sonra söz alan RFI’den (Radio France Internationale) Philip Turle[3] ise, Macron’un iki gelişme nedeniyle Cumhurbaşkanlığı yarışında bir anda avantajlı konuma geldiğini vurgulamaktadır. Bunlardan ilki, UMP’nin ardılı merkez sağ Cumhuriyetçiler’in (LR) adayı François Fillon’un eşine parlamentoda ödeme yapılmasını sağlayan “sahte iş” skandalı nedeniyle Fransız basın-yayın organlarında yıpratılmasıdır. Turle, bu durumun Fillon’a büyük puan kaybettirdiğini ve bu nedenle seçmen nezdinde itibar kaybeden Fillon’un birinci sıradan üçüncü sıraya düştüğünü söylemektedir. İkinci önemli konu ise, merkez sol PS’nin adayı Benoit Hamon ile komünistlerin adayı Jean-Luc Melenchon’un seçimde güç birliği yapmamasıdır. Bunun gerçekleşmesi halinde sol görüşlü bir Cumhurbaşkanı adayının seçimde iddialı hale gelmesi mümkün olabilecekken, mevcut durumda, liberal Macron, sağcı Fillon ve aşırı sağcı Le Pen karşısında sol seçmenin umudu hale gelmektedir. Ayrıca ikinci tura sol görüşlü bir adayın kalması durumunda sağcı seçmenlerin ona oy vermeme ve Marine Le Pen’e yönelmeleri ihtimali de, Macron’un adaylığını daha avantajlı hale getirmektedir.
Ayrıca François Fillon’la birlikte Marine Le Pen’in de Fransa’da çeşitli yasal soruşturmalara konu olması, Fransız seçmenlerinin bu iki adaya yönelmekten imtina etmelerine yol açabilir. İkinci turda yeniden söz alan Jean-Marc Gonin, bu soruşturmaların seçim süresince kampanya konusu olabileceğini, ancak bu iki siyasetçinin adaylıklarına yönelik bir engel çıkarmayacağını vurgulamaktadır. Aksi takdirde bunun seçime müdahale gibi algılanacağını söyleyen Gonin, yine de bu konunun “Demokles’in Kılıcı” gibi bu iki aday hakkında tartışılmaya devam edeceğini belirtmektedir.
İkinci tur konuşmasında, Philip Turle ise, Marine Le Pen için bu tür hukuki soruşturma ve suçlamaların avantaj olabileceğine ve Le Pen’in de bu gibi tartışmalı durumları çok sevdiğine vurgu yapmaktadır. Nitekim aşırı görüşleri nedeniyle sistemde pek istenmeyen bir konumu olan partisi Ulusal Cephe (FN) ve kendisinin bu nedenle saldırılara uğradığını vurgulayan Le Pen, bu sayede bazı çevrelerde bırakın yıpranmayı, daha da fazla desteğe ulaşabilmektedir. Ancak kendisini dürüst ve Katolik bir aday olarak tanıtan Fillon, bu gibi tartışmalar nedeniyle zarar görmektedir. Zira Le Pen’in aksine, Fransa’da siyasal sistemin merkezinde yer alan Fillon, bu gibi komplo teorilerine dayalı argümanları kullanırsa, bu, seçmen tarafından pek inandırıcı bulunmayabilir. Dolayısıyla, bu hukuki suçlamalar Le Pen’e fayda, Fillon’a ise zarar vermektedir.
Sonuçta, 2017 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde tüm gelişmelerin Emmanuel Macron’un lehine olduğu ama Marine Le Pen’in de hala iddiasını koruduğu söylenebilir. Le Pen’in ikinci turda en büyük dezavantajı ise, solcu, Cumhuriyetçi, Müslüman (Arap) ve Afrika asıllı Fransız seçmenden oy almakta çok zorlanacak olmasıdır. Oysa Macron, bu konuda çok daha rahat ve her kesimden oy alabilecek bir kişidir.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] İki örnek için;
[3] Bakınız; http://www.rfi.fr/auteur/philip-turle/.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder