1954 doğumlu Fransız ekonomist Jacques Sapir, Paris’te EHESS’te ders veren ve kısa bir süre önce Rusya Bilimler Akademisi’ne kabul edilmiş üst düzey bir akademisyendir.[1] Özellikle Sovyetler Birliği ve Rusya ekonomisi üzerine çalışan Sapir, küreselleşmeyi ve Avrupa Birliği’nin geleceğini sorgulayan düşünceleriyle son dönemde dikkat çekmektedir. Sapir, geçtiğimiz haftalarda RT France kanalında katıldığı bir televizyon tartışmasında 2017 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda görüşlerini dile getirmiştir. Bu yazıda, Sapir’in görüşleri özetlenecektir.
Program kaydı
Jacques Sapir, konuşmasının ilk bölümünde, seçime favori olarak giren ama eşinin parlamentoda istihdam edilmesine yönelik usulsüzlük iddiaları sonrasında yıpranan ve anketlerde 3. sıraya kadar gerileyen merkez sağ Cumhuriyetçiler’in (LR) adayı François Fillon’a yönelik medyada bir karalama kampanyası başlatıldığını, oysa Fillon’un yaptığı şeyin yasadışı olmadığını söylemektedir. Buna karşın, Sapir, bu durumun yasal olmasına rağmen ahlaki açıdan meşru olmadığına dikkat çekmekte ve Fiillon’un eşi Penelope Fillon’a yönelik ödemelerin aşırı olduğunu belirtmektedir. Sapir, Fransız halkına kemer sıkma tedbirleri öneren Fillon’un böyle bir şey yapmasının seçmen açısından kabul edilemez olduğunu da düşünmektedir. Sunucunun sorusu üzerine bu iddiaların neden parti önseçim sürecinde ortaya çıkmadığını açıklayan Sapir, Fillon’un ya kendi arkadaşları (partilileri) tarafından arkadan vurulduğunu, ya da Elysée Sarayı’nın (Cumhurbaşkanlığı) bir operasyonuna maruz kaldığını iddia etmektedir. Sapir’e göre; her iki ihtimalde de, Fillon’un böyle bir saldırı karşısında hazırlıksız olması, amatörce bir kampanya yürüttüğünün ispatıdır. Ayrıca, Jacques Sapir, François Fillon’un bu skandal sonrasında pes etmeyeceğini ama şansının epey azaldığını iddia etmektedir.
Emmanuel Macron’un kampanyasına yönelik de yolsuzluk eleştirilerinin olduğunun hatırlatılması sonrasında, Jacques Sapir, Macron’un medyanın favorisi ve gözdesi olduğunu söylemekte ve ona yönelik iddiaların hasıraltı edildiğine vurgu yapmaktadır. Sapir, bunun 2 temel sebebi olduğunu düşünmektedir. Birincisi, Sapir’e göre; Macron (her ne kadar partisi PS’den ayrılıp yeni bir siyasi hareket başlatmış olsa da ve PS'nin adayı Benoit Hamon olarak ilan edilse de), Cumhurbaşkanı François Hollande’ın siyasal anlamda gerçek mirasçısı durumundadır. Zira Macron da -Hollande gibi- Avrupa Birliği (AB) yanlısı ve belli ölçülerde kemer sıkma politikaları öneren bir çizgidedir. Fransız gazeteleri de, devamlılık yanlısı olduklarından, genelde Macron’u desteklemektedirler. İkinci önemli sebep ise, Macron’un deyim yerindeyse ideal “damat adayı” olarak ortaya çıkmasıdır. Fransız siyasal sisteminde dönemsel olarak bazı kişilerin ön plana çıkarıldığını ve iktidar yollarının açıldığını düşünen Sapir, Macron’un henüz kapsamlı bir siyasi programının bile olmadığını ama sistem tarafından Cumhurbaşkanlığına doğru itildiğini iddia etmektedir. Macron’un toplumla yapmak istediği sözleşmenin bir siyasi programa yönelik onaydan çok kişiliğine yönelik bir onay olduğunun altını çizen Sapir, Macron’un bu tarz bir kampanya ile seçimde daha şanslı olduğunu, zira somut ve keskin bir siyasal program ortaya koyması durumunda aleyhine saldırılar olabileceğini iddia etmektedir. Ancak Sapir’e göre, geçmişte Fransızların çok iyi tanıdığı ulusal kahramanları General Charles De Gaulle’e 1958 seçimini kazandıran bu strateji, siyaset sahnesinde henüz yeni bir isim olan Macron’a Cumhurbaşkanlığını garanti etmemektedir. Ayrıca Sapir, Macron’un kendisine henüz yüksek kapasiteli bir aday gibi gözükmediğini de söylemektedir. Şu ana kadar anketlerde sürekli ve istikrarlı olarak yükselen Macron’un imajla bu işi götürmeyi başardığını kabul eden Sapir, buna karşın, seçim kampanyasının en hararetli döneminde diğer adaylardan (François Fillon, Marine Le Pen, Jean-Luc Melenchon) gelebilecek eleştiriler karşısında Macron’un hazırlıklı olması gerektiğini belirtmektedir.
Programın son bölümünde, Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda halkın seçim, ikinci turunda ise eleme yaptığını söyleyen Sapir, ikinci tura Marine Le Pen karşısında François Fillon’un kalması durumunda büyük ihtimalle seçileceğini, ancak Macron’un kalması durumunda seçimin çok daha çekişmeli ve tartışmalı bir hale geleceğini iddia etmektedir. Zira Sapir’e göre; Macron’un imaj ağırlıklı ve muğlâk programı, Le Pen’in aşırıcı ama dolu siyasal fikirleri karşısında Fransız halkına daha boş gelebilir. Macron’un François Hollande’ın karşılaştığı terör saldırıları gibi olaylar karşısında ne yapacağının bilinmediğini de hatırlatan Sapir, terör, dış politika, iç politika ve ekonomi gibi gündemlerin yanında kriz zamanlarında gösterilecek liderliğin de Fransız halkı açısından çok önemli olduğunu hatırlatmaktadır. Marine Le Pen’in Fransız halkı için öngörülebilir bir kişi olduğunu söyleyen Sapir, Macron’un ise hala belirsiz ve öngörülemez olduğuna dikkat çekmekte ve sözlerini böyle noktalamaktadır.
Konuşmanın bir değerlendirmesini yapmak gerekirse, yaklaşık 1 ay kadar önce yapılan bu konuşma öncesinde Emmanuel Macron’un henüz programını açıklamadığı ve bu nedenle de Sapir’in yoğun eleştirilerine maruz kaldığı söylenebilir. Ayrıca son günlerde iyice favori duruma gelen Macron’un AB çevreleri ve yurtdışından da büyük destek almaya başlaması, kendisi adına büyük avantajdır. Şu da bir gerçektir ki, her ne kadar devrimci bir siyasal gelenek ve kültürden gelseler de, Fransız halkı, küresel rekabetin çok arttığı bir dönemde popülizmin tuzağına kolay düşmeyecek ve sistemi bozmadan çeşitli mekanizmalar yoluyla ekonomik ve siyasal sorunlara çözüm arayacak kadar demokratik olgunluğa ulaşmış bir halktır. Tüm bu nedenlerle, Macron, her açıdan doğru ve ideal bir aday gibi gözükmektedir.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Hakkında bilgiler için; https://en.wikipedia.org/wiki/Jacques_Sapir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder