5 Ekim 2025 Pazar

Doç. Dr. Cenk Özgen'le Mülakat: Kaan Projesinde Gelinen Aşama

 

Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi ve Uluslararası Politika Akademisi (UPA) Kurucu Genel Koordinatörü Prof. Dr. Ozan Örmeci, 5 Ekim 2025 tarihinde Giresun Üniversitesi öğretim üyesi ve savunma sanayii uzmanı Doç. Dr. Cenk Özgen'le Kaan projesinde gelinen aşamayı konu alan bir mülakat gerçekleştirdi. Aşağıdaki videodan bu mülakatı izleyebilirsiniz.

4 Ekim 2025 Cumartesi

Japonya'nın Yeni Başbakanı Sanae Takaichi Olacak

 

Giriş

Japonya'da iktidarın sarsılmaz sahibi Liberal Demokrat Parti'nin (LDP) yeni Genel Başkanı ve dolayısıyla Japonya'nın yeni Başbakanı'nın belirleneceği parti-içi seçim 4 Ekim 2025 tarihinde gerçekleştirildi. Yarışa; Yoshimasa Hayashi, Takayuki Kobayashi, Shinjirō Koizumi, Sanae Takaichi ve Toshimitsu Motegi gibi partinin beş ileri gelen ismi dahil olurken[1], ilk tur sonucunda en yüksek oyu alan iki aday Sanae Takaichi ve Shinjirō Koizumi ikinci tura kalmaya hak kazandılar. İlk turda iddialı adaylardan Tahaichi 183, Koizumi de 156 oy aldılar. Yeni Genel Başkan'ın belirleneceği ikinci turda ise, rakibine 185-156 üstünlük sağlayan Sanae Takaichi, LDP'nin ilk kadın Genel Başkanı ve dolayısıyla Japonya'nın ilk kadın Başbakanı olmaya hak kazandı ve bu şekilde tarihe geçmiş oldu.[2] Bu yazıda, Sanae Takaichi'nin siyasi kariyeri ve görüşleri analiz edilecektir. 

Sanae Takaichi: Kariyeri

7 Mart 1961 Yamamoto-Miyagi doğumlu olan Sanae Takaichi[3], 64 yaşında Japonya’nın ilk kadın Başbakanı ve LDP’nin ilk kadın Genel Başkanı olarak tarihe geçmiş çok önemli bir siyasetçidir. Üniversite eğitimini Kobe Üniversitesi'nde tamamlayan Takaichi, siyasete girmeden önce yazar, yasama danışmanı ve yayıncı olarak farklı sektörlerde çalışmıştır.[4] Takaichi, adeta Japonya’nın milli takımı hüviyetinde olan ve kısa aralar dışında iktidarı seçimler yoluyla tekeline alan Liberal Demokrat Parti (LDP) üyesi olarak, ilk kez 1993 genel seçimlerinde Temsilciler Meclisi'ne seçilmiştir. Bu dönemlerde eski Başbakan ve etkili siyasetçi Şinzo Abe'nin himayesine giren Takaichi, Abe'nin Başbakanlığı döneminde çeşitli görevlerde bulunmuştur. Bu görevlerden en önemlisi ise, 2019'dan 2020'ye kadar Japonya İçişleri ve İletişim Bakanı olarak görev yapmasıdır.

Gençliğinde Sanae Takaichi

Şinzo Abe’nin istifası sonrasında ilk kez 2021 yılındaki LDP liderlik seçimlerine dahil olan Takaichi, bu seçimlerde ikinci turdan önce elenerek yarışta üçüncü olmuştur. Daha sonra ise, parti kararına saygı duyarak, Fumio Kishida'nın Başbakanlığı döneminde -2022'den 2024'e kadar- Ekonomik Güvenlik Bakanı olarak görev yapmıştır. Takaichi, 2024 yılında ikinci kez parti liderliği için aday olmuş ve ilk turda birinci olarak adından favori aday olarak söz ettirmiş, ancak ikinci turda Shigeru Ishiba'ya karşı az farkla kaybederek liderlik heveslerini bir kez daha ertelemek durumunda kalmıştır. Fakat Ishiba’nın istifası sonrasında 2025 yılında tekrar aday olan Takaichi ve bu defa her iki turda da birinci olarak parti lideri olmuş ve Shinjirō Koizumi'yi geçerek LDP’nin yeni Genel Başkanı olmaya hak kazanmıştır. Japonya meclisi Diet tarafından Başbakan seçilirse -ki bunun için bir engel bulunmuyor-, bu görevi üstlenen ilk kadın olacaktır.

Sanae Takaichi: Siyasi Görüşleri

Sanae Takaichi, genelde uluslararası basında partisi LDP’nin milliyetçi-muhafazakâr kanadında değerlendirilen[5] sağcı bir politikacıdır. Takaichi’nin yakın geçmişte Japonya’da oldukça etkili olmuş Şinzo Abe’ye yakınlığı, siyasi çizgisi hakkında araştırmacılara fikir verebilecektir. Nitekim Takaichi, milliyetçi-muhafazakâr siyasi görüşlerinin yanında, geçmişte kültürel alanda da muhafazakâr pozisyonlar almış ve eşcinsel evliliğe karşı çıkmak ve evli çiftlerin evlendikten sonra aynı soyadını kullanmasını zorunlu kılmak gibi tartışmalı bazı görüşleri çekinmeden dile getirmiştir.[6] Hatta Takaichi, Aralık 2020'de hükümetin cinsiyet eşitliği planının “aile birimlerine dayalı sosyal yapıyı yok edebileceğini” söylemiştir.[7] Takaichi, ayrıca, bir kadının Japonya İmparatoru olabilmesini sağlamak için yasanın değiştirilmesine de karşı çıkmaktadır.[8]

Bu kültürel hususların yanında, Sanae Takaichi, Japonya hükümetini eleştiren medya kuruluşlarının cezalandırılmasını ve Japonya'nın ulusal bayrağına zarar verenlerin hapse atılmasını da desteklemekte ve sert bir politikacı profili çizmektedir.[9] Hatta Takaichi, 2014 yılında Japon aşırı sağcıları ofisinde ağırlamış ve onlarla birlikte görünmekten kaçınmamıştır. Ekonomik olarak “Abenomics” olarak bilinen ve Başbakan Abe ile özdeşleşen liberal çizgiyi benimseyen[10] Takaichi, eski İngiliz Başbakanı Margaret Thatcher’ı rol model olarak benimsediğini belirtmesiyle de piyasa ekonomisine olan desteğini belli etmektedir.[11] Hatta Thatcher sevgisi nedeniyle, uluslararası basında zaman zaman Takaichi’ye de “Demir Leydi” (Iron Lady) denilmektedir.[12]

Dış politika konusunda ise, Takaichi, Japonya'nın silahlı çatışmaya girmesini yasaklayan Japon anayasasının 9. maddesinin revize edilmesini desteklemekte[13] ve bu konuda da Şinzo Abe’yi anımsatmaktadır. Birçok Japon sağcı siyasetçisi gibi Çin karşıtı bir politikacı olan Takaichi, fikri mülkiyet hırsızlığı gibi Çin'in ekonomik uygulamalarını eleştirmiş ve Çin'e olan ekonomik bağımlılığın azaltılmasını açıkça desteklemiştir. Takaichi, Japonya'nın İkinci Dünya Savaşı’nda işlediği savaş suçlarının abartıldığını da söylemiş ve “comfort women” olarak da bilinen Japonya’nın bu dönemdeki seks kölelerinin konusunun da dahil olduğu Emperyal Japonya’nın savaş suçlarını kabul eden Kono Bildirisi ve Murayama Bildirisi'ne olumsuz bakmasıyla Çin başta olmak üzere bazı ülkelerde tepki çekmiştir. Buna karşın, görüşlerini savunmaya devam eden Takaichi, Yasukuni Tapınağı'nı ziyaret ederek bu konudaki kararlılığını da ortaya koymaktadır. Takaichi’nin Tokyo’daki Yasukuni Tapınağı’nı ziyaret etmeye devam etme isteği ise Çin’in tepkisini çekmesi muhtemel bir hamle olarak görülüyor. Zira Tapınak, Japonya’nın geçmişteki militarizminin sembolü olarak değerlendiriliyor.[14]

Ek olarak, Sanae Takaichi, Şinto dini ritüellerinin ve ahlaki eğitimin yeniden tesis edilmesini savunan Şinto Ruhani Liderlik Derneği'nin (Şinto Seiji Renmei) parlamento grubunun Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.[15] Keza Takaichi, aşırı milliyetçi örgüt Nippon Kaigi'nin de üyesidir.[16] Dolayısıyla, Sanae Takaichi, sağ-aşırı sağ siyasi kitleye öncelik veren bir LDP'lidir. 

Analiz

Bu veriler temelinde değerlendirildiğinde, Japonya’nın yeni Başbakanı olması beklenen Sanae Takaichi’nin Şinzo Abe gibi Japonya’yı daha sağcı ve Amerikancı çizgide yönetecek bir lider olmasını beklemek olasıdır. Ancak şu da bir gerçektir ki, hem erkeklerin egemen olduğu bir dünyada var olmaya çalışan Takaichi bazı konulardaki sert görüşlerini siyaseten avantaj sağlamak için ifade etme eğilimindedir, hem de aşırı sağ eğilimlere karşın Japonya’nın demokratik siyasi sistem ve kültürü diğer Asya ülkelerine kıyasla çok daha oturmuş ve gelişmiş düzeydedir. Bu anlamda, ABD’deki Donald Trump yönetimine benzer şekilde, Japonya’daki Takaichi yönetiminin de popülist sağ çizgide ilerlemesi olasıdır. Bu bağlamda, Japonya’nın en büyük korkusu ise Çin’in son 40 yıldaki hızlı ekonomik yükselişini son yıllarda askeri olarak da desteklemeye başlaması ve BRICS+ ve Kuşak Yol Projesi gibi girişimlerle hızla dünyaya açılmasıdır. Japonya, Çin'de halen devam eden komünist yönetimin intikamcı bir politikaya yönelmesi bağlamında daima kuşkucu ve çekincelidir. 

Ek olarak, Takaichi’nin Güney Kore ile ilişkilerde de bazı pürüzler yaratması olasıdır. Zira geçtiğimiz ay düzenlenen LDP Başkanlık seçimleri tartışmasında, Sanae Takaichi, Bakanlarının, ülkemizde Liancourt Kayalıkları olarak bilinen ve Japonya ile Güney Kore arasında tartışmalı bir toprak statüsündeki "Takeshima/Dokdo Günü" etkinliğine katılmaları gerektiğini açıkça savunmuş ve buranın Japon toprağı olduğunu vurgulamıştır.[17] Bu anlamda yeni dönemde Japonya-Güney Kore ilişkilerinde de bazı gerginlikler olması muhtemeldir. Ancak bu, kontrollü düzeyde tutulur ve her iki ülkenin de askeri harcamalarını arttırmalarını sağlarsa, ABD’nin bölgedeki Çin karşıtı büyük stratejisine hizmet eden bir politika seti haline de gelebilir.

Sonuç

Sonuç olarak, Sanae Takaichi, ilk kadın Japon Başbakanı olarak İtalya’da Giorgia Meloni’ye benzer bir rüzgar estirebilir. Batı ülkelerinin ve Asya’daki demokrasilerin son yıllarda Rusya ve Çin karşısında güçsüz durumda gözükmeleri nedeniyle Takaichi’nin bu sert çizgisinin bazı konjonktürel avantajları da olabilir. Ancak Japonya’nın demokratik ve bireysel özgürlükleri garanti altına alan kimliğinden vazgeçmemesi, gelecekte bu ülkenin kendi yumuşak gücü ve sistemini koruması adına şarttır. Aksi durumda, faşist dönemi çağrıştıran bir Japonya, kuşkusuz bölgede ve dünyadaki Çin sempatisini arttıracaktır.

Kapak Fotoğrafı: BBC

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

 

DİPNOTLAR

[1] https://politikaakademisi.org/2025/09/19/japonyada-basbakan-ishibanin-istifasi-ve-yeni-lider-secimi/.

[2] https://www.bbc.com/news/articles/cx2pmy7m72lo.

[3] Resmi web sitesi için; https://www.sanae.gr.jp/.

[4] https://en.wikipedia.org/wiki/Sanae_Takaichi.

[5] https://www.nytimes.com/2021/09/20/world/asia/japan-election-sanae-takaichi.html; https://www.economist.com/asia/2025/09/26/takaichi-sanae-the-hardline-nationalist-who-may-soon-lead-japan.

[6] https://www.nytimes.com/2021/09/20/world/asia/japan-election-sanae-takaichi.html.

[7] https://www.bbc.com/news/world-asia-55472446.

[8] https://www.nytimes.com/2021/09/20/world/asia/japan-election-sanae-takaichi.html.

[9] https://theconversation.com/who-will-replace-yoshihide-suga-as-japans-prime-minister-heres-a-rundown-of-the-candidates-167355.

[10] https://www.aljazeera.com/news/2025/10/4/japans-ldp-elects-takaichi-as-new-leader-likely-to-be-first-female-pm.

[11] https://www.japantimes.co.jp/news/2024/09/25/japan/politics/focus-on-takaichipolitics/.

[12] https://www.reuters.com/world/asia-pacific/inspired-by-thatcher-japans-pm-in-waiting-takaichi-smashes-glass-ceiling-2025-10-04/.

[13] https://www.nytimes.com/2021/09/20/world/asia/japan-election-sanae-takaichi.html.

[14] https://gazeteoksijen.com/dunya/japonyada-iktidardaki-ldp-takaichiyi-ilk-kadin-lider-olarak-secti-253176.

[15] https://www.crjapan.org/voices/shinto-association-spiritual-leadership-shinseiren.

[16] https://theconversation.com/who-will-replace-yoshihide-suga-as-japans-prime-minister-heres-a-rundown-of-the-candidates-167355.

[17] https://www.chosun.com/english/world-en/2025/10/04/X7TGO3ZT25CMPNW6YOKXZUBOMA/.




2 Ekim 2025 Perşembe

Prof. Dr. Ozan Örmeci'den Yeni Kitap İncelemesi: "Değişen Küresel ve Bölgesel Dinamikler Işığında 21. Yüzyıl Türkiye Dış Politikasında 'Yeniden Asya'"

 

Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi ve Uluslararası Politika Akademisi (UPA) Kurucu Genel Koordinatörü Prof. Dr. Ozan Örmeci'nin Değişen Küresel ve Bölgesel Dinamikler Işığında 21. Yüzyıl Türkiye Dış Politikasında ‘Yeniden Asya’  kitabı hakkında yazmış olduğu kitap incelemesi, TR Dizin endeksli Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi'nin 13. cilt 2 nolu Eylül 2025 sayısında yayımlandı. Aşağıdaki linkten, editörlüğünü Prof. Dr. İsmail Ermağan, Doç. Dr. Helin Sarı Ertem ve Dr. Öğretim Üyesi Meysune Yaşar’ın yaptığı bu önemli kitap hakkındaki değerlendirme yazısına ulaşılabilir.

2025 Fas Protestoları

 

Giriş

İlk kez 2010 yılı sonları, 2011 yılı başlarında Tunus'ta meydana gelen Yasemin Devrimi ve sonrasında Arap Baharı isyan dalgası ile gündeme gelen yeni kuşaktan gençlerin bireysel özgürlüklerin kısıtlanması ve ekonomik sorunlara yönelik tepkilerini sosyal medya üzerinden örgütlenerek gündeme getirmeleri hadisesi, son dönemde yeniden Nepal ve Fas'ta yaşanan olaylarla birlikte gündeme gelmeye başladı. Bu yazıda, 2025 Fas protestoları incelenecektir. Bunun için, öncelikle Fas'ın tarihi, genel özellikleri ve siyasi sistemine dair temel bilgiler okurlarla paylaşılacaktır.

Fas Tarihi

8. yüzyıldan itibaren farklı hanedanlar tarafından yönetilmiş olan Fas, ülkenin eski yerleşimcileri olarak bilinen Berberilerin yanı sıra Arap, Türk ve Avrupalı milletlerin etkisini farklı dönemlerde farklı yoğunlukta yaşamış ilginç bir ülkedir. 19. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupalı devletlerin etkisine daha yoğun olarak giren Fas, neticede 1912 yılında Fransa ve İspanya'nın himayesi altına girmiştir. 1921'de Fas'ta "Rif Aslanı" Abdülkerim El-Hattabî liderliğindeki milliyetçi hareket İspanyollara karşı galip gelerek ve Haziran 1921’de bağımsızlığını ilan ederek Rif Cumhuriyeti’ni kurmuşsa da, İspanya 1926’da tekrar hâkimiyeti ele geçirerek Hattabî’yi esir almış ve bu devleti ortadan kaldırmıştır. Bu dönemlerde Fas'ta Fransa ve İspanya sömürgesi devam ederken, bir yandan da geleneksel sultanlık yönetimi varlığını sürdürmüştür.

Fas ulusal hareketi önderlerinden Abdülkerim El-Hattabî

1927 yılında başa geçen V. Muhammed döneminde Fas'ta bağımsızlık hareketleri yeniden baş göstermiş ve özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu süreç daha da hızlanmıştır. Nitekim büyük savaş sonrası esen güçlü anti-kolonyal rüzgarların da etkisiyle, Fas, 2 Mart 1956’da Fransa ile bir bağımsızlık antlaşması imzalanmış, 5 Nisan 1956’da da İspanya İfni, Sebte ve Melile dışında kalan Fas topraklarındaki himayesini kaldırmıştır. Bu şekilde, 1956 yılında bağımsızlığını kazanan Kuzey Afrika ülkesi Fas, günümüze kadar anayasal monarşi yönetimiyle yönetilmiş ve Arap-İslam coğrafyasındaki görece modern ve gelişmiş bir devlet olarak konumunu güçlendirmiştir.

Fas eski Kralı V. Muhammed

1999'dan beri VI. Muhammed'in Kral olduğu Fas'ta, 2011 Arap Baharı sürecinde ise, bölgedeki Müslüman halkların artan demokrasi, özgürlük ve eşitlik talepleri karşısında kayıtsız kalamayan siyasi irade, 1 Temmuz 2011 tarihinde kabul edilen yeni anayasa ile Başbakan ve parlamentonun yetkilerinin arttırıldığı daha çağdaş bir meşruti monarşi sistemine geçmiştir. Bu sistemde, başta Kral'ın yetkileri önemli ölçüde korunmakla birlikte, Fas'ta seçilmiş demokratik kurumların yetkileri yükseltilmiştir. Öyle ki, günümüzde Fas Parlamentosu, milletvekillerinden oluşan Temsilciler Meclisi ve yerel yönetimler ile sivil toplum kuruluşlarının (meslek odaları, sendikalar ve işveren kuruluşu) temsilcilerinden oluşan Danışmanlar Meclisi olmak üzere iki kamaralı bir yapıya sahiptir. Temsilciler Meclisi’nin 395 üyesi 5 yıllığına halk tarafından doğrudan seçilmekte, Danışmanlar Meclisi’nin 120 üyesi ise Belediye Meclisleri, Bölge Konseyleri ve sivil soplum kuruluşları yönetimleri tarafından belirlenmektedir. Bu bağlamda, Fas veya resmi ismiyle Fas Krallığı, günümüzde çağdaş bir meşruti monarşi örneği kabul edilmektedir.

Fas Kralı VI. Muhammed

Fas'ta, ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1956'dan bugüne kadar uzun süreli üç kral iktidara gelmiştir. Bunlar; 1927–1953 döneminin ardından yeniden tahta çıkan V. Muhammed (1955–1961), II. Hasan (1961–1999) ve VI. Muhammed (1999–) şeklindedir. Ülkede görev yapan Başbakanlar ise şöyle sıralanabilir:

  • Mbarek Bekkay (1955-1958),
  • Ahmed Balafrej (1958-1958),
  • Abdallah İbrahim (1958-1960),
  • Ahmed Bahnini (1963-1965),
  • Muhammed Benhima (1967-1969),
  • Ahmed Laraki (1969-1971),
  • Muhammed Kerim Lamrani (1971-1972),
  • Ahmed Osman (1972-1979),
  • Maati Buabid (1979-1983),
  • Muhammed Kerim Lamrani (1983-1986),
  • İzzeddin Laraki (1986-1992),
  • Mohammed Karim Lamrani (1992-1994),
  • Abdüllatif Filali (1994-1998),
  • Abdurrahman Yusufi (1998-2002),
  • İdris Jetu (2002-2007),
  • Abbas El Fassi (2007-2012),
  • Abdelilah Benkirane (2012-2017),
  • Saadeddin Osmani (2017-2021),
  • Aziz Ahnuş (2021-).

Fas Başbakanı Aziz Ahnuş

Fas'a Dair Temel Bilgiler

Kuzey Afrika'da İspanya'nın karşısında ve Cezayir, Moritanya ve Batı Sahra ile komşu olan Fas'ın, Atlantik Okyanusu'ndan Cebelitarık Boğazı'nı çevreleyip Akdeniz'de son bulan uzun bir sahil şeridi vardır. Ayrıca ülkenin kabaca üçte ikisi dağlık alanlardan oluşmakta olup, Fas'ta 4.000 metreyi dahi geçen doruklar bulunmaktadır. Ülkenin başkenti Rabat şehri, diğer önemli ve turistik kentleri ise Kazablanka, Marakeş ve Fes'tir. Fas'ın nüfusu 37,5 milyon civarında olup, Arapça ve Berberice ülkenin resmi dilleridir. Fakat bu iki resmi dilin yanı sıra, ülkenin siyasi, ekonomik ve kültürel hayatına yön veren ülkelerden Fransa'nın dili Fransızca ve yine İspanya'nın dili İspanyolca da bu ülkede halk, elitler ve iş dünyası mensuplarınca yoğun şekilde konuşulmaktadır. Yüzölçümü 446.550 km² olan Fas, ayrıca dünyanın coğrafi olarak en büyük 57. ülkesidir.

Fas haritası

Yaklaşık 166 milyar dolarlık toplam ekonomik büyüklüğü ile, Fas, henüz dünyanın gelişmiş ekonomileri arasında yer almamaktadır. Kişi başına düşen yıllık 4.000 dolarlık ortalama gelirle de, Fas, henüz düşük-orta ölçek bir ekonomi görünümündedir. Ülkenin başlıca ticaret ortakları İspanya, Fransa, Brezilya ve Çin'dir. Ülkenin başlıca ihracat kalemleri elektrikli ve elektronik aletler, taşıtlar, takı ve aksesuarlar, başlıca ithalat kalemleri ise yakıt ve yağlar, elektrikli-elektronik aletler, makine ve teçhizatlardır. Para birimi Fas Dirhemi olan Fas'ta, özellikle genç işsizliği önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.

Fas bayrağı

Birleşmiş Milletler'in saygın bir üyesi olan Fas, Afrika Birliği (AU), İslam İşbirliği Teşkilatı (OIC), Arap Mağrip Birliği (AMU), Bağlantısızlar Hareketi (NAM),  Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Arap Afrika Kalkınma Bankası (ABEDA), Afrika Kalkınma Bankası (AfDB), Arap Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu (AFESD), Arap Birliği (AL), Arap Para Fonu (AMF), Arap Ülkeleri Ekonomik Anlaşmalar Konseyi (CAEU), Community of Democracies (CD), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO), G-11, G-77, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD), Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO), Uluslararası Ticaret Odası (ICC) (ulusal komiteler), Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi (ICRM), Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA), İslam Kalkınma Bankası (IDB), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRCS), Uluslararası Hidrografi Teşkilatı (IHO), Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO), Uluslararası Para Fonu (IMF), Uluslararası Denizcilik Teşkilatı (IMO), Uluslararası Mobil Uydu Teşkilatı (IMSO), Interpol, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Uluslararası Göç Teşkilatı (IOM), Parlamentolararası Birlik (IPU), Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO), Uluslararası Telekomünikasyon Uydu Teşkilatı (ITSO), Uluslararası Telekomünikasyon Teşkilatı (ITU), Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) (STK’lar), Arap Birliği (LAS), Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (MIGA), BM'nin Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki İstikrar Misyonu (MONUSCO), Bağlantısızlar Hareketi (NAM), Amerikan Devletleri Teşkilatı (OAS) (gözlemci), Fransızca Konuşan Ülkeler Teşkilatı (OIF), Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatı (OPCW), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE) (ortak), Pasifik İttifakı (gözlemci), Paris Kulübü (ortak), Daimi Hakemlik Mahkemesi (PCA), Orta Amerika Entegrasyon Sistemi (SICA) (gözlemci), BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), BM Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), BM Endüstriyel Gelişme Teşkilatı (UNIDO), BM Fildişi Sahilleri Barış Gücü (UNOCI), Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Teşkilatı (UNWTO), Dünya Posta Birliği (UPU), Dünya Gümrük Teşkilatı (WCO), Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) ve Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO) gibi uluslararası kuruluşlara üyedir.

2025 Fas Protestoları

Fas'ta, son birkaç gün içerisinde kamu hizmetlerindeki aksamaları protesto etme amacıyla gençler tarafından başlatılan olaylar, kısa süre içerisinde güvenlik güçleri ile halkın karşı karşıya geldiği kanlı olaylara evirilmiş ve önceki günlerde polisle çıkan çatışmalarda 2 kişi hayatını kaybetmiştir. Olaylar giderek Marakeş, Rabat, Tanca ve Kazablanka gibi diğer büyük şehirlere de sıçramıştır. Nepal olaylarına benzer şekilde Z kuşağının başını çektiği anlaşılan protesto gösterileri, özellikle Agadir şehrinde yoğunlaşmıştır.

Fas'ta, halkın ve özellikle gençlerin tepkisinin temelinde ise, 2030 FIFA Dünya Kupası'nı İspanya ve Portekiz'le birlikte düzenleyecek olan bu ülkede, devletin, ekonomik kriz ortamında bütçeyi halk yararına değil de, yeni stadyumlar inşa etmek için harcaması bulunmaktadır. Buna tepki gösteren halk, sağlık ve eğitim gibi temel kamu hizmetlerinin devlet tarafından daha iyi şekilde yerine getirilmesi gerektiğini düşünerek, ülkenin kısıtlı bütçesinin yeni stadyum yapımına harcanmasına büyük tepki göstermekte ve ortalığı yakıp yıkarak, bazı bina ve araçları ateşe vermektedir. Özellikle "Discord" programı üzerinden örgütlenen Faslı Z kuşağı mensubu gençler, sosyal haklar temelinde protesto gösterilerine halen devam etmektedir.

ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk Başkanlık döneminde (2017-2021) İbrahim Anlaşmaları kapsamında İsrail'le diplomatik ilişkilerini kuran Fas'ta, halkın Gazze'de yaşanan büyük insanlık dramı nedeniyle de öfkesinin dorukta olduğu bir dönemde yaşanan bu olaylar kontrolden çıkma potansiyeline sahip olduğu için, bu ülkedeki gidişat endişeyle takip edilmektedir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, görece genç ve başarılı bir monark olan VI. Muhammed'e olan destek daha birkaç yıl önce yüzde 91 düzeylerinde olduğu ve Arap-İslam ülkelerinde demokrasi ve sekülerizmi bir arada uygulayabilen çok sayıda devlet bulunduğu için, yönetimin görevine devam etmesi öngörülmektedir.

Sonuç

Sonuç olarak, ülkemizde daha çok turizm boyutuyla ilgi çeken ve bilinen Fas, aslında tarihi, kültürü ve siyasetiyle önemli bir Müslüman devletidir. Fas'ta yaşanan olaylar ise, devletin ekonomi yönetimindeki önceliklerine dair bazı soru işaretlerinin oluşması sonucunda yaşanmış öfke patlamalarıdır. Bunları aşarak Fas'ın istikrarlı ve modern bir yönetim olarak gelişmeye devam etmesi en büyük dileğimizdir.

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ