Giriş
1 Ocak 2026- 30 Haziran 2026 tarihlerinde Avrupa Birliği (AB) Konseyi dönem başkanlığı görevini üstlenecek olan Güney Kıbrıs Rum Kesimi/Yönetimi'nin (resmi adıyla Kıbrıs Cumhuriyeti) Devlet Başkanı Nikos Hristodulidis, önceki gün Euronews kuruluşunun YouTube platformuna önemli bir röportaj vermiş ve güncel siyasi gelişmeler ve özellikle Kıbrıs müzakerelerine dair bazı açıklamalarda bulunmuştur. Bu yazıda, bu açıklamalar kısaca özetlenecektir.
Konuşmanın Özeti
2023 yılı Şubat ayında yapılan Başkanlık seçimlerini kazanarak iktidara gelen bağımsız siyasetçi Nikos Hristodulidis, yakın geçmişte Nikos Anastasiadis'in Başkanlığı döneminde Hükümet Sözcüsü (2014-2018) ve Dışişleri Bakanı (2018-2022) gibi önemli görevler üstlenmiş, Kıbrıs Sorunu'nu iyi bilen, Tarih alanında üniversite eğitimli, Siyaset Bilimi alanında akademik derece (doktora) sahibi ve merkez sağ DISY partisine mensup olmuş merkez sağ/liberal eğilimli bir Avrupalı siyasetçidir. 49 yaşında en genç Rum Devlet Başkanı seçilen Hristodulidis, bu anlamda Kıbrıs Sorunu başta olmak üzere ülkesini ilgilendiren hayati meselelerde genelde ılımlı milliyetçi, AB yanlısı ve aşırı sağ ve aşırı sola mesafeli bir pozisyon almasıyla bilinmektedir. Bu yönüyle, Hristodulidis dönemi için "Üçüncü Anastasiadis dönemi" benzetmeleri de yapılmaktadır.
Nikos Hristodulidis, programda ilk olarak AB dönem başkanlığında Kıbrıs dokunuşunu hissettireceklerini belirterek, iki konuya öncelik vereceklerini vurgulamaktadır. Bunlar ise; 1-) AB'nin stratejik özerkliği (stratejik otonomi) ve 2-) AB'nin -Kıbrıs'ın da yer aldığı- Ortadoğu bölgesinde daha aktif bir güç haline gelmesidir. Bu bağlamda iyi bir AB'ci olduğunu hissettiren Hristodulidis, buna karşın AB'nin halen güvenlik anlamında ABD'ye, enerji anlamında Rusya'ya ve ham madde bağlamında Çin'e bağımlı durumda olduğunun altını çizerek, bu şekilde bir stratejik özerklik elde edilemeyeceğini vurgulamaktadır. Hristodulidis, ayrıca Rusya-Ukrayna Savaşı'nın kısa vadede sona ermesini gerçekçi görmediğini sözlerine ekleyerek, Ukrayna topraklarında işgalci durumda olan Rusya'ya karşı Ukrayna'ya destek verilmeye devam edilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Aralık ayında Ukrayna'yı ziyaret etmek istediğini de dile getiren Rum lider, bu anlamda AB ve uluslararası hukuk çizgisini savunmaya devam etmektedir. Hristodulidis, göç konusunda ise dengeli bir pozisyon alarak, yasal göçe olumlu, kayıt dışı göçe olumsuz yaklaşmakta ve göçmenlerle uğraşmaktan ziyade, göçe neden olan sorunların ortadan kaldırılması gerektiğini söylemektedir. Bu anlamda, Rum lider, herkesin kendi ülkesinde mutlu ve güvenliği yaşayabileceği şekilde, AB'yi çevreleyen ve Avrupa'ya göçe akışına kaynaklık eden devletlerde gelişmiş siyasi (demokratik) ve ekonomik koşulların yaratılması gerekliliğini vurgulamaktadır.
AB'nin genişlemesi konusunda ise, Kıbrıs Devlet Başkanı, 2014'te Avrupa Komisyonu eski Başkanı Jean-Claude Juncker'in "2024'te yeni bir genişlemeye hazır olun" dediğini, ancak 2025 yılına gelmelerine rağmen henüz bunun yaşanmadığını hatırlatarak, genişlemenin AB'nin en önemli jeopolitik aracı olduğunu ama bunu yeterince iyi kullanamadıklarını belirtmektedir. Bu bağlamda özellikle Karadağ'ın üyeliğinin kısa vadede gerçekleşebileceğini söyleyen Hristodulidis, gelecekte başka ülkelerin de AB'ye katılabileceğini belirtmektedir. Rum lider, üyelik süreçlerinin iyi yönetilememesi durumunda aday ülkelerin AB'ye sırtlarını dönebileceklerini de sözlerine eklemekte ve bilhassa Balkan ülkelerinde son dönemde AB'ye yönelik pozitif yönelimin azalması tehlikesinden söz etmektedir. Genç lider, ülkesinde 2,5 yıllık iktidarında gösterdiği ekonomik anlamdaki üstün başarı konusunda ise, hiç şüphesiz şekilde mali disiplini işaret etmekte ve üye devletlerin kamu borçlarının azaltılması gerektiğini ve bunun kemer sıkma (austerity) politikalarıyla değil, mali disiplinle (responsible fiscal policy) sağlanabileceğinin altını çizmektedir. Hristodulidis, bu anlamda ülkesinin beyin göçünü tersine çevirerek, yurt dışına yerleşen vatandaşlarını ve dünyadaki yetenekli insanları Kıbrıs'a getirmeyi ve ülkelerinin gelişimine katkı sağlamalarını istediğini belirtmektedir.
Ortadoğu konusunda bölgeye yakın ülkesinin tüm gelişmelerden haberdar olduğunu belirten Kıbrıslı Rum lider, Mısır'daki Gazze barış planı sürecine bizzat katıldığını ve gelişmeleri pozitif karşıladığını söylemekte, ancak halen halledilmesi gereken sorunları da küçümsemediklerini belirtmektedir. ABD Başkanı Donald Trump'a destek verdiklerini söyleyen Hristodulidis, bölgedeki tüm ülkelerle (İsrail, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Arap devletleri) çok iyi ilişkilerinin olduğunu ve özellikle insani yardım konusunda ısrarcı olduklarını sözlerine eklemektedir. Gazze'nin yeniden inşası ve uzlaşma çabalarını da gündeme getiren Rum lider, 20 maddelik planın önemli maddelerini özetlemekte ve plana destek verdiklerini söylemektedir. Rum lider, Filistin Sorunu konusunda iki devletlilik dışında bir çözüm yolu olmadığını da açıkça ifade etmekte, ancak bunun Filistin'le alakalı olduğunu belirtmektedir.
Daha sonra soru üzerine Kıbrıs konusuna odaklanan Rum lider, BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda Kıbrıs'taki çözüm yolunun federal devletten geçtiğini anımsatmakta ve Filistin'den çok farklı olduğunu düşünmektedir. Bu anlamda, Hristodulidis, iki bölgeli ve iki toplumlu federal Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında çözüme açık olduklarını samimiyetle ifade etmektedir. Kıbrıslı Rum lider, 2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerini federasyon ve AB yanlısı söylemiyle kazanan Tufan Erhürman'ı da tebrik etmekte ve kendisiyle yeniden müzakerelere başlayarak Kıbrıs Sorunu'nu çözmeye hazır olduklarını ve Erhürman isterse haftaya bile görüşebileceklerini sözlerine eklemektedir. Ancak bu noktada, Rum lider, Erhürman'ın müzakereler için ilan ettiği ön koşullar konusunda henüz bir renk vermemektedir. Rum lider, Kıbrıs'ta statükonun devam ettirilemeyeceğini de iddia ederek, Kıbrıs'ı birleştirmenin tek çözüm olduğunu ve müzakerelerle bu sorunu çözebileceklerine inandığını söylemektedir.
Sonuç
Sonuç olarak, son yıllarda izlediği başarılı ekonomik politikalar ve diplomasideki ataklarıyla gündeme gelen genç Rum lider Nikos Hristodulidis, kendinden emin ve güçlü bir devlet adamı profili çizdiği röportajında ılımlı ve iyimser bir tablo çizmekte ve Kıbrıs Sorunu'nun müzakereler yoluyla çözümlenebileceğine inandığını söylemektedir. Ancak bu konuda detaya girmeyen Hristodulidis, ülkesi ve Yunanistan'ın Türkiye'nin Avrupa Güvenlik Programı-SAFE'e dahil olmasına engel çıkararak Avrupa güvenliği konusunda Brüksel ve diğer Avrupalı devletlere yarattığı büyük riskleri ise hiç gündeme getirmemektedir. Kuşkusuz, Türkiye kamuoyu ve devletinin bu şekilde hasmane bir tutum karşısında Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlara güvenmesini beklemek hayalcilik olacaktır. Zira diplomaside ancak karşınızdaki taraf da çözüm ve karşılıklı menfaatler yönünde adımlar atıyorsa bir ülkenin devlet eliti ve halkını bu yönde mobilize etmek mümkün olabilmektedir. Rum ve Yunan liderliği ise, hem Türkiye karşıtı pozisyon almakta, hem de Türkiye'nin Kıbrıs müzakerelerine destek olmasını beklemektedirler. Bu, Türkiye çok zayıf düşmediği müddetçe bence pek de gerçekçi bir yaklaşım değildir. Hatta tam tersine, Türkiye'nin Batı dışı ülkelere yönelimini daha da hızlandırabilir. Bu anlamda, tesadüfi değildir ki, Kıbrıs Sorunu adil şekilde çözümlenmeden Türkiye de Güney Kıbrıs'ın NATO üyeliğine sıcak yaklaşmayacaktır.
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder