Giriş
Yalnızca Türkiye tarafından tanınan ama 1983'ten beri fiili olarak varlığını devam ettiren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (kısaca KKTC), bu sene içerisinde 11. Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktır. Kıbrıs Sorunu'nun çözümü bağlamında uygulanacak yöntemlerin temel siyasi bölünmeyi oluşturduğu bir siyasal düzende, Kıbrıs Türk halkı, Türkiye vatandaşları tarafından "yavru vatan" olarak adlandırılan ülkelerini ileriye götürecek en doğru ve vizyoner yöneticiyi sandık başına giderek özgür iradeleri sonucunda seçeceklerdir. Ancak gerek KKTC ekonomisinin doğrudan Türkiye'ye bağlı olması, gerekse de adanın kuzeyindeki küçük devletin güvenliğinin neredeyse tamamen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından sağlanması nedeniyle, kuşkusuz, seçimlerde "ana vatan" Türkiye'nin tavrı da haliyle oldukça etkilidir. Bu durum, kuşkusuz demokratik özgürlükler anlamında bazı tepki ve eleştirilere neden olsa da, aslında ekonomi ve güvenlik konusunda diğer devletlere bağımlı olan tüm demokratik ülkeler için de benzer bir durumdan söz edilebilir. Bu nedenle, KKTC seçimleri, bir anlamda Birleşik Krallık ve Yunanistan'la birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 3 garantör devletinden birisi olan Türkiye'nin, 1974'ten beri fiilen bölünmüş olan adanın kuzeyindeki etkisini ve gücünü gösteren bir meydan okuma niteliğindedir. Bu bağlamda, Türkiye'nin seçim öncesi politikaları ve hamleleri dikkatle takip edilmelidir. Bunun yanı sıra, milliyetçi-sağ UBP (Ulusal Birlik Partisi) ve Rauf (Raif) Denktaş geleneğiyle anılan bağımsızlıkçı ve Türkiye yanlısı grup ile, adada uluslararası sisteme uygun federatif bir çözümü savunan solcu Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) tabanı ve geleneği arasındaki tarihsel mücadelede bu dönemde kimin ön plana çıktığı, yine bu seçimle birlikte anlaşılacaktır. Bu nedenle, 2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi, önemli ve uluslararası anlamda ilgi çeker niteliktedir.
Önceki Seçimler
1975-1983 döneminde var olan Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) dönemi de hesaba katıldığında, bugüne kadar KKTC’de toplam 10 Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmıştır. Bu seçimlerden 1995, 2015 ve 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turda sonuçlanırken, diğer 7 seçimde galip gelen kişi ilk turda belirlenmiştir.
1976 tarihinde yapılan ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Ulusal Birlik Partisi (UBP) adına seçime giren ve Kıbrıslı Türklerin ulusal kahramanı statüsündeki Rauf (Raif) Denktaş ilk turda rahat şekilde Cumhurbaşkanı seçilirken, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) adayı Ahmet Midhat Berberoğlu ile bağımsız adaylar Dr. Mustafa Şevki Lusignan ve Dr. Servet Sami Dedeçay da seçime katılan diğer adaylar olarak adlarından söz ettirmişlerdir.
1981 tarihli ikinci Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise; UBP adına Rauf Denktaş, CTP adına Özker Özgür, Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) adına Ziya Rızkı, Demokratik Halk Partisi (DHP) adına Hüsamettin Tanyar ve bağımsız aday Dr. Servet Sami Dedeçay yarışmışlardır. Seçim sonucunda, Türkiye'deki Kemalistler, milliyetçiler ve ordunun da desteklediği Rauf Denktaş yine ilk turda seçilmeyi başarmıştır.
1983 yılında kurulan KKTC’nin ilk resmi Cumhurbaşkanlığı seçimi olan 1985 seçimlerinde de, UBP’li Rauf Denktaş, ilk turda yüksek bir oyla yeniden seçilmeyi başarmıştır. Seçime katılan diğer adaylar ise; CTP adına Özker Özgür, TKP adına Alpay Durduran ve bağımsız adaylar Dr. Servet Sami Dedeçay, Ayhan Kaymak ve Arif Hasan Tahsin Desem olarak sıralanmışlardır.
1990 tarihli seçimde, UBP’li Rauf Denktaş yine ilk turda seçilmeyi başarırken, Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) adına Alpay Durduran ve bağımsız aday İsmail Bozkurt seçime giren diğer Cumhurbaşkanı adayları olmuşlardır.
1995 tarihli KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi, ikinci tura kalan ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi olarak dikkat çeker. Bu seçimde, ilk turda en çok oyu olan bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Rauf Denktaş ile UBP’li Derviş Eroğlu ikinci tura kalmışlar ve ikinci turda, Denktaş, Eroğlu’nu geçerek ipi bir kez daha göğüslemeyi başarmıştır. İlk turda seçime katılan diğer adaylar ise; CTP adına Özker Özgür, TKP adına Mustafa Akıncı, YKP adına Alpay Durduran ve bağımsız adaylar Sami Güdenoğlu ve Ayhan Kaymak olarak sıralanmışlardır.
2000 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde, bağımsız aday Rauf Denktaş yine seçilmeyi başarırken, bu defa yine UBP’li Derviş Eroğlu ile ikinci tura kalmış; ama Eroğlu’nun ikinci turda adaylıktan çekilmesiyle nedeniyle seçim ilk turun ardından sonuçlanmıştır. Seçime giren diğer adaylar ise; CTP adına Mehmet Ali Talat, TKP adına Mustafa Akıncı, Yurtsever Birlik Hareketi adına Arif Hasan Tahsin Desem ve bağımsız adaylar Ayhan Kaymak, Turgut Afşaroğlu ve Şener Levent olmuşlardır.
2005 tarihli Cumhurbaşkanlığı seçiminde, CTP adına ilk turda yüzde 55,59 oyla seçilen Mehmet Ali Talat, KKTC’nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmiştir. Bu seçimde, UBP’li Derviş Eroğlu yüzde 22,73 oy almasına rağmen ikinci tura kalamamıştır. Seçime giren diğer adaylar ise şunlardır; yüzde 13,22 oy alan Demokrat Parti (DP) adayı Dr. Mustafa Şenol Arabacıoğlu, yüzde 4,79 oy alan Yeni Parti (YP) adayı Nuri Çevikel, yüzde 1,71 oy alan bağımsız aday Zeki Beşiktepeli, yüzde 1,05 oy alan TKP adayı Hüseyin Angolemli, yüzde 0,44 oy alan Kıbrıs Sosyalist Partisi (KSP) adayı Zehra Cengiz, yüzde 0,31 oy alan bağımsız aday Arif Salih Kırdağ ve yüzde 0,17 oy alan bağımsız aday Ayhan Kaymak.
2010 Cumhurbaşkanlığı seçiminde UBP’li Derviş Eroğlu ilk turda yüzde 50,35 oyla KKTC’nin üçüncü Cumhurbaşkanı seçilirken, bağımsız aday Mehmet Ali Talat yüzde 42,87 oy almayı başarmıştır. Seçime giren diğer bağımsız adaylardan Tahsin Ertuğruloğlu yüzde 3,81, Zeki Beşiktepeli yüzde 1,61, Mustafa Kemal Tümkan yüzde 0,79, Arif Salih Kırdağ yüzde 0,43 ve Ayhan Kaymak yüzde 0,14 oranında oy alabilmişlerdir.
2015 Cumhurbaşkanlığı seçimi, KKTC’de ikinci tura kalan bir diğer Cumhurbaşkanlığı seçimi olmuştur. İlk turda en çok oyu alan UBP’li (DP’nin de dışarıdan desteklediği) Derviş Eroğlu (yüzde 28,15) ile Toplumcu Demokrasi Partisi’nin (TDP) desteklediği bağımsız aday Mustafa Akıncı’nın (yüzde 26,94) ikinci tura kaldıkları seçim sonucunda, sosyalist aday Akıncı -beklenmedik bir şekilde- yüzde 60,50 oyla KKTC’nin dördüncü Cumhurbaşkanı seçilmiştir. İlk turda yarışan CTP’li Sibel Siber yüzde 22,53 ve bağımsız aday Kudret Özersay yüzde 21,25 oy alan diğer yüksek profilli adaylar olarak dikkat çekerlerken, bağımsız adaylardan Arif Salih Kırdağ, Mustafa Onurer ve Mustafa Ulaş yüzde 1’in altında kalmışlardır.
2020 yılında düzenlenen 10. Cumhurbaşkanlığı seçimi de ikinci tura kalırken, milliyetçi UBP adayı ve mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ikinci turda sol partilerin desteklediği ve adada federatif çözümü savunduğu için Cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye hükümetiyle sert polemikler içerisine giren Mustafa Akıncı karşısında ikinci turda yüzde 51,69 oyla ipi göğüslemiştir. Türkiye'nin desteğine karşın Akıncı'nın ulaştığı yüksek oy oranları ise, adadaki siyasi çözümsüzlüğün yarattığı tepkileri anlamak açısından önemli bir veridir. Bu seçime ilk turda katılan diğer adaylar ise; CTP adayı Tufan Erhürman, Türkiye göçmenlerinin desteklediği bir parti olan YDP'nin adayı Erhan Arıklı, MDP adayı Fuat Çiner ile birlikte bağımsız adaylar -Rauf Denktaş'ın oğlu- Serdar Denktaş, Kudret Özersay, Alpan Uz, Mustafa Ulaş, Arif Salih Kırdağ ve Ahmet Boran olmuştur.
2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı Seçimi
19 Ekim 2025 tarihinde ilk turu düzenlenecek olan 11. KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi, her zamanki gibi merkez sağ ve merkez soldaki iki köklü parti olan UBP ile CTP'nin adayları arasında geçecektir. UBP adayı ve 5. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, milliyetçi tabanın desteği, Türkiye ile kurduğu yakın ilişkiler ve koltuğunu dolduran ciddi tavrıyla seçime iddialı hazırlanmaktadır. 5 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde adanın gerçeklerine göre hareket eden Tatar, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye yapılması noktasında bir diplomatik başarı elde etse, sonradan Avrupa Birliği'nin karşı atağıyla Türk devletlerinin Güney Kıbrıs Rum Kesimi (resmi adıyla Kıbrıs Cumhuriyeti) ile Büyükelçilik düzeyinde diplomatik ilişkiler kurması neticesinde, bu başarısı gölgelenmiştir. Ayrıca son yıllarda adaya Türkiye'nin yanı sıra Afrika ve Ortadoğu ülkeleri ile birlikte Rusya ve Ukrayna'dan yoğun göç gelmesi nedeniyle adada oluşan aşırı heterojen yapı ve ekonomik sorunlar nedeniyle artan suç olgusu nedeniyle Tatar'a yönelik bazı tepkiler söz konusudur.
2017 Crans-Montana görüşmelerinin çökmesi sonrasında Türkiye'nin de desteğiyle tamamen "iki devletlilik" tezine yönelen Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) gözetimindeki müzakerelere katılsa da, olası bir çözüm için öncelikle kendi varlıklarının tanınması gerektiğinde ısrar etmekte ve bu nedenle olası federasyon çözümlerine en baştan engel olmaktadır. Bir Kıbrıs Türk milliyetçisi olan Tatar, kuşkusuz KKTC'nin bağımsızlığı ve hatta Türkiye ile birleşmesi yönünde görüşlere sahiptir. Ancak siyasi gerçeklere göre zaman zaman manevralar yapan Tatar, büyük ölçüde Ankara'nın tavrına göre pozisyon almakta ve bazen daha ılımlı davranabilmektedir. Tatar, iki devletlilik vurgusu ve bağımsızlık istenciyle, bir anlamda Kıbrıs müzakerelerinde çözüme engel olan tarafın Türkiye olduğu görüşünü de itibarsızlaştırmakta ve bu nedenle Ankara'nın elini rahatlatmaktadır. KKTC iç siyasetinde son dönemde yaşanan bazı tartışmalar (başörtüsü yasağı vs.) da, Tatar'ın Türkiye'deki muhafazakâr Erdoğan hükümetine daha yakın olduğunu göstermiş ve seçim öncesinde Ankara'nın Tatar'a yönelik olası desteğini gündeme getirmiştir. Ayrıca Tatar'ın kısa süre önce vefat eden ünlü iş insanı Asil Nadir'le yakınlığı ve medya sektöründeki deneyimi, KKTC'deki sağ taban ve genel olarak halkın Tatar'a yönelmesi bağlamında pozitif faktörler olabilir. Lakin adada giderek artan ekonomik sorunlar ve Türkiye'deki otoriter eğilimli hükümete yönelik tepkiler, Tatar için ciddi dezavantajlardır.
Ersin Tatar vs. Tufan Erhürman
Adada tarihsel olarak federatif çözümü savunan ama Mustafa Akıncı gibi Türkiye ile zıtlaşma siyasetine de karşı çıkan merkez sol CTP'nin adayı olan Tufan Erhürman ise, KKTC siyasetinde yıllardır ismi bilinen ve sol tabana güven veren, Ankara tarafından da Akıncı gibi "istenmeyen adam" (persona non grata) ilan edilmeyen genç bir siyasetçidir. Aslen hukukçu olan Erhürman, Kıbrıs Sorunu konusunda federasyon müzakerelerini destekleyen ama bunu Türkiye ile ilişkileri germeden yapmak isteyen dengeli ve makul bir siyasetçidir. Erhürman, birçok Kıbrıslı Türk gibi, BM Güvenlik Konseyi kararları nedeniyle KKTC'nin tanınmasının çok zor olduğunun farkındadır ve bu nedenle adadaki tıkanmışlığın ancak federasyon yönünde adımlar atarak değiştirilebileceğini düşünmektedir. İngiltere ve ABD gibi Batılı ülkelerde eğitim almış genç Kıbrıslı Türklerin birçoğu da bu görüşe daha yakın durmaktadır. KKTC'de son yıllarda artan ekonomik sorunlar, yoğun göç nedeniyle artan suç ve şiddet olgusu, Kıbrıslı Türklerin ülkelerinin kumar, seks, uyuşturucu, alkol, ve kayıt dışı bahis gibi pek sevilmeyen ve aile hayatına uygun bulunmayan sektörlerle anılmasına yönelik tepkileri ve özellikle Kıbrıslı Türk gençlerin önceki kuşakların Rum karşıtı aşırı milliyetçi tavırlarını abartılı bulmaları nedeniyle, Erhürman'ın seçimi kazanma yönünde çok ciddi şansı bulunmaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın KKTC ziyaretinde yaşanan bazı talihsiz olaylar da, açıkçası Kıbrıs Türk halkında bazı tepkilere neden olmuş ve Erhürman'ın Ankara'ya muhalif olan tabanını konsolide etmesini sağlamıştır.
Bu iki iddialı adayın yanı sıra, seçime gireceği belirtilen bağımsız aday ve akademisyen Prof. Dr. Mehmet Hasgüler'den de söz etmek gerekir. Kıbrıs Sorunu'nu iyi bilen bir isim olan Hasgüler, bir dönem adından söz ettiren akademisyen Kudret Özersay gibi Türkiye'de önemli bağlantılara sahip olsa da, henüz seçmen tabanı bağlamında yüksek oy oranlarına ulaşabilecek bir aday izlenimi vermemektedir. Bunların dışında, seçime gerçekten etki edebilecek yerli siyasetçilerden ne genç ve iddialı bir politikacı olan Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı, ne de uluslararası basında adından sıklıkla söz ettiren önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın seçime katılması beklenmemektedir. Bu da, adada sol siyasette Erhürman'a destek bağlamında ilkesel bir uzlaşı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle, önceki seçimden farklı olarak, bu defa seçimin ilk turda neticelenmesi ihtimali de ağırlık kazanabilir.
Seçim Sistemi
KKTC'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri, doğrudan oy kullanma yöntemi ve gizli oyla yapılmaktadır. Ülkede 18 yaşın üzerindeki her vatandaşın seçme (oy kullanma) hakkı bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimi 5 yılda bir yapılmaktadır. Seçilme yaşı ise Cumhurbaşkanlığı için 35 olarak belirlenmiştir. KKTC'de seçime katılan bir adayın Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için kullanılan geçerli oyların salt çoğunluğunu (yüzde 50 artı 1 oy) alması gerekmektedir. Adaylardan hiçbiri salt çoğunluğu sağlayamazsa, seçim, 7 gün sonra en çok oy alan iki aday arasında yenilenmekte ve bu defa iki arasında en çok oyu alan ve yüzde 50'nin üzerinde bir desteğe sahip olan aday yeni Cumhurbaşkanı olarak seçilmektedir. Bu durumda, 19 Ekim'de hiçbir aday yüzde 50'yi bulamazsa, 26 Ekim'de ikinci tur yapılacaktır. Ersin Tatar kazanırsa, 5. Cumhurbaşkanı olarak görevine devam edecektir. Tufan Erhürman kazanırsa, Rauf Denktaş, Mehmet Ali Talat, Derviş Eroğlu, Mustafa Akıncı ve Ersin Tatar'dan sonra KKTC'nın 6. Cumhurbaşkanı olacaktır.
Fransa'daki gibi yarı-Başkanlık sisteminin uygulandığı KKTC'de, Cumhurbaşkanı, daha ziyade dış politika ve Türkiye ile ilişkilerden sorumlu en yüksek yönetici durumundadır. Ancak ülkenin diğer konulardaki aktif yönetiminde Başbakan ve hükümet daha ön plandadır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı seçimi KKTC'deki siyasi dengelerin tek göstergesi değildir ki, 2022'den beri Ünal Üstel Başbakanlığında iktidarda olan mevcut hükümetin UBP-DP-YDP şeklinde bir sağ koalisyondan oluştuğunu da not etmek gerekir.
Güncel Anketler
KKTC'de sene başlarında yapılan bazı anketler, ülkedeki ikili kutuplaşmış yapıyı açıkça ortaya koymaktadır. Nitekim Türkiye ile yakın iş birliğini savunan ve genel olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye hükümetine yakınlık duyan sağ taban, UBP adaylarına oy vermekte, Türkiye'ye tepkili ve adada federasyonu, yani Rumlarla birleşmeyi ve AB'ye üyeliği savunan sol taban da CTP adaylarına yönelmektedir. Bu bağlamda, Nisan 2025 tarihli GENAR anketi, Tatar'ın yüzde 37,9 destekle yüzde 36 desteğe sahip Erhürman'ın az farkla önünde olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak bu ankette birçok farklı aday da yer almaktadır ki, aynı ankete göre Erhan Arıklı yüzde 7,1 -ki tabanı büyük ölçüde Tatar'a oy verir-, Mehmet Harmancı yüzde 7 -ki tabanı büyük ölçüde Erhürman'a oy verir-, Kudret Özersay yüzde 6,8 -ki tabanı bölünse de ağırlıkla Tatar'a oy verecektir-, Serdar Denktaş yüzde 4,6 -tabanı oy davranışı bağlamında bölünecektir ama Tatar'a yönelenlerin fazla olması öngörülmektedir- ve Özdil Nami yüzde 0,6 -ki tabanı tamamen Erhürman'a oy verecektir- desteğe sahiptir. Bu adayların oyları mantıksal bir silsile içerisinde dağıtılırsa, seçimi kısmi bir üstünlükle Tatar'ın kazanacağı görüşü ağır basmaktadır.
Ancak elbette Nisan ayındaki bu anketin üzerinden çok zaman geçmiş ve adadaki dengeler seçim kampanyalarının da başlamasıyla birlikte değişmiştir. Nitekim Türkiye'de ana muhalefet partisi olan ve yüksek halk desteğine sahip olduğu anlaşılan merkez sol çizgideki CHP'nin Genel Başkanı Özgür Özel, seçimi Tufan Erhürman'ın kazanabileceğini düşünmektedir. Bu tarihten itibaren sonucu etkileyecek faktörler ise; KKTC'deki yerel medyada adayların yapacakları tanıtım kampanyaları ve konuşmaların halk üzerindeki etkisi, 200.000 civarında oldukça küçük bir seçmen kitlesi olan KKTC'de adayların ve Türkiye'yi temsil eden yetkililerin adadaki seçmenlere verecekleri vaatler ve elbette adanın diğer sahibi olan Kıbrıslı Rumların tavrı olacaktır. Rumlar, mantıksal düzlemde, federatif çözümü savunan Erhürman'ı desteklemelidir. Ancak fanatik bazı Rumların Müslüman Türklerle birlikte yaşamak istemedikleri de düşünülürse, adada federatif çözüm şansını iyice azaltacak olan Tatar'ın kazanmasını isteyecek Rumlar da olabilir. Garantör devletlerden Birleşik Krallık (İngiltere) bu konularda açık taraf olmaktan kaçınırken, üçüncü garantör devlet olan Yunanistan da mantıksal olarak federasyonu destekleyen Erhürman ve CTP'yi destekleyecektir. Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın etkisiyle, 2000'lerin başında Annan Planı döneminde olduğu gibi AB'nin ve büyük Avrupalı devletlerin seçime müdahil olmaları durumunda da, yine Erhürman'ın şansı artacaktır. Ancak son dönemde yaşanan casusluk krizi gibi olaylar nedeniyle adadaki geçiş kapılarının kapanması bile gündeme geldiği için, sanki AB'den ziyade Türkiye'nin tavrı bu defa daha etkili olacaktır.
Sonuç
Sonuç olarak, 2025 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi kıyasıya bir yarışa sahne olacaktır. Dünyanın en güçlü ekonomi ve ordularından birine sahip olan Türkiye, kuşkusuz bütün ağırlığını verirse istediği adayı seçtirebilir. Ancak Ankara, geleneksel olarak bu konuda elini çok açık etmemekte ve arka kapı diplomasisi ile ufak müdahalelerle etkisini hissettirmektedir. Bu bağlamda, seçimin başabaş geçmesi beklenmektedir ki, her iki adayın da kazanma şansı gayet yüksek ve yüzde 50 düzeyindedir.
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder