2014-2017 döneminde Birleşik Krallık'ın Ankara (Türkiye) Büyükelçisi olarak görev yapan 1963 doğumlu İrlanda asıllı Britanyalı diplomat Richard Moore, 2020 yılı son aylarından beri Birleşik Krallık istihbarat teşkilatı MI6'in başında müsteşar olarak görev yapmaktadır. Türkiye'nin çok yakın ve iyi ilişkilerinin olduğu bir ülke olan Birleşik Krallık'ın istihbarat teşkilatının başına Türkçe bilen ve Türkiye'yi çok iyi tanıyan Moore'un geçmesi oldukça önemli ve pozitif bir gelişmedir. Bunun yanı sıra, Moore'un Twitter kullanan ve radyo programlarına demeç veren sıradışı bir istihbarat müsteşarı olması da dikkat çekmektedir. Bu sebeple, bu yazıda Richard Moore'un geçtiğimiz gün Times Radio'ya verdiği mülakatı özetleyeceğim.
Röportajın kaydı
Geçtiğimiz aylarda İngiliz istihbarat servisinin başına geçen Richard Moore, röportajda ilk olarak kendisine sorulan soru üzerine neden canlı bir radyo programına katıldığını açıklamaktadır. Moore, işlerinin bir bölümünün doğal olarak gizlilikle halledilmesi ve kamuoyu önünde konuşulmaması gereken meselelerden oluştuğunu, buna karşın, son yıllarda kendisinden önce görev yapan MI6 müsteşarlarının değişen yaklaşımları ve kendisinin bu yöndeki çabalarıyla birlikte insanların ne iş yaptıklarını daha iyi anlamaları için bu tarz yayınlara katıldığını belirtmektedir. Temel görevlerini Birleşik Krallık'ı güvenli bir ülke yapmak ve ülkesinin değerlerini savunmak olarak açıklayan Moore, Twitter kullanan ilk müsteşar olmasını da benzer şekilde açıklamakta ve sosyal medya üzerinden insanlarla yazışarak bazı konulara (bilhassa da komplo teorileri) açıklık getirmeye çalıştığını belirtmektedir. Daha sonra soru üzerine istihbarat mesleğine nasıl dahil olduğunu anlatan Moore, kendisinin profesyonel bir istihbaratçı olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ve Büyükelçi olarak görev yapmadan önce de MI6 için çalıştığını söylemekte ve bu mesleğe üniversite eğitimi sonrasında gazetecilik mesleğinde başarılı olamadığı için başladığını anlatmaktadır. İstihbarat mesleğinin düzgün bir iş/kariyer olduğunu da belirten Moore, amaçlarının yalnızca insanları güvende tutmak olduğunu ve bunun doğru/iyi bir amaç olduğunu vurgulamaktadır. Günümüzde istihbarat işinin çok daha şeffaf bir hale geldiğini de vurgulayan Moore, artık online olarak MI6 web sitesinden bile iş başvurusu yapılabildiğini ve eskiden olduğu gibi yalnızca Oxbridge mezunlarından çalışanlar seçmediklerinin altını çizmektedir. Günümüzde teknolojinin yaptıkları işler için büyük bir rekabet alanı oluşturduğunu da belirten müsteşar, bu nedenle herşeyi olabildiğince şeffaf yapmaya çalıştıklarını ve hatta yakında yeni "Q" alımı için reklam vereceklerini söylemektedir. Q benzeri karakterlerin yalnızca James Bond filmlerinde değil, gerçek istihbarat işlerinde de olduğunu belirten Moore, kendilerinin de bu konuda romanları/filmleri takip ettiklerini ve sanattan ilham aldıklarını vurgulamaktadır. Günümüzde istihbarat işlerinin teknolojiyle yakından bağlantılı hale geldiğini ve bu nedenle özel sektörle ve özellikle teknoloji şirketleriyle birlikte çalışmaları gerektiğini kaydeden müsteşar, ayrıca bu konuda daha açık fikirli olunması gerektiğinin de altını çizmektedir.
Daha sonra soru üzerine günümüz dünyasının güvenlik açısından yarattığı riskleri anlatan Richard Moore, günümüzde güçlü bir devletin bazı kritik alanlarda/sektörlerde teknoloji ve bilim açısından ileride/gelişmiş olması gerektiğini vurgulamaktadır. Günümüz koşullarında en büyük güvenlik riski olarak otoriter/totaliter rejimleri işaret eden Moore, ayrıca yeni teknolojilerle gerçekleştirilen terör saldırılarını da diğer önemli risk unsuru olarak kaydetmektedir. Britanya açısından tehlike oluşturan terör örgütleri olarak El Kaide ve IŞİD (DAEŞ) gibi radikal İslamcılık motifli grupları işaret eden Moore, IŞİD'e karşı askeri olarak Suriye ve Irak'ta müttefiklerin önemli başarılar kazandığını ve benzeri başarıların son 20 yılda Afganistan'da El Kaide'ye karşı da elde edildiğini, ancak buna rağmen Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da devletlerin zayıf düşmeleri durumunda bu ve benzeri radikal örgütlerin kısa sürede yeniden örgütlenebildiğini/örgütlenebileceğini ve bu nedenle bu tarz oluşumlar üzerinde baskı kurmaya devam etmeleri gerektiğini ifade etmektedir. Daha sonra ABD'nin Joe Biden Başkanlığında Afganistan'dan askeri olarak çekilme kararı almasını değerlendiren Moore, bunun işleri farklı şekilde sürdürmek anlamına geleceğini söylemekte ve bu anlamda Batılı devletlerin Afganistan'da radikal İslamcı grupların yeniden güçlenmesini önlemek için daha istihbari yöntemlere başvuracağının sinyallerini vermektedir. Ülkesinin Taliban'la ABD'nin yürüttüğü müzakere sürecine destek verdiğini de hatırlatan Britanyalı istihbarat şefi, buna karşın Afganistan'ın radikal grupların kontrolüne geçmemesi gerektiğini ve bunun Afganistan mücadelesinde hayatını kaybeden asker ve görevlilere borçları olduğunu sözlerine eklemektedir. İkinci bir 9/11 (11 Eylül) vakasına asla izin vermemeleri gerektiğini kaydeden Richard Moore, bu doğrultuda Amerikalılar ve diğer müttefiklerle birlikte çalışacaklarını vurgulamaktadır. Yine bir soru üzerine Amerikalı muhataplarıyla (CIA) çok yakın çalıştıklarını belirten Moore, Afganistan'da işlerinin sona ermediğini de açıkça söylemektedir.
Programın ilerleyen dakikalarında bir soru üzerine Rusya-Ukrayna gerilimine değinen MI6 şefi Richard Moore, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in aklından geçenleri bilmenin zor olduğunu ve büyük ihtimalle henüz Putin'in de Ukrayna konusunda kesin bir karar vermediğini, buna rağmen Rusya'nın Ukrayna sınırında Soğuk Savaş'tan bu yana en büyük askeri yığınağı yapmasının endişe verici olduğunu ifade etmektedir. Günümüzdeki askeri yığınağın 2014 Kırım ilhakı sürecinden bile daha kapsamlı olduğunu belirten Moore, Moskova'ya Ukrayna'ya müdahale etmeleri durumunda çok ağır bir bedel ödeyeceğini açıkça belirtmeleri gerektiğini söyleyemektedir. Ayrıca, Moore, Putin Rusya'sının tercih ettiği politikalar nedeniyle Rus halkının ekonomik olarak ağır bedeller ödemeye devam ettiklerini ve Batı'nın yaptırımlarının Rusya ekonomisini altüst ettiğini söylemekte ve Putin yönetimini eleştirmektedir. MI6 müsteşarı, Rusya'nın gelecekte benzer hatalar yapmayacağı umduğunu söyleyerek, Salisbury vakasını gündeme getirmekte ve bunun kendisinde ve ülkesinde yarattığı rahatsızlığı anlatmaktadır. Bu konuda müttefiklerle birlikte koordineli hareket ettiklerini ve Putin'e doğru mesajı vermeye çalıştıklarını belirten Britanyalı istihbaratçı ve diplomat, ülkesiyle Rusya arasındaki iletişim kanallarının açık olduğunu ve bu konuda kendilerinin ve ABD'nin (Biden yönetiminin) görüşlerini Moskova'ya açıkça ilettiklerini vurgulamaktadır. Rusya ile sorunlu ilişkileri kendilerinin tercih etmediğinin de altını çizen Moore, ilişkileri sorunlu hale getiren unsurun Moskova'nın sorumsuz tavırları olduğunu iddia etmektedir. Bunun yanında, Rusya'nın dış politikada küçük bir elitin karar alma sürecinde etkin olması nedeniyle zaman zaman Batılı devletlerin verdikleri mesajları anlamakta zorluk çektiğini de söyleyen Moore, bu nedenle Ukrayna konusunda mümkün olduğunca açık ve net davranmaya çalıştıklarını söylemektedir. Rusya'nın demografik ve ekonomik sorunları ile son dönemde Alexei Navalny protestolarının yarattığı etkinin bu ülke açısından zorlayıcı olduğunu da vurgulayan Moore, Rusya'nın Ukrayna konusunda tansiyonu düşürmesi gerektiğini belirtmektedir. GRU üyelerinin Rusya adına yaptığı bazı faaliyetleri de eleştiren Moore, Sergey Skripal ve Çekya'daki bazı GRU faaliyetlerini gündeme getirmektedir.
Programın sonraki bölümünde Çin Halk Cumhuriyeti konusuna odaklanan Richard Moore, Çin’i yöneten kişilerin kendileriyle aynı değerleri paylaşmadıklarını ve onların çok farklı değer yargıları olduğunu, ayrıca birçok konuda iki ülkenin çıkarlarının da örtüşmediğini belirtmekte ve buna örnek olarak da Birleşik Krallık çıkarları açısından önemli olan Hong Kong’da "tek ülke iki sistem" temelinde kurgulanan anlaşmaya Çin'in son dönemde uygun hareket etmemesini göstermektedir. Bu gibi meydan okumalara cevap vermeleri gerektiğini söyleyen Moore, akademik özgürlükleri ve fikri mülkiyet haklarını savunmaları gerektiğini, buna rağmen, Çin konusunu siyah-beyaz bir mesele olarak değil, karmaşık bir mesele olarak değerlendirmeleri gerektiğinin altını çizmektedir. Çin’le iyi ilişkiler kurmak istediklerini ve bunun iki ülke için de önemli olduğunu düşündüğünü belirten Moore, ticaret ve özellikle iklim değişikliği gibi konularda Çin’le işbirliği içerisinde olmak gerektiğini vurgulamakta ve birkaç yıl içerisinde dünyanın en büyük ekonomisi olacak ülkeyle ilişkilerin dengeli şekilde sürmesi gerektiğini ifade etmektedir. Yayının son bölümünde Ian Fleming romanlarından uyarlanan James Bond filmlerine de değinen Moore, yeni Bond filmi "No Time To Die"ı henüz izlemediğini de (yani kendilerine önceden özel bir gösterim yapılmadığını) sözlerine eklemektedir.
Richard Moore röportajının genel bir değerlendirmesini yapmak gerekirse; yeni MI6 müsteşarının sempatik ve medya ile ilişkilere önem veren bir kişi olmasının avantaj olduğu ve Rusya ve Çin'le ilişkiler gibi konularda Moore'un mesajlarının demokratik, dengeli ve pozitif olduğu söylenebilir. Buna karşın, Birleşik Krallık'ın da, geçmişte ve günümüzde dış politika ve güvenlik politikasında demokratik bir devlet olmasına karşın bazı hatalı politikalar uyguladığını ve mesleğinin doğası gereği Moore'un görevinin doğruları söylemekten ziyade ülkesinin çıkarlarını korumak olduğunu belirtmek gerekir.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder