30 Nisan 2022 Cumartesi
Cicademic Talks Doç. Dr. Ozan Örmeci Mülakatı: 2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve İkinci Macron Dönemi
24 Nisan 2022 Pazar
2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: Beş Yıl Daha Macron!
Bugün ikinci turu yapılan 2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda, mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, beş yıl daha Fransa Cumhurbaşkanı olarak görev yapmaya hak kazandı. Bu yazıda, 2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turunu analiz edeceğim.
İlk turu yüzde 27,8 oyla ilk sırada tamamlayan Macron[1], yüzde 23,41 oyda kalan Marine Le Pen’in önünde açık favori olarak gösterilse de, ikinci tur öncesinde yapılan bazı anketler, iki siyasetçi arasındaki farkın kapandığını ve seçimin kıyasıya geçeceğini göstermekteydi. Bu nedenle, 5. Cumhuriyet tarihinde ilk defa aşırı sağın Cumhurbaşkanlığı makamına hak kazanması endişesi Fransız solu ve liberal çevrelerde hissedilmeye başlanmıştı. Cumhurbaşkanlığına oldukça yaklaşan Marine Le Pen’in Müslümanlar, göçmenler, Avrupa Birliği (AB) ve NATO konusundaki olumsuz tutumu da, bu endişe ve korkuları pekiştiriyordu. Buna karşın, seçim sonucunda korkulan olmadı ve Macron kayda değer bir farkla seçimi önde tamamladı.
İkinci tur sonuçları[2]
İki aday, 2017 seçimlerinde olduğu gibi, oylama öncesinde bir televizyon tartışmasında karşı karşıya geldiler.[3] 20 Nisan tarihinde yapılan tartışma genel anlamda ortada geçmesine ve net bir galip olmamasına karşın, rakamlara ve konulara -görevde olmasının da etkisiyle- daha hâkim olduğu gözlemlenen Macron, türban (başörtüsü) yasağı (kamusal alanda türbanı yasaklamanın ülkede bir iç savaş çıkarması riski) ve Rusya ile yakın ilişkiler (Putin yönetimine yakın bir Rus bankasından kredi alması) gibi konular üzerinden de Le Pen’i eleştirerek puan topladı. Le Pen’in avantajlı olduğu düşünülen alım gücü ve enflasyon gibi konularda da kendini savunmayı başaran Macron, gençliği ve karizmatikliğinin de etkisiyle başarılı bir sınav verdi ve kararsız Fransız seçmeni kendisine oy vermeye ikna etti. Ayrıca birinci turdan sonra seçim kampanyasına da hız veren Macron, böylelikle, başarılı çalışmalarının karşılığını almış oldu. Ancak Marine Le Pen’in ulaştığı yüksek oy oranları, Fransa’nın devam eden ekonomik sorunları ve Le Pen’in siyaset için genç sayılabilecek yaşı da düşünüldüğünde, beş yıl sonra Marine Le Pen’in Cumhurbaşkanlığına ulaşmasını ve aşırı sağın iktidara gelmesini engellemek sorunsalı Fransa ve Avrupa’da devam edecek gibi görünüyor.
48 milyon 600 bin kayıtlı seçmenin bulunduğu ülkede, ikinci turda seçime katılım oranı yüzde 71,99'da kalırken[4], Macron’un yüksek oy oranlarına ulaşmasında, solun (Jean-Luc Mélenchon) oylarını da Cumhuriyetçi çizgide kendisine çekmeyi başarmasının etkili olduğu söylenebilir. Seçim sonucunda Macron yüzde 58,55 oya ulaşırken, Le Pen yüzde 41,45 oyda kaldı. Macron seçimi anlamlı bir farklı kazanmasına karşın, seçime katılım oranının çok yüksek seviyelere ulaşamaması, solcu seçmenin Macron'a ve yapmak istediği neoliberal reformlara duyduğu tepkiyi gösteriyor. Yine de, seçimin yüzde 16-17 gibi bir farkla sonuçlanması, Fransa'da aşırı düşüncelere karşı bilincin halen yüksek olduğunu gösteriyor.
Şimdi, Fransa’da gözler 12 ve 19 Haziran 2022 tarihlerinde iki turlu olarak gerçekleştirilecek olan parlamento seçimlerine çevrilecek. Yarı-başkanlık sistemi ile yönetilen Fransa’da, Cumhurbaşkanı’ndan ayrı bir de hükümet meydana geliyor ve hükümetin başında Başbakan bulunuyor. Cumhurbaşkanı’nın partisi mecliste de çoğunluğu sağlarsa, sistem tipik bir Başkanlık sistemi gibi işlerken, Cumhurbaşkanı’nı destekleyen parti veya partiler mecliste çoğunluğu sağlayamazsa, sistemin parlamenter sisteme yakın özellikleri ön plana çıkıyor ve “cohabitation” (birlikte yönetme) kavramı gündeme geliyor. Bu nedenle, parlamento seçimleri de Cumhurbaşkanlığı seçimleri kadar önemli. Geçtiğimiz seçimde (2017), yakaladığı rüzgârla partisi Cumhuriyet Yürüyüşü’nün (LREM) çok iyi bir netice almasını sağlayan Macron, bu defa da seçim sonrasında oluşan güven ortamına güveniyor. Ancak Fransa siyasal hayatını gözlemleyen birçok analiste göre, parlamento aritmetiğinin bu defa çok daha karmaşık olması bekleniyor.
Sonuçta, Avrupa’nın önemli ülkelerinden olan Fransa’da önümüzdeki beş yıl için taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor ve Macron dönemi devam ediyor. Macron’un son 20 yılda ikinci kez seçilmeyi ilk Cumhurbaşkanı olduğunu söylemekte de fayda var. Zira bu durum, bir başarısızlıktan ziyade başarıya işaret ediyor.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] İlk turun analizi için; http://politikaakademisi.org/2022/04/11/2022-fransa-cumhurbaskanligi-secimleri-bir-kez-daha-macron-le-pen-duellosu/.
[2] https://www.lefigaro.fr/elections/presidentielles/en-direct-resultats-du-second-tour-de-l-election-presidentielle-2022-emmanuel-macron-ou-marine-le-pen-qui-sera-president-20220424.
[3] Bu programı izlemek için; https://www.youtube.com/watch?v=XXL2VLmACsg.
20 Nisan 2022 Çarşamba
Le maire d’Ankara Mansur Yavaş, peut-il devenir candidat de l’opposition aux élections présidentielles ?
L’économie de la Turquie continue à souffrir de l’inflation élevée et de la dévaluation de la livre (lira) turc. Dans cette condition, les partis d’opposition ont plus d’espoir pour gagner l’élection présidentielle qui devrait se dérouler normalement en 2023 contre le President Recep Tayyip Erdoğan. Alors les candidats potentiels pour l’élection présidentielle sont devenus le centre d’intérêt dans le pays dans les mois derniers. Le maire d’Istanbul Ekrem İmamoğlu, le chef de CHP (Parti républicain du peuple) Kemal Kılıçdaroğlu et le chef de Bon Parti (İYİ Parti) Meral Akşener sont parmi les candidats potentiels selon les médias turcs. Le maire d’Ankara, Mansur Yavaş est aussi devenu un fort alternatif pour le candidat de l’opposition. Dans cet article, je vais faire un résumé de la vie personnelle et politique de Mansur Yavaş.
Meral Akşener-Kemal Kılıçdaroğlu-Ekrem İmamoğlu
Le CHP, le parti pro-séculaire et pro-européenne adopte une différente stratégie dans les dernières années sous le leadership de Kemal Kılıçdaroğlu. Connaissant la faiblesse historique du parti face aux partis politique de droite à cause du régime autoritaire qui avait été mis en place entre 1923-1950 par le CHP, le parti social-démocrate essaye de diviser le bloc islamo-nationaliste en soutenant de nouveaux partis. Premièrement, le CHP a aidé le Bon Parti pendant sa création (le Bon Parti a été créé par des gens qui ont quitté le MHP – Parti d’action nationaliste) et maintenant le chef de Bon Parti Meral Akşener toujours soutient le CHP et le bloc d’Alliance de la Nation (Millet İttifakı). Deuxièmement, le CHP a réussi à prendre le soutient du Parti de la félicité ou autrement dit, le Parti de bonheur (Saadet Partisi), avant les élections municipales en 2019, Ce dernier est d’ailleurs un parti islamiste fondé par Necmettin Erbakan qui représente le nationalisme religieux et l’islamisme. Un autre parti qui a soutenu le bloc d’Alliance de la Nation pendant les élections municipales en 2019 était le Parti démocrate (Demokrat Parti), un petit parti du centre-droit. Alors le grand succès de l’opposition en 2019 était la conséquence de cette collaboration. Maintenant de nouveaux partis crées par des hommes politiques qui ont quitté l’AKP (Parti de la justice et de développement) soutient l’Alliance de la Nation : le Parti de DEVA (DEVA Partisi) d’Ali Babacan et le Parti de la future (Gelecek Partisi) d’Ahmet Davutoğlu. Donc, l’opposition a beaucoup plus de chance pour battre Erdoğan et son parti aussi.
Parmi les candidats potentiels, Mansur Yavaş a plus de
chance
Selon les sondages récents (février 2022) réalisés par Istanbul Ekonomi[1], tous les candidats potentiels (Kılıçdaroğlu, Akşener, İmamoğlu et Yavaş) peuvent gagner l’élection contre Erdoğan au second tour. Mais Mansur Yavaş a le meilleur score (52 %) parmi les candidats. Alors les six partis de l’opposition peuvent choisir Yavaş comme leurs candidats. Cette proposition a récemment faite par le chef du Parti de la victoire (Zafer Partisi), un petit parti ultranationaliste et anti-immigrant, Professeur Ümit Özdağ.
Mansur Yavaş est né en 1955 à Beypazarı, Ankara. Il a fini la faculté de droit à l’Université d’Istanbul en 1983. Mansur Yavaş, venant d’une famille traditionnelle, a commencé sa vie politique en s’adhérant à MHP, avec ultranationalistes Après avoir fait son service militaire, il est retourné à Beypazarı et il a commencé à travailler comme avocat. Il est devenu membre du conseil municipal de Beypazarı en 1989. En 1994, il était devenu candidat du MHP pour devenir le maire de Beypazarı, mais il a perdu l’élection. Il a tenté sa chance encore une fois et est devenu le candidat de MHP à la mairie de Beypazarı en 1999. Cette fois-ci, il a gagné l’élection avec 51 % des voix. En 2004, il a augmenté ses votes (55 %) et a été réélu. Il a réussi à transformer Beypazarı étant un petit district moins développé d’Ankara en une destination touristique. En 2009, le MHP a choisi Yavaş comme candidat aux élections municipales pour qu’il puisse devenir le maire d’Ankara. Mais Yavaş a perdu l’élection contre Melih Gökçek avec seulement 27 % des voix. Yavaş a bien compris qu’il fallait choisir un parti moins idéologique afin de pouvoir gagner. Alors, il était devenu le candidat de CHP aux élections municipales de 2014 pour Ankara. Il a fait une bonne campagne et il a réussi à augmenter les votes de CHP jusqu’à 43.8 % mais a perdu l’élection contre Melih Gökçek avec une petite différence. En 2019, il était devenu le candidat commun d’Alliance de la Nation et il a réussi à gagner l’élection avec 50.93 % des voix. Depuis 2019, il est maire de la ville d’Ankara et il est fortement soutenu et apprécié par les citoyens en raison de son honnêteté et de ses actions.
Finalement, je peux dire que Mansur Yavaş peut être un bon candidat pour l’opposition. Car l’opposition insiste sur le retour au système parlementaire. Selon ce dernier, le président doit être une personne symbolique et doit pouvoir s’adresser à tout le monde. Alors, venant d’une tradition ultranationaliste mais défendant les idées plus modérées dans les années dernières, Yavaş peut devenir le candidat présidentiel de l’opposition en 2023. D’autre part, Kemal Kılıçdaroğlu et Ekrem İmamoğlu ont autant de chance pour devenir candidat mais Meral Akşener a déjà déclaré qu’elle ne serait pas candidat à l’élection présidentiel. Alors les leaders de six partis vont décider qui sera le candidat présidentiel de l’opposition dans les mois prochaines.
Dr. Ozan ÖRMECİ
Correcteur d’orthographe et de grammaire : Berkay TEMEL
19 Nisan 2022 Salı
Interview with Matus Jevcak
Matus Jevcak is a PhD student from Masaryk University’s department of Political Science. Jevcak also works at the Strategic Policy Institute in Slovakia as a researcher. He does research in Terrorism, Counter-Insurgency, Foreign Policy, and International Security. He has been visiting Turkey since 2013 and making research about Extreme Leftist Movements and Groups in Turkey.
Dr. Ozan Örmeci: Dear Matus, thank you for accepting our interview proposal. Could you please tell us how your interest in Turkey began and developed in time?
Matus Jevcak: Dear Dr. Örmeci, thank you for inviting me. Regarding your question – it is a long story and it goes back to my first visit of Turkey, back in 2013. As a young student of International Relations, I decided to hitchhike through Turkey for a month, together with my brother. It was an amazing journey; full of history, amazing nature, and most importantly, we met the kindest people in the world during our trip. Since then, I was thinking about focusing on Turkey also in my professional career, just to find the excuse to visit the country as often as possible 😊. Then the story continues with me vising Istanbul and other parts of Turkey multiple times as a student, researcher or just a regular tourist enjoying the hospitality of the local people.
Matus Jevcak and Dr. Ozan Örmeci at Istanbul Kent University on 16 November 2021
Dr. Ozan Örmeci: Your research focus is about the extreme left in Turkey. Could you please tell us the situation of extreme leftist movements in Turkey after the 12 September 1980 military coup?
Matus Jevcak: It is definitely one of the topics that I do focus on. That is, however, a very broad question. In general, the 1980 coup destroyed much of what we could consider as the extreme left at the time and this part of the political spectrum has never been able to completely recover (with the only exception being the PKK, but that is a slightly different story). Over 40,000 people were accused of being terrorists or supporting terrorism in any form, most of them members of left-wing groups. The coup was a complete shock, as many members of the radical left-wing groups had actually been expecting a civil war that would lead to revolution and a complete overhaul of the political system in the country. The overhaul happened, just not the one that they had envisioned. However, I do believe that the biggest blow to the extreme left in Turkey came a bit later, with the rise of Turgut Özal and his policies. The introduction of proper capitalism together with the economic growth, marginalization of workers as a social and political force and the creation of the stronger middle class – all of that effectively limited the capability of the left to attract wider support in the Turkish society, unlike in 1960s or 1970s. In combination with the collapse of the Soviet Union, effect of the Turkish-Islamic synthesis – it led to a paralysis of the extreme left that is struggling to survive up until today.
Matus Jevcak
Dr. Ozan Örmeci: As a European, how would you consider life in Turkey? Are there any resemblances or striking differences between living in Europe and living in Turkey?
Matus Jevcak: It is hard to compare with Europe in general, but I can definitely compare it with life in Slovakia – the country that I am coming from. I would say that Slovaks are more reserved, especially when meeting a stranger for the first time. Turks are also much more social, spending much of their free time with their friends or family. Unlike people in Slovakia who like to complain a lot about life in general but do nothing to change their situation, Turks are willing to express their opinions and fight for their rights. Actually, one thing I like to say half-jokingly about Turkey is that it is a country of extremes – everybody has (usually) a very strong opinion about something he likes or hates. There is often no room for a compromise or middle ground 😊. I also see the difference in the way how people communicate – in Slovakia it is quite straightforward and direct (and it is even more in countries like Austria or Germany), while the Turkish culture is definitely more high-context. Of course, this is all one big generalization, but these are some of my observations.
Dr. Ozan Örmeci: In your view, what are the biggest problems of Turkish political life?
Matus Jevcak: Well, most of it is similar to what we can see in other countries all around the world. For me, the biggest problem right now is probably the level of political polarization in the Turkish society. This is a phenomenon that could threaten the cohesion of the society and in the worst case scenario even result in a civil war. Unfortunately, some elements of the political life are trying to exploit it for their own benefit and are deliberately deepening the rifts between the various segments of the society.
Dr. Ozan Örmeci: Matus, can we expect a positive agenda for Turkey-European Union relations in the near future in the midst of Russian-Ukranian War?
Matus Jevcak: There is definitely a window of opportunity widened by the Russian-Ukrainian war. Both Brussels and Ankara seem to understand the importance of each other and are somehow willing to show a positive attitude. However, I do not believe that we can expect any major breakthrough in Turkey-EU relations before the presidential and parliamentary elections in Turkey planned for 2023. Moreover, I believe that the EU has been gradually losing a part of its charm in the region, mainly due to its inability or unwillingness to act according to the values it promotes.
Dr. Ozan Örmeci: Thank you very much for your time.
Interview: Dr. Ozan ÖRMECİ
Date: 19/04/2022
18 Nisan 2022 Pazartesi
Could Ankara Mayor Mansur Yavaş Become the Opposition’s Presidential Candidate?
As Turkish economy suffers from high inflation and the devaluation of Turkish lira, the opposition’s hope for replacing long-term serving President Recep Tayyip Erdoğan increases. In that sense, Ankara mayor Mansur Yavaş’s name recently began to be stated as an ideal candidate. In this piece, I am going to evaluate whether Yavaş could be the opposition’s joint candidate for the 2023 Turkish presidential elections.
The main opposition party in Turkey, the pro-secular and social democratic CHP (Republican People’s Party), under the leadership of its chair Kemal Kılıçdaroğlu, follows a different political strategy in recent years. CHP, due to its historical alienation from the conservative/Islamic masses, tries to divide the governing bloc and to expand its support among the right-wing voters by engaging in electoral cooperation with new parties. Accordingly, CHP first established strong ties with the center-right İYİ Parti (Good Parti) and took the support of the party’s leader Meral Akşener. This was followed by Islamist Felicity Party (Saadet Partisi) and center-right Democrat Party’s (Demokrat Parti) inclusion to the electoral bloc Millet İttifakı (Nation Alliance). More recently, two new right-wing parties broke off from AK Parti, Ahmet Davutoğlu’s Future Party (Gelecek Partisi) and Ali Babacan’s DEVA Party also joined the bloc of Nation Alliance against the AK Parti-MHP-BBP’s People’s Alliance (Cumhur İttifakı) bloc. Nowadays, leaders of these six parties conduct negotiations for choosing the best candidate among the alternatives. Alternatives are limited; CHP leader Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’s Istanbul mayor Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti leader Meral Akşener, and CHP’s Ankara mayor Mansur Yavaş. Recent polls suggest that all of these four candidates would defeat Erdoğan in a potential presidential second-round.
Meral Akşener-Kemal Kılıçdaroğlu-Ekrem İmamoğlu
CHP leader Kemal Kılıçdaroğlu seems like he wants to be the candidate of the bloc due to his long struggle against Erdoğan regime. He said that he would accept the presidential candidacy in case other parties’ leaders propose his name.[1] Until recently, in a potential presidential race, Kılıçdaroğlu was performing poorly against Erdoğan according to polls. However, more recent polls suggest that he could win the presidential election against Erdoğan.[2]
Another potential candidate is CHP’s Istanbul mayor Ekrem İmamoğlu. By making a big surprise in Istanbul in defeating AK Party candidate and former Prime Minister Binali Yıldırım in 2019, İmamoğlu became the new star of Turkish politics in recent years.[3] According to polls, he could easily defeat Erdoğan in a potential second round of presidential elections.[4] However, since the opposition wants a return to parliamentary regime and aims to choose a President who would accept symbolic and limited powers, İmamoğlu might prefer a different career path and try to become the new leader of CHP and new Prime Minister of Turkey.
İYİ Parti (Good Party) leader Meral Akşener already stated that she would not contest in the presidential election and would try to become the new PM.[5] However, polls suggest that she could be a very lucky candidate against Erdoğan.
Yavaş is doing best among the alternatives according to polls[6]
According to polls, the best candidate among the alternatives is CHP’s Ankara mayor Mansur Yavaş. Yavaş easily defeats Erdoğan with 52 % of the votes against Erdoğan’s 36 % in a potential second-round according to Istanbul Ekonomi’s 2022 February research. Although Yavaş is not very mediatic and he rarely appears in tv programs, his image and reputation are very good among the public. Now let us look at the life story and political career of Mansur Yavaş.
Mansur Yavaş was born in 1955 in Ankara’s Beypazarı district. He successfully graduated from Istanbul University’s Law Faculty in 1983. Coming from a traditional family, he engaged in ultranationalist circles in his youth. After completing his mandatory military service as a military prosecutor, Yavaş returned to Beypazarı and began practicing law as a private attorney. Yavaş was elected a member of the municipal council of Beypazarı in 1989. He ran unsuccessfully for the office of the mayor of Beypazarı in 1994 from ultranationalist MHP (Nationalist Action Party). Yavaş continued his legal practice and council membership until 18 April 1999, when he ran again and was elected mayor from MHP with 51% of the vote. In 2004, he increased his votes (55 %) and was reelected. He did a good job as Beypazarı municipal leader and transformed the underdeveloped district into a touristic destination. In 2009 local elections, he became MHP’s candidate for Ankara municipality but stayed behind AK Parti’s Melih Gökçek and CHP’s Murat Karayalçın with 27 % of the total votes. In 2014, this time he became candidate for Ankara municipality from CHP. Although he increased the party’s votes considerably (43.8 %), he lost the election once again to Gökçek with a small margin. In 2019, he became CHP, İYİ Parti, Felicity Party, and Democrat Party’s joint candidate (Nation Alliance) for Ankara for the second time and this time he defeated AK Parti’s candidate Mehmet Özhaseki with 50.93 % of the votes against 47.12 %. Since 2019, he has been working as Ankara mayor and has a very good reputation for his hard work and honesty. Yavaş married Nursen Yavaş in 1986. They have two daughters: Armağan and Çağlayan.
Yavaş’s name first proposed by anti-immigration and ultranationalist Victory Party (Zafer Partisi) leader and academic Professor Ümit Özdağ. Yavaş reacted to Özdağ by saying that he is not a candidate for the moment and the six parties’ leaders will decide on the presidential candidate.[7] Although Yavaş underlines that he concentrates on his municipal projects, I think he could accept the candidacy in case six parties agree on his name. Yavaş could be an ideal President for the transitional period into parliamentary regime with his nationalist background. However, a problem might appear in case this would create disturbance among the far-left elements within the CHP as well as Kurdish voters. So far, pro-Kurdish HDP’s (Peoples’ Democratic Party) imprisoned leader Selahattin Demirtaş made encouraging remarks for Yavaş. He said that they will focus on principles rather than the name of the candidate.[8] However, a problem might appear if Yavaş’s speeches during his youth as an ultranationalist politician might disturb and alienate classical CHP voters.
Finally, it seems like the opposition bloc will either choose Kılıçdaroğlu, Yavaş, or İmamoğlu as its joint candidate for the 2023 Presidential election. Since the 2023 election marks the 100th anniversary of the Republic of Turkey, the opposition should choose the best among the alternatives to bring competition to the election. However, I believe that President Erdoğan is still very strong among his bloc and this will not be a bird in the hand election.
Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/kemal-kilicdaroglundan-cumhurbaskani-adayligi-aciklamasi-1909662.
[2] https://www.indyturk.com/node/466156/siyaset/gezici-ara%C5%9Ft%C4%B1rman%C4%B1n-son-se%C3%A7im-anketi-i%CC%87kinci-turda-k%C4%B1l%C4%B1%C3%A7daro%C4%9Flu-%C5%9Fansl%C4%B1; https://turkiyeraporu.com/arastirma/cumhurbaskanligi-2-tur-secim-senaryolari-6677/.
[3] For my earlier analysis on İmamoğlu, see; http://politikaakademisi.org/2021/09/22/a-new-political-star-is-rising-in-turkey-the-story-of-istanbul-mayor-ekrem-imamoglu/.
[4] https://turkiyeraporu.com/arastirma/cumhurbaskanligi-2-tur-secim-senaryolari-6677/.
[5] https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-58686581.
[6] https://turkiyeraporu.com/arastirma/cumhurbaskanligi-2-tur-secim-senaryolari-6677/.
[7] https://www.indyturk.com/node/497486/haber/mansur-yava%C5%9F-%C3%BCmit-%C3%B6zda%C4%9F%C4%B1n-a%C3%A7%C4%B1klamas%C4%B1ndan-rahats%C4%B1z-oldum.
[8] https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/eski-hdp-es-genel-baskani-selahattin-demirtas-kurtler-mansur-yavasa-oy-verir-mi-sorusuna-yanit-verdi-1924548.
11 Nisan 2022 Pazartesi
2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: Bir Kez Daha Macron-Le Pen Düellosu
Dün (10 Nisan 2022)
yapılan 2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimleri birinci turunda anketlerin gösterdiği
sonuçlar büyük ölçüde doğrulandı ve sandıktan sürpriz çıkmadı. İkinci tura, mevcut
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile aşırı sağcı kabul edilen Ulusal Birlik
Partisi (Rassemblement National) lideri Marine Le Pen kaldılar. Bu
yazıda, 2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimleri birinci turu sonuçlarını
yorumlayacağım.
2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı
seçimleri birinci tur yarışı hakkında ilk söylenmesi gereken, seçime katılım
oranının korkulduğu kadar düşük olmaması ve yüzde 75 civarında katılım
sayesinde halkın görüşlerinin siyasi tabloya yansıtıldığı başarılı ve sorunsuz
bir seçim sürecinin gerçekleştirilmesi oldu.[1] Bu anlamda, krizde olduğu
iddia edilen Fransa demokrasisinde halk tarafından sandığa duyulan güven bir
kez daha teyit edilmiş oldu. Yüzde 74,86’lık seçime katılım oranı, 2017 (yüzde
77,8), 2012 (yüzde 79,5) ve 2007 (yüzde 83,8) seçimlerine göre düşük kalsa da, yüzde
71,6 katılım olan 2002 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini geçmeyi başardı.[2]
Seçim sonuçları, Fransa’da
merkez sol ve merkez sağın kaybolmaya yüz tuttuğunu ve artık siyasi mücadelenin
büyük ölçüde “merkez” (Macron) ile “popülist sağ” (Le Pen)
arasında geçeceğini teyit etti. Anketlerin doğruladığı şekilde, Cumhurbaşkanı
Macron, birinci turu yüzde 27,6 oyla birinci sırada tamamladı. Rusya-Ukrayna
Savaşı öncesinde Avrupa Birliği (AB) Konseyi Dönem Başkanı olarak gösterdiği
aktif tavır ve politikalarla bir ara halk desteği yüzde 30’ları aşan Macron, seçim
kampanyası dönemini ise oldukça sönük ve sessiz geçirdi ve iç politik meseleler
ve seçim kampanyasından ziyade dış politikayla ilgilenmeyi tercih etti. Bunun
da etkisiyle olsa gerek, Macron’un ilk turdaki halk desteği yüzde 27-28
seviyesine geriledi. Buna karşın, Macron, AB yanlısı ve serbest piyasa ekonomisi
taraftarı Fransa siyasetinin merkezini sağ ve sol olarak birleştirerek güçlü
konumunu korumayı başardı. Macron’un 2017 seçimlerinde ilk turda yalnızca yüzde
24 oy alabildiğini de bu noktada hatırlamak gerekir.
Birinci tur sonuçları[3]
İlk turu yüzde 23,41
destekle ikinci sırada tamamlayan Marine Le Pen ise, Fransa’da merkezin
politikalarından rahatsız olan popülist sağın en başarılı temsilcisi olarak
siyasi yükselişini sürdürmeyi başardı. Nitekim 2017 seçimleri ilk turunda yüzde
21,3 oy alan Le Pen, aşırı sağda Eric Zemmour gibi bir popüler bir adayın
oylarını bölmesine rağmen, yüzde 23,41 oyla kısmi bir oy artışı sağlamayı
başardı. Zemmour’un oyları da Le Pen hanesine yazılırsa, Fransa’da popülist
sağın artık yüzde 30-31 gibi yüksek bir desteğe ulaşmayı başardığı iddia edilebilir.
Seçimde atak yapmayı başaran
bir diğer isim ise, 2017 seçimlerinde yüzde 19,6 oyda kalan aşırı sol La
France Insoumise (Boyun Eğmeyen Fransa) partisi lideri Jean-Luc Mélenchon oldu.
Mélenchon, solun güçlü adayı olarak merkez solun da desteğiyle yüzde 20 bandını
aştı ve yüzde 21,96 gibi yüksek bir oy oranına ulaştı. Mélenchon, bu istikrarlı
çıkışını sürdürebilirse, Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk kez aşırı sol
bir aday ileride ikinci tura kalabilir. Mélenchon seçmenlerinin ikinci turda ne
yapacakları ise büyük ölçüde seçimin sonucunu belirleyecek. Her ne kadar
Mélenchon seçmenleri aşırı sol eğilimli olsalar da, Cumhurbaşkanı Macron’un
liberal reformlarına tepki olarak bir bölümünün Marine Le Pen’e de oy vermeleri
bekleniyor.
Seçim öncesinde bazı anketlerde
bir ara yüzde 20’lere yaklaşan Eric Zemmour ise yüzde 7,05 oy alarak beklentilerin
altında kaldı. Benzer şekilde, Cumhuriyetçiler (Les Républicains)
partisi adayı Valerie Pécresse (yüzde 4,79) ve Sosyalist Parti (PS) adayı Anne Hidalgo
da (yüzde 1,74) yüksek beklentilerin altında kaldılar ve ilk turda açık farkla
elendiler. İkinci turda, bu üç önemli adaydan Zemmour seçmenlerinin Le Pen’e, Pécresse
ve Hidalgo seçmenlerinin ise Macron’a oy vermeleri bekleniyor.
Fransa’da, gözler, şimdi
24 Nisan’da yapılacak olan ikinci tur seçimine çevrilmiş durumda. Bu seçimde
yarışacak olan Emmanuel Macron ile Marine Le Pen’in önümüzdeki günlerde bir
televizyon tartışmasında bir araya gelmeleri bekleniyor. 2017 seçimleri
öncesinde, Macron, tartışma programlarında Le Pen’e üstünlük sağlamayı
başarmıştı. Ancak bu seçim öncesinde Macron ile Le Pen, ayrı ayrı olarak
katıldıkları “Les 8 candidats face aux françaises” programı[4] dışında henüz bir yayına
katılmadılar.
Nisan ayı başlarında
yapılan anketler incelendiğinde, Macron’un ikinci turda Le Pen’e karşı daha
şanslı olduğu, ancak bu defa 2017 seçimlerindeki gibi açık farkla (yüzde 66,1
oya karşı yüzde 33,9) zafere ulaşamayacağı görülüyor. ELABE tarafından 7-8
Nisan 2022 tarihinde yapılan bir ankete göre, ikinci turda Macron’un Le Pen’e
üstünlüğü yalnızca 2 puan (yüzde 51’e yüzde 49) düzeyinde kalacak.[5] Harris Interactive de,
yine 7-8 Nisan 2022 tarihli çalışmasında Macron’un yüzde 51,5 oya karşı yüzde 48,5
oyla üstün geleceğini öngörüyor.[6] Seçime katılım oranı ve
anketlerin hata payı da düşünüldüğünde, aşırı sağın adayı Marine Le Pen’in
Fransa tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanı seçilmek için bu kadar ciddi bir şansa
sahip olduğu anlaşılıyor. Bu da, Cumhuriyetçi geleneğin güçlü kabul edildiği
Fransa’da son yıllarda siyasi değerlerin büyük bir erozyona uğradığını ve aşırı
sağın artık merkeze oturduğunu ispat ediyor. Bu durum ise, hem Fransa demokrasisi,
hem de AB’nin geleceği adına çok riskli bir gelişme. Bu nedenle, Fransız
seçmenlerin tehlikeyi görüp sandığa gitmemesi veya Macron’un tartışma programlarında
zayıf kalması durumunda, Le Pen’in Fransa Cumhurbaşkanı olabileceğini belirtmekte
fayda var.
Sonuç olarak, Fransa’daki
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beklenen sonuçlar çıksa da, Fransa’da merkez sağ
ve merkez solun erimesi karşısında LREM (Cumhuriyet Yürüyüşü) partisi ve Macron
önderliğinde yeni bir merkezin güçlü şekilde inşa edilmesi gerekliliği ortaya
çıkıyor. Korkulan olur da Le Pen seçilirse ise, nelerin olabileceğini öngörmek
gerçekten kolay değil… Ancak AB, Müslümanlar ve göçmenler için daha zor koşulların oluşabileceği yadsınamaz bir gerçek.
Doç. Dr. Ozan
ÖRMECİ
Kapak Fotoğrafı: Le
Figaro
KAYNAKÇA
·
Kirby,
Paul (2022), “French elections: Macron and Le Pen to fight for presidency”, BBC,
11.04.2022, Erişim Tarihi: 11.04.2022, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/world-europe-61061230.
·
Le Monde (2022), “Résultats de l’élection
présidentielle 2022 en direct : Macron et Le Pen qualifiés pour le second tour,
l’équipe de Mélenchon a acté sa défaite”, 11.04.2022, Erişim Tarihi:
11.04.2022, Erişim Adresi: https://www.lemonde.fr/politique/live/2022/04/11/resultats-de-la-presidentielle-2022-en-direct-emmanuel-macron-et-marine-le-pen-qualifies-pour-le-second-tour_6121587_823448.html.
· Maillot, Hugues (2022),
“DIRECT - Présidentielle 2022 : le duel Macron-Le Pen s'annonce serré”, Le Figaro,
11.04.2022, Erişim Tarihi: 11.04.2022, Erişim Adresi: https://www.lefigaro.fr/elections/presidentielles/direct-presidentielle-2022-le-duel-macron-le-pen-s-annonce-serre-20220411.
[1] Paul Kirby (2022), “French
elections: Macron and Le Pen to fight for presidency”, BBC, 11.04.2022,
Erişim Tarihi: 11.04.2022, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/world-europe-61061230.
[2] Hugues Maillot (2022),
“DIRECT - Présidentielle 2022 : le duel Macron-Le Pen s'annonce serré”, Le Figaro,
11.04.2022, Erişim Tarihi: 11.04.2022, Erişim Adresi: https://www.lefigaro.fr/elections/presidentielles/direct-presidentielle-2022-le-duel-macron-le-pen-s-annonce-serre-20220411.
[3] Paul Kirby (2022), “French
elections: Macron and Le Pen to fight for presidency”, BBC, 11.04.2022,
Erişim Tarihi: 11.04.2022, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/world-europe-61061230.