24 Temmuz 2019 Çarşamba

Birleşik Krallık'ın Yeni Başbakanı Boris Johnson


Giriş
Birleşik Krallık’ta beklenen oldu ve Muhafazakâr Parti liderliği ve Başbakanlığa Boris Johnson (1964-) seçildi. Rakibi Dış İşleri Bakanı Jeremy Hunt’ı 46.656 oya karşı 92.153 oyla mağlup eden Johnson, böylelikle birkaç yıl öncesine kadar kendisinin bile dalga geçtiği ve “uçan bir frizbinin kafasını koparması kadar olası” gördüğünü söylediği hayalini gerçekleştirdi ve Birleşik Krallık’ın yeni Başbakanı oldu.[1] Johnson, Başbakan olacağı kesinleştikten sonra yaptığı açıklamada, üç önemli siyasi hedefini; 31 Ekim 2019 tarihine kadar Brexit’i gerçekleştirmek, ülkesini birleştirmek ve İşçi Partisi ve lideri Jeremy Corbyn’i mağlup etmek olarak sıraladı.[2]

Boris Johnson’ın Genel Başkan olduktan sonraki ilk konuşması

Boris Johnson’ın Biyografisi
1964 New York City doğumlu olan Boris Johnson[3] (tam ismiyle Alexander Boris de Pfeffel Johnson), çocukluğunda New York, Londra ve Brüksel gibi üç farklı ülkenin önemli şehirlerinde yaşamış ve uluslararası havayı çok küçük yaşlardan itibaren teneffüs etmiş bir kişidir. Orta-üst sınıfa mensup bir aileden yetişen ve İngiltere’ye döndükten sonra eğitimine bir yatılı okulda başlayan Johnson, 1440-1441 yıllarında Kral VI. Henry tarafından kurulan İngiltere’nin en eski ve elit okullarından Eton College’da burslu olarak eğitim görmüş ve daha sonra Oxford Üniversitesi’ne bağlı Balliol College’da Eski Yunan ve Latin Edebiyatı (Classics) eğitimi almıştır.[4] Burada Muhafazakâr Parti’nin birçok önde gelen siyasetçisinin yetiştiği Oxford Union’da Başkanlık deneyimi geçiren Johnson, üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre yönetici danışmanlığı yapmış, ancak asıl kariyerine gazeteci olarak başlamıştır. 1987’de The Times gazetesi için muhabirlik yapmaya başlayan Johnson, iddialara göre bir alıntıyı uydurduğu gerekçesiyle daha sonra işten atılmıştır. İlerleyen dönemde The Daily Telegraph için çalışmaya başlayan Boris Johnson, 1989-1994 döneminde bu gazetenin Avrupa Topluluğu muhabirliğini, 1994-1999 döneminde de yazı işleri müdürlüğü görevlerini üstlenmiştir. 1999 yılında haftalık The Spectator dergisinde köşeyazarı olarak işe başlayan Johnson, aynı yıl derginin editörü seçilmiş ve 2004’e kadar bu görevi sürdürmüştür.

Oxford yıllarında Boris Johnson

Siyasi kariyerine ilk kez 1997 yılında Clwyd South seçim bölgesi Muhafazakâr Parti milletvekili adayı olarak başlayan Johnson, bu seçimi İşçi Partisi adayı Martyn Jones karşısında farklı kaybedince, 1998’den itibaren BBC televizyon kanalında “Have I Got News for You” adlı programda yer almaya başlamıştır. İlginç tavırları ve tartışmalı fikirleriyle kısa sürede popüler bir televizyon figürü haline gelen Johnson, 2001 yılında bu defa Henley-on-Thames bölgesinden aday olmuş ve bu defa milletvekili seçilerek Avam Kamarası’na girmeyi başarmıştır. İlk milletvekilliği döneminde çeşitli siyasi polemik ve skandallara konu olan Johnson, buna karşın 2005 yılında bir kez daha seçilmeyi başarmıştır. 2008 yılında Londra Belediye Başkanlığına aday olan Johnson, İşçi Partili Ken Livingstone’ı mağlup ederek bu makama seçilmiştir. Belediye Başkanlığı döneminde iyice popüler olan ve 2012 yılında Livingstone’ı bir kez daha geçmeyi başaran Johnson, 2015 yılında Uxbridge ve South Ruislip bölgesinden Muhafazakâr Parti milletvekili seçilince, 2016 yılında Londra Belediye Başkanlığını bırakmış ve bir daha aday olmamıştır. Bu dönemde David Cameron liderliğinde iyi bir çıkış gerçekleştiren ve uzun yıllar sonra tek parti iktidarı kurmayı başaran Muhafazakâr Parti’nin potansiyel liderlerinden birisi olarak gösterilen Johnson, 2016 Brexit referandumu döneminde hararetli bir şekilde Avrupa Birliği’nden ayrılmayı savunarak dikkat çekmiş ve Cameron’ın istifası sonrasında Genel Başkan ve Başbakan olmasına ciddi bir seçenek olarak bakılmaya başlanmıştır. Ancak Theresa May’in Genel Başkan ve Başbakan olmasıyla, Johnson’ın hayali 3 yıl gecikmiştir. Fakat Theresa May’in Brexit anlaşmasını Avam Kamarası’na onaylatamaması neticesinde, Johnson’a Başbakanlık şansı 2019 yılı Temmuz ayında gelmiştir.

Boris Johnson’ın televizyon kariyerinden bir kesit

Boris Johnson’ın Türkiye Kökleri
Sonradan Kurtuluş Savaşı’na ve Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik faaliyetleri nedeniyle “hain” olarak değerlendirilen ve linç edilerek öldürülen Osmanlı dönemi aydınlarından ve eski Dâhiliye Nazırı (İç İşleri Bakanı) Ali Kemal’in (1867-1922)[5] küçük torunu olan Johnson’ın[6] aile kökleri Çankırı’nın Kalfat ilçesine uzanıyor.[7] Sarışınların yoğun olduğu küçük bir Anadolu ilçesi olan Kalfat’ın sakinleri, uzaktan bir akrabalarının İngiltere’nin Başbakanı olmasından gurur ve mutluluk duyduklarını söylüyorlar.[8] Johnson’ın babası Stanley Johnson ise, ailesinin Osmanlı ve Türk köklerinden övgüyle söz ederek, Başbakan olan oğlunun büyükdedesi Ali Kemal’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun son Dâhiliye Nazırı olduğunu vurguluyor ve onun Kuran’ı ezbere okuyabildiğinden gururla bahsediyor.[9] Zaten Stanley Johnson da oğlu gibi siyasetle içli-dışlı bir kişi; hatta 1979-1984 döneminde Muhafazakâr Parti adına Avrupa Parlamentosu milletvekilliği de yapmış.[10] Boris Johnson da babası gibi Osmanlı geçmişinden gurur duyduğunu her hareketiyle belli ediyor. Öyle ki, Johnson kısa süre önce aile köklerini araştırmak için İstanbul’a da gelmiş ve bir belgesel için arşivlerden büyükdedesinin izlerini takip etmeye çalışmıştı. Buna karşın, Johnson’ın 2016 Brexit kampanyası döneminde Türkiye’den göç konusunu abartması ve bir tehlike olarak seçmenlere lanse etmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili polemiklere girmesi de unutulmuş değil.[11]

Boris Johnson İstanbul’da büyükdedesinin izlerini ararken

Yeni Kabine
Boris Johnson Başbakan olur olmaz, ileride büyük ihtimalle “Brexit kabinesi” olarak adlandırılacak yeni Bakanlar Kurulu için çalışmalara başladı. Johnson, öncelikle, 2016 yılında Brexit kampanyasını yöneten Dominic Cummings’i siyasi danışman olarak yanına almayı tercih etti.[12] Kraliçe II. Elizabeth de, İngiliz geleneklerine göre yeni Başbakan’a görevini tevdi edebilmek için tatilini yarıda keserek Buckingham Sarayı’na döndü.[13] Johnson, Kraliçe II. Elizabeth’in birlikte çalıştığı 14. Başbakan (Winston Churchill, Anthony Eden, Harold MacMillan, Alec Douglas-Home, Harold Wilson, Edward Heath, James Callaghan, Margaret Thatcher, John Major, Tony Blair, Gordon Brown, David Cameron and Theresa May) olacak.[14]

Boris Johnson, Kraliçe II. Elizabeth’in huzurunda Başbakanlık görevini teslim alıyor[15]

Boris Johnson'ın "sert Brexit" yanlılarının domine ettiği kabinesinde yer alan önemli Bakanlar şunlar:[16] Dış İşleri Bakanı Dominic Raab, İç İşleri Bakanı Priti Patel, Maliye Bakanı (Chancellor of the Exchequer) -Pakistan asıllı ve Müslüman inancındaki- Sajid Javid, Brexit Bakanı Stephen Barclay, Savunma Bakanı Ben Wallace, Uluslararası Ticaret Bakanı Liz Truss, Sağlık Bakanı Matt Hancock, Eğitim Bakanı Gavin Williamson, Kültür Bakanı Nicky Morgan, İş, Enerji ve Endüstriyel Strateji Bakanı (Türk medyasındaki yaygın ifadeyle Ekonomi Bakanı) Andrea Leadsom, Çalışma ve Emeklilik Bakanı (Türk medyasındaki yaygın ifadeyle Çalışma Bakanı) Amber Rudd, İskân Bakanı Robert Jenrick, Adalet Bakanı Robert Buckland ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Alok Sharma. Bakanlar arasında birçok genç ismin bulunması (kabinenin yaş ortalaması 48'dir) dikkat çekerken, kadın oranı yalnızca yüzde 26'da kalmış ve 2016 referandumunda açıkça Brexit'i destekleyenlerin sayısı önceki kabineye göre iki kat artmıştır. 

Sajid Javid, Muhafazakâr Parti'nin Sadık Han'ı olmaya çalışacaktır


Gündemde Ne Var?
Boris Johnson’ın yeni kurduğu kabinesinin gündeminde kuşkusuz öncelikle Brexit muamması olacak. Johnson, daha önce defalarca, bir anlaşma olsun veya olmasın bir an önce ülkesini AB’den çıkarmak istediğini belirten ifadeler kullanmıştı. Bazı AB yetkilileri ise, Johnson seçilmeden önce ve seçildikten hemen sonra, Birleşik Krallık ile Brexit konusunda aralarında yeni bir müzakere süreci olmayacağını belirten açıklamalarda bulundular.[17] Bu durumda, Johnson, ya daha önce Theresa May’in başaramadığı Brexit anlaşmasını Avam Kamarası’ndan geçirme formülünü deneyecek, ya da “anlaşmasız Brexit” (no deal) seçeneği üzerinde duracak. Ancak ne olursa olsun, Birleşik Krallık’ın bu süreçte ekonomik kayıplara uğramasına kesin gözüyle bakılıyor. Dolayısıyla, Johnson’ın ilk ve en zorlu sınavı Brexit konusunda olacak. Muhtemelen bu konu, Boris Johnson’ın siyasi kariyerin için de belirleyici olacak; zira Johnson bu konuyu aşabilirse uzun ve başarılı bir kariyeri olabileceği gibi, sorunun devam etmesi durumunda en kısa süreli Başbakanlardan biri olarak da tarihe geçebilir.

Birleşik Krallık’ın yeni Başbakanı, ülkesinin “özel ilişkiler”inin bulunduğu Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkiler konusunda da zorlu bir sınavdan geçecek. Zira Boris Johnson’a çok sıcak davranmasına ve Başbakan olur olmaz onu tebrik etmesine karşın[18], ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’la ilişkiler ve İsrail konusundaki siyasi tavırları Johnson’ı ilerleyen haftalarda zorlayabilir. Zira Johnson, ülkesini yakın müttefikleri ABD ile uyumlu hareket etmeye zorladıkça, içerideki sol muhalefetin ve Jeremy Corbyn’in güçlenmesine neden olabilir. Zira ABD ile kurulan çok yakın ilişkilere karşın, İngiltere’de Amerikan dış politikasındaki müdahaleci eğilimlere her zaman destek verilmiyor. Hatta önceki Başbakanlardan Tony Blair’in çok başarılı giden siyasi kariyeri, 2003 yılında ABD’nin Irak Savaşı’na İngiltere’nin de müdahil olması nedeniyle sonradan çıkmaza girmişti. Dolayısıyla, Trump’la ilişkiler ve Ortadoğu meselesi Boris Johnson’ı epey terletecek bir konu olacağa benziyor. Öyle ki, daha şimdiden İran’la İngiltere arasında da bazı krizler yaşanmaya başladı ve Ortadoğu’da yeni bir gerginlik ve hatta olası bir çatışmanın koşulları oluşmaya başladı.

Boris Johnson’ın bir diğer zorlu meselesi de iç politika olacak. Zira son dönemde anketlerde Muhafazakâr Parti oyları erirken, Nigel Farage liderliğinde büyük bir çıkış yakalayan Brexit Partisi, bu şekilde devam etmesi durumunda sağın yeni büyük partisi haline gelebilir. Dolayısıyla, Johnson’ın Muhafazakâr Parti’yi toparlaması ve yeniden sağdaki tekel konumunu garanti altına alması gerekiyor. AB yanlısı muhalefetin ülkenin neredeyse yarısını oluşturması da Johnson’ın bir diğer zorluğu olacak. Yeni Başbakan, Brexit sürecinin doğru bir karar olduğunu iyi bir ekonomik yönetim ve siyasi performans göstererek ispatlamaya çalışacak.

Sonuç
Sonuç olarak, Birleşik Krallık’ın yeni Başbakanı Boris Johnson’ın halkla ilişkiler ve imaj yönetimi konusunda istisnai derecede başarılı bir isim olduğu, buna karşın çok zor bir dönemde işbaşı yaptığını belirtmek gerekiyor. Johnson'ın Brexit konusunda bir anlaşmayı Avam Kamarası'ndan geçirmesi zor olduğu için, ya büyük bir hüner gösterip parlamento üyelerini ikna etmesi, ya da "anlaşmasız Brexit" seçeneğini büyük ekonomik kayıp ve siyasi risk yaşamadan gerçekleştirmesi gerekiyor.

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ


[4] Oxford eğitiminin Johnson üzerindeki etkileri hakkında ilginç bir haber için; https://www.ft.com/content/85fc694c-9222-11e9-b7ea-60e35ef678d2.
[6] Boris Johnson’ın aile geçmişi hakkında bilgiler için; http://www.bbc.co.uk/whodoyouthinkyouare/past-stories/boris-how-we-did-it_1.shtml.

Hiç yorum yok: