14 Ocak 2025 Salı

2025 Almanya Federal Seçimleri

 

Giriş

"Trafik lambası koalisyonu" olarak da adlandırılan üçlü koalisyon (SPD-Yeşiller-FDP) hükümetinin 2024 yılı sonlarında dağıldığı Almanya'da, ülkedeki yeni hükümeti belirleyecek olan federal seçimler 23 Şubat 2025 tarihinde yapılacaktır. Ülkede, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Almanya'nın enerji ihtiyacını Rusya-dışı alternatif kaynaklardan karşılamak için yüksek maliyetlere katlanması ve askeri harcamalarını arttırması gibi sebeplerle yaşanan ekonomik durgunluk, seçimler öncesinde kimi çevrelerce "neo-Nazi" olarak nitelendirilen aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin yükselmesine dair korkuları tetiklemekte ve bu nedenle seçimleri kritik hale getirmektedir. Bu yazıda, 2025 Almanya federal seçimleri değerlendirilecektir.

Seçimler Öncesinde Partilerin Durumları

Federal seçimlere koalisyon hükümetinin beklenmedik bir şekilde dağılması nedeniyle biraz moralsiz olarak giren Almanya'nın iki köklü ve büyük merkez partisinden birisi olan merkez sol SPD, buna karşın partinin geleneksel sol oyları toplamayı başaran güçlü örgütü ve Başbakan Olaf Scholz'un Maliye Bakanı olarak 2018-2021 döneminde Başbakan Angela Merkel liderliğindeki CDU-SPD hükümetinde Almanya halkıyla kurduğu güven ilişkisi gibi dayanak noktalarını korumaktadır. Lakin Almanya'da Şansölye Scholz liderliğindeki üçlü koalisyon hükümetinin özellikle 2022 yılı dördüncü çeyreğinden itibaren Alman halkı için çok önemli olan ekonomik büyüme konusundaki zayıf performansı, sosyal demokrat partiyi bu seçimde Alman seçmenleri için daha az cazip bir tercih haline getirerek partinin oy oranlarında kısmi bir düşüşe neden olacak gibi gözükmektedir. Buna karşın, SPD, AfD'nin yükselişi nedeniyle CDU'lu bir hükümette ideal koalisyon ortağı haline gelerek iktidarını kısmen koruyabilir.

Almanya'da iktidarı zaman zaman SPD'ye kaptırsa veya SPD ile paylaşsa da, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzende ülkede en uzun süre iktidar olmayı başarmış Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) ise, Bavyera bölgesindeki Katolik küçük ortağı CSU (Hıristiyan Sosyal Birlik) ile birlikte bu seçimlere çok daha iddialı girmekte ve iyi hazırlanmaktadır. Nitekim 2022'den beri partinin yeni Genel Başkanı durumundaki deneyimli siyasetçi ve avukat Friedrich Merz, zaman zaman tepki yaratan açıklamalarına karşın, bu seçimlerde partisini iktidara taşıyacak gibi gözüken etkili bir siyasi liderdir. Merz, 2024 seçimleri sonrasında ABD'de iktidara gelen Donald Trump yönetiminin popülist sağ çizgisiyle de uyumlu hareket edebilecek bir isimdir.

Seçimlerde etkili olabilecek bir diğer parti ise, koalisyonlar yoluyla 1990'lardan beri zaman zaman Almanya'da iktidar ortağı olmayı başaran Yeşiller Partisi'dir (Bündnis 90/Die Grünen). Son yıllarda Genel Başkan, Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock gibi etkili yeni liderler yetiştirmeyi başaran Yeşiller, bu şekilde ilk kez Joschka Fischer sonrasında yeni liderleriyle Almanya siyasetinde kalıcı bir aktör olmayı başardığını ispatlamıştır. Yeşiller, 2025 seçimleri sonucunda koalisyon hükümeti formüllerinde yine etkili bir parti haline gelebilir. Son dönemde fazlasıyla ABD yanlısı ve Transatlantikçi bir çizgiye yönelen parti, Rusya ve Çin'e yönelik eleştiriler bağlamında Washington'daki yeni yönetimin de ilgisini çekebilecek bir partidir.

Bu seçimlerde çıkış yapması beklenen yeni bir parti ise, geçtiğimiz yıl Sol Parti'den (Die Linke) ayrılan Sahra Wagenknecht, Amira Mohamed Ali, Christian Leye ve Lukas Schön gibi isimler önderliğinde kurulan Sahra Wagenknecht Birliği'dir (BSW). Avrupa şüphecisi ve sol-milliyetçi çizgideki parti, Rusya ile ilişkilerde de Yeşiller, CDU ve SPD'ye kıyasla daha dengeli bir pozisyon almasıyla dikkat çekmektedir. Partinin karizmatik kadın lideri Sahra Wagenknecht, ülkesi Almanya'da tanınan ve sevilen bir siyasetçidir.

Almanya siyasetinin diğer bilinen partileri liberal çizgideki ve Christian Lindner liderliğindeki FDP (Hür Demokratlar) ile aşırı sol çizgideki ve Jan van Aken-Heidi Reichinnek'in eşbaşkanlığındaki Sol Parti'nin ise bu seçimde pek başarılı olmaları beklenmemektedir. Bunun temel sebebi, FDP'nin koalisyon hükümeti döneminde tepkileri üzerine çekmesi ve Almanya'da partinin liberal tabanının geleneksel olarak zayıf olmasıdır. Sol Parti ise, SPD'nin yerini koruması ve yeni kurulan BSW'nin popülaritesi nedeniyle bu seçimde ciddi oy kaybına uğrayacak gibi gözükmektedir.

Bu seçimler öncesinden adından en çok söz ettiren ve yükselişinden en korkulan parti ise, genelde aşırı sağ çizgiyle ifade edilen kadın Genel Başkan Alice Weidel liderliğindeki AfD'dir. 2013'ten beri faal olan parti, 2017 ve 2021 federal seçimlerinde oy oranını yüzde 10'ların üzerine taşımış ve 2024 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de yüzde 16'ya yakın oyla ülkedeki en büyük ikinci parti olarak Almanya'da Naziliğin hortladığına dair korkuları tetikleyecek ölçüde başarılı bir performans sergilemiştir. Parti, bununla da yetinmeyerek, 2024 yılı Eylül ayında yapılan Thüringen eyalet seçimlerini kazanma başarısı göstermiş ve iddiasını ortaya koymuştur. Ancak AfD'nin iktidara gelmesinin AB üyesi diğer devletlerin hükümetleri ve halklarınca istenmemesi, partinin seçimde başarı elde etse bile iktidara gelmesini zorlaştıran bir faktördür. Zira AB'nin en önemli üyelerinden olan Almanya için, ulus-üstü bu yapının bileşenlerinin iradesi iç siyasette de giderek önem kazanmaktadır.

Almanya'da Son Dönemde Yaşanan Olaylar

Almanya'da federal seçimler öncesinde yaşanan bazı önemli olaylar, seçim sürecine etki edebilecek ölçüde halk ilgisine mazhar olmuş ve Alman basın-yayın organlarınca günlerce işlenmiştir. Bunlardan ilki, 20 Aralık 2024 tarihinde Almanya'nın Magdeburg şehrinde gerçekleşen ve Suudi Arabistan göçmeni/vatandaşı bir doktor tarafından yapıldığı anlaşılan Noel Pazarı baskını terör saldırısıdır. Başta olayın İslamcılık motifli bir saldırı olduğu düşünülünce ve saldırganın göçmen bir Suudi olduğu anlaşılınca, olayın göçmen ve Müslümanlar konusunda çok sert bir duruşu olan AfD partisine daha da yarayacağı ve oy oranını katlayacağı endişesi belirmiştir. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda, 5 kişinin ölümüne ve 200'den fazla kişinin yaralanmasına yol açan ve büyük travma yaratan olayın failinin aslında İslam karşıtı ve daha fazla göçmeni Almanya'da istemeyen bir aşırı sağcı olduğu belirlenmiş, bu da, Almanya'da AfD'nin daha da güçlenmesini önleyebilecek bir gelişme olarak insanlara rahat nefes aldırmıştır. 

Bir diğer önemli ve olumsuz gelişme ise, ABD Başkanı Donald Trump'ın Hükümet Verimliliği Bakanı olarak seçtiği Tesla ve X'in sahibi ünlü ve çılgın iş insanı Elon Musk'ın yayınladığı çeşitli mesajlar ve demeçleriyle AfD'ye destek vermesi oldu. AfD'yi "Almanya'yı kurtarabilecek tek parti" olarak nitelendiren ve AfD lideri Alice Weidel ile ortak yayınlara katılan Musk, bu şekilde Almanya’nın iç istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın (Verfassungsschutz) yayınladığı seçimlere müdahale raporlarına da dahil olarak, Berlin için yeni bir tehdit kaynağı haline geldi. Rapor, Rusya ve ABD'deki Musk gibi etkili kişilerin Almanya seçimlerine müdahil olmalarını eleştirmekte ve ABD'deki yeni yönetimin Almanya'yı da kendisine uygun şekilde dizayn etmeye çalıştığı görüşünü işlemektedir.

Almanya'da yaşanan bir diğer önemli güncel siyasi/diplomatik gelişme ise, Yeşiller Partisi'nden Dışişleri Bakanı olan Annalena Baerbock'un yaşanan hızlı devrim süreci sonrasında Suriye'de fiili Devlet Başkanı haline gelen Ahmed el Şara'yı ziyaret etmesi ve yeni yönetimle ilişkileri geliştirmek yönünde cesur adımlar atması oldu. Ziyaret, Colani olarak da bilinen el Şara'nın -inancı gereği- Baerbock'un elini sıkmak istememesi yönüyle Almanya ve dünya basınında magazinsel bir gündem de yarattı.

Bir diğer güncel gelişme ise, ABD ve Almanya'da aşırı sağın yükselişinden hoşnut olmayan Başbakan Scholz'un, ABD Başkanı Donald Trump'ın NATO üyelerine bütçelerinin yüzde 5'i düzeyinde savunma harcamaları yapmalarını tembihlemesine gösterdiği tepki oldu. NATO kriteri olan yüzde 2'lik harcama düzeyini savunan Scholz, bu şekilde ülkesinin büyük bir ekonomik külfet altına gireceğini de ifade etti.

Son olarak, AfD'nin yükselişi nedeniyle Almanya'da yeniden gündem maddesi haline gelen Nazi diktatörü Adolf Hitler'in aslında bir komünist olduğunu iddia eden AfD lideri Alice Weidel'in açıklamaları ülkede büyük bir tartışma yaratmış ve seçime yönelik ilgiyi arttırmıştır. 

Anketler

Seçim öncesinde önemli bir konu haline gelen seçim anketleri, sandıktan sağın ağır basacağı sonuçların çıkacağını, ancak yeni hükümetin büyük ihtimalle CDU liderliğinde bir koalisyon olacağını düşündürmektedir.

Financial Times haberine göre Almanya'daki siyasi partilerin Ocak 2025 itibariyle oy oranları

Financial Times tarafından verilen güncel bir haberdeki oy oranlarına göre, CDU/CSU seçimi yüzde 31,2 düzeyinde oyla ilk sırada önde tamamlayacak, AfD ise yüzde 19,8 civarında rekor oyla ikinci parti olacaktır. SPD, yüzde 15,7 oyla ancak üçüncü olabilirken, diğer partilerden Yeşiller yüzde 13,5, BSW yüzde 5,2, FDP yüzde 4,1 ve Sol Parti yüzde 3,3 düzeyinde kalacaklardır. Yüzde 5 seçim barajı nedeniyle, bu partilerden FDP ve Sol Parti'nin bu seçimde Bundestag'da temsil edilememe ihtimalleri yüksek gözükmektedir.

Financial Times hesaplamalarına göre koalisyon ihtimalleri

Böyle bir ortamda, CDU lideri Friedrich Merz'in Nazi dönemini çağrıştıran söylemleri nedeniyle Almanya'ya büyük zarar verdiğini düşündüğü AfD ile koalisyona kapıları ilkesel olarak kapatması nedeniyle, seçim sonrasında CDU-SPD "büyük koalisyon" ihtimali ağırlık kazanırken, diğer bir ihtimal de CDU-SPD-Yeşiller üçlü koalisyonudur. CDU-Yeşiller koalisyonu da bir ihtimal hükümet kurmak için yeterli olabilecektir. Son olarak, FDP'nin seçim barajını aşması halinde bu parti de koalisyon formüllerine üçüncü parti olarak dahil olabilir. 

Amerikalı etkili bir dijital gazete olan Politico'nun 10 Ocak 2025 tarihi itibariyle ilan ettiği bulguları da Financial Times ile benzeşmektedir. Öyle ki, CDU/CSU yüzde 31, AfD yüzde 21, SPD yüzde 16, Yeşiller yüzde 14, BSW yüzde 5, FDP yüzde 4 ve Sol Parti yüzde 3 düzeyinde oy alacaklardır. 

İngiliz The Guardian gazetesi de, 13 Ocak 2025 tarihi itibariyle beklenen sonuçları; CDU/CSU yüzde 31,6, AfD yüzde 19,6, SPD yüzde 15,8, Yeşiller yüzde 13,4, BSW yüzde 5,2, FDP yüzde 4 ve Sol Parti yüzde 3,4 olarak açıklamıştır. 

Euronews'ün Ocak 2025 tarihli haberinde verilen rakamlar da diğer anket çalışmalarıyla benzer niteliktedir ve hemen hemen aynı oy oranlarını içermektedir.

Sonuç

Sonuç olarak, hem Türkiye'nin ikili ticarette çok önemli bir ortağı olması, hem en büyük ticaret ortağımız AB'nin en büyük ekonomik gücü olması, hem de milyonlarca Türk'ün yaşaması nedeniyle Türkiye için kilit ülkelerden birisi olan Almanya'da, 2025 federal seçimleri, kıyasıya bir demokratik yarışa sahne olacaktır. Seçimleri CDU'nun kazanması ve Friedrich Merz'in Başbakan olması beklense de, AfD'nin yükselişinin durdurulabilmesi ve solu SPD, Yeşiller ve BSW ile iyi performans göstererek Almanya demokrasisinin dengesini koruması gibi hususlar da dikkatle takip edilmesi gereken önemli parametreler olacaktır. 

Kapak fotoğrafı: CDU lideri Friedrich Merz ve SPD lideri Olaf Scholz

Kaynak: Financial Times

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

Hiç yorum yok: