Dr. Murat Jane 1984 yılında doğmuştur. 2007 yılında Gazi Üniversitesi Uluslararası ilişkiler bölümünden mezun olan Dr. Jane, Prof. Dr. Barış ÖZDAL’ın danışmanlığında “Pre-Westphalian ve Westphalian dönemden Post- Westphalian döneme geçerken diplomasinin değişen rolünün analizi” başlıklı tezle 2014 yılında yüksek lisansını, “Rusya Federasyonu'nun Trans-Kafkasya politikasının analizi: Süreklilik mi Dönüşüm mü?” başlıklı tezle 2020 yılında doktorasını Bursa Uludağ Üniversitesi’nde tamamlamıştır. İleri düzeyde İngilizce, orta düzeyde Rusça bilen Dr. Jane, halen İstanbul Aydın Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapmaktadır.
Ozan Örmeci: Murat hocam, bize vakit ayırdığınız için teşekkürler. Mülakatımıza halen devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı ile başlamak isterim. Bir buçuk yıl önce başlayan savaşta şu an için gelinen durum nedir? Can kayıpları ve yıkım ağır şekilde devam ediyor mu? Taraflar, mevcut durumu halklarına ve destekçilerine nasıl yansıtıyorlar?
Murat Jane: Ben teşekkür ederim hocam. Rusya-Ukrayna Savaşı, 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırısı ve sonrasında İsrail’in Gazze’ye yönelik insan haklarına, savaş hukukuna ve genel olarak uluslararası hukuka aykırı operasyonlarıyla devam eden sürecin etkisiyle uluslararası toplumun gündeminde daha az yer almaya başladı. Fakat özellikle son dönemde yaşanan gelişmeler, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı yeniden uluslararası toplumun, özellikle de Avro-Atlantik blokun gündemine yeniden getirdi. Özellikle son dönemde Rusya’nın Kiev’e yönelik balistik füze ve İHA’larla yaptığı saldırılar, Ukrayna’nın Dynyeper’in doğusuna yaptığı çıkarmalar dikkat çekicidir. Hatta Ukrayna’nın Herson’a yeni kuvvetler göndererek cepheyi bölme ihtimali de bulunmaktadır. Bu gelişmeler, son iki ayda savaşın iyice tırmandığının göstergesidir. Fakat söz konusu tırmanmanın kime yaradığı konusu oldukça tartışmalı. Ukrayna’ya yönelik desteğin akıbeti Avro-Atlantik Bloku bölmüş gibi gözüküyor. Pentagon’un ABD’nin Ukrayna’ya yardımlarının artacağı, ancak önceki yardımlara kıyasla daha az olacağı açıklaması oldukça dikkat çekicidir. Zira ABD’de halen Ukrayna’ya yapılacak yardım bütçesi onaylanamıyor. Özellikle Cumhuriyetçilerin bu konudaki muhalefeti Ukrayna’yı zor durumda bırakıyor. ABD’nin aksine, Almanya’nın Ukrayna’ya desteğini iki katına çıkaracağını ifade etmesi, Birleşik Krallık’ın yeni Dışişleri Bakanı David Cameron’ın ilk yurt dışı ziyaretini Ukrayna’ya yapması ve Ukrayna’ya verilecek desteği yinelemesi ise Ukrayna açısından pozitif gelişmeler arasında yer alabilir. Buna rağmen, Avrupa’da ve AB’de Ukrayna’ya yönelik destekle ilgili bir bölünme olduğunu ifade etmek mümkündür. Örneğin Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın AB’nin Ukrayna politikasının çöktüğünü açıkça ifade etmesi ve Ukrayna’ya destek konusunda isteksiz davranması, Ekim ayında göreve başlayan ve “Rus yanlısı” olarak bilinen Slovakya Başbakanı Robert Fico’nun Ukrayna’ya silah yardımını sonlandırması ve Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayacak olması AB içinde de Ukrayna’ya destek konusunda muhalefetin devam ettiğini göstermektedir. Polonya’da ise, yeni hükümet Ukrayna’ya göreli olarak daha ılımlı yaklaşsa da, tarım ve nakliye konusunda Ukrayna ile yaşanan krizin kolay çözülmesi olası gözükmemektedir.
Toparlamak gerekirse, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Avro-Atlantik Bloku daha fazla böldüğü iddia edilebilir. Söz konusu bölünmenin benzerinin Ukrayna iç politikasında yaşandığını söylemek de mümkündür. Nitekim Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky, 2024’te yapılacak seçimleri savaş hali nedeniyle gerçekleştirmek istememektedir. Zelensky’ye göre, olası seçim atmosferi “Rusya’nın beklediği tiyatro”dur. Bu ifadeden anlaşılacağı üzere, Zelensky, olası bir Rus yanlısı adayla Ukrayna’yı iç politik krize sürüklemekten endişe etmektedir. Fakat seçim nedeniyle olmasa da, iç politik kriz Kasım ayı başında yaşanmış, Devlet Başkanı Zelensky ve Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeri Zalujniy arasında görüş ayrılıkları yaşanmıştır. Zalujniy, Ukrayna Ordusu'nun çıkmaza girdiğini, Batı’nın yarımlarıyla beraber Kırım’a 4 ayda girilebileceğini, ancak Ukrayna’nın bunu gerçekleştiremediğini vurguladı. Zalujniy’e göre, bu yıpratma savaşı Ukrayna’ya zarar vermektedir. Aslında bu ayrışma yeni de değildir. Zelensky, Bahmut’ta Wagner’e karşı yapılan mücadelenin daha fazla sürmesini isterken, Zalujniy Bahmut’taki direnişin Ukrayna Ordusu'nu fazla yıprattığını iddia etmişti. Aslında Zalujniy, savaştaki “Pat” durumunu itiraf etmiş gözüküyor.
Ozan Örmeci: Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona ermesi hususunda nasıl bir gelecek öngörüyorsunuz?
Murat Jane: Yakın gelecekte çabuk sonlanacak gibi gözükmüyor. Rusya, havaların soğumasıyla beraber saldırılarını arttırdı ve özellikle Ukrayna’nın enerji altyapılarını hedef alıyor. Müzakere henüz çok dillendirilmiyor. Her ne kadar NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg NATO üyelerinin Ukrayna’yı destekleme sorumluluğundan bahsetse de, müzakere için hangi şartların kabul edilebileceğine Ukrayna’nın karar vereceğini vurguladı. Bu ifade, aslında Avro-Atlantik Blokun Ukrayna üzerinden Rusya’yı yıpratmaya çalışacağını düşündürmektedir. Çünkü Ukrayna’nın müzakere şartlarına karar verebilmesi, alabileceği desteğe ve cephedeki ilerleyişinin sürekliliğine bağlıdır. Burada da önemli husus şüphesiz ki Batılı devletlerin desteğidir. Fakat bu konuda, daha önce de belirttiğim gibi net bir tavır gözükmemekte, bu durum da savaşı uzatacaktır. Bunun yanı sıra, Rusya, 2024’te savunma bütçesini arttırmıştır. Mart 2024’teki Başkanlık seçimlerinden önce bu kararın alınması, Rusya’nın savaşı sürdüreceği izlenimini de vermektedir. Dolayısıyla, savaşın hemen sona erme ihtimali düşük görünüyor.
Ozan Örmeci: Rusya’da savaş nedeniyle yaşanan ekonomik ve toplumsal zorluklar neler oldu? Bunlar, Putin yönetimine olan desteği nasıl etkiledi?
Murat Jane: Elbette savaşın başlarında Rusya ekonomik açıdan zorlandı. Fakat son açıklama ve bilgilere göre, Rus ekonomisi, yaşanan sorunlara ve yaptırım paketlerine rağmen büyüme göstermektedir. Başbakan Mihail Mişutsin, Ocak-Eylül 2023 döneminde Rus ekonomisinin % 2.8 büyüdüğünü, büyümenin de özellikle Eylül ayında daha belirgin olduğunu ifade etmiştir. Mişutsin’in aktardığı üzere, hidrokarbon kaynakları dışındaki gelirlerde 2022’ye göre % 30 artış görülmüştür. Putin’in ifadesiyle, GSYİH da Kasım 2023 itibarıyla önceki aya kıyasla % 5.5 artmıştır. Ancak tüm bu olumlu tabloya rağmen, ekonomik olarak Çin’e bağımlılık durumu Rusya içinde de eleştirilmekte ve endişeyle karşılanmaktadır.
Söz konusu savaşın Putin yönetimine desteği konusunda ise bazı kamuoyu yoklamaları bize fikir vermektedir. Örneğin, Levada Center’ın kamuoyu yoklamasına göre Rusların % 70’ten fazlası Putin’e ve mevcut savaşa destek vermektedir. Fakat kamuoyu şirketi FOM’un son dönemlerde yaptığı ankete verilen cevaplar ve oranlar dikkat çekicidir. FOM’un “Son dönemlerde Rus dış politikasını başarılı buluyor musunuz?” sorusuna verilen yanıtlara bakılınca, katılımcıların % 49’u başarılı bulurken, % 23’ü başarısız bulmuş ve kalan % 28’i bu sorunun cevaplandırılmasının zor olduğunu ifade etmiştir. Benzer şekilde, “Son zamanlarda Rus dış politikasında hangi başarılar dikkat çekicidir?” sorusuna katılımcıların % 55’i cevap vermek istememiştir. Başarısızlığa ilişkin cevaplarda ise cevap vermeyenlerin oranı % 59 iken, Ukrayna Savaşı’nın gidişatı diyenlerin oranı % 16’dır. Başka bir ifadeyle, göründüğü kadarıyla Putin ve savaşa yönelik kamuoyu desteği az değildir; ancak FOM’un anketinde olduğu gibi fikrini paylaşmak istemeyen Rus vatandaşları da bulunmaktadır. Aslında bu durum, Rus vatandaşları arasında dış politikaya ilişkin görüş bildirmekten çekinen kesimlerin olduğu da görülmektedir. Hatırlamak gerekir ki, Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov’un kızı Elizaveta Peskova, Ukrayna Savaşı’nın başlarında “Savaşa Hayır” postu paylaşmış, ancak kısa süre sonra silmek zorunda kalmıştı. Bu örnek bile aslında Putin ve Ukrayna Savaşı’na ilişkin kamuoyu desteğinin oranının isabetli tahmin edilemeyeceğini göstermektedir.
Ozan Örmeci: Türkiye-Rusya ilişkilerinde mevcut durum ve gelecek adına beklentileriniz nelerdir?
Murat Jane: Türkiye-Rusya ilişkileri, son dönemde önemli gelişmelerle test edildi. Bunlar arasında İsveç’in NATO üyeliği süreci ve Rusya’nın terörist olarak adlandırdığı Azov taburuna bazı Ukraynalıların serbest bırakılması sayılabilir. Fakat SU-24 ve Rus Büyükelçi Andrei Karlov’un suikaste uğraması gibi krizlerle karşı karşıya kalan Türkiye-Rusya ilişkileri, ortak çıkarlar temelinde yeniden gelişme eğilimine geçmiştir. Türkiye ve Rusya arasında hem rekabet, hem de iş birliği alanları bulunmaktadır ki, rekabet içinde iş birliği temelinde ilişkiler kurulmuştur. Yakın ve orta vadede de bu durumun devam edeceğini düşünüyorum.
Ozan Örmeci: Rusya konusunda görüşlerine başvurabileceğimiz değerli akademisyen ve uzmanlar kimlerdir?
Murat Jane: Türkiye’den aklıma ilk olarak Prof. Dr. İlyas KEMALOĞLU, Prof. Dr. Ömer Göksel İŞYAR, Dr. Öğr. Üyesi Orhan GAFFARLI, Prof. Dr. Erel TELLAL, Prof. Dr. Mitat ÇELİKPALA, Prof. Dr. Oktay TANRISEVER, Doç. Dr. Onur İŞÇİ, Dr. Onur ÖNOL geliyor. Türk akademisyenlerin yanı sıra, Prof. Dr. Richard SAKWA, Dmitri TRENIN, Fyodor LUKYANOV, Andrei TAYGANKOV, Boris KAGARLITSKY ve Taras KUZIO gibi akademisyen ve uzmanların görüşlerinin dikkate değer olduğunu düşünüyorum.
Ozan Örmeci: Teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim.
Tarih: 19.11.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder