9 Ağustos 2016 Salı

Olimpiyat Oyunları ve Türkiye


MÖ 8. ve 4. yüzyıllar arasında Zeus onuruna düzenlenen Antik Yunan medeniyetindeki Olimpiyatlardan esinlenerek Fransız eğitimci ve tarihçi Baron Pierre De Coubertin’in 1894’te kurduğu Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin önderliğinde yeniden 1896 yılında Atina’da düzenlenmeye başlayan Olimpiyat Oyunları’nın 31.’si, geçtiğimiz gün Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinden muhteşem bir açılış töreni ile başladı. Her dört yılda bir düzenlenen ve dünyanın en büyük spor organizasyonu niteliğindeki Olimpiyat Oyunları, ekonomi ve kültür açısından da çok önemli bir nitelik taşımaktadır. Bu yazıda Olimpiyatlar’ın tarihçesinden ve Türkiye’nin Olimpiyat geçmişinden söz edeceğim.

Olimpiyat Oyunları açılış törenlerinden görüntüler

1896’da ilk kez Yunanistan’da Atina’da düzenlenen Olimpiyatlar, o tarihten itibaren II. Dünya Savaşı haricinde her dört yılda bir istisnasız yapılmış ve şu şehirlerde ve ülkelerde düzenlenmiştir;
1900 – Paris, Fransa
1904 – St. Louis, ABD
1908 – Londra, İngiltere
1912 – Stokholm, İsveç
1916 – Berlin, Almanya
1920 – Antwerp, Belçika
1924 – Paris, Fransa
1928 – Amsterdam, Hollanda
1932 – Los Angeles, ABD
1936 – Berlin, Almanya
1940 – Yapılamadı
1944 – Yapılamadı
1948 – Londra, İngiltere
1952 – Helsinki, Finlandiya
1956 – Melbourne, Avustralya ve Stokholm, İsveç
1960 – Roma, İtalya
1964 – Tokyo, Japonya
1968 – Mexico City, Meksika
1972 – Münih, Almanya
1976 – Montreal, Kanada
1980 – Moskova, SSCB (Rusya)
1984 – Los Angeles, ABD
1988 – Seul, Güney Kore
1992 – Barcelona, İspanya
1996 – Atlanta, ABD
2000 – Sidney, Avustralya
2004 – Atina, Yunanistan
2008 – Pekin, Çin
2012 – Londra, İngiltere
2016 – Rio de Janeiro, Brezilya.

Görüldüğü üzere şimdiye dek 31 kere düzenlenen ancak 29 defa yapılabilen (bir tanesi iki ülkede) Olimpiyat Oyunları’na ABD 4, İngiltere 3, Almanya 3, Fransa 2, Yunanistan 2, İsveç 2, Avustralya 2, Belçika 1, Hollanda 1, Finlandiya 1, İtalya 1, Japonya 1, Meksika 1, Kanada 1, Rusya 1, Güney Kore 1, İspanya 1, Çin 1 ve Brezilya 1 defa ev sahipliği yapmıştır. 2020 yılında, Japonya, Olimpiyat Oyunları'na ikinci defa ev sahipliği yapacaktır. Lakin geçtiğimiz yıllarda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da işaret ettiği üzere, Olimpiyatlar henüz Müslüman nüfusu yoğun bir ülkede hiç düzenlenmemiştir. Bu nedenle, Türkiye’nin ilerleyen yıllarda Olimpiyat Oyunları'na ev sahipliği yapmak konusunda büyük şansı bulunmaktadır. Bunun için, Türkiye'nin çok iyi lobi faaliyetleri göstermesi ve spor altyapısını tamamlaması gerekmektedir. Ayrıca sportif anlamda da Türkiye'nin daha saygın ve başarılı bir konuma ulaşması, Olimpiyat Oyunları'na ev sahipliği yapma konusunda önemli bir avantaj olacaktır. Lakin unutulmaması gereken bir konu da, iyi planlama yapılmaması durumunda, Olimpiyatlara ev sahipliği yapmanın bir avantajdan çok ekonomik felakete dönüşme riskidir. Nitekim Brezilya, 2016 Rio de Janerio Olimpiyat Oyunları'na ev sahipliği yapmasına ve bu yolla önemli bir kültürel kazanım elde etmesine karşın, ekonomik anlamda çok zor bir dönemden geçmektedir.

Olimpiyat Oyunları bayrağı

Olimpiyat Oyunları denince akla gelen önemli bir konu, 1912 yılında 5 kıtadan da sporcunun katıldığı ilk Olimpiyatların ardından 1914’te kabul edilen ve dünyadaki 5 kıtayı sembolize eden Olimpiyat Oyunları bayrağıdır. Olimpiyat Oyunları’nın sloganı ise “Daha hızlı, Daha yüksek, Daha güçlü” anlamına gelen “Citius, Altius, Fortius” sözüdür. Olimpiyat Oyunları’nın klasikleşmiş bir unsuru da, özellikle son 30 yılda büyük  ve masraflı şovların sergilendiği açılış ve kapanış törenleridir. Ayrıca 1968’den beri Olimpiyat Oyunları için bir maskot da belirlenmektedir.

Olimpiyat Oyunları’nın tarihine zaman zaman siyaset de damgasını vurmuştur. Örneğin SSCB’nin Afganistan’ı işgal etmesinin ardından Soğuk Savaş’ın doruk noktasına çıktığı dönemlerden olan 1980’lerin başında düzenlenen iki Olimpiyat Oyunları'nda, çeşitli boykot vakaları yaşanmıştır. 1980 Moskova Olimpiyatları’na, ABD’nin liderliğinde 64 ülke katılmamıştır. 1984 Los Angeles Olimpiyatları’na ise, Rusya’nın girişimleriyle 13 ülke iştirak etmemiştir. 1988 Seul Olimpiyatları’na Kuzey Kore de katılım göstermemiştir. 1972 Münih Olimpiyatları’nda Filistin sorununu dünya kamuoyunda gündeme getirmek isteyen Kara Eylül örgütü üyesi Filistinli teröristler, 11 İsrailli sporcuyu öldürmüş ve Olimpiyat Oyunları'nı kana bulamıştır. 1936 yılında Nazi Almanya’sında düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda ise, Afrikalı Amerikalı atlet Jesse Owens’ın 4 altın madalya kazanması, beyaz ırkın üstünlüğüne inanan Nazi lideri Adolf Hitler’i çileden çıkarmış ve dünya kamuoyunun gündemine oturmuştur. 1968 Meksika Olimpiyatları’nda yine zenci sivil hareketlerine katılmış ABD’li iki atlet Tommie Smith ve John Carlos’un direniş selamları da, uzun yıllar unutulmayacak siyasi bir hareket olarak tarihe geçmiştir.

Tommie Smith & John Carlos

Olimpiyat Oyunları madalya sıralamasında ABD’nin toplamda büyük üstünlüğü bulunurken, ABD’yi SSCB dönemi de dahil edilirse Rusya, sonrasında da İngiltere izlemektedir. Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti’nin hızlı yükselişi dikkat çekicidir. İlk kez 1908 yılında Olimpiyatlara katılan Türkiye ise, ilk madalyasını 1936 Olimpiyatları’nda  “Mersinli” lakabıyla anılan Ahmet Kireççi’nin serbest güreşte 3. olarak bronz madalyası ile almıştır. Aynı yıl 61 kiloda güreşen Yaşar Erkan, Türkiye’ye Olimpiyatlar tarihindeki ilk altın madalyasını getirmiştir. Türkiye'nin şimdiye kadar 38 Olimpiyat altın madalyası bulunmaktadır.

Yaşar Erkan

2. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan 1948 Londra Olimpiyatları’nda Türk sporcuları oldukça başarılı olmuş, serbest ve grekoromen güreşte 6 altın, 4 gümüş ve 1 bronz, atletizmde de üç adım atlamada Ruhi Sarıalp ile 1 bronz olmak üzere toplam 12 madalya alarak madalya tablosunda 7. sırada yer almıştır. Ruhi Sarıalp’in aldığı bu madalya, 2004 Atina Olimpiyatları’nda Eşref Apak’ın çekiç atmada aldığı bronz madalyaya kadar atletizmde Türkiye’nin tek madalyası olarak kalmıştır. Türkiye’nin madalya grafiği incelendiğinde, Fransızların ünlü “etre fort comme un Turc" (Türk gibi kuvvetli olmak) sözünü hatırlatırcasına, güreş ve daha arka planda da olsa halter branşlarında başarılı olduğumuz görülmektedir. Olimpiyatlarda kazandığımız toplam 38 altın madalyamızın 28’i serbest ve grekoromen güreşten, 8 tanesi halterden, 1 tanesi tekvandodan, 1 tanesi ise judodan gelmiştir. "Cep Herkülü" lakaplı efsanevi halterci Naim Süleymanoğlu, 1988, 1992 ve 1996 Olimpiyatları’nda üstüste 3 defa altın madalya kazanarak gerçek bir Türk spor efsanesi olmuştur.

Naim Süleymanoğlu

Halil Mutlu da, 1996, 2000 ve 2004 yıllarında üstüste 3 defa altın madalya alarak Süleymanoğlu’nun başarısını tekrar etmiştir. Haltercilerimiz Süleymanoğlu ve Mutlu dışında en başarılı sporcularımız, 2’şer altın madalya kazanan güreşçilerimiz Mustafa Dağıstanlı, Mithat Bayrak ve Hamza Yerlikaya ve 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya kazanan güreşçimiz Hamit Kaplan’dır. Olimpiyat tarihimizdeki toplam 24 gümüş madalyanın 16’sı serbest ve grekoromen güreş, 3 tanesi tekvando, 3 tanesi atletizm ve 2 tanesi boks dalından alınmıştır. Toplam 24 bronz madalyamızın 14 tanesi serbest ve grekoromen güreşten, 3 tanesi bokstan, 2 tanesi atletizmden, 2 tanesi tekvandodan, 2 tanesi halterden ve 1 tanesi judodan alınmıştır. 2004 yılında Atina Olimpiyatları’nda sporcumuz Nurcan Taylan, halter branşında altın madalya kazanarak, Türkiye’ye altın madalya kazandıran ilk kadın sporcu olmuştur. Son organizasyon olan 2012 Londra Olimpiyatları'nda ise, Türkiye, toplam 4 madalya (Tekvando-Servet Tazegül-altın, Atletizm-Gamze Bulut-altın, Tekvando-Nur Tatar-gümüş, Güreş-Rıza Kayaalp-bronz) kazanabilmiştir.

2016 Olimpiyatları’nda da, Türk sporculardan yeni madalyalar beklenmektedir. Daha önemli bir gelişme ise, ilerleyen yıllarda Olimpiyat Oyunları'na ev sahipliği yapma hakkının kazanılması olacaktır.

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

Hiç yorum yok: