Türkiye’de halkoyuyla seçilecek ilk ve Cumhuriyet tarihinin 12. Cumhurbaşkanı; 10 Ağustos ve gerekirse 24 Ağustos tarihlerinde yapılacak olan seçimle belirlenecek. Görev süresi dolan Abdullah Gül’ün yerine seçilecek kişinin belirleneceği seçimlerde üç aday yarışacak. Bu yazıda artı ve eksi yönleriyle 2014 Türkiye Cumhurbaşkanlığına aday olan siyasetçileri sizlere tanıtacağım.
Türkiye siyasetine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği 1994 yılından beri damgasını vurmaya başlayan ve 2003 yılından beri de giderek gücünü arttırır şekilde Başbakanlık görevinde bulunan 1954 doğumlu deneyimli siyasetçi Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde Avrupa’daki Sarkozy ve Berlusconi gibi sağ liderlere benzer şekilde üzerine yapışan “yolsuzluk” suçlamalarına karşın, seçimlere mutlak favori olarak giriyor. Zaman zaman İslamcı ideolojisinin önüne geçen ve halk vasatını yansıtan tavırları, agresif üslubu ve son yıllarda otoriterliğe meyleden siyasi çizgisiyle Türkiye’de İslamcı sağ tabanın çok sevdiği ve adeta “kahraman” mertebesine ulaştırdığı Başbakan Erdoğan, partisinin dış politikada içerisine girdiği zor konjonktüre ve kendisine ve ailesine yönelik ciddi yolsuzluk suçlamalarına karşın, Mart ayında yapılan yerel seçimlerde aldığı % 45’lik oyla gücünü bir kez daha göstermişti. Son yıllarda Türkiye siyasetini adeta tek başına dizayn eden Erdoğan, bu zor süreçte oldukça yıpranmasına karşın, Türkiye’deki kronikleşmiş bazı sorunları çözmesi ve çözme yolunda adımlar atması nedeniyle geniş halk yığınlarınca yaygın şekilde desteklenmeye devam ediyor. Türkiye’de sivil-ordu ilişkilerini Türk Silahlı Kuvvetleri’ni itibarsızlaştırmak pahasına demokratik seviyeye çekmeyi başaran Erdoğan, başörtüsü ve İmam Hatip Liselerine uygulanan düşük katsayı gibi sorunları da çözerek İslamcı sağ tabanda büyük bir saygınlığa ulaşmayı başardı. Erdoğan’ın siyasal strateji kurma ve hitabet konusunda da ne derece yetenekli olduğu biliniyor. Ancak Erdoğan’ın Türkiye’deki laiklik hassasiyetleri yüksek kesimlere karşı kullandığı sert üslup ve uyguladığı dışlayıcı politikalar nedeniyle, kendi tabanının dışında hiç sevilmeyen ve ülkeyi kutuplaştıran bir lider olduğunu da belirtmek gerekiyor. Erdoğan’ın güçlü olduğu bir diğer toplumsal grup da Kürtler olarak öne çıkıyor. Özellikle muhafazakâr Kürtlerle arasında güçlü dini bağlar bulunan Erdoğan, PKK lideri Abdullah Öcalan’la Milli İstihbarat Teşkilatı’nın barış görüşmelerine destek vererek, İslamcı olmayan Kürtler arasında da hatırı sayılır bir destek sağlamayı başardı. Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin parçalanma yolundaki Irak’tan ayrı bağımsız bir Kürdistan devleti kurulmasına destek veren son açıklamaları da, Erdoğan’a seçimler öncesinde Kürt milliyetçisi tabandan daha fazla oy sağlamayı amaçlayan bir hamle gibi gözüküyor. Bu nedenle Erdoğan’ın seçimleri ilk turda ya da ikinci turda kazanması akla en yakın ihtimal olarak duruyor. Erdoğan’ın ilk turda % 45 – % 55 arasında bir oya ulaşması beklenebilir. Ancak Erdoğan’ın, özellikle seçimler 2. tura kalırsa kendisini oldukça zorlayabilecek bir rakibi var…
Recep Tayyip Erdoğan
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Demokrat Parti (DP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) ortak “çatı aday” olarak gösterdikleri İslam İşbirliği Teşkilatı eski Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, 1943 doğumlu bir Türk bilim adamı ve diplomat olarak bu seçimlerde Erdoğan’ı oldukça zorlayacak. Vakur duruşu, engin kültürü ve beyefendi kişiliğiyle çevresinde hayranlık uyandıran bir isim olan İhsanoğlu, bu 5 partinin ve Erdoğan’la son dönemde ters düşen Gülen cemaatinin oylarını kendi hanesine yazdırmayı başarırsa, ilk turda kolaylıkla yüzde 40’ın üzerinde oy alarak seçimleri 2. tura taşımayı başarabilir. İhsanoğlu’nun, Erdoğan gibi agresif olmayan ancak yine de İslami değerlere referans veren konuşmalarıyla son günlerde CHP ve MHP tabanı dışında İslamcı tabandan da destek görmeye başladığı ve iyi bir kampanya yürüttüğü görülüyor. İhsanoğlu’nun bir Cuma namazı çıkışında yaptığı “Camide siyaset olmaz, ibadet olur” açıklaması ve Erdoğan’ın kendisine yönelik “monşer” ve benzeri eleştirileri karşısındaki nazik cevapları, kendisinin iyi bir Cumhurbaşkanı olabileceği yönünde halka olumlu sinyaller veriyor. Ancak İhsanoğlu’nun kampanyası için seçtiği “Ekmek için Ekmeleddin” sloganının garipsendiği ve daha çok devletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamı yarışı için, icraata dayalı Başbakanlığı akla getiren “ekmek” kavramının seçilmesinin hatalı olduğu vurgulanmalı. İhsanoğlu kampanyasını bu şekilde sürdürür ve Erdoğan ilk turda seçilmeyi başaramazsa, ikinci turda kendisinin de seçilmek için oldukça yüksek şansı olacaktır. İhsanoğlu’nun en önemli dezavantajı ise, siyasete dışarıdan gelen bir isim olarak halk tarafından henüz yeterince iyi tanınmaması. İhsanoğlu’nun ilk turda % 40 – % 45 arası bir oy oranına ulaşabileceği düşünülüyor. Ancak bunun için, kendisine başlarda önyargıyla yaklaşan CHP seçmeninin sandığa gitmeye motive edilmesi şart.
Ekmeleddin İhsanoğlu
Seçimlerde Kürt siyasal hareketini temsil edecek Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) adayı olan Selahattin Demirtaş ise, 1973 doğumlu genç bir siyasetçi olarak bu seçimlerde kazanmaya aday değilse bile, seçimleri kimin kazanacağına dair önemli etkide bulunmaya çalışacak. Ertuğrul Kürkçü gibi Türk sol hareketinden bazı isimleri içerisinde barındırmasına karşın, bugüne kadar sadece Kürtlerden oy alabilen BDP’nin adayı olan Demirtaş, gençliği ve son yıllarda oldukça geliştirdiği hitabet yeteneğiyle partisinin üzerinde oy alabilecek bir isim gibi gözüküyor. Demirtaş’ın bu seçim kampanyası döneminde tüm Türkiye’ye hitap eden bir üslup oluşturmaya çalıştığı, ancak parti tabanının tamamının Kürt siyasal hareketine dayanması nedeniyle bu konuda oldukça çekingen olduğu gözlemleniyor. Demirtaş’ın ilk turda alacağı oy, seçimlerin ikinci tura kalıp kalmayacağını belirlemek açısından son derece önemli olacak. Zira Demirtaş’ın % 7 veya % 8’in üzerine çıkması durumunda, seçimlerin büyük ihtimalle ikinci tura kalabileceği anlaşılıyor. Ancak Demirtaş’ın % 6 veya altında kalması durumunda, muhtemelen seçimler ilk turda Erdoğan’ın zaferiyle neticelenecektir. Bu nedenle iddiasız bir aday olarak seçime giren Demirtaş’ın ve temsil ettiği Kürt siyasal hareketinin, seçim sonuçlarına büyük etki edeceği vurgulanmalı.
Selahattin Demirtaş
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilirse fiili olarak ülkeyi Başkanlık sistemine dönüştürmek istemesi nedeniyle, sadece Cumhurbaşkanlığı değil, aynı zamanda bir rejim tercihini de ortaya koyacak olan 2014 Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerini UPA adına yakından takip edeceğiz.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder