
İstanbul Kent Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi-KENTUSAM ve Uluslararası Politika Akademisi (UPA) olarak uzun süredir üzerinde çalıştığımız "Hybrid Workshop on 'Turkish-American Relations in the 21st Century'" adlı uluslararası çalıştayı önceki gün (21 Mayıs 2025) başarıyla gerçekleştirdik. Öncelikle bu önemli etkinliğe ev sahipliği yapan İstanbul Kent Üniversitesi'ni kutluyor ve etkinliğe katkı sağlayan değerli konuşmacı ve katılımcılara şükranlarımı sunuyorum. Şimdi birçok değerli konuşmacının katıldığı etkinliğin açılış konuşmaları ve benim moderatörü olduğum birinci oturumuna dair bazı gözlem ve notlarımı sizlerle paylaşacağım.
Çalıştay afişi-1
Çalıştay afişi-2
Üç farklı oturumdan oluşan ve saat 10:00-18:20 saatleri arasında İstanbul Kent Üniversitesi'nin Kağıthane kampüsünde gerçekleştirilen etkinliğin açılış bölümünde İstanbul Kent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Atsü, İstanbul Kent Üniversitesi İİSBF Dekanı Prof. Dr. Hasret Çomak, emekli Türk Büyükelçi Uluç Özülker ve emekli Amerikalı Büyükelçi Matthew Bryza açılış konuşmaları yapmış ve etkinliğin önemine dikkat çekmişlerdir. İstanbul Kent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Atsü, üniversitelerinin bu etkinliğe ev sahipliği yapmasından duyduğu memnuniyeti ifade edip, organizatör ve katılımcılara teşekkürlerini iletirken, Dekan Prof. Dr. Hasret Çomak da Türkiye'nin dış politikasında Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) merkezi konumuna vurgu yapan ve iki büyük devlet arasında son yıllarda yaşanan bazı sorunları işaret eden özlü bir konuşma yapmıştır.

Emekli Büyükelçimiz Ekselansları Sayın Uluç Özülker'le etkinlikten bir gün önce Dekanlık odasında yaptığımız toplantıdan bir kare
Daha sonra sahne alan ve etkinliğe Bodrum'dan uzaktan bağlantı yoluyla katılan deneyimli diplomat Uluç Özülker ise, Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihine dair bir anahtar konuşma gerçekleştirmiş ve ilişkilerin geçmişi ve bugününe dair çok önemli bazı anekdotlar paylaşmıştır. Özülker, Türk-Amerikan ittifakının Soğuk Savaş dinamikleriyle temelde güvenlik eksenlik olarak oluştuğunu ve Büyükelçi Mehmet Münir Ertegün'ün naaşını taşıyan Missouri zırhlısının İstanbul'a demirlemesinin bu ittifakın ilk sembolü olduğunu vurgulamış, daha sonra da 80 yıllık müttefiklik döneminde yaşanan bazı iniş ve çıkışları bilgi, gözlem ve anıları eşliğinde dinleyicilere 25 dakika süreyle aktarmıştır.
Amerikalı emekli Büyükelçi Ekselansları Matthew Bryza, konuşması sırasında
Açılış bölümünün son konuşmacısı olan eski ABD Bakü Büyükelçisi deneyimli diplomat Matthew Bryza ise, Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan güncel bazı gelişmelere dair fikir ve gözlemlerini paylaştığı samimi ve dikkat çekici bir konuşma yapmıştır. Bryza, Türk-Amerikan ilişkilerinin Soğuk Savaş koşullarında SSCB ve komünizm tehlikesine karşı iki ülkenin ortak değerler ve güvenlik parametreleri çerçevesinde bütünleşmesi neticesinde müttefiklik temelinde kurgulanmaya başladığını anımsatırken, son yıllarda ise bu konularda iki tarihsel müttefik arasında bazı anlaşmazlıkların yaşandığını ifade etmiştir. ABD'nin İsrail'e yönelik tarihsel ve güçlü desteği karşısında Türkiye'nin Müslüman toplumunun beklentilerine uygun olarak Filistin'e destek verdiğini vurgulayan Bryza, ayrıca 2003'te yaşanan ve Amerikan tarafından büyük hayal kırıklığı yaratan 1 Mart tezkeresi hadisesinin ilişkileri olumsuz bir noktaya taşıdığını söylemiştir. Bu sürecin ardından ilişkilerin halen tam olarak düzeltilemediğini belirten Bryza, günümüzde ise Türkiye'nin Rusya ile ilişkiler konusunda NATO müttefiklerinden daha ayrıksı bir çizgide durduğunu ifade eden bazı vurgularda bulunmuştur. Bu durumun ehemmiyetini, günümüzde üst düzey NATO toplantılarında Rusya'nın 5 yıl içerisinde NATO üyesi Avrupalı devletlere yönelik yapabileceği müdahalelere yönelik aktif çalışmalar yapılmasıyla örneklendiren Bryza, bu konuda iki müttefik arasındaki yaklaşımın oldukça farklılaştığının altını çizmiştir. Buna karşın bir Amerikalı olarak Türkiye'de yaşamaktan duyduğu mutluluğu ifade eden Bryza, bu tarz etkinliklerin iki ülkenin ilişkilerinin değerlendirilmesi ve sorunların görüşülmesi bağlamında çok faydalı olduğunu da belirterek İstanbul Kent Üniversitesi ve organizasyon komitesine teşekkür etmiştir.

Etkinlik sırasında dinleyiciler
Giriş bölümü ardından benim moderatörlüğümde "Türk-Amerikan İlişkilerinde Güncel Konular" başlıklı ilk oturum başlamış ve yaklaşık 2,5 saat kadar devam etmiştir. Bu bölümün ilk konuşmacısı olan Amerikan Katolik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Herbert Reginbogin, Soğuk Savaş dönemindeki SSCB ve komünizm tehdidi gibi varoluşsal bir tehlikenin günümüzde olmaması nedeniyle Türk-Amerikan ilişkilerinin bir dönüşüm sürecinden geçtiğini ve son dönemde Donald Trump ve Recep Tayyip Erdoğan gibi otoriter eğilimli liderler nedeniyle ilişkilerdeki transaksiyonel etkileşimin eskiye kıyasla çok daha arttığını belirtmiştir. Reginbogin, ayrıca, günümüzde dinin ve dini kimliklerin güçlendiğini ve siyasete yoğun etki ettiğini ve Rusya'nın Ukrayna Savaşı ile Avrupa güvenliğine tehdit oluşturduğunu belirterek, Türk-Amerikan ilişkilerinde düzelme için yeniden "değerler" (values) bağlamında ortak bir çizgiye geçilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Bu bölümün bir diğer konuşmacısı olan Paris Amerikan Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hall Gardner ise, Türkiye'nin günümüzün çok eksenli uluslararası düzeninde kendi coğrafyası, siyasi, ekonomik ve kültürel gücünü kullanarak merkezi (pivot) bir aktöre dönüştüğünü ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nda arabuluculuktan tutun, Suriye-Batı ilişkilerinin düzeltilmesine kadar birçok konuda çok önemli ve başarılar hamleler yaptığını söylemiştir. Ankara'nın başarısı bağlamında Azerbaycan'ın Karabağ zaferini de örnek olarak öne çıkaran Gardner, Türkiye'nin Erdoğan liderliğinde daha iddialı ve bölgesel güç olma yolunda adımlar attığını ve bunun ABD ile ilişkilerde bazı sorunlara neden olduğunu vurgulamıştır.
İİSBF Dekanı Prof. Dr. Hasret Çomak, Prof. Dr. Füsun Türkmen'e sertifikasını takdim ederken
İlk oturumun bir diğer önemli konuşmacısı olan Galatasaray Üniversitesi'nin kıdemli Uluslararası İlişkiler Profesörü Prof. Dr. Füsun Türkmen, Osmanlı döneminden başlayarak Türk-Amerikan ilişkilerinde "transnationalism" (ulus-ötesicilik) ve etkili bireylerin ilişkilerin kurulmasına ön ayak olması gibi iki güçlü trendden söz etmiştir. Soğuk Savaş döneminde Türk-Amerikan ilişkilerini sistemik analizle açıklanabildiğini, Soğuk Savaş sonrası dönemde bölgeselcilik eğilimlerinin güçlendiğini ve günümüzde Trump-Erdoğan ikilisi nedeniyle yeniden lider-eksenli eski tip yaklaşımlara dönüldüğünü belirten Türkmen, Başkan Trump'ın öngörülemez dış politika anlayışının bazı bilinmezlik ve sorunlara yol açtığını da sözlerine eklemiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Wilsoncu ilkeleri çok iyi anlayan vizyoner bir lider olduğundan söz eden Türkmen, ilerleyen on yıllarda da Harry Truman, Dwight D. Eisenhower, Adnan Menderes-Fatin Rüştü Zorlu, Turgut Özal, George H. W. Bush gibi güçlü siyasi elitler aracılığıyla Türk-Amerikan ilişkilerinde sorunların aşılabildiğini ifade etmiştir. Deneyimli akademisyen, Başkan Trump'ın dış politik eğilimlerini ise 4 başlıkta ifade etmiştir: 1-) Jacksoncı (Andrew Jackson) milliyetçi ve ulusal çıkarlara dayalı bir dış politika söylem ve icra tarzı, 2-) Transaksiyonalizm (Etkileşimci, al-vere dayalı diplomasi stili), 3-) Seçici izolasyonizm (ulusal çıkarları doğrudan ilgilendirmeyen bazı konularda içe kapanmacı ve duyarsız dış politika), 4-) Yeni emperyalizm (Neo-emperyalizm) (Kanada, Grönland, Panama söylemleri vs.). Türkmen, konuşmasının son bölümünde ise, Trump'ın diğer dünya liderleriyle duygusal bağlar kuran tarzını da vurgulayarak, Trump'ın geçmişte Başkan Richard Nixon'ın yaptığı şekilde bilinçli olarak bir tür "deli adam" (mad man theory) rolü oynadığını ifade ederek, bu sayede öngörülemez ve korkulan/çekinilen bir lider olarak Trump'ın ABD adına bazı kazanımlar sağladığını/sağlamaya çalıştığını söylemiştir.

Çalıştay öncesinde çektiğim selfie
İlk oturumunda bir diğer konuşmacısı olan emekli General Dr. Yavuz Türkgenci, Türk-Amerikan ilişkilerini günümüzün yeni gelişen güvenlik tehditleri bağlamında stratejik bir düzleme oturtmaya çalışırken, AVİM uzmanı ve ODTÜ öğretim görevlisi olan Dr. Teoman Ertuğrul Tulun da, konuşmasında, Türk-Amerikan ilişkilerine dair çalışma ve temaslarda yaşanan bazı pratik bürokratik ve diplomatik zorluklara değinmiştir.
Bu şekilde, etkinlik, öğle arasının müteakiben düzenlenen ikinci ve üçüncü oturumlar sonrasında başarılı ve faydalı bir şekilde sona ermiştir. Diğer oturumlardan akılda kalan bazı hususlar ise; üçüncü oturumunda konuşan Kadir Has Üniversitesi'nden Prof. Dr. Serhat Güvenç'in ABD'nin Trump dönemindeki öngörülemez dış politikasının yalnızca Türkiye değil, dünya dengeleri açısından da bir güvenlik riski oluşturduğu tespiti ve ikinci oturumda Doç. Dr. Cenk Özgen'in Türk-Amerikan savunma sanayii ittifakına dair ortaya koyduğu bilanço olmuştur.
Konuşmalardan çıkan ortak husus, Türk-Amerikan ilişkilerine yön veren makro paradigmaların (askeri iş birliği temelli ve model ortaklık temelli müttefiklik modelleri) başarısız olması nedeniyle günümüzde ilişkilerin lider eksenli bir biçim kazanması, buna karşın her iki ülkenin de dünya sistemi ve birbirleri açısından çok önemli konumda olmaları nedeniyle ilişkilerde kopuşun beklenmemesi gerektiği yönünde olmuştur.
Bu başarılı etkinlik nedeniyle İstanbul Kent Üniversitesi'ni bir kez daha tebrik ederken, her türlü imkân ve kapasiteye sahip devlet üniversitelerinin bu tarz etkinliklerde genelde atıl durumda kalmaları, yeterince emek ve çaba harcamamaları ve genel olarak verimsizliklerinin serbest piyasa ekonomisinin faziletlerine dair inancımı pekiştirdiğini de bu vesileyle belirtmek isterim.
Etkinlikten bazı kareler;
Kadir Has Üniversitesi İİSBF Dekanı Prof. Dr. Serhat Güvenç hocamızla
Prof. Dr. Hasret Çomak-ben-Prof. Dr. Serhat Güvenç etkinlik sonrasında
Değerli dostum ve panelist Dr. Sina Kısacık'la
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ