8 Şubat 2025 Cumartesi

Birleşik Krallık-Irak Ortaklık ve İş Birliği Anlaşması Ortadoğu'da Yeni Bir Dönemin Habercisi Mi?

 

Giriş

Son dönemde yeni hükümetinin girişimleri, ABD'deki seçim süreci ve yeni işbaşı yapan Donald Trump yönetiminin uluslararası medya kuruluşları ve kamuoyunu yoğun şekilde meşgul eden çılgın girişimleri nedeniyle biraz gölgede kalan Birleşik Krallık, İşçi Partisi hükümeti ve Başbakan Keir Starmer ile bazı stratejik hamleler yapmakta ve Londra'nın çıkarları açısından kritik mahiyetteki ülke ve bölgelerde konumunu pekiştirmeye gayret etmektedir. Daha önce Başbakan Starmer'ın kısa süre önce gerçekleşen Kıbrıs ziyaretini incelediğim analiz ve uzmanımız Doç. Dr. Dilek Yiğit'in ABD ile yaşanılan soğukluğu mercek altına aldığı yazıdan sonra, bu yazıda Birleşik Krallık ile Irak merkez hükümeti arasında Ocak ayında imzalanan Ortaklık ve İş Birliği Anlaşması'nı anlatacağım.

Birleşik Krallık ve Ortadoğu: Bitmeyen Bir Hikâye

Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılması ve Birinci Dünya Savaşı sonrasından başlayarak Ortadoğu'daki yeni devletlerin ve düzenin ortaya çıkmasında başat aktör olan (sadece İsrail örneğinde bile İngiliz etkisi 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu ile anlaşılabilir) ve bu konuda yalnızca Fransa ile rekabet ve işbölümü içerisinde hareket eden İngiltere veya Birleşik Krallık, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise bu gücünü koruyamamış ve bölgedeki emellerine yeni süpergüç ABD ile uyumlu hareket ederek ve Washington'ı doğru şekilde yönlendirmeye çalışarak ulaşmaya gayret etmiştir. Bu bağlamda Londra'nın yaşadığı güç kaybının en somut göstergesi 1956-1957 Süveyş Krizi olmuş ve Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır'ın Süveyş Kanalı'nı millileştirme çabalarına muhalefet eden Londra, Fransa ve İsrail'le birlikte Mısır'a yönelik bir savaş planları yapmasına karşın, ABD'nin devreye girmesiyle geri adım atmak zorunda kalmıştır.

Bu tarihten itibaren ABD'nin yardımcı ortağı statüsünde Ortadoğu siyasetine yön vermeye çalışan Londra, Sovyetler Birliği (SSCB) ve komünist ideolojinin yayılmasına karşı Bağdat Paktı (1955-1959) ve CENTO (Merkezi Antlaşma Teşkilatı) (1959-1979) adlı güvenlik girişimleriyle bölgedeki Türkiye, Irak, Pakistan ve İran gibi müttefikleriyle ortak planlar geliştirmeye ve ABD desteğiyle bölgedeki istikrar ve düzeni korumaya ve geliştirmeye gayret etmiştir. Komünist ülkelere karşı genelde demokrasi açığı eleştirileri geliştiren Londra, bu bölgede ise demokratik rejimleri bu bahsedilen güvenlik örgütlerinin üyesi olan müttefikleri için desteklemiş, diğer bölge ülkeleri (Körfez devletleri vs.) için ise daha çok ekonomik çıkarlar ve Filistin-İsrail Sorunu düzleminde istikrar temelli bir politika geliştirmiştir. Bu anlamda, İngiltere, Körfez ülkelerinde rejim değişikliğinden ziyade, Batı dünyası ve kendisinin ekonomik ve siyasi çıkarlarının korunması ve bölgesel istikrarın korunması güdüsüyle hareket etmiştir.

Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle tüm dünyada ve bölgede yeni bir oyun kurulurken, Birleşik Krallık da ABD'nin bölgeye yönelik demokrasi ve insan hakları söylemleriyle meşrulaştırılan askeri operasyonlarına bigane kalmamış ve bunlara destek vererek çeşitli ölçülerde bizzat katılmıştır. Körfez Savaşı (1991) ve Irak Savaşı'na askeri birlikleriyle sınırlı ölçüde bilfiil katılmasına karşın, Londra, başrolü ve büyük sorumluluğu ABD'ye bırakarak, bu savaşlar sırası ve sonrasında bölgede oluşan radikal İslam ve milliyetçilik temelli nefret ideolojilerinin ve direniş hareketlerinin odağı haline gelmemeyi başarmış ve kendisini görece korunaklı bir düzlemde konumlandırmayı başarmıştır. Londra, Kraliyet ailesi ve geleneğe büyük önem verilen rejimi üzerinden Mısır, Körfez ülkeleri, Irak ve Türkiye gibi ülkeler üzerinde de etkisini kısmen koruyabilmiş ve genelde saygı gören bir devlet olagelmiştir. İngiltere'nin bölgeye yönelik iddialı politikalar geliştirememesi ise, hem maddi kaynaklarının yetersizliği, hem de bölgede söz geçirebilecek askeri güçten yoksun olması temelinde olmuş ve Londra, bölgede, Washington'ın sevdiği bir av arkadaşı olmaktan öteye gitmemiştir.

Birleşik Krallık-Irak Ortaklık ve İş Birliği Anlaşması: İçeriği ve Anlamı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin 14-16 Ocak 2025 tarihli İngiltere ziyareti vesilesiyle imzalanan Birleşik Krallık (İngiltere)-Irak Ortaklık ve İş Birliği Anlaşması, Londra'nın yeni dönemde bölgedeki tercihlerini yansıtan önemli bir girişimdir. Federal sistem uygulayan, egemen toprakları içerisinde bağımsızlığını isteyen ama Batılı devletlere kategorik düşmanlık yapmayan, ülkesi içerisindeki İran etkisine dair bocalamalar yaşayan, enerji satışları temelinde güçlü bir piyasa ekonomisi kurmak isteyen ve Kürt bölgesine özerklik sağlayan (Kürdistan Bölgesel Yönetimi) Irak ile İngiltere'nin kurduğu yakın ilişkiler, kuşkusuz bölgedeki diğer müttefiklere de mesaj olarak değerlendirilebilir.

Anlaşma içeriğine dair ORSAM düşünce kuruluşunun hazırladığı grafik

İngiliz hükümeti tarafından yapılan resmi açıklamada, iki ülke arasında 12,3 milyar sterlin değerinde anlaşmaların yapıldığı belirtilmiş ve ortaklık ve iş birliği alanları şu şekilde izah edilmiştir:

Mayın Temizleme: Irak'ın tamamında eski mayınların temizlenmesi için Birleşik Krallık Şirketleri görevlendirilmiş ve iki Başbakan arasında bu doğrultuda 330 milyon sterlin değerinde bir sözleşme imzalanmıştır.

Qayyarah Hava Üssü'nün Yeniden İnşası: Birleşik Krallık, özel sektördeki uzman firmaları aracılığıyla, Irak'ın Qayyarah Hava Üssü'nün 500 milyon sterlin değerindeki rehabilitasyonunu gerçekleştirecek ve Irak'a Kuzey ve Batı Irak için hava savunma kapsamı ve kabiliyeti sağlayacaktır.

Kapsamlı Su Projesi: Birleşik Krallık liderliğindeki bir konsorsiyum, Birleşik Krallık ihracatına 5,3 milyar sterlin değerinde katkı sağlayacak önemli bir su altyapısı projesine öncülük edecektir. Bu proje ile Irak'taki su kalitesi arttırılacak, tarım arazileri sulanacak ve Irak'ın güney ve batısına temiz su sağlanarak milyonlarca Iraklının yaşam koşullarını iyileştirecektir.

Basra Su Projesi: Irak'ın Basra vilayetindeki 3 milyon Iraklıya temiz su sağlayacak tuzdan arındırma ve su işleme tesisleri için gerekli altyapı inşa etmek üzere bir Birleşik Krallık şirketi görevlendirilmiştir. Bu projenin İngiltere'ye ihracat bağlamında katkısı 3.3 milyar sterline kadar çıkmaktadır.

Irak-Suudi Şebekesi Ara Bağlantısı: İngiltere yapımı enerji nakil sistemleri Irak ve Suudi şebekelerini birbirine bağlayacak ve bu proje en az 1,2 milyar sterlin değerinde olacaktır.

Irak Ulusal Şebekesinin Geliştirilmesi: GE Vernova, Irak'ın elektrik şebekesini iyileştirmek için 82 milyon sterlin değerinde güç trafo merkezi tedarik edecek ve kuracaktır.

5G'nin yaygınlaştırılması: İngiliz Vodafone firması, hükümet tarafından planlanan yeni 5G ağını tasarlamak üzere atanmıştır.

Irak Demiryolu Projesi: Bir İngiliz şirketi Irak'ta yeni bir demiryolu inşa etmek için 82 milyon sterlinlik bir inşaat projesi gerçekleştirecektir.

Hilla Faz 2: 3 milyon Iraklıya hizmet veren ve ihracat değeri 260 milyon sterlin olan kanalizasyon ve su işleme çözümleri sunmak üzere bir Birleşik Krallık şirketi görevlendirilmiştir.

Bağdat Sanitasyon Projesi: Bağdat Belediye Başkanlığı için 655 milyon sterlin değerinde su yönetimi ve kanalizasyon arıtma çözümleri sağlamak üzere bir Birleşik Krallık şirketi görevlendirilmiştir.

Birleşik Krallık İtfaiye Araçlarının Temini: 62 İngiliz yapımı yangın söndürme aracı, Birleşik Krallık'ın ihracat finansman kuruluşu UKEF'in kolaylaştırdığı 27,5 milyon sterlinlik bir ihracatla Irak'a ihraç edilecektir.

Telsiz İletişim Ekipmanı Tedariki: Birleşik Krallık firmaları, Irak acil durum servislerine Irak genelinde acil durum ve olaylarla daha etkin bir şekilde mücadele edebilmeleri için 98 milyon Sterlin değerinde iletişim teknolojisi ihraç edecektir.

Sınır Teknolojisi: Birleşik Krallık şirketleri, Irak'ın geçişlerini, kontrol noktalarını ve havaalanlarını daha güvenli hale getirmek için Irak İçişleri Bakanlığı'na 66,5 milyon sterlin değerinde sınır güvenliği ekipmanı sağlayacaktır.

İki liderin ve ilgili Bakanların görüşmeleri ve anlaşma kapsamında, ayrıca, güvenlik ve savunma, kayıtdışı göç ve organize suçla mücadele, kültür ve eğilim alanlarında iş birliği, kadın hakları ve barış, iklim değişikliği ve çevrenin korunması ve sporda iş birliği gibi konulara değinilmiştir. Irak Başbakanı Sudani, anlaşmayı "stratejik ortaklık" olarak değerlendirdiklerini açıklarken, Türkiye basınında İngiliz enerji devi BP'ye Kerkük'teki Kuzey Petrol Şirketi'ne ait 4 petrol sahasının rehabilitesi ve geliştirilmesi projesinin verilmesine dikkat çekilmiştir. Bu şekilde, iki devlet arasında yeni bir dönem başladığı da uluslararası basında sıklıkla vurgulanmıştır.

Yorum

Türkiye'nin kısa süre önce Kalkınma Yolu Projesi ile ilişkilerini geliştirmeye başladığı Irak'a yönelik bu İngiliz ilgisi, aslında Türk-İngiliz ilişkilerindeki koordinasyon gerekliliğini de ortaya koymaktadır. Zira iki müttefikin birbirlerinden bağımsız girişimlerinin doğru bir koordinasyonla bölgesel güvenlik ve kalkınma temelinde uyumlu hale getirilmesi, hem her üç ülkeyi, hem de diğer bölge ülkelerini olumlu etkileyebilecek bir gelişme olacaktır. Bu nedenle, demokrasi sorunlarına karşın, Türkiye ile İngiltere arasında daha uyumlu ilişkilerin ve düzenli diyalog kanallarının kurulması bizce son derece faydalı olacaktır. ABD ile İsrail'in iyice zıvanadan çıkarak aşırı sağ projelere yöneldiği bir dönemde, bölgede felaketlerin yaşanmamasına adına, bu üç ülkenin birlikte hareket etmesi küresel barış için de son derece gereklidir. 

Kapak fotoğrafı: Reuters

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

Hiç yorum yok: