6 Haziran 2024 Perşembe

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin Ziyareti


Giriş

Gizliliğin ön planda olduğu ve medyaya uzak bir alan olan istihbarat (MİT) kariyerinden geliyor olması sebebiyle başlangıçta Dışişleri Bakanlığı gibi oldukça medyatik ve popüler bir göreve atanması yadırganan deneyimli Türk bürokrat Hakan Fidan (1968-), göreve başlamasının ardından yaptığı çıkış ve ziyaretlerle adından söz ettirmeye devam ediyor. Bu yazıda, Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı dönemindeki ilk aylarında yaptıkları ve özellikle de bu hafta gerçekleştirilen Çin ziyareti analiz edilecektir.

Hakan Fidan Dönemi: Ankara’nın Bölgesel Güç Olma Arayışı

4 Haziran 2023 tarihinde Dışişleri Bakanı olarak yeni ve önemli bir göreve atanan Hakan Fidan, 8 yılı aşkın süreyle (2015-2023) MİT Başkanlığı/Müsteşarlığı yapmış deneyimli bir güvenlik bürokratı olarak, Türkiye’nin tüm iç ve dış sorunlarını gayet iyi bilen ve neler yapılması gerektiği konusunda kafasında net bir yol haritası olan bir kişidir. Fidan, bu görüşlerini Insight Turkey dergisinin 2023 Yaz tarihli sayısında yayımlanan “Turkish Foreign Policy at the Turn of the ‘Century of Türkiye’: Challenges, Vision, Objectives, and Transformation” (“‘Türkiye Yüzyılı’ Başlarken Türk Dış Politikası: Tehditler, Vizyon, Amaçlar ve Dönüşüm”) adlı makalede de açıkça belirtmiştir.[1]

Bu çalışmasında, Fidan, “Türkiye Yüzyılı” adını verdiği bölgesel güç vizyonu doğrultusunda, uluslararası hukuk ve çok-taraflı diplomasiye büyük güçlerin riayet etmemesini ve Birleşmiş Milletler’in itibarsızlaştırılmasını eleştirmiş ve silahlı çatışmalar, terörizm, kitlesel düzensiz göç, yabancı düşmanlığı, İslamofobi (İslam karşıtlığı), iklim krizi, gıda kıtlığı ve siber saldırılar gibi çeşitli güncel sorunlara dikkat çekmiştir. Fidan, dünya nüfusunun yüzde 9,2’sinin açlık riskiyle karşı karşıya olduğunu ve 2,4 milyar insanın da gıda güvenliği konusunda tehditlerle yüzleştiğini yazmış ve ekonomi, güvenlik, kalkınma, ulaşım ve sağlık gibi hizmetlerde küresel çapta atılım ve devletler arası iş birliği çağrısında bulunmuştur. Türkiye’yi yeni dönemde “bölgesel sistem dönüştürücü aktör” olarak tanımlayan Fidan, yeni iş birliği modelleri, kurumsallaştırılmış dış politika, refah ortamını geliştirecek yaklaşımlar ve küresel hedefler gibi konular üzerinde durmuş ve Türkiye’nin küresel sistem ve ulusal çıkarları arasında bir tür denge kurarak, sorumlu bir aktör olarak davranmaya devam edeceğinin sinyallerini vermiştir.

Fidan, göreve geldikten sonra ABD’nin Suriye’de terör örgütü PKK’nın uzantısı olan PYD-YPG gibi gruplara IŞİD bahanesiyle verdiği silah, mühimmat ve diplomatik desteği eleştirmiş ve “üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum” şeklinde bir ifade kullanmıştır.[2] Türkiye’nin ABD’ye yönelik uyarısı gibi algılanan bu sözler sonrasında ise, ABD, 2023 yılı Ekim ayı başlarında Suriye’nin kuzeybatısındaki Haseke yakınlarında Türkiye’ye ait bir SİHA’yı düşürmüş ve yeni bir diplomatik krizin kapısını aralamıştır.[3] Bu olay sonrasında başlayan Hamas-İsrail Savaşı nedeniyle konu gündemden düşse de, Türk-Amerikan ilişkilerindeki olumsuz gidişat, bu olayla bir kez daha tescil edilmiş ve Fidan da ABD yanlısı yerine daha çok boyutlu dış politikaya uygun hareket edeceği algısını yaratmıştır.

Hakan Fidan dönemindeki ikinci önemli gelişme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’nin yıllardır üzerinde uğraştığı ve Irak’la birlikte Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de dahil olduğu Kalkınma Yolu Projesi’ni süratle neticelendirmesi ve taraflar arasında mekik diplomasisi yöntemiyle hızlı bir gelişme kaydederek, süreci bir sonraki aşamaya taşıması olmuştur.[4] Proje, Irak, Türkiye ve tüm bölge için faydalı bir kalkınma, ulaşım ve bağlantısallık işlevi görecek çok önemli bir jeopolitik hamle olup, yıllardan sürüncemede bırakılan projeyi tamamlaması, Fidan’ın iş bitirici yönünü gösteren önemli bir veri olmuştur. Öyle ki, Irak, bu temaslar sonucunda PKK’yı “yasaklı bir örgüt” ilan etmiş ve faaliyetlerini yasaklamıştır.[5]

Fidan dönemindeki üçüncü bir husus ise, Gazze’de yaşanan insani trajedi karşısında Türkiye’nin garantörlük önerisini ortaya atması olmuştur. Diplomatik kaynakların “muğlak” bulduğu[6] ve İsrail’le yaşanan gerginlik nedeniyle pek gerçekçi algılanmayan öneri, buna karşın yaratıcı ve yeni bir fikir olarak dış ilişkiler tarihimize geçmiştir.

İşte bu şekilde Dışişleri Bakanlığına hızlı bir giriş yapan Fidan, Haziran 2024 tarihli 3 günlük Çin gezisiyle de yine gündem yaratmış ve bu ziyaretinde çok önemli mesajlar vermiştir.

Hakan Fidan Çin’de: Çok Kutuplu Dünya Düzeninin Temelleri Mi Atılıyor?

Bakan Fidan, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin daveti üzerine Pekin, Urumçi ve Kaşgar’ı kapsayan 3 günlük Çin gezisini 3-4-5 Haziran 2024 tarihlerinde gerçekleştirmiştir. Başkent Pekin’de Wang Yi’nin yanı sıra Çin Devlet Güvenlik Bakanı Chen Wenqinq tarafından da kabul edilen ve önde gelen bir düşünce kuruluşunda “Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri” başlıklı bir konuşma yapan Fidan, ülkelerin birbirlerinin iç işlerine karışması konusundaki vurgularıyla Uygur Türkleri konusunun Batılı ülkelerce istismar edilmesine karşı oldukları mesajını vermiş, ama Urumçi ve Kaşgar’ı “kadim Türk-İslam şehirleri” olarak tanımlayarak, bu konudaki duyarlılığını da göstermiştir.[7] Fidan’ın 2012’den beri Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni ziyaret etmesine izin verilen ilk üst düzey Türk yetkili olması da, Çin tarafının Fidan’a duyduğu güveni göstermesi açısından önemli bir husustur.

Bakan Fidan, Çin’deki konuşmalarında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 50 milyar dolara yaklaştığını ve Çin’in son yıllarda Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından biri (Rusya’nın ardından ikinci) haline geldiğini vurgulayarak, ticarette daha dengeli bir tablonun ortaya konması ve turizm, teknoloji, sivil havacılık, enerji ve araştırma-geliştirme alanlarında iş birliğinin artırılmasını önerdi.[8] Ayrıca, Kalkınma Yolu Projesi’nin Çin Kuşak Yol İnisiyatifi’ne uyan ve küresel ticareti hızlandıracak bir girişim olduğunu vurgulayarak, “Orta Koridor” vizyonunun içini doldurmaya gayret etti.

Fidan’ın Çin ziyaretini değerlendiren tanınmış Türk Uluslararası İlişkiler Profesörü ve Başkent Üniversitesi öğretim üyesi Hasan Ünal, iki ülkenin iş birliğini yeni oluşan çok kutuplu dünya düzeninin doğal bir yansıması olarak yorumlarken, Fidan’ın söylemlerinin iyi çalışılmış bir Çin politikasının sonucu olduğunu ve Türkiye’nin BRICS’e katılımının mümkün olduğunu belirtti.[9] NATO’nun Çin’e yönelik son dönemde geliştirdiği tehdit algısını da eleştiren Ünal, Türkiye’nin bu politikaya karşı durduğunu sözlerine ekledi.

Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Çağdaş Üngör ise, bu ziyaretin çığır açan yeni bir dönem olarak yorumlanmasına karşı çıkmasına karşın, Çin ile Türkiye arasında son yıllarda gerçekten bir yakınlaşma yaşandığını ve bunun temel sebebinin Türkiye’nin Batılı ülkelerle yaşadığı sorunlar olduğunu vurguladı.[10]

Hakikaten de, Türkiye’nin Avrupa Birliği tam üyeliği yolunda şevkini ve umudunu kaybetmesi ve ABD ile PYD-YPG üzerinden yaşanılan ciddi sorunlar nedeniyle, son yıllarda dış politikada Rusya ve Çin gibi ülkelerle ciddi bir yakınlaşma yaşandığı ve bölgesel güç olma temelinde çok boyutlu yeni bir dış politikanın temellerinin atıldığı iddia edilebilir. Ancak Türkiye’nin NATO üyesi orta büyüklükte bir devlet (OBD) olarak ne askeri, ne de ekonomik açıdan tamamen özerk ve özgür kararlar alabilecek ve uygulayabilecek gücünün olmaması nedeniyle, bu politikalar, ABD’nin ve AB’nin alacağı sınırlama/engelleme kararları nedeniyle (örneğin Rusya ile ilişkiler konusunda alınan CAATSA yaptırımları) her zaman için risk unsuru oluşturacaktır. Bu sınırlamaları aşabilmek adına da, Ankara’nın ekonomisini çeşitlendirmesi ve Avrupa’ya ihracat bağımlılığından kurtulması gereklidir.

Bu anlamda, Asya pazarları, Türkiye için çok iyi bir alternatifse de, elbette BRICS üyeliği AB üyeliğiyle eş düzey olarak değerlendirilemez. Bunun temel nedeni ise, AB’nin siyasal, ekonomik ve hukuki boyutlarıyla kapsamlı ve tutarlı bir medeniyet projesi olması, BRICS’in ise Batı’ya alternatif olmaya çalışan ve ekonomik ve siyasal açılardan henüz gevşek bir platform olarak faaliyet göstermesidir. Ancak elbette, küresel ekonomide dengeler her geçen gün Asya’ya doğru kayarken, Türkiye’nin bu kıtada Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve BRICS ile etkili olmaya çalışması son derece doğru ve akılcı bir stratejidir. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ise, askeri boyutları olması sebebiyle NATO üyesi Türkiye için doğru bir perspektif oluşturmayabilir. Yeniden Asya Girişimi ise, ihracat-ekonomi odaklı ve Türkiye'nin barışçıl ve kazan-kazana dayalı ekonomik perspektifini yansıtan bir girişim olarak unutulmamalı ve iyi incelenmelidir.

Sonuç

Sonuç olarak, Bakan Fidan’ın Çin gezisi, Batı dünyası ile son dönemde çeşitli sorunlar yaşayan Türkiye’nin kurumsallaştırmaya çalıştığı çok boyutlu dış politika çizgisini gösteren önemli bir gelişme olarak yorumlanabilir. Çin’in muazzam yatırım potansiyeli ve devasa nüfusunun sağladığı turist gönderme gücü ile Türkiye’nin ekonomik açıdan zor dönemden geçtiği şu sıralarda Ankara ile yakınlaşması, bu ülkeye Türkiye’de duyulan sempati ve saygıyı arttırabilir ve geleneksel Amerikan müttefiki bir gücün daha tarafsız ve çok boyutluluğa yatkın bir dış siyasaya yönelmesine vesile olabilir. Bu açıdan, Bakan Fidan’ın gezisini iyi değerlendirmek ve olaya büyük resimden bakmak gerekmektedir. O da, Ankara’nın ticaret ve bölgesel entegrasyonu istediği ve Irak başta olmak üzere komşularıyla ilişkilerini geliştirerek Kürt ayrılıkçılığı ve terörizme set çekmeye çalıştığı gerçeğidir. Bu ise, ABD’nin Irak ve Suriye’de Kürtleri adım adım devletleştirme projesi ile uyumlu değildir. İki ülke arasındaki temel çelişki de bir anlamda bu konudur.

Türkiye-Çin ilişkileri, bu konjonktürde özellikle ekonomik anlamda daha da gelişmeye açıktır. Bunun için turizm ve yatırımlar iyi bir fırsat olabilir. Ayrıca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in yapacağı ve Orta Koridor'un Kuşak Yol Projesi içerisindeki yerini netleştirecek tarihi bir ziyaret de, çok kutuplu dünya düzeni konusunda iki ülkenin vardığı uzlaşıyı ortaya koyacak önemli bir gelişme olabilir.

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

 

DİPNOTLAR

[1] Makale için; https://www.insightturkey.com/commentary/turkish-foreign-at-the-turn-of-the-century-of-turkiye-challenges-vision-objectives-and-transformation.

Makaleye dair bir özet ve analiz için; https://politikaakademisi.org/2023/10/10/turkiye-cumhuriyeti-disisleri-bakani-dr-hakan-fidandan-yeni-donemde-turk-dis-politikasinin-rotasini-isaret-eden-bir-makale/.

[2] Bakınız; https://www.yeniakit.com.tr/haber/hakan-fidan-ucuncu-taraflarin-pkkypgli-tesislerden-ve-sahislardan-uzak-durmasini-tavsiye-ediyorum-demisti-amerikadan-yanit-geldi-1793032.html.

[3] Bakınız; https://politikaakademisi.org/2023/10/07/turk-amerikan-iliskilerinde-yeni-bir-kriz-mi-abd-turk-sihasini-dusurdu/.

[4] Bakınız; https://politikaakademisi.org/2024/05/27/kalkinma-yolu-projesi/.

[5] https://www.bbc.com/turkce/articles/cmjml1lpdveo#:~:text=Ortak%20a%C3%A7%C4%B1klamada%2C%20bu%20konuda%20at%C4%B1lan,Irak%20makamlar%C4%B1%20taraf%C4%B1ndan%20kamuoyuna%20duyurulmam%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1.

[6] https://www.bbc.com/turkce/articles/cd1dp7gjjjro.

[7] https://www.bbc.com/turkce/articles/cn006g2ve87o.

[8] https://www.bbc.com/turkce/articles/cn006g2ve87o.

[9] https://www.youtube.com/watch?v=cMVfvPBWnp0.

[10] https://www.youtube.com/watch?v=fYBzTvLrqkQ.


Hiç yorum yok: