Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın bu hafta Amerika Birleşik Devletleri’ne yapacağı üç günlük ziyaret hakkında uluslararası basında çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. Bu yazıda bu haberleri sizler için özetlemeye çalışacağım.
Ziyaretin The Economist tarafından öne çıkarılan bir özelliği; 30 yıl önce Fransa’nın bir başka solcu Cumhurbaşkanı olan François Mitterrand’ın Silikon Vadisi’ne yaptığı ve enformatik dahisi Steve Jobs’la bir görüşmenin de yer aldığı ziyaretin ardından, François Hollande’ın da bu gezisinde Başkan Obama ile yapacağı görüşmeler dışında Silikon Vadisi’ne gidecek olmasıdır.[1] Cumhurbaşkanı Hollande’a ABD gezisinde, Beyaz Saray’da Başkan Obama ile özel bir akşam yemeği de[2] dahil olmak üzere tüm kapılar açılacak. Zaten dünyanın en eski iki Cumhuriyeti olma özelliği taşıyan ABD ve Fransa’nın son dönemde Barack Obama-François Hollande ikilisi özelinde sembolleşen ilişkileri, yıllar sonra son derece iyi bir temelde ilerliyor gibi gözüküyor. İki ülkenin Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında gerçekleşen ve kısaca Arap Baharı adı verilen süreçte muhalif halk hareketlerine verdikleri destek biliniyor. İki yönetimin İran nükleer programı, Afrika’daki çatışmalı bölgelere insani müdahaleler ve iklim değişikliği gibi konularda da çok yakın görüşleri olduğu görülüyor.[3] Suriye’deki kimyasal silahların tasfiyesi konusunda da bu iki ülke çözüm için başı çeken ülkeler olmuşlardı.
Yakın geçmişe kadar daha Amerikan karşıtı bir çizgide olan Sosyalist Parti’nin (PS) son dönemde Transatlantik ilişkiler konusundaki olumlu tutumu, Fransa’daki temel bir tarihsel dış politika tartışmasında sağ ve solun rollerini değiştirmesine neden oluyor. Paris Uluslararası İlişkiler ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü’nden Didier Billion’a göre, “Fransa’da 30 yıldan beri dış politika konusunda temel bölünme De Gaulle-Mitterrand çizgisi ile Atlantikçilik ya da daha yeni versiyonu ile Batıcılık yanlıları arasındadır. İlk gruptakiler Fransa’nın siyasi olarak Batılı bir güç olarak tanımlanamayacağını, en iyi tanımın Cumhuriyetçi tanımlaması olduğunu ve Fransa’nın birincil olarak uluslar topluluğunun, ikincil olarak Batılı uluslar topluluğunun mensubu olduğunu ifade etmekteler. Buna göre Fransa’nın evrensel bir mesajı, dolayısıyla uluslararası ilişkilerde kendine özgü bir pozisyonu vardır ve bu biricik rolü koruması da kendi çıkarınadır. Bu anlayış pratikte sadece Fransa’nın ulusal egemenlik, ulusal bağımsızlık çizgisini sahiplenmesine ve etkin olarak çok kutuplu bir dünyanın savunusunu yapmasına dayanabilir. İkinci gruptakiler yani Atlantikçiler ya da Batıcılar ise tam aksine, Fransa’nın her şeyden önce Batı ailesi denen topluluğun mensubu olduğunu ve Batı dünyasını tehdit eden tehlikelere karşı kendini savunmak için ABD’nin liderliğini kabul etmek gerekliliğini savunmaktalar. Bu temel ayrım çizgisi sağ ile sol arasındaki klasik çatışmayı aşmaktadır ve bugünün Fransa’sında her iki siyasi cephedeki 2 siyasi partide kendine yer bulmaktadır. Birçok konuda bu iki grup arasındaki ayrışma açık olarak görüldü: kendini yönetemeyen devletlere müdahale hakkı, medeniyetler çatışması kavramı, İslam dünyasıyla ilişkiler vizyonu tartışmalarında kendine yer edindi.”[4]
Geçmişte açık bir şekilde Batıcı-Atlantikçi cephede yer alan Nicolas Sarkozy’nin ardından başa geçen Hollande’ın, başlarda eski De Gaulle geleneğini canlandıracağı konusunda Batı’da çeşitli endişeler hakimdi. Ancak şu ana kadar Hollande’ın da dış politikada Sarkozy’den farklı bir pozisyon almadığı ve Atlantikçilikte ısrar ettiği görülüyor. Buna karşın muhalefetteki merkez sağ UMP’de yaşanan dönüşüm dikkat çekici. Partinin yeni lideri Jean-François Copé kısa bir süre önce Slate.fr sitesinde yayınlanan makalesinde, ülkesinin dünyanın yükselen gücü Çin Halk Cumhuriyeti ile olan ilişkilerini geliştirmesi gerektiğini yazarak, klasik Atlantikçi pozisyona alternatif kabul edilebilecek yeni bir söylem geliştirdi.[5] Anlaşılıyor ki sol Atlantikçiliğe kaydıkça, Fransız sağında De Gaulle yönelimi kuvvetleniyor. Çin’in hızlı ekonomik yükselişi de bu durumu kolaylaştıran bir faktör. Didier Billion’a göre Fransa’nın yeniden büyük bir güç haline gelebilmesi için De Gaulle’cü yönelimi yeniden benimsemesi şart.[6] Zira tüm sistem içi aktörlerin küreselleşmeci-Atlantikçi bir pozisyon alması, muhalif görüşlerin demokrasi açısından sakıncalı kabul edilebilecek aşırı sağcı Front National’de (Ulusal Cephe) toplanmasına neden oluyor ve ülkedeki demokrasi zeminini zayıflatıyor. Zaten tam da bu nedenle Copé Hollande’ı aşırı sağın güçlenmesine zemin hazırlamakla suçluyor.[7]
Jean-François Copé
Fransız Cumhurbaşkanı için ziyaretin dış politika ve ekonomiden de önemli bir tarafı var. Zira Le Monde gazetesinde çıkan bir makalede Hollande’ın son dönemde ülkesindeki destek oranının çok düştüğü (% 20’nin altına) belirtiliyor.[8] Türkiye ve ABD ziyaretleri gibi medyatik dış gezilerle bu durumu değiştirmeye çalışan ve şu sıra özel hayatıyla da gündemde olan Hollande’ın, bu durumu ne kadar değiştirebileceği önümüzdeki aylarda görülecek. Ancak Cumhurbaşkanı’nın imaj ve popülaritesi kadar üzerinde durması gereken bir konunun, Fransa’daki yüksek işsizlik oranları olduğu anlaşılıyor. Normal takviminde gerçekleştiği takdirde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 3 yıl sonra 2017’de olacağı düşünülürse, Hollande’ın imajını toparlamak ve sorunları çözmek için yeterince zamanı var gibi gözüküyor.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] “Mr Hollande goes to Washington”, The Economist, Erişim Tarihi: 10.02.2014, Erişim Adresi:http://www.economist.com/news/europe/21595970-state-visit-gives-frances-president-chance-improve-his-countrys-image-mr-hollande-goes.
[2] “Obama invite Hollande pour une visite d’Etat”, Le Monde, Erişim Tarihi: 10.02.2014, Erişim Adresi:http://clesnes.blog.lemonde.fr/2013/11/22/obama-invite-hollande-pour-une-visite-detat/.
[3] “Hollande et Obama: L’alliance entre nos deux pays s’est transformée”, Le Monde, Erişim Tarihi: 10.02.2014, Erişim Adresi: http://www.lemonde.fr/international/article/2014/02/10/une-alliance-transformee-par-barack-obama-et-francois-hollande_4363116_3210.html. İngilizcesi için, “Obama and Hollande: France and the U.S. enjoy a renewed alliance”, Washington Post, Erişim Tarihi: 10.02.2014, Erişim Adresi:http://www.washingtonpost.com/opinions/obama-and-hollande-france-and-the-us-enjoy-a-renewed-alliance/2014/02/09/039ffd34-91af-11e3-b46a-5a3d0d2130da_story.html.
[4] “François Hollande’ın Türkiye ziyareti: Fransız dış politikası için bir test”, Zaman, Erişim Tarihi: 10.02.2014, Erişim Adresi: http://www.zaman.com.tr/yorum_francois-hollandein-turkiye-ziyareti-fransiz-dis-politikasi-icin-bir-test_2196015.html.
[5] “Jean-François Copé: la Chine, un monde à explorer”, Slate.fr, Erişim Tarihi: 10.02.2014, Erişim Adresi:http://www.slate.fr/story/27389/jean-francois-cope-chine-explorer.
[6] “François Hollande’ın Türkiye ziyareti: Fransız dış politikası için bir test”, Zaman, Erişim Tarihi: 10.02.2014, Erişim Adresi: http://www.zaman.com.tr/yorum_francois-hollandein-turkiye-ziyareti-fransiz-dis-politikasi-icin-bir-test_2196015.html.
[8] “François Hollande au plus bas des sondages”, Le Monde, Erişim Tarihi: 10.02.2014, Erişim Adresi:http://www.lemonde.fr/politique/article/2014/02/06/la-cote-de-confiance-de-francois-hollande-tombe-sous-les-20_4361598_823448.html.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder