29 Temmuz 2012 Pazar

Olimpiyat Oyunları


MÖ 8. ve 4. yüzyıllar arasında Zeus onuruna düzenlenen Antik Yunan medeniyetindeki Olimpiyatlardan esinlenerek Fransız eğitimci ve tarihçi Baron Pierre De Coubertin’in 1894’te kurduğu Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin önderliğinde yeniden 1896 yılında Atina’da düzenlenmeye başlayan Olimpiyat Oyunları’nın 30.’su geçtiğimiz gün İngiltere’nin başkenti Londra’da muhteşem bir açılış töreni ile başladı. Her dört yılda bir düzenlenen ve dünyanın en büyük spor organizasyonu niteliğindeki Olimpiyat Oyunları, ekonomi ve kültür açısından da çok önemli bir nitelik taşımaktadır. Bu yazıda Olimpiyatlar’ın tarihçesinden ve Türkiye’nin Olimpiyat geçmişinden söz edeceğim.

1896’da ilk kez Yunanistan’da Atina’da düzenlenen Olimpiyatlar o tarihten itibaren II. Dünya Savaşı haricinde her dört yılda bir istisnasız yapılmış ve şu şehirlerde ve ülkelerde düzenlenmiştir;
1900 – Paris, Fransa
1904 – St. Louis, ABD
1908 – Londra, İngiltere
1912 – Stokholm, İsveç
1916 – Berlin, Almanya
1920 – Antwerp, Belçika
1924 – Paris, Fransa
1928 – Amsterdam, Hollanda
1932 – Los Angeles, ABD
1936 – Berlin, Almanya
1940 – Yapılamadı
1944 – Yapılamadı
1948 – Londra, İngiltere
1952 – Helsinki, Finlandiya
1956 – Melbourne, Avustralya ve Stokholm, İsveç
1960 – Roma, İtalya
1964 – Tokyo, Japonya
1968 – Mexico City, Meksika
1972 – Münih, Almanya
1976 – Montreal, Kanada
1980 – Moskova, SSCB (Rusya)
1984 – Los Angeles, ABD
1988 – Seul, Güney Kore
1992 – Barcelona, İspanya
1996 – Atlanta, ABD
2000 – Sidney, Avustralya
2004 – Atina, Yunanistan
2008 – Pekin, Çin
2012 – Londra, İngiltere
2016 – Rio de Janeiro, Brezilya (yapılacak).

Görüldüğü üzere şimdiye dek 30 kere düzenlenen ancak 28 defa yapılabilen (bir tanesi iki ülkede) Olimpiyat Oyunları’na ABD 4, İngiltere 3, Almanya 3, Fransa 2, Yunanistan 2, İsveç 2, Avustralya 2, Belçika 1, Hollanda 1, Finlandiya 1, İtalya 1, Japonya 1, Meksika 1, Kanada 1, Rusya 1, Güney Kore 1, İspanya 1 ve Çin 1 defa ev sahipliği yapmıştır. 2016 yılında Brezilya da ilk kez Olimpiyatlara ev sahipliği yapacaktır. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan’ın da işaret ettiği üzere Olimpiyatlar henüz Müslüman nüfusu yoğun bir ülkede hiç düzenlenmemiştir. Bu nedenle Türkiye’nin 2020 Olimpiyat Oyunları için önemli bir şansı bulunmaktadır.

Olimpiyat Oyunları denince akla gelen önemli bir konu 1912 yılında 5 kıtadan da sporcunun katıldığı ilk Olimpiyatların ardından 1914’te kabul edilen ve dünyadaki 5 kıtayı sembolize eden Olimpiyat Oyunları bayrağıdır. Olimpiyat Oyunları’nın sloganı ise “Daha hızlı, Daha yüksek, Daha güçlü” anlamına gelen Citius, Altius, Fortius” sözüdür. Olimpiyat Oyunları’nın klasikleşmiş bir unsuru da özellikle son 30 yılda büyük  ve masraflı şovların sergilendiği açılış ve kapanış törenleridir. Ayrıca 1968’den beri Olimpiyat Oyunları için bir maskot da belirlenmektedir.

Olimpiyat Oyunları’nın tarihine zaman zaman siyaset de damgasını vurmuştur. Örneğin SSCB’nin Afganistan’ı işgal etmesinin ardından Soğuk Savaş’ın doruk noktasına çıktığı dönemlerden olan 1980’lerin başında düzenlenen iki Olimpiyatta boykotlar olmuştur. 1980 Moskova Olimpiyatları’na ABD’nin liderliğinde 64 ülke katılmamıştır. 1984 Los Angeles Olimpiyatları’na ise Rusya’nın girişimleriyle 13 ülke iştirak etmemiştir. 1988 Seul Olimpiyatları’na Kuzey Kore de katılım göstermemiştir. 1972 Münih Olimpiyatları’nda Filistin sorununu dünya kamuoyunda gündeme getirmek isteyen Kara Eylül örgütü üyesi Filistinli teröristler 11 İsrailli sporcuyu öldürmüştür. 1936 yılında Nazi Almanya’sında düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda ABD’li zenci atlet Jesse Owens’ın 4 altın madalya kazanması beyaz ırkın üstünlüğüne inanan Nazi lideri Adolf Hitler’i çileden çıkarmış ve dünya kamuoyunun gündemine oturmuştur. 1968 Meksika Olimpiyatları’nda yine zenci sivil hareketlerine katılmış ABD’li iki atlet Tommie Smith ve John Carlos’un direniş selamları da uzun yıllar unutulmayacak bir hareket olarak tarihe geçmiştir.

Olimpiyat Oyunları madalya sıralamasında ABD’nin toplamda büyük üstünlüğü bulunurken, ABD’yi SSCB dönemi de dahil edilirse Rusya, sonrasında da İngiltere izlemektedir. Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti’nin hızlı yükselişi dikkat çekicidir. İlk kez 1908 yılında Olimpiyatlara katılan Türkiye ise ilk madalyasını 1936 Olimpiyatları’nda  “Mersinli” lakabıyla anılan Ahmet Kireççi’nin serbest güreşte 3. olarak bronz madalyası ile almıştır. Aynı yıl 61 kiloda güreşen Yaşar Erkan Türkiye’ye Olimpiyatlar tarihindeki ilk altın madalyasını getirmiştir. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan 1948 Londra Olimpiyatları’nda Türk sporcuları oldukça başarılı olmuş, serbest ve grekoromen güreşte 6 altın, 4 gümüş ve 1 bronz, atletizmde de üç adım atlamada Ruhi Sarıalp ile 1 bronz olmak üzere toplam 12 madalya alarak madalya tablosunda 7. sırada yer almıştır. Ruhi Sarıalp’in aldığı bu madalya, 2004 Atina Olimpiyatları’nda Eşref Apak’ın çekiç atmada aldığı bronz madalyaya kadar atletizmde Türkiye’nin tek madalyası olarak kalmıştır. Türkiye’nin madalya grafiği incelendiğinde Fransızların ünlü “Etre fort comme un Turc (Türk gibi kuvvetli olmak)” sözünü hatırlatırcasına güreş ve daha arka planda da olsa halter branşlarında başarılı olduğumuz görülmektedir. Olimpiyatlarda kazandığımız toplam 37 altın madalyamızın 28’i serbest ve grekoromen güreşten, 8 tanesi halterden, 1 tanesi ise judodan gelmiştir. Naim Süleymanoğlu 1988, 1992 ve 1996 Olimpiyatları’nda üstüste 3 defa altın madalya kazanarak gerçek bir Türk spor efsanesi olmuştur. Halil Mutlu da 1996, 2000 ve 2004 yıllarında üstüste 3 defa altın madalya alarak Süleymanoğlu’nun başarısını tekrar etmiştir. Haltercilerimiz Süleymanoğlu ve Mutlu dışında en başarılı sporcularımız 2’şer altın madalya kazanan güreşçilerimiz Mustafa DağıstanlıMithat Bayrak ve Hamza Yerlikaya, 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya kazanan güreşçimiz Hamit Kaplan’dır. Olimpiyat tarihimizdeki toplam 23 gümüş madalyanın 16’sı serbest ve grekoromen güreş, 2 tanesi boks, 2 tanesi tekvando, 1 tanesi halter, 2 tanesi atletizmden alınmıştır. Toplam 22 bronz madalyamızın 13 tanesi serbest ve grekoromen güreşten, 3 tanesi bokstan, 2 tanesi atletizmden, 2 tanesi taekwondodan, 1 tanesi judodan, 1 tanesi halterden alınmıştır. 2004 yılında Atina Olimpiyatları’nda sporcumuz Nurcan Taylan halterde altın madalya kazanarak Türkiye’ye altın madalya kazandıran ilk kadın sporcu olmuştur. 

2012 Olimpiyatları’nda da Türk sporculardan atletizmde daha önce 2 gümüş madalya kazanmış Elvan Abeylegesse’nin yokluğuna karşın yeni madalyalar beklenmektedir. Daha önemli bir gelişme ilerleyen yıllarda 2020 Olimpiyatları’nın kazanılması olacaktır.

Dr. Ozan Örmeci

Hiç yorum yok: