2 Temmuz 2025 Çarşamba

Azerbaycan-Rusya İlişkilerinde Gerilim Artıyor


Kafkasya ve Asya'da son yıllarda başarılı otoriter yönetim modelleriyle adından söz ettiren Rusya (Federasyonu) ile Azerbaycan (Cumhuriyeti) arasında son dönemde bazı gerginliklerin yaşanması uluslararası siyasette dikkat çeken bir gelişme olarak not edilmeli. İki devletin güçlü liderleri İlham Aliyev ile Vladimir Putin'in 2024 yılı Ağustos ayında resmi olarak görüşmelerinin ve hatta Aliyev'in Putin'i kendi evinde ağırlamasının ardından ilişkilerde çok iyi bir döneme girildiği düşünülürken, 2024 yılı sonundan başlayarak yaşanan bazı olaylar iki müttefik devletin arasını açtı. Bu yazıda, Azerbaycan-Rusya ilişkilerinde yaşanan gerginlikleri mercek altına alacağım.

İki ülke liderleri Sayın Vladimir Putin ile Sayın İlham Aliyev'in ev görüşmeleri (Ağustos 2024)

İlişkilerde pürüzü yaratan ilk olay, 2024 yılı sonlarında, Aralık ayının 27'sinde Azerbaycan Havayolları'na ait 8432 sefer sayılı yolcu uçağının Kazakistan'da düşmesiyle başladı. Yolcu uçağının düşürülmesi nedeniyle Azerbaycanlı yetkililer Rusya'yı suçlarken, Rus yetkililer ise olayın araştırılması gerektiğini ifade ettiler. 38 yolcunun hayatını kaybettiği ve 29 yolcunun yaralandığı kaza sonrasında, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, olaya Rus hava savunma sistemlerince ateşlenen füzelerin neden olduğunu belirterek, ancak bunun kasıtlı olduğunu söylemediklerini açıklamıştı. Rus lider Putin ise, kaza nedeniyle Aliyev'den özür dilerken, bunun "trajik bir olay" olduğunu söylemiş, ancak Rusya'nın olay nedeniyle sorumluluk kabul ettiğine dair bir ifade kullanmamıştı. Akademisyen Sedat Laçiner'e göre ise, Rus yetkililer, bu konuda sis ve kuşların uçağa çarpması gibi nedenler ileri sürerek kendilerini savunmaya çalıştılar ve sorumluluk üstlenmediler. Geçen günler içerisinde ortaya konan fotoğraf ve belgelerle olayın bir kaza olmadığı anlaşılır ve Rusya'nın hava savunma sistemlerinin kazaya neden olduğu açıklanırken, iki devletin arasına da ilk kez kara kedi girmiş oldu. Azerbaycan tarafı olay karşısında Moskova'ya öfkeyle tepki verirken, Rusya ise olayı geçiştirmeye ve kaza nedeniyle Ukrayna'yı suçlamaya çalıştı. 

İki ülke ilişkilerini geren ikinci olay ise 2025 yılı Haziran ayı sonlarında yaşandı. Rusya'nın Yekaterinburg şehrindeki polis baskınlarının ardından iki Azerbaycanlının (Ziyaddin Safarov) ve Hüseyin Safarov kardeşler) güvenlik güçlerinin kontrolündeyken işkenceyle öldürülmesi, Bakü'nün büyük öfkesine neden oldu. Azerbaycan Başsavcılığı tarafından soruşturulan olay sonrasında Bakü'de Rusya karşıtı sesler güçlenirken, bu olayın hemen sonrasında Azerbaycan'daki Rus haber ajansı Sputnik'in ofisine yapılan polis baskını dikkat çekti. Azerbaycan İçişleri Bakanlığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında, Sputnik'in Şubat 2025'te resmi akreditasyonu iptal edilmesine karşın faaliyetlerine devam etmesi nedeniyle gerçekleştirilen baskın, iki ülke ilişkilerinde son aylarda yaşanan gerginliğin yeni bir doruk noktası oldu. Azerbaycanlıların Rusya'da Türk kökenleri nedeniyle hedef alındığı düşüncesiyle, Bakü tarafından Rusya’nın kamu ve özel kuruluşlarıyla Azerbaycan’da planladığı tüm konser, festival, tiyatro oyunu, sergi ve benzeri kültürel etkinlikler de iptal edildi.

Bu olayları, yaşanan bir kaza ve iç işlerinde yaşanan bazı olumsuz gelişmelere dayalı olarak oluşan geçici bir diplomatik kriz olarak değerlendirmek şimdilik daha akla yatkın bir ihtimal olarak gözükse de, bu olayların arka planında Rusya'nın Gürcistan (2008) ve sonrasında Ukrayna'da (2014, 2022-) uyguladığı yayılmacı ve komşu devletlerin toprak bütünlüğüne saygı duymayan politikaların Azerbaycan'da yarattığı tepkiler ve resmi Bakü'de buna dayalı olarak gelişen Rusya'yı Batı ile ilişkiler kurarak dengeleme politikasının olduğu da iddia edilebilir. Zira uçak kazası sonrasında Cumhurbaşkanı Aliyev'in normalden farklı olarak oldukça sert bir açıklama yapması ve ilişkilerin normalleşmesi için bazı şartlar ileri sürmesi dikkat çekmişti.

Fakat genel resme bakıldığında, otoriter yönetim modeliyle bilinen ve enerji kaynaklarının kalkınma ve devletin güçlendirilmesi için harcanması temelinde gelişen iki devletin birbirlerinden çok da farklı olmadığı düşünüldüğünde, bu krizin büyük bir jeopolitik eksen değişikliğinden ziyade, diplomatik kriz olarak değerlendirilmesi daha mantıklı durmaktadır. Bu ise, her iki tarafta da milliyetçiliği konsolide eden ve ulusal gururu okşayan geçici bir durum olarak değerlendirilebilir.

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

Hiç yorum yok: