Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na 15. defa hitap etmek için Amerika Birleşik Devletleri'nin New York şehrine giden 12. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Sorunu'nun Gazze krizi ile ulaştığı insanlık açısından vahim noktayı tüm dünyaya duyurduğu konuşmasının ve bunu müteakiben ABD Başkanı başkanlığında BM Genel Kurulu'nda Gazze krizini görüşmek için düzenlenen Müslüman Liderler Zirvesi'nin ardından, ABD'nin başkenti Washington DC'ye geçerek, burada Beyaz Saray'da 45. ve 47. ABD Başkanı Donald Trump'la görüştü. Önceki Başkan Joe Biden döneminde Beyaz Saray'da kabul edilmemesini ülkesi adına küçük düşürücü bir durum olarak kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşadığı sorunlara karşın halen dünyanın birçok açıdan lider ülkesi kabul edilen ABD'deki temaslarına büyük önem verdiğini bu vesileyle bir kez daha göstermiş oldu.
Aslında, daha önce de birçok kez gündeme gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beyaz Saray ziyareti, son birkaç günde gelişen hızlı gayrıresmi diplomasi neticesinde kesinleşti. Öyle ki, ana muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı Özgür Özel'in gündeme getirdiği üzere, ABD Başkanı'nın oğlu Eric Trump'la geçtiğimiz günlerde Dolmabahçe Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştiren Türkiye Cumhurbaşkanı, Trump'ın oğluyla yaptığı görüşme ile bu ziyaretin altyapısını sağlamış oldu. Öyle ki, ABD Başkanı Trump, sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı 25 Eylül’de Beyaz Saray’a davet ettiğini ve gündemde büyük ölçekte Boeing yolcu uçağı ile F-16 ve F-35 savaş uçakları satışının bulunduğunu açıkladı. Erdoğan'ın bu hamlesi muhalif basın-yayın organlarınca bence hatalı bir şekilde "ABD Başkanı'ndan randevu alabilmek için ticareti kullanıyor" eleştirilerine maruz kalırken, aslında Türkiye Cumhurbaşkanı, bir taşla iki kuş vurarak, Türkiye'nin hava savunması için çok gerekli olan savaş jetleri ile THY'nin ve Türkiye turizminin önemli bir ihtiyacı olan yeni yolcu uçaklarının uygun koşullarda tedarik edilebilmesi için ABD Başkanı ile kişisel yakınlığını ve aile bağlarını kullanarak ülkesi adına avantaj sağlamaya çalıştı. Şunu da belirtmek gerekir ki, devletler arası ilişkilerde bu tarz stratejik ve büyük alımların planlamaları seneler öncesinde yapılır ve kişilerin inisiyatifi genelde arka planda kalır.
25 Eylül'deki beklenen görüşme yaklaşık 2 saat 20 dakika sürmüştür. Görüşme öncesinde kapıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bekleyen Başkan Trump, Cumhurbaşkanı arabasıyla kapıya yanaşıp inince, ona sıcak bir karşılama yapmış, ayrıca içeride görüşme öncesinde basın mensuplarının da katıldığı yaklaşık 25 dakikalık bir ön görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu ön görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı öven sözler kullanan Donald Trump, Türkiye'ye ABD'den satın almak istediği sistemler konusunda yardımcı olmak istediğini belirtmiş ve ilk döneminde Rahip Brunson krizini birlikte çözdüklerini hatırlatmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, yanlış anlaşılma olmaması ve güzel Türkçemizin tüm dünyada duyulması adına Türkçe olarak yaptığı konuşmada, Türk delegasyonu olarak bu ziyaret nedeniyle çok mutlu olduklarını ve Türk-Amerikan ilişkilerinde Başkan Trump döneminde atılım yapmak istediklerini kaydetmiştir. Erdoğan, ayrıca, Heybeliada Ruhban Okulu konusunda Türkiye'nin üzerine düşen her türlü adımı atmaya hazır olduklarını belirtmiştir. Başkan Trump, ek olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşleri konusunda oldukça kararlı ve sert bir adam olmasını övmüş ve Türkiye'nin Ukrayna ile savaşa devam eden Rusya ile enerji ticaretinde kısıtlamaya gitmesini istediğini açıkça belirtmiştir. Trump, ikili ticareti geliştirmek istediklerini de belirtmiştir.
Soru-cevap kısmında ise, Başkan Trump, Türkiye'ye Patriot hava savunma sistemi, F-35 beşinci nesil savaş jetleri ve F-16 savaş jetleri konusunda yardımcı olmaya hazır olduklarını bir kez daha belirtmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, soru üzerine, Başkan Trump'ın barış girişimlerine destek verdiklerini ve onun başarılı olmasını istediklerini belirtmiştir. Başkan Trump ise, Türkiye'ye yönelik CAATSA yaptırımlarının kaldırılabileceğini söylemiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diğer liderlerle güçlü ilişkilerinden istifade ettiklerini vurgulamıştır. Bu şekilde, iki lider, görüşmeler öncesinde aralarında herhangi bir problem olmadığını ve iyi anlaştıklarını ispatlamışlar ve içerideki görüşmeler öncesinde olumlu sinyaller vermişlerdir. Başkan Trump, ayrıca, Amerikan iç kamuoyuna yönelik mesajlar da vererek, kendisinden önceki Demokrat Başkanları kötülemiş ve onların başarısızlıklarını sıklıkla gündeme getirmiştir.
Daha sonra ise görüşmelere geçilmiş ve heyetlerin 140 dakikalık müzakereleri sonrasında yavaş yavaş uzlaşılan konular hakkında basın-yayın organlarına haberler düşmeye başlamıştır. Başkan Trump, görüşme için "harika bir görüşmeydi" ifadelerini kullanırken, yüzü gülen Cumhurbaşkanı Erdoğan da ABD'den ayrılarak Türkiye'ye dönüş için yola çıkmıştır. Görüşme sonrası T.C. İletişim Başkanı Burhanettin Duran da sosya medya hesabından bir açıklamada bulunmuş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD seyahatinin oldukça yüksek tempolu ve verimli geçtiğini belirtmiştir. Görüşmeler sırasında çekilmiş bir fotoğraf da kısa sürede olay yaratmış ve Başkan Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı koltuğuna oturturken sandalyesini çekerek jest yapması, Türk basın-yayın organlarınca iki ülke arasındaki güçlü bağların bir göstergesi olarak yorumlanmıştır. ABD dönüşü uçakta açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, görüşmelerde 100 milyar dolarlık ikili ticaret hacmi hedefine ulaşmak için gümrük vergilerinin gözden geçirilmesi de dahil birçok siyasi ve ekonomik konuda kapsamlı görüşmeler yaptıklarını ve bu görüşmelerin başarılı geçtiğini açıklamıştır. Görüşmelere dair basına düşen haberler incelendiğinde, birkaç konu öne çıkmaktadır:
1. Enerji İş Birliği: Rusya ve İran gibi ABD'nin hasım kabul ettiği ülkelere yoğun bir enerji bağımlılığı olan Türkiye, ABD heyeti ile varılan uzlaşı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun imzaladığı anlaşma neticesinde, yeni dönemde ABD'den LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) alımlarına başlayacaktır. Bu, Türkiye'nin enerji politikasındaki çeşitlendirme arayışının bir uzantısı olup, Rusya, İran ve Azerbaycan'la olan enerji ilişkilerini kapsamlı ölçüde etkilemeyeceği düşünülmektedir. Ayrıca iki ülke nükleer enerji alanında iş birliği konusunda da uzlaşmaya varmış ve bu konuda bir mutabakat zaptı imzalamışlardır. Bu anlaşma uyarınca, Akkuyu Nükleer Santrali sonrasında Türkiye'nin nükleer enerji konusunda ABD ile iş birliğine yönelmesi mümkün hale gelmiştir. Bu konudaki gelişmeler zaman içerisinde belli olacaktır.
2. Boeing Alımı: Yıllardır devam eden müzakerelerin ardından, THY'nin atılım yapmasına adına, görüşmede, ilerleyen yıllarda sayısı 150'yi bulacak şekilde Boeing uçaklarının satın alınması konusunda mutabakata varılmıştır. Bu şekilde, Türkiye, THY ile turizm ve hava yolları konusunda bir dünya markası olma yolunda ilerlemektedir.
3. Heybeliada Ruhban Okulu: 1971'den beri eğitimine ara veren Heybeliada Ruhban Okulu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dindarlara ve inançlara saygılı laik çizgisi uyarınca, yeni dönemde yeniden eğitime başlayabilmesi konusunda ön mutabakata varılmış ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu ön görüşmede açıkça belirtmiştir.
4. Savunma İş Birliği: Bu konuda henüz net açıklamalar yapılmasa da, iki liderin F-16'lar, F-35'ler ve Türkiye'nin 2030'larda üreteceği milli muharip uçak KAAN'a F110 motorunun yerleştirilmesi gibi konuları görüştükleri ve bu yönde mesafe kat edildiği düşünülmektedir. Ancak Türkiye'nin halen CAATSA yaptırımlarına maruz kalması ve bu konuda Cumhuriyetçi Parti'nin sayısal üstünlüğünün bulunduğu ABD Kongresi'nin de onayının gerekmesi nedeniyle, bu konuların çözümlenmesi biraz daha zaman alabilecektir.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 25 Eylül 2025 tarihli Beyaz Saray ziyareti başarılı geçmiş, iki lider bir polemik ya da kriz yaşamamış, genel olarak ticaret ve siyasi ilişkilerin uyumlu şekilde devamına destek verdikleri anlaşılmış ve kriz yaratabilecek sorunlu konulara girilmeden iş birliği konuları üzerinde durulmaya gayret edilmiştir. Beklenen savunma iş birliği ve Boeing alımları dışında Heybeliada Ruhban Okulu ve enerji iş birliği konuları ise sürpriz gelişmeler olarak değerlendirilebilir. Bu ziyaret ve varılan uzlaşı, giderek çok kutuplu hale gelen bir dünyada Türk-Amerikan ilişkilerinin halen güçlü ve etkili olduğunu gösteren önemli bir adım olmuştur. Hatta Türkiye'nin dünyada eriştiği güçlü ve gelişmiş konumunu içeride daha demokratik ve liberal bir sistem uygulayarak pekiştirmesi durumunda, iki ülke arasındaki ilişkilerin yakın gelecekte daha da gelişmesi mümkündür.
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder