5 Kasım 2023 Pazar

2024 ABD Başkanlık Seçimleri: Trump'ın İkinci Dönemi Yaklaşıyor Olabilir

 

5  Kasım 2024 tarihinde yapılacak olan 60. ABD Başkanlık seçimlerinde artık son bir yıla girilirken, potansiyel adaylar arasındaki rekabet ve seçime ilişkin öngörüler de hızla artıyor. Bu yazıda, 2024 ABD Başkanlık seçimleri için artık son 365 güne girilirken, ABD'de yaşanan gelişmeleri özetlemeye çalışacağım.

Demokrat Parti adına 2020'de pandemi sürecinde seçilen 46. ABD Başkanı Joe Biden, ilerleyen yaşına rağmen partisinin en popüler ve bilinir ismi olarak yeniden aday olacak gibi gözüküyor. Biden'ın önündeki tek ciddi engel ise ciddi bir sağlık sorunu olabilir. Demokratlar adına Dean Phillips, Terrisa Bukovinac, Vermin Supreme, Türk asıllı tv şovmeni Cenk Uygur ve Marianne Williamson gibi başka renkli ve iddialı Başkan adayları olsa da, Biden'ın Başkan adayı olmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Cumhuriyetçiler adına da belirsizlikler büyük ölçüde azaldı ve Biden'a karşı seçimi kaybeden 45. ABD Başkanı Donald Trump'ın aday olması bekleniyor. Trump'ın önündeki tek ciddi sorun ise Başkan adaylığına yönelik olarak karşısına yasal engellemelerin çıkarılması olacaktır. Cumhuriyetçilerde de bir ara Trump'tan bile daha popüler hale gelen Florida Valisi Ron DeSantis, ABD'nin eski Birleşmiş Milletler temsilcisi Nikki Haley, Hindistan asıllı süper zengin işadamı Vivek Ramaswamy, New Jersey Valisi Chris Christie, Senatör Tim Scott, Ryan Binkley, Arkansas Valisi Asa Hutchinson ve Kuzey Dakota Valisi Doug Burgum gibi ciddi alternatifler olsa da, bu saatten sonra Trump'ın önünde durabilmek kolay değil. Zira siyasi bilgisi pek yüksek düzeyde olmasa da, Trump, artan göç, terörizm, radikal İslam, yükselen Çin, İsrail ve ABD müttefiklerine yönelik Ortadoğu'da artan İran tehdidi ve Amerika'daki ekonomik sorunlar gibi temalar üzerinden kitlelerle çok güçlü bir iletişim kurabiliyor ve bu doğrultuda ciddi paralar harcamaktan da kaçınmıyor. Trump, bir dönem aradan sonra yeniden Başkan seçilebilirse, bunu başaran Demokrat Partili Grover Cleveland'dan sonra (1885-1889, 1893-1897) ikinci ABD Başkanı olarak tarihe geçecek.

Salıncak eyaletlerde Trump'ın üstünlüğü Biden yönetimi için alarm niteliğinde bir veri

Güncel anketler, 2021 yılı başında Trump taraftarlarınca yapılan ABD Kongresi baskını sonrasında siyasi kariyerinin bittiği düşünülen Trump'ın halk nezdinde halen çok güçlü olduğunu gösteriyor. Öyle ki, ünlü New York Times gazetesince yayınlanan güncel bir ankette, Trump, Nevada, Georgia, Arizona, Michigan, Pensilvanya ve Wisconsin gibi salıncak eyaletlerde Biden'ın epey önünde gözüküyor. Bu eyaletlerden yalnızca Wisconsin'da Biden üstün durumdayken, diğer eyaletlerde Trump önde gözüküyor. Dahası, aradaki fark da 1-2 puanın oldukça ötesinde. Bu nedenle, salıncak eyaletleri kazanan bir Trump'ın, toplam oyda Biden'ın gerisinde kalsa bile, ABD'deki iki dereceli "Electoral College" (Seçmen Kurulu) sistemi sayesinde Başkan seçilebilmesi gayet mümkün gözüküyor.

Peki, nasıl oluyor da kadınlar, Afrikalı Amerikalılar ve Hispanik kökenlilerden bu kadar az oy alabilen ve sürekli pot kırmasıyla bilinen bir Başkan adayı -üstelik ABD'nin ekonomik verilerinin o kadar da kötü olmadığı bir dönemde- anketlerde önde olabiliyor? Bunun sebebi, kuşkusuz, Biden yönetiminin heyecan vermeyen ve yıldız yaratamayan sönük yapısı ve ABD'deki siyasete yön veren ve aslında demokrasiye de engel teşkil etmeye başlayan lobi sistemiyle alakalı. İbrahim Anlaşmaları ile İsrail ve Yahudi lobisi desteği konusunda büyük mesafe kat eden Trump, Hamas saldırısı sonrasında Biden yönetiminin İsrail'e yönelik koşulsuz desteğine rağmen, İsrail veya Yahudi lobisi ve savunma sanayisinin destek vereceği aday olarak öne çıkıyor. Benzer şekilde, ABD üzerinde ciddi etkisi olan anti-demokratik Körfez rejimleri de demokrasiyi önemsemeyen ve otoriter yönetimlere açık çek sunacağını açıkça söyleyen Trump'a daha sıcak bakıyorlar. Rusya'daki Putin yönetiminin Trump'a destek vereceği de gayet iyi biliniyor. Joe Biden ise, Avrupa Birliği (AB) ve demokratik ülkelerden daha yoğun destek alsa da, Clinton veya Obama dönemlerindeki gibi bir toplumsal dalga yaratamadığı için, şimdilik anketlerde geride gözüküyor. Ancak şunu da eklemek gerekir ki, genel toplamda fark oldukça az ve Biden'ın iyi bir kampanya dönemi sayesinde yeniden üstünlüğü ele geçirmesi halen mümkün. Üstelik Trump'ın Rusya'ya yakınlığı ve Çin ve İran'ı yeniden hedef tahtası haline getirme riskine karşın, Çin ve İran gibi ülkelerin de Biden yönetimine destek vermeleri akla yatkın bir ihtimal. 

Bu noktada BBC'nin "olası bir ikinci Trump dönemi nasıl olacaktır?" konulu haberi de dikkat çekiyor. Anthony Zurcher'in hazırladığı habere göre, Cumhuriyetçi elitlerin "Agenda47" adıyla hazırladıkları kampanyada, ikinci Trump dönemine dair önemli tüyolar var. Buna göre, Trump, bu defa seçim kampanyasında yüksek enerji fiyatlarına bağlı olarak gelişen enflasyon konusuna odaklanacak ve özellikle geleneksel Demokrat Parti tabanı olan işçileri ve orta sınıf mensuplarını kendisine çekmeye çalışacak. Trump, Eğitim Bakanlığı'na girmiş tüm Marksist, radikal ve yobazları işten atacağını söyleyerek, devlet katında sol ideolojiye yönelik büyük bir temizlik yapacağının da sinyallerini veriyor. Ancak elbette, söz konusu olan kişi Trump olunca, hiçbir şeyin önceden tahmin edilmesi mümkün değil. Çünkü bu egosu büyük iş insanı, kararları daha çok kişisel sezgilerine göre alıyor ve yeri geldiğinde hiçbir danışmanını dinlemeden hareket edebiliyor.

Sonuç olarak, 2024 ABD Başkanlık seçimlerini kim kazanırsa kazansın, ABD'nin küresel liderliğinin zayıflamaya devam edeceği kesin gibi. Bunun temel sebepleri ise; dünya genelinde demokratik ideallere yönelik bağlılık ve yönelimde yaşanan duraklama ve Putin ve Şi gibi otoriter yönetimlere sahip Rusya-Çin ekseninin son yıllarda siyaset ve ekonomide kazandıkları başarılarının önüne geçilememesi. Nitekim Biden yönetiminin tüm gayretlerine rağmen Rusya'nın Ukrayna işgali neredeyse unutulmaya yüz tuttu ve Çin'in ekonomik yükselişi de yavaşlamasına karşın halen sürüyor. Bu trende yakın gelecekte nükleer başlıklara sahip İran'ın da ekleneceği düşünülürse, ABD'nin küresel liderliğinin iflas arifesinde olduğu bile söylenebilir. Bu nedenle, Başkan Biden ve Demokrat yönetimin acil olarak müttefiklik ilişkilerini canlandırması, Gazze krizinin çözülmesinde liderlik başarısı göstermesi ve Türkiye'yi yeniden ABD müttefiki bloka eklemlemesi gibi seçenekler ilerleyen günlerde gündeme gelebilir. Zira şu bir gerçek ki, Trump'ın Başkanlığı durumunda, ABD, yine uluslararası sözleşmeler, anlaşmalar ve kurumlara sırtını dönen ve iyice içe kapanan bir ülke haline gelecek ve küresel liderliğini de adı konmamış bir şekilde artık sonlandıracaktır. Biden yönetiminde ise, tüm sorunlara rağmen, ABD'nin demokrasi cephesi olarak küresel liderliğini sürdürme şansı bulunmaktadır. 

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ



Hiç yorum yok: