12 Aralık 2018 Çarşamba

Sarı Yelekliler Protestoları ve Emmanuel Macron'un Siyasi Geleceği


Giriş
Siyasal kültür literatüründe daha çok devrimci siyasal gelenekle özdeşleşen Fransa, son birkaç haftadır -bunu doğrularcasına- 2018'in Kasım ve Aralık aylarında kitleselleşerek çok büyük protesto gösterileri düzenleyen “Sarı Yelekliler” (Gilets Jaunes) hareketiyle çalkalanıyor. Fransa ve dünyada büyük ses getiren ve kimilerince 1789 Fransız Devrimi’ni sürükleyen “sans-culottes” (baldırı çıplaklar) adlı halk kitlesine, kimilerince 1934 yılında parlamentoya doğru yürürken şiddetle bastırılan Charles Maurras ve onun faşist çizgideki Action Française hareketine, kimilerince 1953 yılında yaptığı vergi protestolarıyla çok etkili olan popülist Fransız siyasetçi Pierre Poujade ve onun takipçileri Poujadistlere, kimilerince meşhur 1968 Mayıs olaylarına, kimilerince 2010-2013 Arap Baharı sürecine, kimilerince 2013 İstanbul Gezi Parkı olaylarına, kimilerince de 2013’te Bretonya (Bretagne) bölgesinde etkili olan “Bonnets Rouges” (Kırmızı Boneliler) eylemlerine[1] benzetilen bu protesto hareketi, daha şimdiden Avrupa ve dünyada benzer hareketlere neden oldu. Öyle ki, Mısır hükümeti, benzer protesto gösterilerinden korkarak “Sarı Yelek”[2] satışına yasak getirirken[3], son günlerde Belçika, Hollanda ve hatta Irak’ta da benzeri gösteriler düzenlenmeye başladı. Bu yazıda, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u göreve seçildiği günden bu yana en çok hırpalayan konu olan ve halk desteğini de son dönemde ciddi şekilde azaltan Sarı Yelekliler (Gilets Jaunes) protestolarını ve bunun Macron’un ve Fransa’nın siyasi geleceğine etkisini analiz etmeye çalışacağım.

Nasıl Başladı?
Sarı Yelekliler hareketinin fitili, internet kaynaklarında yer alan iddialara göre, change.org sitesinde Seine-et-Marne bölgesinde başlatılan ve Kasım ayında 300.000’i bulan bir imza kampanyası ile başladı.[4]  Jacline Mouraud adlı Fransız vatandaşı bir kadının Ekim ayı içerisinde Facebook hesabında yayınladığı ve Macron hükümetinin vergi politikasını eleştiren videonun[5] birkaç hafta içerisinde milyonlarca kişi tarafından izlenmesi ve desteklenmesi ardından, “Sarı Yelek” giyen göstericiler ilk kez Fransa sokaklarında görülmeye ve sivil direniş eylemleriyle polisi ve hükümeti zorlamaya başladılar. Hareketin sözcüsü olarak ortaya çıkan Eric Drouet adlı Melun’da yaşayan bir kamyon şoförünün Kasım ayı içerisinde bir televizyon programında Fransız halkını gösterilere çağırması ise[6], şaşırtıcı bir şekilde ülke genelinde ses getirdi ve gösteriler giderek büyüdü. Öyle ki, Jacline Mouraud ve Eric Drouet gibi halktan insanlar, kısa sürede ülke genelinde tanınan televizyon yıldızları ve önemli siyasi figürler haline geldiler.

Çektikleri videolarla Sarı Yelekliler protestolarının büyümesine neden olan 4 Fransız vatandaşı: Jacline Mouraud, Eric Drouet, Ghislain Couttard ve Fly Rider

Hareketin bu denli etkili olmasında, kuşkusuz, sosyal medya ve internet kullanımı da son derece etkili oldu. Ancak elbette temel motivasyon kaynağı, Macron hükümetine yönelik tepkilerin ve yaşam standartlarındaki düşmenin halkta artık belirli bir öfke birikimine yol açmasıydı. İnternet üzerindeki çeşitli sitelerden haberleşerek, bulundukları şehirlerdeki park ve avmlerde buluşan ve birbirlerinden habersiz ve dağınık olarak protesto gösterileri düzenlemeye başlayan Sarı Yele[7] Dolayısıyla, Sarı Yelekliler, Fransa'da kısa sürede kitleselleşti ve büyük bir protesto dalgası haline gelmeye başladı. Sarı Yelekliler, zamanla daha organize bir şekilde seslerini Paris’te duyurmaya karar verdiler. Paris’te düzenlenen 17 Kasım 2018 tarihindeki büyük gösterilerin ilk etabında (Act I), katılımcıların sol görüşlü gençlerden ziyade, taşra kentleri ve banliyölerden gelen 30’lu yaşlarının sonlarında ve 40’lı yaşlardaki orta sınıfa mensup insanlar olduğu gözlemlendi. 17 Kasım 2018’de Paris’te başlayan protesto gösterileri giderek daha da kalabalık ve popüler hale gelirken, bu noktada polisle çatışmalar, yaralanmalar ve tutuklamalar da başlamış oldu. Zamanla üniversite öğrencileri ve liseliler de okullarında blokaj ve boykot eylemleri düzenleyerek protesto gösterilerine katılmaya başladılar. Dolayısıyla, Sarı Yelekliler, Fransa'da kısa sürede kitleselleşti ve büyük bir protesto dalgası haline gelmeye başladı.

Protesto Gösterileri
17 Kasım 2018 Cumartesi günü ilk büyük eylemini (Act I) Paris’te gerçekleştiren Sarı Yelekliler, bu haftadan itibaren her Cumartesi günü, daha çok taşra kentlerinden gelen memnuniyetsiz Fransızlar ve Paris banliyölerinde yaşayan kent yoksullarının katılımıyla büyük gösteriler düzenlemeye başladılar. 300.000 civarında vatandaşın katıldığı[8], 1 kişinin hayatını kaybettiği, 409 kişinin yaralandığı ve 73 kişinin gözaltına alındığı 17 Kasım gösterilerinden sonra, 24 Kasım’da “Act II” adı verilen, 166.000 civarında vatandaşın katıldığı[9], 84 yaralının olduğu ve 307 gözaltının yapıldığı ikinci büyük gösteri düzenlendi.[10] Sonraki Cumartesi olan 1 Aralık’ta, gösteriler, Paris dışındaki diğer büyükşehirlerde de etkisini göstermeye başladı. 1 Aralık gösterilerinde vandalizm ve şiddet unsurları da daha yoğun olarak gözlemlendi.[11] 136.000 kişinin katılımıyla gerçekleşen “Act III”, 263 yaralı ve 630 gözaltıya neden olurken, 8 Aralık’ta 125.000 eylemcinin katıldığı “Act IV” gösterilerinde yaralı sayısı 118 ve gözaltına alınanların sayısı 1.723 olarak açıklandı.[12] “Act IV” sürecinde büyük olaylardan korkulduğu için Paris’te hayat durdu ve birçok önemli turistik bina ve müze, halka ve turistlere kapatıldı. Olaylar nedeniyle Fransa’da son birkaç haftada binlerce kişi tutuklanır ve yüzlerce kişi yaralanırken, İngiliz The Independent gazetesi olaylar sürecinde ölen kişilerin sayısını 4 olarak belirtiyor.[13] Ayrıca gösteriler sırasında Zafer Takı’nın (Arc de Triomphe) altında bulunan müzenin göstericiler tarafından talan edilmesi sırasında Fransa Cumhuriyeti’nin sembolü olan Marianne heykelinin yüzünün paramparça edilmesi[14], dikkat çekici bir detay ve göstericiler arasındaki Cumhuriyet karşıtı radikal unsurları göstermesi açısından manidar bir olay.

Protestoların 'anti' duruşunu özetleyen bir pankart: Macron=Azil, Hükümet=İstifa, Sistem=İptal

Ne İstiyorlar?
Sarı Yelekliler gösterilerine katılan protestocuların Cumhurbaşkanı Macron’dan beklentilerine baktığımızda; halkın satın alma gücünün artması, işsizlik oranlarının düşürülmesi, vergilerin azaltılması ve Fransa’da yasadışı olarak bulunan ve çalışan göçmenlere izin verilmemesi gibi talepler olduğu ve halkın bu taleplerde son derece katı ve ısrarcı davrandıkları görülmektedir. Bunlar ilk bakışta sol ekonomik talepler gibi gözükse de, göçmen karşıtlığı, siyasal spektrumda daha çok aşırı sağın sahiplendiği bir meseledir. Bunlar dışında, Fransa’da yaşayan Türklerle yaptığım görüşmelerden edindiğim bilgiler doğrultusunda, Cumhurbaşkanı Macron döneminde emeklilerden alınan vergilerin yükseltilmesi ve şehirlerarası otoyollarda radar hız sınırının 90 kilometreden 80 kilometreye düşürülmesi[15] gibi konular da ilginç bir şekilde Cumhurbaşkanı’na karşı biriken öfkenin ana unsurları içerisinde sayılmaktadır. Daha önemlisi ise, Fransa'da görünürde bir ekonomik kriz yaşanmamasına rağmen, hayat şartlarının giderek zorlaşması ve ek vergiler ve zamlarla birlikte halkın alım gücünün son dönemde hissedilir şekilde düşmesidir. Ayrıca son birkaç yılda Fransa’da siyasete yeni bir renk getiren genç Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, bankerlik geçmişi ve snob (ukala) siyasal üslubu nedeniyle “seçkinci” (elitist) bir figür olarak algılanması ve halk desteğinin azalması da tepkilerde etkili olmuş olabilir.

Sarı Yelekliler protestoları, Paris'te günlük hayatı ve turistik aktiviteleri de sekteye uğrattı

Gösterilerin Ekonomiye Etkisi
Sarı Yelekliler hareketinin giderek büyümesi ve siyasal şiddet eylemlerine yönelmesi nedeniyle, Fransa’daki ekonomik hayat da son haftalarda olumsuz şekilde etkilenmeye başladı. 90.000 polisin görev yapmasına neden olan gösteriler nedeniyle, dünyanın en çok turist çeken şehri olan başkent Paris’te Louvre Müzesi ve Eyfel Kulesi gibi turist akınına uğrayan yerler ziyaretçilere kapatılmak zorunda kalırken[16], Fransa Perakendeciler Federasyonu, 17 Kasım’da başlayan eylemlerin yol açtığı maddi kaybın yaklaşık 1 milyar euro civarında olduğunu açıklamıştır. Maliye Bakanı Bruno Le Maire de, eylemlerin yoğunlaştığı Aralık ayı başında Paris’teki mağazalarının satışlarının yüzde 20-40 oranında azaldığını ve yine Paris’teki restoranların ticari kayıplarının da yüzde 20 ila yüzde 50 arasında değiştiğini söylemiştir.[17] Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo ise, protesto gösterilerinin 3-4 milyon euroluk zarara yol açtığını tahmin ettiğini ifade etmiştir.[18] Bu olumsuz ekonomik durumun da etkisiyle, Sarı Yelekliler protestolarına halkın verdiği desteğin son günlerde yüzde 80'lerden yüzde 66’ya kadar düştüğü iddia ediliyor.[19] Ekonomik kayıpların artması durumunda, halkın protesto gösterilerine verdiği destek ilerleyen günlerde daha da azalabilir.

Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire

Sarı Yelekliler Gösterilerini Nasıl Yorumlamalıyız?
Sarı Yelekliler gösterileri sırasında dile getirilen talepler siyasaldan çok ekonomik talepler olduğuna göre, bu konuyu öncelikle ekonomik açıdan değerlendirmeliyiz. Bu bağlamda, BBC’nin bir haberinde de belirtildiği şekilde, öncelikle şu söylenmelidir ki; Fransız halkı, günümüz itibariyle Avrupa’nın en pahalı petrolünü tüketmektedir.[20] Öyle ki, dünya genelinde petrol fiyatlarındaki düşüşe rağmen, Fransa’da Ocak’tan bu yana dizele 7,60 sent, benzine ise 3,90 sent zam yapılmıştır. Bu doğrultuda, güncel fiyatlara bakılırsa, dizelin litresi 1,54 euro, benzininki ise 1,66 euro düzeyindedir. 1 Ocak 2019’da yürürlüğe girecek zamlarla, dizele 6,5 sent, benzine de 2,9 sent ek vergi getirilmesi öngörülüyordu. Ancak bu zamlar, protesto gösterileri nedeniyle hükümet tarafından 6 ay süreyle ertelendi. Bu zamlar, aslında Hollande hükümetinin 2014 yılında yasalaştırdığı[21] ve “karbon vergisi” olarak adlandırılan “contribution climat-énergie” (CCE) yani “iklim-enerji katkısı” vergisine dayanıyor ve halkı benzinden ziyade çevre dostu enerji kaynaklarını tüketen araçları kullanmaya teşvik etmeyi amaçlıyor. 2014’te ton başına 7 euro ile başlayan karbon vergisi, 2015’te 14, 2016’da 22, 2017’de 30, 2018’de 44 euroya çıktı. Hükümetin hedefi, bu vergiyi 2019’da 55, sonraki 3 yılda da 65, 75 ve 86 euro olarak kademeli şekilde arttırmaktı.[22] Ancak işine aracıyla gitmeye alışık olan özellikle taşra bölgelerindeki (Fransa’da, taşra bölgelerinde -tüm dünyada olduğu gibi- toplu taşıma olanakları daha sınırlıdır) orta sınıf ve çalışan kesim, bu vergilendirme politikası nedeniyle yaşam kalitesinde son dönemde bir gerileme hissetmeye başladı. İsyanın temel gerekçesini de hükümetin otoriter eğilimleri ya da dış politikada yapılan bir hata değil, işte bu yüksek vergiler oluşturdu.

Seine Nehri’nde Sarı Yelekliler geçidi

Anketler, protesto gösterilerine radikal sağ tabanın (daha çok Marine Le Pen ve partisi Rassemblement National-Ulusal Birleşme taraftarları) yüzde 82-85 arasında, sol tabanın ise (Sosyalist Parti-PS ve La France Insoumise-Boyun Eğmeyen Fransa taraftarları) yüzde 75-77 arasında destek verdiğini ortaya koyuyor.[23] Bu anlamda, göstericilerin siyasi çizgisi son derece heterojen ve onları bir arada tutmak kolay değil. Ancak göstericiler arasında bazı benzerlikler gözlemlemek de mümkün. Örneğin, BBC, protesto gösterilerine katılan insanların halktan ve öfkeli kişiler olduğunu vurgulamaktadır.[24] Gösterilerdeki en popüler slogan ise “Macron Démission” yani “Macron İstifa” şeklindedir. Bunun nedeni ise, Macron’un politikalarıyla Fransa'da zenginlerin kayrıldığının düşünülmesidir. Büyük bölümü orta yaşlı beyazlardan oluşan protestocu grup, yine de göçmenler, kadınlar ve gençlerden de zamanla destek sağlamayı başarmışa benziyor. Uluslararası basında, gösteriler sayesinde Fransa’da son dönemde Marine Le Pen ve Jean-Luc Mélenchon gibi birbirlerine ilk bakışta oldukça zıt, ancak benzer şekilde popülist siyasetçilerin halk desteğinde artış olduğunun gözlemlendiği ifade edilmektedir. Özellikle Le Pen’in lideri olduğu RN (Ulusal Birleşme), son anketlerde yüzde 21’le -yüzde 19’daki Macron'un partisi LREM’in (Cumhuriyet Yürüyüşü) önüne geçerek- ülkedeki en çok desteğe sahip siyasal parti haline gelmiştir.[25] Bu durum, 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Fransa’da şok sonuçlara neden olabilir ve Frexit tartışmalarını yeniden alevlendirebilir.

Paris’in gördüğü en büyük isyan dalgalarından olan 68 kuşağının sembol isimlerinden olan, ancak son yıllarda Yeşiller Partisi çizgisinde ekolojik siyaset yapan tanınmış Alman-Fransız siyasetçi -“Kızıl Danny” (Dany le Rouge) lakaplı- Daniel Cohn-Bendit ise, bu olayların “sol” siyasal talepler içeren 68 kuşağı ile kıyaslanamayacağını; zira bu hareketin devrimci değil, otoriter nitelikte olduğunu iddia etmektedir.[26] Bu anlamda, göstericiler karşısında Macron’a destek çıkan Cohn-Bendit, yine de vergiler konusunda Macron hükümetini eleştirmektedir. Cohn-Bendit’e benzer şekilde, birçok sol görüşlü ve entelektüel yorumcu, Sarı Yelekliler hareketi içerisinde aşırı sağ unsurların daha yoğun olduğunu ve göçmen ve yabancı karşıtlığı gibi konular nedeniyle bu harekete mesafeli durduklarını belirtmişlerdir.[27]

Kızıl Danny (Dany le Rouge) lakaplı Daniel Cohn-Bendit

Fransa’da yaşayan Türk akademisyen Ahmet İnsel, sosyalist sol çizgideki Birikim dergisi için kaleme aldığı bir yazıda, iyi tanıdığı bu ülkede yaşanan protesto gösterilerini 3 temel üzerinden açıklamaya çalışmaktadır.[28] İlk olarak, taşra bölgeleri ve küçük şehirlerde yaşayan orta alt sınıfın vergi artışı ve kamu hizmetlerine ulaşım eşitsizliği açısından son dönemde tepkili olduklarını belirten İnsel, ikinci olarak da Fransa’da seçim sisteminin değiştirilmesi ve “radikal demokrasi” uygulanmasına yönelik hem aşırı sağ, hem de sol tabandan talepler olduğunu iddia etmektedir. Son olarak, İnsel, son aylarda yapılan reformlar ve benimsenen üslup nedeniyle halk nezdinde teknokratik yönetici algısı ve elitist imajı[29] pekişen Cumhurbaşkanı Macron ve hükümetine yönelik duygusal tepkilerin olduğuna işaret etmektedir.  Fransa’da yaşayan bir diğer Türk akademisyen ve sanatçı Ali Akay’a göre ise; göstericiler fakir kimseler değil, alt orta veya orta alt sınıfa mensupturlar, yaş ortalamaları 40’lardadır ve aralarında aşırı sağa (Marine Le Pen çizgisi) yatkın olanlar çoğunluktadır.[30]

Amerikalı yazar Claire Berlinski, meselenin sadece bir vergi konusu olmadığı ve Macron hükümetinin benimsediği ve ABD’deki Donald Trump yönetiminin tepkisini çeken eko-elitizm (eco-elitism) algısının Fransız halkında da öfke yarattığı görüşünde.[31] Nitekim İngiliz gazeteci Brendan O’Neill de benzer görüşleri ifade ediyor.[32] Berlinski, ayrıca gösteriler sırasında aralarında dolaştığı protestocuların çoğu Paris dışından gelen, orta yaşlı ve halktan insanlar olduklarını yazıyor.[33]

Uluslararası Politika Akademisi’nden (UPA) Dr. Deniz Tansi ise, bu protestoları tarihsel süreç içerisinde değerlendirmekte ve solun neoliberalizme yenik düşmesi nedeniyle tüm dünyada sol ekonomik taleplerin aşırı sağ çizgideki popülist partiler tarafından sahiplenilmeye başladığını vurgulamaktadır.[34] Bu yaklaşım, ister istemez akla Sosyalist Parti’ye yakın Fransız ekonomist Thomas Piketty’nin 2013 tarihli Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital (orijinal Fransızca ismiyle Le Capital au XXIe siècle) kitabını getirmektedir[35]. Piketty, bu eserinde, ekonomik eşitsizliklerin salt ekonomik gelişmelerin değil, hükümetlerin benimsediği kamu politikalarının da eseri olduğunu vurgulamış ve ekonomik eşitsizliklerin artmasını önlemek için sosyal devletin diriltilmesi gerekliliğine ve küreselleşmeye uygun yeni bir eğitim sisteminin oluşturulması gerektiğine vurgu yapmıştır. Dolayısıyla, Fransa’da yaşanan güncel tepkiler, Piketty’nin işaret ettiği gibi ekonomik eşitsizliklerin son yıllarda Fransa’da ve dünyada çok artmasının ve sol siyasetin bu durum karşısında bir refleks geliştirememesinin doğal bir sonucu olarak da görülebilir.

Thomas Piketty

Macron’un Ulusa Sesleniş Konuşması ve Siyasi Geleceği
Sarı Yelekliler protestolarının da etkisiyle son 2 ayda anketlere göre halk desteği yüzde 15 civarında azalan ve yüzde 26’ya kadar düşen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron[36], 10 Aralık 2018 tarihinde, halka -banttan yayınlanan- yaklaşık 13 dakikalık bir "Ulusa Sesleniş" konuşma yapmış[37] ve son haftalarda halkta gelişen tepkiler karşısında siyasal sorumluluğu üzerine alarak, Fransa’da siyasal sistemde onlarca yıldır biriken sorunları kısa sürede çözmeye çalıştığını ifade etmiştir. Demokratik protesto gösterileri dışındaki şiddet eylemlerini ve anarşik eğilimleri kınayan Macron, Başbakan Edouard Philippe’in vergileri geri çektiğini açıkladığını hatırlatmış; ancak buna rağmen tepkilerin dinmemesi nedeniyle, halktaki öfkenin daha derinlerde olduğunu düşündüğünü açıklamıştır. Bu öfkeyi meşru bulduğunu söyleyen Macron, ayrıca sorunu diyalog yoluyla çözmeye çalıştıklarını ifade etmiştir.

Macron’un konuşması

Macron, konuşmasında, 1.200 euro olan asgari ücretin 2019’da 100 euro arttırılacağı sözünü vermiş, aynı zamanda 2.000 euronun altında kazanan emeklilerden yeni alınmaya başlanan sosyal güvenlik vergisinin iptal edildiğini duyurmuştur.[38] Ancak Macron, Cumhurbaşkanlığının ilk döneminde iptal ettiği ve Sarı Yelekliler’in talepleri arasında yer alan “varlık vergisi” veya “lüks vergisi”nin (ISF – Impôt de Solidarité sur la Fortune) yeniden uygulamaya konulması isteğini açıkça reddetmiş ve Cumhurbaşkanı seçildiği dönemde verdiği sözlere bağlı olduğunu iddia etmiştir. Konuşmasında zaman zaman duygusallaştığı gözlemlenen Macron, ayrıca ülkesini sevdiğini söyleyerek, azalan halk desteğini yeniden arttırmaya çalışmıştır.

Cumhurbaşkanı Macron, protestoların yatışması ardından ulusa sesleniyor

BBC’nin OpinionWay verilerine dayandırdığı haberde[39], Macron’un 16 aylık iktidarı sonrasında halk desteği halen yüzde 29’larda gözükmektedir. Bu, François Hollande’ın yüzde 22’sine kıyasla daha iyi olsa da, Nicolas Sarkozy’nin yüzde 44’üne kıyasla oldukça düşüktür. Macron’un popülaritesinde düşmeye neden olan uygulamalar olarak ise; 1 milyon 300 bin euronun üzerinde varlığı olanlar için François Hollande döneminde konulan “lüks vergisi”ni (varlık vergisi) kaldırması, büyük şirketlere vergi indirimi yapılırken çalışan kesim için maaşlardaki vergi kesintisinin yüzde 37’leri bulması, yeni “İş Yasası” ile işten çıkarmaları kolaylaştıran ve tazminat hakkını budayan düzenlemeler getirmesi ve dar gelirli ve öğrencilerin bel bağladığı kira yardımlarında kesinti yapması gösteriliyor.[40]

16 aylık Cumhurbaşkanlıkları döneminde Sarkozy, Hollande ve Macron’un halk desteği oranları[41]

Ancak Macron, tüm dünya liderlerini Fransa'da toplamayı başardığı Paris Barış Forumu (Forum de Paris sur la Paix) ve dış politikadaki ataklığıyla bir yandan da dünyada geniş bir hayran kitlesi edinmiş durumda. Lakin Macron şunu unutmamalı ki, Fransa’daki seçimleri kazanmadan dünyada popüler olmanın kendisine pek de bir faydası yok! Zira Fransa seçimlerinde oyu diğer ülke halkları değil, Fransız halkı verecek. Dahası, normal takvimde 2022 yılında düzenlenecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Macron, bu defa çok daha güçlenen Marine Le Pen ve Jean-Luc Mélenchon’la birlikte, merkez sol ve merkez sağda iki yeni ve yıpranmamış rakiple karşılaşacak. Merkez solda PS’nin yeni ve genç lideri Olivier Faure, henüz büyük bir çıkış yapamasa da, tepki ortamında sol politikaları gündeme getirerek dikkat çekebilecek oldukça potansiyelli bir Cumhurbaşkanı adayı olarak dikkat çekiyor. 2017 yılı Aralık ayında Cumhuriyetçiler (LR) partisinin başına geçen karizmatik Laurent Wauquiez ise, yine genç ve muhafazakâr tabanın hoşuna gidebilecek katı sağcı bir aday olarak tepki ortamında kolaylıkla yükselişe geçebilir.

Laurent Wauquiez

Fransa Ekonomisi ve Muhalefet Partilerinin Durumu
Fransa, İMF’nin 2018 Nisan ayı verilerine göre, halen dünyanın 6. büyük ekonomisi durumundadır.[42] Yıllardır 6 ila 7. sıralardaki yerini istikrarlı bir şekilde koruyan Fransa, Brexit sürecinde Birleşik Krallık’ın ekonomik kayıplara uğramasıyla, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ilk 5’e bile girebilir. Orta vadede devasa nüfusu sayesinde Hindistan’ın Fransa’yı geçmesi kesin olmasına ve daha üst sıralardaki ülkeleri yakalaması neredeyse imkânsız karşın, Fransa’nın daha uzun yıllar dünyanın en büyük ekonomileri arasında (ilk 10'da) kalması garanti gibi gözükmektedir. Kişi başına düşen gelir anlamında ise, Fransa, 44.934 Amerikan doları gelirle dünyada 21. sırada kendisine yer bulmaktadır.[43] Her ne kadar bu açıdan birçok büyük Avrupa ülkesi ile benzer bir performans gösterse de, özgürlük kadar eşitliğin de anavatanı olan Fransa’da[44], halk, son dönemde gelir adaletsizliğinin bozulduğunu düşünmekte ve yaşam standartlarının vergiler ve zamlar nedeniyle düştüğünü iddia ederek, hükümete ve Avrupa Birliği’ne tepki göstermektedir.

Fransa’daki işsizlik oranları ise, günümüzde yüzde 9 dolaylarındadır.[45] Bu, Macron’un seçildiği dönemdeki yüzde 9,4’e kıyasla biraz daha iyi olmakla birlikte, Macron’un henüz beklenen patlamayı yapamadığını da göstermektedir. Nitekim önceki Cumhurbaşkanı François Hollande’ın son döneminde de işsizlik oranları zaten azalmaya başlamıştı. Ekonomik büyüme açısındansa, 2017 yılında Dünya Bankası verilerine göre yüzde 1,8 büyüyen Fransa ekonomisinin[46], 2019 ve 2020 yıllarında da yüzde 1,5 düzeyinde büyüyeceği öngörülmektedir.[47] Bu, iddialı bir Cumhurbaşkanı olan Emmanuel Macron’un 2022’de koltuğunu koruyabilmesi için yeterli olabilecek rakamlar değildir. Macron, mutlaka daha agresif bir büyüme stratejisiyle ekonomik başarıya ulaşmalı ve işsizlikte de gözle görülür bir gerileme sağlamalıdır. Ekonomi bilgisi ve liberalizm ideolojisiyle Cumhurbaşkanı seçilen Macron'un ancak bu şekilde siyasal kariyeri başarılarla devam edebilir. 

Sonuç
Sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki, Fransa’da oldukça dar bir seçmen tabanı olan liberalizm çizgisinde siyaset yapan Emmanuel Macron ve Cumhurbaşkanı seçildikten sonra kurdurduğu -siyasal skalada merkezde konumlanan- partisi LREM (Cumhuriyet Yürüyüşü), bundan sonra kendi siyasal kimliğini oturtmak, belirginleştirmek ve diğer partilerden farklılık yaratarak sadık bir seçmen desteği (kitlesi) oluşturmak zorundadır. Bu, ancak tutarlı ve kapsamlı bir ideolojik program, halkla bütünleşebilen bir parti teşkilâtı ve siyasallaşan bir gençlik örgütü ile mümkün olabilir. Zira yalnızca lider odaklı ve karizmatik otoriteye dayalı siyasal partiler, Fransa'da ve dünyada yalnızca liderinin başarısı süresince ayakta kalabilmektedir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Macron, 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk turunda oyların yalnızca 23,9’unu alabilmiş; ikinci turda ise “aşırı sağcı” şeklinde lanse edilen Marine Le Pen karşısında “kötünün iyisi” olarak yüzde 66 oy oranına ulaşabilmiştir. Yani Macron’un başarısı biraz da Le Pen’e yönelik korkulardan ve Le Pen çizgisinin Fransa’da göçmen (daha çok Arap kökenli ve Afrika asıllı Fransızlar) geçmişinden gelen vatandaşlar ve sol-liberal tabandan hiç destek bulamamasından kaynaklanmaktadır. Dahası, Fransa’da klasik merkez sağ partiler (şimdilerde Les Républicans-Cumhuriyetçiler) gibi Katolik milliyetçi bir tabana, ya da sol partiler (Parti Socialiste-Sosyalist Parti ve La France Insoumise-Boyun Eğmeyen Fransa) gibi örgütlü işçi sendikalarına dayanmadan iktidarını kuran Macron, ilerleyen yıllarda başarılı olmak adına “Macronizm” çizgisini veya “Macronist” siyaseti somutlaştırmak zorundadır. Aksi takdirde, Macron ve LREM’in beklenmedik başarısı bir “sabun köpüğü” ya da “kıvılcım” olarak kalacak ve geçici olacaktır.

Bunun gerçekleşmesi içinse, siyasette yeni bir isim olan Emmanuel Macron’un liberal değerler (çevrecilik, piyasa ekonomisi, dünya barışı, uluslararası anlaşmalar, çok taraflılık vs.) odaklı İdealist siyaset kadar, çıkar odaklı (lider popülaritesi, parti oy oranı, ekonomik ve siyasal açıdan Fransız ulusal çıkarları vs.) Realist siyaseti de öğrenmesi gerekmektedir. Ekonomik açıdan bakıldığında ise, Macron, özellikle ekonomik büyüme, kişi başına düşen geliri arttırarak halkın yaşam kalitesini yükseltme ve istihdam artışı sağlama gibi konularda gözle görülür bir başarı sağlamak zorundadır. Dış siyaset temelinde düşünürsek, Macron, Fransa’nın düşmanlarını azaltmaya ve dostlarını çoğaltmaya çalışmalı ve bu sayede ekonomik menfaatleri geliştirmeye odaklanmalıdır. Ayrıca, aşırılığa kaçmayan popülist milliyetçilik, devlet adamlarının kriz dönemlerinde en sık başvurdukları dış politika tercihlerinden birisidir. İmaj yönetimi açısındansa, Macron, ilk dönemlerinde olduğu gibi daha mütevazı ve halka saygılı ve yakın bir duruş benimserse, bu, Fransız halkının genelinde daha çok kabul görebilir. Ayrıca şu da söylenebilir ki, Emmanuel Macron, sol çizgiden gelen bir liberal (sol liberal) olarak, seçildikten sonra daha çok bir sağ liberal gibi siyaset yapmaya başlamıştır. Öyle ki, başta Başbakan Edouard Philippe olmak üzere, Macron hükümetinde sağ siyaset çıkışlı birçok önemli isim bulunmaktadır. Bu durum Macron’a sağ siyasette kısmi bir destek veya en azından hoşgörü kazandırsa da, Macron’un seçmen tabanının asıl gövdesini oluşturan eski Sosyalist Parti (PS) seçmenlerinin Cumhurbaşkanı’ndan uzaklaşmalarına da neden olabilir. Son olarak, Macron'un siyasi ve ekonomik reformlarını zamana yayması ve bunların gerekliliğini halka daha iyi açıklaması da bundan sonra kesinlikle çok elzem bir konu olacaktır. Dolayısıyla, Macron’un artık adeta bir siyasi “cambaz” gibi davranması ve siyasal sahnedeki konumunu sağlamlaştırması gerekmektedir. Aksi takdirde, 2022'de Fransa'da rahatlıkla yeni bir Cumhurbaşkanı işbaşı yapabilir. Dahası, Fransa'da Macron döneminde işler kötü giderse, bu iş için en uygun aday -ülkede tek denenmemiş siyasal aktör olan aşırı sağı temsil eden- Marine Le Pen olacak gibi gözükmektedir. 

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ


[1] Fransa’da 2013 yılı Kasım ayında, Cumhurbaşkanı François Hollande döneminde, Bretonya bölgesinde, halkın alım gücünü düşüren eko-vergisinin kaldırılmasına yönelik olarak büyük protesto gösterileri düzenlenmiş ve katılımcıların “kırmızı bone” takmaları nedeniyle gösterilere bu isim verilmiştir. CNRS-Centre National de la Recherche Scientifique (Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi) Araştırma Direktörü Romain Pasquier, “Kırmızı Boneliler” ile “Sarı Yelekliler” arasında Fransa’daki bölgesel farklılıkları yansıtması (bir tarafta gelişmiş büyük şehirler, diğer tarafta halkın hayat pahalılığı nedeniyle zor geçindiği taşra bölgeleri ve küçük şehirler) ve hükümetin koyduğu vergilerin iptalini istemek bağlamında önemli benzerlikler olduğunu söylemektedir. Bakınız; https://www.liberation.fr/france/2018/11/23/romain-pasquierce-mouvement-revele-des-territoires-qui-souffrent_1693976. Türkçe çevirisi için; https://www.gecinemiyoruz.org/sari-yelekliler-gecinemeyenleri-gorunur-kildi/.
[2] “Sarı Yelek”, Fransa’da tüm arabalarda bulundurulması gereken ve bir kaza sonrasında, karanlıkta reflektör olarak görev yapması için sürücülerin giymesi istenen fosforlu bir yelek türüdür. Ayrıca Fransa’da işçiler de eskisi gibi mavi tulumdan ziyade sarı kıyafetler giymektedir. Bu nedenle, “Sarı Yelek”, son yıllarda Fransa’da çalışan kesimin bir sembolü haline gelmiştir. Yeni vergilere ve hayat pahalılığına karşıtlık temelinde yükselen bu gösterilerin sembolü olarak “Sarı Yelek”in seçilme sebebi de budur. Bakınız; https://seyler.eksisozluk.com/fransadaki-sari-yelekliler-kimdir-ve-neden-sari-yelek-giyiyorlar.
[3] https://www.haberturk.com/sari-yelekliler-protestolari-misir-hukumeti-ayaklanmanin-yildonumu-oncesinde-sari-yelek-satisina-sinirlama-getirdi-2256262.
[4] Bakınız; https://en.wikipedia.org/wiki/Yellow_vests_movement.
[5] Buradan izleyebilirsiniz; https://www.youtube.com/watch?v=06pOTxTvnBU.
[6] Buradan izleyebilirsiniz; https://www.youtube.com/watch?v=lhi1sjs-1Gk.
[7] Bakınız; https://www.lemonde.fr/education/article/2018/12/06/blocages-des-lycees-il-nous-est-impossible-de-nous-faire-entendre-autrement_5393312_1473685.html.
[8] https://www.thelocal.fr/20181120/latest-yellow-vest-fuel-protests-enter-fourth-day-as-french-government-stands-firm.
[9] https://www.theguardian.com/world/2018/nov/24/french-gilets-jaunes-protests-turn-violent-on-the-streets-of-paris.
[10] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46514571.
[11] https://www.thelocal.fr/20181202/analysis-the-savage-violence-in-paris-was-not-a-protest-it-was-insurrection.
[12] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46514571.
[13] https://www.independent.co.uk/news/world/europe/paris-protests-france-yellow-vests-eiffel-tower-louvre-closed-police-latest-a8672841.html.
[14] http://t24.com.tr/yazarlar/ali-akay/fransada-ne-oluyor,20985.
[15] http://otomobil.haber7.com/otomobil/haber/2659483-devrim-gibi-trafik-karari-80-kmye-dusurduler.
[16] https://www.independent.co.uk/news/world/europe/paris-protests-france-yellow-vests-eiffel-tower-louvre-closed-police-latest-a8672841.html.
[17] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46514571.
[18] https://www.bbc.com/news/world-46429930.
[19] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46514571.
[20] Bakınız; https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46405041.
[21] Bakınız; http://www.lefigaro.fr/conjoncture/2013/09/19/20002-20130919ARTFIG00612-hollande-va-annoncer-une-taxe-carbone-de-4milliards-en-2016.php.
[22] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46405041.
[23] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46405041.
[24] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46533655.
[25] http://www.atimes.com/article/le-pens-euroskeptic-party-overtakes-macron-in-eu-parliament-poll.
[26] https://www.theguardian.com/world/2018/dec/08/daniel-cohn-bendit-gilets-jaunes-macron-may-68-paris-student-protest.
[27] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46405041.
[28] Bakınız; http://www.birikimdergisi.com/haftalik/9235/sari-yelekle-ifade-edilen-hinc-ve-ofke#.XBCjrXQzbIU.
[29] Macron’un Cumhurbaşkanı seçildikten sonra bazı olaylarda halka karşı yaklaşımı küstahça bulunmuştur. Örneğin, Macron, kendisine sevgiyle “Manu” diye seslenen genç bir hayranına “Bana Sayın Cumhurbaşkanı diyeceksin” diyerek çıkışmış (https://www.theguardian.com/world/video/2018/jun/19/emmanuel-macron-scolds-teenager-for-calling-him-manu-video), 40. doğumgününü bir şatoda kutlamasıyla eleştirilmiş (https://www.politico.eu/article/french-president-emmanuel-macron-to-celebrate-40th-birthday-at-luxurious-chateau/) ve iş bulamadığını söyleyen bir genci terslemesiyle (https://www.trthaber.com/haber/dunya/fransa-cumhurbaskani-macron-issiz-genci-azarladi-385041.html) tepki çekmiştir.
[30] http://t24.com.tr/yazarlar/ali-akay/fransada-ne-oluyor,20985.
[31] https://www.city-journal.org/police-handling-of-paris-riots.
[32] https://blogs.spectator.co.uk/2018/12/in-praise-of-the-gilets-jaunes/.
[33] https://www.city-journal.org/police-handling-of-paris-riots.
[34] Bakınız; http://politikaakademisi.org/2018/12/08/sari-yelekliler-neo-liberalizm-fasizm/.
[35] Kitap hakkında bir inceleme yazısı için; http://politikaakademisi.org/2017/03/01/thomas-pikettyden-kapital/.
[36] https://www.parismatch.com/Actu/Politique/Sondage-Ifop-popularite-Macron-Philippe-et-leurs-ministres-trinquent-1593801.
[37] İzlemek için; https://www.youtube.com/watch?v=H_jiOOYWFkI.
[38] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46514571.
[39] Bakınız; https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46523578.
[40] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46405041.
[41] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46523578.
[42] Bakınız; http://statisticstimes.com/economy/projected-world-gdp-ranking.php.
[43] Bakınız; https://statisticstimes.com/economy/projected-world-gdp-capita-ranking.php.
[44] Bu noktada unutulmamalıdır ki, Fransız Devrimi’nin sloganı "Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik" yani "Liberté, Egalité, Fraternité" şeklindedir.
[45] https://tr.tradingeconomics.com/france/unemployment-rate.
[46] Bakınız; https://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.MKTP.KD.ZG.
[47] http://www.oecd.org/economy/france-economic-forecast-summary.htm.

Hiç yorum yok: