24 Aralık 2025 Çarşamba

Ankara'dan Kalkan ve Libya Genelkurmay Başkanı'nı Taşıyan Jetin Şüpheli Düşüşü

 

Giriş

Türkiye'nin bölgesel güç olma iddiası taşıyan ihtiraslı dış politikasının etkisiyle midir bilinmez, ama son aylarda Türkiye'ye ve müttefiklerine dair yaşanan bazı kazalar şüphe uyandıran bir nitelik kazanıyor. Elbette bu kazaların Türk karar alıcılarını korkutması ve geri adım attırması beklenmemeli; ancak yine de olayların iyi araştırılması ve içeriden bir sabotaj varsa bunu yapan hainlerin tespit edilmesi bu noktada devlet güvenliği açısından kritik önem taşıyor. Bu yazıda, önceki gün (23 Aralık 2025) Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan kalkan ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki belki de tek müttefiki olan Libya'nın Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindeki heyeti taşıyan özel jet, Haymana civarında yere çakıldı. Kaza olduğu düşünülen olayda, el-Haddad ve beraberindeki tüm heyet üyeleri hayatlarını kaybettiler.

Kaza yerinden görüntüler

Ne Oldu?

Türkiye Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu'nun davetlisi olarak Türkiye'yi ziyaret eden Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad ve beraberindeki heyet,  önceki gün geçirdikleri uçak kazasında hayatlarını kaybettiler. Orgeneral Haddad ve beraberindeki 7 kişiyi taşıyan 1988 yapımı Falcon 50 tipi uçak, akşam saatlerinde Ankara'dan Trablus'a gitmek üzere saat 20:10'da havalandıktan takribi 19 dakika sonra Haymana ilçesinde yere çakıldı. Haymana ilçesine bağlı Kesikkavak köyü yakınlarında ulaşılan enkazdan hiçbir yolcu canlı olarak çıkamazken, Haddad dahil uçaktaki tüm Libya askeri heyetinin vefat ettiğini Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ilerleyen saatlerden açıkladı. Kaza nedeniyle Libya'da 3 günlük yas ilan edilirken, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, olay nedeniyle bir resmi taziye mesajı yayınladı. BBC'nin haberine göre, uçakta, Haddad'la birlikte, Libya Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Futuri Gribel, Askeri İmalat Kurumu Komutanı Tuğgeneral Mahmud Al Katavi, Libya Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammed Al Assavi Diyab, Genelkurmay Başkanlığı Fotoğrafçısı Muhammed Ömer Ahmed Mahcub ve 3 askeri personel daha bulunuyordu. Kaza hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatırken, kara kutu arama çalışmalarının da sürdüğü kaydediliyor. Olaya dair ilk bilgi ve kanaatler ise elektrik arızası nedeniyle yaşandığı düşünülen olayın bir kaza olduğu yönünde.

Muhammed Ali Ahmed el-Haddad ile Yaşar Güler'in görüşmelerinden bir kare (23 Aralık 2025)

Önceki Gizemli Vakalar

Hatırlanacak olursa, 11 Kasım 2025 tarihinde Azerbaycan'dan havalanan C-130 tipi Türk askeri kargo uçağı Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşmüştü. Olayda çok sayıda askerimiz şehit olmuştu. Bu olayda da sabotaj şüphesi oluşurken, bu konudaki resmi bilgi ve bulgular henüz bu yönde bir gelişmeyi doğrulayan nitelikte değildi. Bu olayı müteakiben son günlerde Çankırı'da bir insansız hava aracının düşürülmesi ve çok sayıda benzeri olayın yaşanmaya başlaması Türkiye'nin hava savunma güvenliği konusundaki kaygıları arttırmıştı. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de izlediği iddialı dış politika nedeniyle bölgede birçok rakibi (İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs) bulunuyor. Bölgedeki devletlerin birçoğu da (Lübnan vs.) bu bloka daha yakın duruyor. Bu bağlamda, Türkiye'nin 2019 mutabakatı sayesinde iyi ilişkiler kurduğu Libya ile ilişkilerini koruması ve Doğu Akdeniz'de kendisine destek veren bir devlet bulması kritik mahiyette. Bu nedenle, olayın etraflıca araştırılması ve sabotaj varsa tespit edilmesi gerekiyor.

Sonuç

Sonuç olarak, Türkiye'nin bölgedeki tüm devletlerle ilişkilerini kesmemesi, diyalog ve müzakere sürecini sürdürmesi ve kendi haklı tezlerini anlatması bundan sonrası için de en doğru strateji olacaktır. Ancak bir yandan da bu tarz olayların yaşanmaması adına her türlü tedbir/önlemi almak ve Türkiye'nin hava savunmasını güçlendirmek akılcı bir strateji olabilir. 

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

23 Aralık 2025 Salı

Başkan Trump Niyeti Bozdu: ABD, Grönland İçin Harekete Geçiyor

 

Giriş

Yeniden ABD Başkanı seçildikten sonra gündeme getirdiği Danimarka Krallığı'na bağlı Grönland adasını ABD'ye bağlama iddiasını sık sık yeniden gündeme getiren 45. ve 47. ABD Başkanı Donald Trump, son günlerde bu konuda somut adımlar da atmaya başlayınca Avrupa'da alarm zilleri çalmaya başladı. Öyle ki, Başkan Trump'ın Grönland’ı “ulusal güvenlik” gerekçesiyle ülkesi ABD'nin kontrolüne almakta ısrar etmesi ve Louisiana Valisi Jeff Landry'i adaya özel temsilci ataması, Danimarka ve Grönland’dan sert tepki çekti. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler de Danimarka ile dayanışma sergilerken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bu konuyu basın açıklamasında özel olarak vurgulayarak ABD'nin yapmaya çalıştığı yayılmacı politikaya karşı çıktı. Bu yazıda, Trump'ın uluslararası sistemin kurucusu olan ABD'yi sistemin dışına itebilecek yayılmacı hamlesi tartışılacaktır.

Grönland'ın Önemi

Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde, 2.166.086 km² ile kuzey kutbundaki en büyük buz örtüsüyle kaplı ve Danimarka Krallığı'na bağlı özerk bir bölge olan Grönland (İngilizcesiyle Greenland), zengin doğal kaynaklarına sahip dünyanın en büyük adası olarak tarih boyunca yayılmacı hedefi olan siyasetçilerin ve jeopolitika uzmanlarının dikkatini çekmiştir. 1814'ten beri Danimarka kontrolünde olan özerk bölge, yerel nüfusunun farklılıklarına karşın, Danimarka'nın 1979'da yaptığı reformların da etkisiyle bu ülkeyle uyumlu ilişkiler içerisinde olagelmiştir. Yaklaşık 56 bin kişinin yaşadığı Grönland, aşırı soğuk iklimi ve buzul zemini nedeniyle zaten yaşam kalitesi-koşullarından ziyade daima yer altı kaynakları ve jeopolitik konumu nedeniyle önem sahibi bir yer olmuştur. Zira birçok bilim insanının gözlem ve raporları ışığında, başkenti Nuuk olan Grönland'ın çinko, kurşun, altın, demir cevheri, ağır ve hafif nadir toprak elementleri, bakır ve petrol de dahil olmak üzere birçok doğal kaynak açısından mükemmel bir potansiyele sahip olduğuna inanılmaktadır. Bunların yanı sıra, büyük adanın coğrafi konumu ve ABD'ye yakınlığı, Realist bir dış politika gündemi takip eden şahin Amerikan siyasetçileri ve bürokratlarının daima ilgisini çeken konular olmuştur.

Dünyada Grönland

Trump'ın Grönland İlgisi

ABD Başkanı Donald Trump'ın büyük güç rekabetinde Çin, Hindistan, AB ve Rusya gibi güçler karşısında ülkesini yukarı çıkarmak için ilk kez 2019'da gündeme getirdiği Grönland'ı satın alma düşüncesi, zamanla somut bir politika gündemi haline gelmeye başlamış ve neticede geçtiğimiz gün Başkan Trump, Louisiana Valisi Jeff Landry'i Grönland'a özel temsilci atayarak bu konuda gayet ciddi olduğunu göstermiştir. Başkan Trump, bu hamlesini doğal kaynaklardan ziyade Çin ve Rus gemilerinin bölgede cirit atması ve bölgenin ABD'ye yakın olması sebebiyle "ulusal güvenlik riski" oluşturması bağlamında izah ederken, elbette egemen bir devletin topraklarının nasıl zorla başka bir devlete katılabileceği konusunu detaylıca açıklamaktan kaçınmıştır.

Grönland'ın Amerika'ya yakınlığını gösteren bir harita

BBC'nin bu konudaki detaylı haberine göre, Başkan Trump, bu konuda ilerleyen günlerde 4 farklı senaryoyu içeren yeni bir politika uygulamaya aday durumdadır.

  1. En iyimser senaryo, Trump'ın Grönland'a ilgisini zaman içerisinde kaybetmesi ve bu konuda ciddi bir girişimde bulunmamasıdır.
  2. Grönland'da bir süredir ABD'nin de etkisiyle artan bağımsızlıkçı damarın kabarması ve referandum sonucunda adanın bağımsızlığını ilan ederek Danimarka'nın da onayıyla ABD ile daha yakın ilişkiler kurması bir diğer ihtimaldir. Ancak bu yakın ilişkilerin ABD'ye katılma şeklinde mi olacağı henüz öngörülememektedir.
  3. Trump'ın Danimarka ve AB ülkelerini ekonomik olarak hedef alarak Kopenhag'ı bu konuda taviz vermeye zorlaması da bir diğer senaryodur. Bu senaryoda da, Grönland'ın Avrupa kontrolünden çıkarak bir şekilde ABD kontrolüne geçmesi öngörülmektedir.
  4. Gerçekleşmesi daha zor olan son ihtimal, ABD'nin Grönland'a saldırarak burayı askeri güçle almasıdır.

Bizce bu ihtimaller arasında birinci seçenek en gerçekçi senaryodur. Başkan Trump'ın çılgın kişiliği ve ABD'nin tüm aşırılıklarına rağmen uluslararası sistemi kuran bir devlet olarak Danimarka gibi NATO üyesi müttefik bir devletin toprak bütünlüğünü hiçe sayarak bu ülkenin bir bölümünü kendi topraklarına katması, kuşkusuz uluslararası hukuk ve mantıkla uyuşan bir yaklaşım değildir. Ancak Rusya'nın Ukrayna'daki, İsrail'in Gazze'deki ve Türkiye'nin Kıbrıs'taki politikalarından cesaret alabilecek olan Trump'ın, kuşkusuz, ulusal güvenlik ve devlet politikası gibi argümanlar üzerinden ABD'ye kıyasla daha zayıf bir devlet olan Danimarka'ya bağlı Grönland'ı almaya çalışması ihtimal dahilindedir. Trump'ın bunu yaparken ise muhtemelen yumuşak yöntemleri tercih etmesi beklenebilir. Realizm eksenli ve jeopolitika odaklı siyasette, maalesef uluslararası hukuk ve normlar arka planda kalabilmektedir. Devletler ve halklar buna tepki göstermez ve sistemi ve hukuku savunmazlarsa, her dönemde her coğrafyada popülist sağcı liderlerin ülkelerinin çıkarı adına aşırıcı talepler içerisine girebilmeleri mümkündür.

Sonuç

Sonuç olarak, Başkan Trump'ın Grönland politikası gayet ciddi ve son derece tehlikelidir. Danimarka gibi müttefik bir devletin toprak bütünlüğünü riske atacak girişimlere Washington'ın kesinlikle ihtiyacı yoktur. Bunun yerine, bu ülke ile anlaşarak Grönland'da bir askeri üs ve yeraltı kaynaklarının ortak işletilmesi gibi formüller üzerinde çalışılmalıdır. Zira uluslararası sistemin çökmesi herkes adına tehlikeli bir gelişme olacak ve kaotik ve savaşlarla dolu yeni ve çok riskli bir dönemi başlatabilecektir. Buna izin vermemek adına, mutlaka ama mutlaka Başkan Trump'a doğru yol gösterilmelidir. Bu bağlamda, kuşkusuz Rusya ve İsrail gibi ülkeleri diğer ülkelerin topraklarından çıkmaya zorlamak ve garantör devlet Türkiye'yi de Kıbrıs konusunda müzakere masasına oturtmak, uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk açısından tutarlı bir perspektif ortaya koyacaktır. 

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

L'UE plaide en faveur d'une solution fédérale à Chypre

 

Introduction

Grâce à l'atmosphère positive créée par l'avocat et homme politique social-démocrate Dr Tufan Erhürman, le chef du CTP (Parti républicain turc) pro-européen, qui a remporté les élections présidentielles de cette année dans la RTCN (République turque de Chypre du Nord), le climat favorable à une solution fédérale à Nicosie, dernière capitale divisée d'Europe, s'est à nouveau réchauffé et a également réussi à obtenir le soutien ouvert de l'Union européenne (UE). À la suite d'informations selon lesquelles les deux dirigeants (Tufan Erhürman : Chypriotes turcs, Nikos Christodoulides : Chypriotes grecs) avaient entamé des négociations officielles sous la supervision des Nations unies (ONU) et que les discussions étaient positives, le 6e président de la RTCN, Tufan Erhürman, a rencontré Johannes Hahn, représentant spécial de la Commission européenne pour Chypre, et a obtenu la confirmation du soutien de Bruxelles à ce processus.

Johannes Hahn et Tufan Erhürman

Messages de Johannes Hahn sur Chypre

Les pièces du puzzle se mettent lentement en place pour une solution fédérale à Chypre. À la suite des messages chaleureux de soutien à une solution de Nikos Christodoulides, président de la République de Chypre, qui assumera la présidence du Conseil de l'Union européenne pour un mandat de six mois à compter du 1er janvier 2026, les responsables de l'Union européenne ont également commencé à exprimer leur soutien total à une solution fédérale à Chypre. Par exemple, Johannes Hahn, représentant spécial de la Commission européenne pour Chypre, qui a rencontré la veille les dirigeants des deux communautés de l'île et le président, a annoncé que l'UE était prête à ajouter une clause au budget 2028-2034 afin de refléter la réconciliation qui résultera de la réunification et les besoins financiers supplémentaires. Ce faisant, M. Hahn a clairement indiqué que Bruxelles pourrait fournir les ressources matérielles et économiques nécessaires pour combler le fossé de développement entre les deux parties de l'île et préparer la RTCN à l'adhésion à l'UE. Affirmant que la résolution du conflit chypriote aurait également un effet positif sur les relations entre la Turquie et l'UE, Hahn a fait passer le message que l'UE est « prête à œuvrer pour la paix, la sécurité et la prospérité à Chypre ». Dans une interview accordée au journal Yenidüzen, Hahn a également rappelé qu'une solution à deux États à Chypre n'est pas possible, affirmant qu'une solution fédérale est la seule méthode valable et réalisable au regard des paramètres de l'ONU et du droit international. Il a également qualifié le dirigeant des Chypriotes turcs, Tufan Erhürman, d'« ouvert d'esprit et constructif ».

Tufan Erhürman et Nikos Christodoulides

Commentaire

Afin de remédier à des années d'anarchie et de chaos qui ont favorisé l'émergence de groupes illégaux et non enregistrés dans le nord de l'île, qui constituent une menace non seulement pour la Turquie et Chypre, mais aussi pour tous les autres États, les négociations sur Chypre et la réunification des Chypriotes des deux côtés de l'île sont devenues, ces dernières années, l'option la plus raisonnable et, de plus en plus, la seule option raisonnable. Bien que la montée de l'islamophobie et des mouvements d'extrême droite en Europe soulève des préoccupations légitimes à cet égard, le fait que l'État de droit et le niveau de développement des États membres de l'UE soient à un stade beaucoup plus avancé que ceux des États musulmans/turcs, ainsi que les garanties juridiques fournies par l'UE, constituent une source importante de soutien pour les Chypriotes turcs.

En outre, une solution politique à Chypre et de bonnes relations avec l'UE pourraient constituer une avancée importante et bénéfique pour la renaissance/le développement de l'État de droit et de la démocratie en Turquie. En fait, cela pourrait également donner un nouvel élan au développement économique de la Turquie. À ce stade, il convient de transmettre au public turc des messages stratégiques exempts de chauvinisme et de nationalisme et reflétant fidèlement les normes juridiques internationales, et de préciser clairement que la thèse des deux États n'est acceptée dans aucun autre pays, pas même chez les alliés les plus proches de la Turquie. De cette manière, le public turc devrait être préparé à ce qui est nécessaire et à ce qui va se passer. Le maintien des investissements et de la présence militaire de la Turquie sur l'île dans une certaine mesure et l'obtention de privilèges juridiques permettant aux citoyens turcs d'entrer et de sortir librement de la région turque du nord de Chypre deviendront également un facteur critique dans les négociations.

En conclusion, l'île de Chypre n'est plus sous domination ottomane/turque depuis 150 ans et est restée un État indépendant et souverain, non intégré au territoire turc même après l'opération de paix de Chypre de 1974. La Turquie, exerçant ses droits de garant, est intervenue légalement et de manière justifiée sur l'île en 1974 et a apporté une aide historique aux Chypriotes turcs et grecs afin de rétablir l'administration fédérale à Chypre. Aujourd'hui, afin de poursuivre cette contribution historique, Ankara doit soutenir les négociations en vue d'une solution fédérale. Sinon, une telle approche renforcerait l'impression que la position de la Turquie est expansionniste (impérialiste) plutôt que garante. À notre avis, ni le défunt Premier ministre Bülent Ecevit ni l'actuel président Recep Tayyip Erdoğan n'avaient l'intention de mener une politique expansionniste, mais plutôt de venir en aide aux Chypriotes turcs. Par conséquent, je pense que personne ne devrait s'étonner que le gouvernement d'Ankara n'entrave pas les négociations. Enfin, il est devenu essentiel que les services de sécurité de l'UE et de la Turquie soient en alerte contre les tentatives de sabotage du processus de paix par l'extrême droite en Europe et en Turquie.

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

22 Aralık 2025 Pazartesi

Macron'un Nükleer Uçak Gemisi Projesi: Fransa'nın Güç, Egemenlik ve Küresel Etki Arayışı

 

Giriş

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ülkesi için geçtiğimiz gün açıkladığı ülkesi için yeni nesil bir nükleer uçak gemisi inşa etme fikri, yüzeyde bir savunma modernizasyonu gibi görünse de, aslında Fransa’nın tarihsel kimliği, jeopolitik kaygıları ve geleceğe dair stratejik tahayyülüyle doğrudan bağlantılıdır. Bu proje, Fransa’nın yalnızca bugünün tehditlerine değil, önümüzdeki 30–50 yılın güç dengelerine hazırlanma isteğinin bir yansıması ve çok ciddi bir projedir.

Tarihsel Arka Plan: “Grandeur” Geleneğinin Devamı

Fransa’nın askeri ve siyasi düşüncesinde “grandeur” (büyüklük, ihtişam) kavramı merkezi bir yere sahiptir. Fransız İmparatorluğu'nun gücünün zirvesinde gelişen bu anlayış, özellikle 5. Cumhuriyet'in Kurucu Cumhurbaşkanı "General" Charles de Gaulle döneminde modern Cumhuriyet parametreleri içerisinde yeniden şekillenmiştir. Bu bağlamda, Cumhuriyet rejimi içerisinde "grandeur" vizyonu, Fransa’nın:

  • NATO’dan bağımsız hareket edebilmesi,
  • Kendi nükleer caydırıcılığına sahip olması ve
  • Küresel krizlerde söz sahibi olması ilkeleri üzerine kurulmuştur.

Fransa'nın 2001'de hizmete aldığı 10. ve ilk nükleer güçlü uçak gemisi: Charles de Gaulle

Cumhurbaşkanı Macron’un nükleer uçak gemisi vizyonu, işte bu köklü geleneğin modern bir versiyonu olarak görülebilir. Charles de Gaulle’ün adını taşıyan mevcut uçak gemisi nasıl 20. yüzyılın sonunda Fransa’nın küresel iddiasını simgeliyorsa, işte PANG projesi de 21. yüzyıldaki bu iddianın devamıdır. Bu bağlamda, Macron ve Fransız Devleti, 2038 yılında kadar Charles de Gaulle uçak gemisinin yerine PANG'ın geçmesini planlamaktadır

PANG projesi maketi

Nükleer Uçak Gemisi: Askeri Araçtan Öte Bir Siyasi Mesaj

Güvenlik çalışanların gayet iyi bileceği üzere, uçak gemileri, yalnızca birer savaş enstrümanları değildir; aynı zamanda yüzen egemenlik alanlarıdır. Bir nükleer uçak gemisinin herhangi bir kıyıya yanaşmadan aylarca uluslararası sularda operasyon yapabilmesi şu anlama gelir:

  • Fransa, diplomatik izinlere ihtiyaç duymadan askeri varlık gösterebilir.
  • Kriz bölgelerinde “ilk gelen ve uzun kalan” aktör olabilir.
  • Küresel deniz ticaret yolları üzerinde caydırıcı bir etki yaratır.

Bu yönüyle, nükleer uçak gemisi, Fransa’nın dış politikasında ve Avrupa Birliği (AB) bağlamında son yıllarda sıkça vurguladığı "stratejik özerklik" (stratejik otonomi) kavramının askeri alandaki somut karşılığıdır.

Değişen Dünya Düzeni ve Macron’un Okuması

Emmanuel Macron’un bu projeyi savunmasının temel nedenlerinden biri, dünyanın giderek daha çok kutuplu bir yapıya doğru evirilmesidir. ABD’nin küresel liderliğinin tartışmaya açılması, Çin’in deniz gücüne büyük yatırımlar yapması ve Rusya’nın askeri sert gücü ön plana çıkarması, Fransa’yı şu soruyla karşı karşıya bırakmaktadır: “Bu yeni dünyada Fransa nerede duracak?”... Macron’un cevabı ise nettir: "Fransa, büyük güçler arasında arabulucu, dengeleyici ve gerektiğinde askeri olarak etkili bir aktör olmalıdır". Nükleer uçak gemisi, işte bu rolü oynayabilmenin gerekli ön koşullarından birisidir.

Avrupa Güvenliği ve ABD’den Kısmi Bağımsızlaşma

Cumhurbaşkanı Macron’un sıkça dile getirdiği “NATO’nun beyin ölümütartışması ve Avrupa savunma kimliği vurgusu, nükleer uçak gemisi projesiyle doğrudan ilişkilidir. Çünkü bugün Avrupa’nın güvenliği büyük ölçüde:

  • ABD'nin askeri varlığına,
  • ABD Ordusu'na mensup uçak gemilerine ve
  • ABD istihbarat ve lojistik sistemlerine dayanmaktadır.

Ancak Fransa, yeni nesil uçak gemisiyle:

  • Avrupa’nın denizaşırı askeri kapasitesini tek başına sırtlayabilecek,
  • ABD geri çekildiğinde oluşacak boşluğu doldurabilecek ve
  • Avrupa’yı küresel bir aktör haline getirebilecek bir konuma gelmeyi hedeflemektedir.

Bu durum, aynı zamanda Almanya gibi ekonomik olarak güçlü fakat askeri açıdan sınırlı ülkeler karşısında Fransa’nın Avrupa içerisindeki liderliğini de pekiştirebilecektir.

Savunma Sanayii, Ekonomi ve Teknolojik Rekabet

PANG projesi, yalnızca askeri değil, ekonomik ve teknolojik de bir yatırımdır. Nükleer reaktörler, elektromanyetik uçak fırlatma sistemleri (EMALS) ve yapay zekâ destekli savaş yönetim sistemleri gibi alanlar:

  • Fransa’nın yüksek teknoloji üretimini,
  • Savunma sanayiinde ihracat potansiyelini ve
  • On binlerce nitelikli istihdamı desteklemektedir.

Bu açıdan bakıldığında, proje, Fransa’nın Çin ve ABD ile arasındaki teknolojik uçurumu kapatmama kararlılığının da bir göstergesidir.

Eleştiriler ve Riskler

Elbette bu plan da eleştiriye kapalı değildir. Projenin:

  • Çok yüksek maliyeti,
  • Sosyal harcamalarla çeliştiği iddiası ve
  • Asimetrik tehditler (siber saldırılar, insansız sistemler) karşısında ne kadar etkili olacağı sıklıkla tartışılmaktadır.

Ancak Macron ve Fransız savunma elitleri için, bu eleştiriler, küresel güç olmanın kaçınılmaz bedelleri olarak görülmektedir. Bu nedenle, Fransız Devleti nezdinde projeye destek tamdır. 

Sonuç: Fransa Ne Yapmak İstiyor?

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un nükleer uçak gemisi vizyonu şu temel mesajı taşımaktadır:

  • Fransa, "küresel güç" statüsünden vazgeçmeyecek,
  • Avrupa’nın askeri liderliğini üstlenmeye aday bir devlet olacak, 
  • ABD’ye tamamen bağımlı olmayan yeni bir güvenlik mimarisi oluşturmaya çalışacak ve
  • 2050 sonrası dünya düzeninde masada kalmaya gayret edecektir.

Bu proje, Paris'in “büyük güç” olma iddiasının nicelikten çok nitelik, sembolizm ve stratejik etki üzerinden kurulduğunu göstermektedir. Bu, Fransa gibi derinlikli ve sofistike bir dış politika anlayışı olan bir devlet için bile önemli bir gelişmedir. 

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ & Oğuzhan MANİOĞLU

DEVA Partisi Lideri Ali Babacan'ın Üsküdar Üniversitesi Konferansı

 

Bir öğrenci kulübünün düzenlediği etkinlik sebebiyle bugün (22 Aralık 2025) Üsküdar Üniversitesi Güney Kampüsü'nde söyleşiye katılan deneyimli siyasetçi ve DEVA (Demokrasi ve Atılım Partisi) Genel Başkanı Sayın Ali Babacan, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik durumuna dair önemli tespitlerde bulundu. 2 saati aşkın süreyle üniversite öğrencileri ve akademisyenlerin karşısında samimi fikirlerini açıklayan Babacan, örnek bir liberal Müslüman-Türk siyasetçi olarak genelde öğrencilerden beğeni topladı.

Genç yaşına rağmen daha önce iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti/AKP) kurucu üyeliği (2001-2019), Avrupa Birliği Başmüzakereciliği (2005-2009), Dışişleri Bakanlığı (2007-2009), Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı (2002-2007; 2009-2011), Başbakan Yardımcılığı (2009-2015) ve 4 dönem AK Parti Ankara milletvekilliği (2002-2007, 2007-2011, 2011-2015, 2015-2018) gibi önemli görevlerde bulunmuş deneyimli bir siyasetçi olan Ali Babacan, 10 Mart 2020'den bu yana DEVA Partisi Genel Başkanı olarak görev yapmaktadır. Şu ana kadar 130.00 civarında kişiyi partiye üye yapmayı başaran DEVA, Babacan liderliğinde iki seçim deneyimi yaşamıştır. Bunlardan ilki, 2023 Cumhurbaşkanlığı ve parlamento (TBMM) seçimleri olup, bu seçimlerde "altılı masa" kapsamında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) liderliğindeki demokrasi blokuna katılan DEVA, Millet İttifakı'nın bir bileşeni olarak 15 milletvekilliği kazanmış, ancak partinin desteklediği CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci turda Recep Tayyip Erdoğan'a kaybetmiştir. Seçimlerden beklediğini bulamasa da, DEVA'nın bu süreçte altılı masanın programının oluşmasına büyük katkı sağladığı Türk basın-yayın organlarında sıklıkla işlenmiştir. 2024 yerel seçimlerine ise bağımsız olarak giren Ali Babacan liderliğindeki DEVA, yüzde 0,34 civarında oya ulaşmış ve bir ilçe ve 3 beldenin yönetimini kazanmıştır. DEVA, bu olumsuz sonuçlara rağmen yoluna devam etmekte ve Türkiye'nin düzlüğe çıkması yolunda fikir ve projeler üretmeye devam etmektedir.

Bugün hayatından kesitleri de içeren samimi söyleşisinde, genç ama deneyimli siyasetçi Ali Babacan, öncelikle, 2001'de kurucuları arasında yer aldığı AK Parti'nin son yıllarda kuruluş ilkelerine kıyasla ciddi bir başkalaşım yaşadığını ve bu misyonu kendilerinin artık DEVA Partisi'nde devam ettirdiklerini vurguladı. Eski yol arkadaşlarını eleştirmek konusunda pek de cömert davranmayan ve 12. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türkiye'nin geçmiş ve bugünkü idarecilerine karşı saygılı bir üslup belirleyen Babacan, Türkiye'nin 28 Şubat süreci (1997) ve 2001 ekonomik krizi gibi ciddi sorunların olduğu döneme kıyasla halen çok daha iyi durumda olduğunu, buna karşın ekonomi, hukuk sistemi, eğitim sistemi, liyakata dayalı kamu yönetimi ve demokratik yönelimde ciddi bir sıkıntı içerisinde olduğunu belirtti. Babacan'a göre, ekonominin zirve yaptığı 2013 yılından sonra işler AK Parti için hiç de iyi gitmedi ve yönetim, daha ziyade önceki birikim ve mirasa dayalı olarak gücünü kısmen korumayı başardı. Babacan, sıkıntıların başlangıç noktası olarak 2013 Mayıs ayı sonlarındaki Gezi Parkı Olayları'nı işaret ederken, bu tarihten itibaren en temel anayasal hakların kullanımı konusunda bile gençlere ve vatandaşlara sorun çıkarılmasının Türkiye'yi çok olumsuz bir noktaya taşıdığını kaydetti. Buna karşın, kendisinin gençken gittiği ABD ile Türkiye arasındaki gelişmişlik düzeyi farklılıklarının eskisi kadar fazla olmadığını da sözlerine ekleyerek, mevcut hükümetin sağlık sistemi, savunma ve dış politika gibi alanlarda bazı önemli başarılara imza attığını da sözlerine ekledi. Babacan'a göre, Türkiye'de günümüzdeki en ciddi sorun ise, liyakat temelli değil, siyaset temelli ve torpile dayalı atamalar ve işe alımlar nedeniyle kurumların işleyiş kalitelerinin azalması. Bu bağlamda, Babacan, özellikle yükseköğretim sektöründe de halen çok ciddi sorunlar olduğunu vurgulayarak, iktidara gelmeleri durumunda üniversiteleri merkezi yönetim anlayışıyla baskı altına alan YÖK'ü tasfiye edeceklerini ve ABD ve Çin gibi ileri bilimsel yayın ve proje yapabilen ülkelerle rekabet edebilecek yeni bir üniversiter düzen kuracaklarını açıkladı. Babacan'a göre, ekonomik sorunların temelinde de yerli ve yabancı yatırımcı, üretici ve tüketicilerin ülkenin hukuk sistemi, siyasal düzeni ve kurumlarına duydukları güvenin azalması bulunmakta. Güven olgusunun ekonomik gelişimin temeli olduğunu kaydeden eski Bakan, yeniden güven tesisi için Türkiye'de hukuk sistemi ve siyasi düzenin dönüştürülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Babacan, DEVA Partisi olarak Türkiye'yi ileriye götürecek her türlü konuda çok kapsamlı plan ve programları olduğunu belirterek, kendilerine güvenilmesi durumunda ülkeyi çok kısa süre içerisinde düzlüğe çıkaracaklarını iddia etti. Avrupa'nın giderek gerilediğinin de altını çizen Babacan, Türkiye'nin ise genç nüfusu, güçlü ordusu ve eşsiz jeopolitik konumu sayesinde halen büyük potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Genç lider, bu bağlamda gençlerin geleceklerinden kaygı duymalarını anlayışla karşıladığını, ancak kesinlikle umutsuz olunmamasını salık verdi.  Zira Babacan'a göre sorunlar çözümsüz değil ve istenirse kısa sürede ekonomide de, dış politikada da ciddi ivme sağlanabilir. Ali Babacan, bu bağlamda detaylarına girmese de, dış politikanın salt realist ilkelere dayalı olarak yapılmasını da eleştirdi ve bazı değerlerin dış politikada ne pahasına olursa olsun savunulması gerektiğini ifade etti. Babacan, kendisi ve ailesini ise dindar Müslüman yaşam tarzından gelen ve bu geleneği korumaya çalışan çağdaş insanlar olarak tanımladı. AK Parti'ye katılımı konusunda ise, Babacan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü işaret etti. Babacan, tüm sorunlara rağmen İMF'den yüklü borç alınan eski günlere kıyasla daha iyi durumda olduğumuzun da altını çizdi.

Ali Babacan, oldukça iyi yetişmiş görece genç bir Müslüman Türk siyasetçisi olarak halen oldukça potansiyelli bir lider adayı olmasına karşın, Türkiye'de daha teknokratik siyasetçilerin başarı şanslarının bugüne kadar ara rejimleri dönemleri haricinde pek de yüksek olmadığını belirtmek gerekir. Yine de, Babacan'ın siyasi çizgisini sürdürmesi durumunda, ileride özellikle olası bir parlamenter rejimde kritik roller üstlenmesi halen gayet mümkün gözüküyor. Bunun sebebi de Babacan'ın bilgi birikimi ve tecrübesinin çok iyi seviyede olması.

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

21 Aralık 2025 Pazar

EU Pushes for Federal Solution in Cyprus

 

Introduction

Thanks to the positive atmosphere created by lawyer and social democrat politician Dr. Tufan Erhürman of the pro-European CTP (Republican Turkish Party), who won this year's presidential elections in the TRNC (Turkish Republic of Northern Cyprus), the federal solution atmosphere in Nicosia, Europe's last divided capital, has warmed up again and has also managed to gain open support from the European Union (EU). Following reports that the two leaders (Tufan Erhürman: Turkish Cypriots, Nikos Christodoulides: Greek Cypriots) began official negotiations under the supervision of the United Nations (UN), and following reports that the talks were positive, the 6th President of the TRNC, Tufan Erhürman, met with Johannes Hahn, the European Commission's Special Representative for Cyprus, and succeeded in obtaining confirmation of Brussels' support for the process.

Johannes Hahn's Messages on Cyprus

The pieces are slowly falling into place for a federal solution in Cyprus. Following the warm messages of support for a solution from Nikos Christodoulides, President of the Republic of Cyprus, which will assume the Presidency of the Council of the European Union for a six-month term starting January 1, 2026, European Union officials have also begun to express their full support for a federal solution in Cyprus. For example, Johannes Hahn, the European Commission's Special Representative for Cyprus, who met with the leaders of both communities on the island and the President the previous day, announced that the EU is prepared to add a clause to the 2028-2034 budget to reflect the reconciliation that will emerge in the event of reunification and the additional financial needs. In doing so, Hahn sent a clear message that Brussels could provide the necessary material/economic resources to bridge the development gap between the two sides of the island and prepare the TRNC for EU membership. Stating that the resolution of the Cyprus Conflict would also positively affect Türkiye-EU relations, Hahn conveyed the message that the EU is “ready to work for peace, security, and prosperity in Cyprus.” In an interview with the Yenidüzen newspaper, Hahn also reminded that a two-state solution in Cyprus is not possible, stating that a federal solution is the only valid and feasible solution method in terms of UN parameters and international law. Moreover, he described the leader of the Turkish Cypriots, Tufan Erhürman, as “open-minded and constructive.”

Comment

In order to rectify the years of lawlessness and chaos that have fostered the emergence of illegal, unregistered groups in the north of the island, which pose a threat not only to Türkiye and Cyprus but to all other states, the Cyprus negotiations and the reunification of Cypriots on both sides of the island have, in recent years, become the most reasonable and increasingly the only reasonable option. Although rising Islamophobia and far-right movements in Europe raise legitimate concerns in this regard, the fact that the rule of law and level of development in EU member states are at a much more advanced stage compared to Muslim/Turkic states, and the legal guarantees provided by the EU, are an important source of support for Turkish Cypriots. 

In addition, a political solution in Cyprus and good relations with the EU could be an important and beneficial achievement for the rebirth/development of the rule of law and democracy in Türkiye. In fact, this could also provide new momentum for Türkiye's economic development. At this point, strategic messages that are free from jingoism and nationalism and accurately reflect international legal norms should be conveyed to the Turkish public, and it should be made clear that the two-state thesis is not accepted in any other country, not even in Türkiye's closest allies. In this way, the Turkish public should be prepared for what is necessary and what will happen. Maintaining Türkiye's investments and military presence on the island to a certain extent and securing legal privileges that allow Turkish citizens to freely enter and exit the Turkish region in northern Cyprus will also become a critical factor in the negotiations.

In conclusion, the island of Cyprus has not been under Ottoman/Turkish rule for the past 150 years and has remained an independent and sovereign state, not incorporated into Turkish territory even after the 1974 Cyprus Peace Operation. Türkiye, exercising its guarantor rights, intervened legally and justifiably on the island in 1974 and provided historical assistance to both Turkish Cypriots and Greek Cypriots to restore the federal administration in Cyprus. Now, in the name of continuing this historical contribution, Ankara must support the federal solution negotiations. Otherwise, such an approach would reinforce the perception that Türkiye's stance is expansionist (imperialist) rather than guarantor. In our view, neither the late Prime Minister Bülent Ecevit nor today's President Recep Tayyip Erdoğan intended expansionism, but rather to rescue Turkish Cypriots. Therefore, I believe it should come as no surprise to anyone that the government in Ankara is not obstructing the negotiations. Finally, it has become essential for security units in the EU and Türkiye to be on alert against sabotage attempts by the far right in Europe and Türkiye against the peace process.

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ


Çin Halk Cumhuriyeti'nin Yeni Latin Amerika ve Karayipler Strateji Belgesi

 

Giriş

Küresel sistemin yükselen gücü olmaya devam eden ve halihazırdaki küresel lider Amerika Birleşik Devletleri'nin (kısaca ABD) öngörülebilir gelecekteki en büyük rakibi olan Çin Halk Cumhuriyeti (kısaca Çin), dünyanın farklı coğrafyalarına yönelik stratejilerini ortaya koyan resmi dokümanları zaman zaman resmi makamlarının internet sitelerinden paylaşmaktadır. Bu bağlamda, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi, geçtiğimiz gün (10 Aralık 2025), internet sitesinden yeni bir strateji belgesi ilan etmiştir. Rapor, şimdiden Amerikan hükümetine yakın bazı düşünce kuruluşları ve internet sitelerinde "tehlikeli" olarak lanse edilmiştir. Bu yazıda, 2008 ve 2016 yıllarından sonra Pekin'in Latin Amerika ve Karayipler bölgesine yönelik üçüncü politika (hükümet) raporu (white paper) olan bu belge özetlenecek ve yorumlanacaktır.

Pekin'in Yeni Latin Amerika ve Karayipler Stratejisi

3 bölümden oluşan 23 sayfalık raporun "Latin Amerika ve Karayipler: Canlılık ve Umut Dolu Bir Bölge" başlıklı ilk bölümünde, ilk olarak, Latin Amerika ve Karayipler bölgesinin Küresel Güney'in önemli bir parçası ve dünya barışı ve istikrarı ile küresel kalkınma ve refah için önemli bir güç olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca, son yıllarda bölge ülkelerinin birlikte ulusal koşullarına uygun ve kendilerine özgü kalkınma yollarını aktif olarak araştırmaları, birlikte hareket ederek küresel yönetişime katılmaları ve bölgenin küresel etkisinin artması övülmüştür. Bu bağlamda, bölge genelinde "bağımsızlık" ve "güç için birlik" gibi görkemli bir geleneğin varlığından söz edilmiş ve bölgenin parlak bir geleceğe sahip olduğunun altı çizilerek, çok kutuplu yeni dünya düzeni ve ekonomik küreselleşme sürecinde bölgenin daha da önem kazanacağı belirtilmiştir.

"Çin ile Latin Amerika ve Karayipler Arasındaki Gelişen İlişkiler" başlıklı raporun ikinci bölümünde, Çin ve bölge halklarının birbirlerinden uzak olmalarına rağmen uzun bir dostluk geçmişine sahip oldukları anımsatılarak, 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından yaşanan ilk dönemde Çin-Latin Amerika ve Karayipler ilişkilerinin temelde halklar arası ilişkiler düzeyinde şekillendiği izah edilmiştir. 1960'lı yıllardan sonra ise, Çin ile bazı Latin Amerika ve Karayipler ülkeleri arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasıyla beraber, iki taraf arasındaki ilişkiler ve iş birliği giderek artmış ve her iki taraf da ulusal egemenlik, bağımsızlık ve haysiyetlerini korumak için birbirlerini desteklemiştir. Nitekim nesiller boyu süren çabalar sonucunda, Çin-Latin Amerika ve Karayipler dostluğu halkların kalbinde derin kökler salmayı başarmıştır. 2008 yılında, Çin hükümeti, Latin Amerika ve Karayipler bölgesi ile ilgili ilk politika belgesini yayınlayarak, bölge ülkeleriyle eşitlik, karşılıklı yarar ve ortak kalkınma özelliklerine sahip kapsamlı iş birliğine dayalı bir ortaklık kurulmasını önermiştir. 2014 yılında ise, Çin ve bölge ülkeleri liderleri, Brezilya'nın başkenti Brasilia'da bir toplantı düzenleyerek, eşitlik, karşılıklı yarar ve ortak kalkınma özelliklerine sahip kapsamlı iş birliğine dayalı bir ortaklığın kurulduğunu ortaklaşa duyurmuşlardır. 2016 yılında, Çin hükümeti, bölge ile ilgili ikinci politika belgesini yayınlayarak, bölge ile 5 belirgin özelliğe sahip yeni bir ilişki kurma taahhüdünü ve kapsamlı iş birliğine dayalı ortaklığı yeni bir düzeye taşıma hedefini açıklamıştır. Son yıllarda, Devlet Başkanlarının diplomatik liderliği altında, Çin-Latin Amerika ve Karayipler ilişkileri, eşitlik, karşılıklı yarar, yenilikçilik, açıklık ve halkların yararına olan yeni bir aşamaya girmiş ve Güney-Güney iş birliğinin parlak bir örneği olmuştur. Çin ile bölge ülkeleri, ortak bir geleceğe sahip bir topluluk olarak el ele ilerlemektedir. Bu topluluk, eşitlik anlayışı üzerine kurulmuş, karşılıklı yarar ve kazan-kazan ilkesiyle güçlendirilmiş, açıklık ve kapsayıcılıkla canlandırılmış ve halkın refahına adanmıştır. Bu bağlamda, ilişkilerde kalıcı bir canlılık sergilemekte ve ilişkiler gelecek adına büyük umut vaat etmektedir.

Bu iki kısa bölümün ardından, raporun asıl gövdesini oluşturan ve somut politika önerilerinin yer aldığı "Çin-Latin Amerika ve Karayipler Ortak Gelecek Topluluğu Oluşturmak için Beş Programı Teşvik Etmek Üzere El Ele Vermek" başlıklı üçüncü ve son bölüme geçilmektedir. Bu bölümde 5 alt başlıkta önerilen politikalar detaylı olarak açıklanmaktadır.

"Dayanışma Programı" adlı ilk alt başlıkta, 9 politika önerisine yer verilmektedir. Bunlar şöyle sıralanmaktadır:

1. Üst Düzey Değişimler: Çin, Devlet Başkanları diplomasisinin yol gösterici rolünü tam olarak yerine getirmek, Çin ve bölge ülkeleri liderleri arasında çok taraflı uluslararası etkinliklerde ziyaret ve toplantı alışverişini sürdürmek, devlet yönetimi ve modernizasyon konusunda deneyim alışverişini ve karşılıklı öğrenmeyi geliştirmek ve ikili ilişkiler ve ortak çıkar alanındaki önemli konularda iletişimi güçlendirmek istemektedir.

2. Birbirlerinin Temel Çıkarlarını ve Önemli Konularını Karşılıklı Desteklemek: "Tek Çin" ilkesi, Çin'in diğer ülkelerle diplomatik ilişkiler geliştirmesinin önemli siyasi temeli ve önkoşuludur. Çin hükümeti, bölge ülkelerinin büyük çoğunluğunun tek Çin ilkesine bağlı kalmasını, dünyada tek bir Çin olduğunu, Tayvan'ın Çin topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve Çin Halk Cumhuriyeti hükümetinin tüm Çin'i temsil eden tek yasal hükümet olduğunu kabul etmesini, “Tayvan bağımsızlığı”na karşı çıkmasını ve Çin hükümetini ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumada desteklemesini takdir etmektedir. Çin, tek Çin ilkesi temelinde bölge ülkeleriyle devletlerarası ilişkiler kurmaya ve geliştirmeye hazırdır. Çin ile diplomatik ilişkileri olan bölge ülkeleriyle ilişkilerinde, Pekin, stratejik karşılıklı güveni arttırmak, ulusal egemenlik, güvenlik, toprak bütünlüğü ve diğer temel çıkarlar ve önemli konularla ilgili konularda karşılıklı anlayış ve desteği sürdürmek, ulusal koşullara uygun kalkınma yollarını izlemede birbirlerini desteklemek ve hegemonizm ve güç politikasına karşı çıkmak için iş birliği yapmaya hazırdır.

3. Hükümetlerarası Diyalog ve Danışma Mekanizmaları: Üst düzey koordinasyon ve iş birliği komitesi, üst düzey karma komite, hükümetlerarası daimi komite, stratejik diyalog, siyasi danışma, ekonomi ve ticaret karma komitesi, üst düzey grup, serbest ticaret komitesi ve teknoloji karma komitesi gibi mekanizmaların rolünden tam olarak yararlanılması için çaba gösterilecek ve hükümetlerarası diyalog ve iş birliğini güçlendirmek için ilgili diyalog ve danışma mekanizmaları daha da iyileştirilecektir.

4. Yasama Organları Arasındaki Değişimler: Karşılıklı saygı, anlayışın derinleştirilmesi ve iş birliğinin teşvik edilmesi temelinde, Çin Ulusal Halk Kongresi, üst düzey değişimlerin ve özel komiteler, dostluk grupları ve ofisler gibi diğer düzeylerdeki değişimlerin rolünü tam olarak kullanarak, Latin Amerika ve Karayipler'deki ulusal parlamentolar ve bölgesel ve alt bölgesel parlamento örgütleriyle çok düzeyli ve çok kanallı dostane değişimleri güçlendirmek istemektedir.

5. Siyasi Partiler Arasındaki Değişimler: Bağımsızlık, tam eşitlik, karşılıklı saygı ve birbirlerinin iç işlerine karışmama ilkelerine dayalı olarak, Çin Komünist Partisi (ÇKP), Latin Amerika ve Karayipler ülkelerinin siyasi partileri ve örgütleriyle değişim ve iş birliğini güçlendirmek ve Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC) üye devletlerinin parti kadrolarını Çin'i ziyaret etmeye davet ederek karşılıklı anlayış ve güveni daha da arttırmak istemektedir.

6. Küresel Yönetişim Girişimi'nin Uygulanması: Çin, Latin Amerika ve Karayipler ile iş birliği yaparak, kapsamlı istişare ve ortak fayda için ortak katkı içeren küresel yönetişim vizyonuna bağlı kalmaya, Küresel Yönetişim Girişimi'ni tam olarak uygulamaya, Birleşmiş Milletler (BM) merkezli uluslararası sistemi kararlılıkla savunmaya ve BM ve diğer uluslararası kuruluşlarda ve diğer uluslararası platformlarda değişim ve iş birliğini derinleştirmeye hazırdır. Böylece, Pekin, Küresel Güney'in temsil ve sesini güçlendirmek, daha adil ve eşitlikçi bir küresel yönetişim sisteminin inşasını ilerletmek ve insanlık için ortak bir gelecek topluluğu oluşturmak için Latin Amerika ve Karayipler ile iş birliği yapmaya hazırdır. Çin, bölge ülkelerinin uluslararası ilişkilerde daha büyük bir rol oynamasını da desteklemektedir.

7. Küresel Ekonomik Yönetişim Sisteminin Reformlarının Teşvik Edilmesi: Çin, G20, APEC, BRICS, IMF, Dünya Bankası, Uluslararası Ödemeler Bankası, Finansal İstikrar Kurulu ve Basel Bankacılık Denetim Komitesi gibi uluslararası ekonomik ve finansal kuruluşlar ve mekanizmalarla koordinasyon ve iş birliğini güçlendirmek, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) merkezli çok taraflı ticaret sistemi çerçevesinde iş birliğini geliştirmek, önceki DTÖ Bakanlar Konferanslarının sonuçlarını aktif olarak uygulamak ve DTÖ'nün gerekli reformlarını teşvik etmek suretiyle, gelişmekte olan üyelerin kalkınma haklarını, çıkarlarını ve alanlarını daha iyi korumak için çalışacaktır. Asya-Pasifik bölgesinde ekonomik entegrasyonu teşvik etmek için de çaba gösterecektir. Çin, uluslararası topluma, küresel ekonomik yönetişim reformunu daha da teşvik etmeye, küresel ekonomik ve finansal kuralları iyileştirmeye ve optimize etmeye ve IMF kota ve yönetişim reformlarını daha da ilerletmeye, böylece gelişmekte olan pazarların ve gelişmekte olan ülkelerin temsilini arttırmaya çağırmaktadır. Çin, uluslararası adalet ve hakkaniyeti kararlılıkla savunacak, çok taraflı ticaret sistemini destekleyecek ve tek taraflı zorbalık uygulamalarına karşı çıkacak, küresel sanayi ve tedarik zincirlerinin istikrarını koruyacak ve “ayrıştırma” ve “tekerleği yeniden icat etme” girişimlerini reddedecek, böylece açık ve iş birliğine dayalı uluslararası ortamı koruyacak ve ekonomik küreselleşmeyi doğru yöne yönlendirecektir.

8. Çin ile Latin Amerika ve Karayipler Arasındaki Kolektif İş Birliği: Çin, Latin Amerika ve Karayipler'in bölgesel entegrasyon sürecini desteklemekte ve CELAC (Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu) ile ilişkilerine büyük önem vermektedir. Çin, bölge ülkeleriyle birlikte saygı, eşitlik, çeşitlilik, karşılıklı yarar, iş birliği, açıklık, kapsayıcılık ve koşulsuzluk ilkelerini savunmaya ve Çin-CELAC Forumu çerçevesinde çeşitli alanlarda iş birliğini aktif olarak teşvik etmeye hazırdır. Bakanlar toplantısı, Çin Dışişleri Bakanları ile CELAC “Dörtlüsü” arasındaki diyalog, ulusal koordinatörler toplantısı gibi mekanizmaların rolünü tam olarak yerine getirmek, Forum'un siber sekreterliğini tam olarak kullanmak, çeşitli alanlarda başarılı ve daha çeşitli alt forumlar düzenlemek, her iki tarafın tüm sosyal sektörlerinin aktif katılımını teşvik etmek, Çin-CELAC Forumu'nun kurumsal yapısını daha da iyileştirmek ve koşullar olgunlaştığında Çin ve CELAC üye devletlerinin devlet liderlerinin zirvelerini düzenlemek için somut adımlar atılacaktır. Çin, Latin Amerika ve Karayipler'deki bölgesel kuruluşların ve çok taraflı kurumların iki taraf arasındaki toplu iş birliğine aktif katılımını memnuniyetle karşılar ve bölgedeki en az gelişmiş ülkeler, kara ile çevrili gelişmekte olan ülkeler ve küçük ada gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarını toplu iş birliğine dahil edecektir.

9. Üçlü İş Birliği: Çin-Latin Amerika ve Karayipler ilişkileri herhangi bir üçüncü tarafı hedef almamakta veya dışlamamakta ve herhangi bir üçüncü tarafın egemenliği altında da bulunmamaktadır. Bu ilişkiler, her iki tarafın temel çıkarlarına ve dünya barışı, kalkınma, iş birliği ve kazan-kazan gibi çağımızın eğilimlerine uygundur. Karşılıklı saygı ilkesine dayalı olarak ve birbirini tamamlayan güçlerden yararlanarak Çin, bu tür bir iş birliğinin bölge ülkeleri tarafından önerilmesi, kararlaştırılması ve yönetilmesi şartıyla, bölge ülkelerinde bölge dışındaki ilgili ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla üçlü kalkınma iş birliği yapmaya hazırdır. Çin, işletmelerini ticari ilkeler temelinde bölge ülkelerinde ilgili taraflarla ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda üçlü iş birliği yapmaya da teşvik etmektedir.

"Kalkınma Programı" başlıklı ikinci alt başlıkta ise, tam 17 özgün politika önerisine yer verilmiştir.

1. Küresel Kalkınma Girişimi'nin Uygulanması: Çin, Küresel Kalkınma Girişimi çerçevesinde bölge ülkeleriyle iş birliği yapmaya, Çin'in modernleşmesinin getirdiği kalkınma fırsatlarını paylaşmaya, BM'nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi'nin uygulanmasını hızlandırmaya ve ortak kalkınmayı ilerletmeye hazırdır.

2. Yüksek Kaliteli Kuşak ve Yol İş Birliği: Çin, daha fazla bölge ülkesinin yüksek kaliteli Kuşak ve Yol iş birliğine katılmasını memnuniyetle karşılamaktadır. Kapsamlı istişare ve ortak fayda için ortak katkı ilkesinin yanı sıra, açık, yeşil ve temiz iş birliği felsefesini izleyen Pekin, bölgedeki ortak ülkelerle birlikte, kalkınma stratejilerinin uyumunu aktif olarak güçlendirmek, çeşitli alanlarda iş birliğini teşvik etmek, iş birliği projelerinin güvenli ve sorunsuz ilerlemesini ortaklaşa sağlamak ve Kuşak ve Yol iş birliğini yüksek standartlı, insan odaklı ve sürdürülebilir hale getirmek için çaba gösterecek, böylece tüm ülkeler için barışçıl kalkınma, karşılıklı yarar sağlayan iş birliği ve ortak refahın modernizasyonunu gerçekleştirecek ve insanlık için ortak bir gelecek topluluğunun inşasına katkıda bulunacaktır.

3. Ticaret ve Yatırım İş Birliği: Çin, bölge ülkeleriyle ikili ticaretin potansiyelini daha da arttıracak, özel ürünlerin, rekabet avantajı olan veya yüksek katma değerli ve teknoloji yoğun ürünlerin ticaretini teşvik edecek ve hizmet ticareti ve dijital ticaret alanlarında iş birliğini güçlendirecektir. Karşılıklılık ve karşılıklı yarar ilkesine dayalı olarak Çin, bölge ülkeleriyle uzun vadeli ve istikrarlı ticaret ilişkileri kurmayı araştıracak ve serbest ticaret anlaşmaları ve diğer ticaret kolaylaştırma düzenlemelerini görüşecektir. Çin, ikili ticaretin genişlemesini memnuniyetle izlemekte ve Latin Amerika ve Karayipler bölgesi ülkelerinin Çin Uluslararası İthalat Fuarı, Çin İthalat ve İhracat Fuarı, Çin Uluslararası Hizmet Ticareti Fuarı, Çin Uluslararası Tüketici Ürünleri Fuarı, Çin Uluslararası Yatırım ve Ticaret Fuarı, Çin Uluslararası Tedarik Zinciri Fuarı, Çin Uluslararası Sanayi Fuarı, Çin Uluslararası Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Fuarı, Dünya İmalat Kongresi vb. etkinliklere katılımını memnuniyetle karşılamaktadır. Çin, ayrıca, yerli işletmelerinin bölge ile ilgili uluslararası ve bölgesel fuarlara katılmasını teşvik etmekte ve desteklemektedir. Çin, ek olarak, bölge ülkeleriyle olan ticari sürtüşmeleri uygun şekilde yöneterek, sağlıklı ve dengeli ticareti teşvik edecek ve çeşitlendirilmiş bir ticaret yapısı oluşturacaktır. Çin, bölge ülkeleriyle ekonomik ve ticari iş birliği mekanizmalarını iyi bir şekilde kullanmak için çalışmaya hazırdır ve Çin-Latin Amerika ve Karayipler Endüstriyel Yatırım ve İşbirliği Forumu, Çin-Latin Amerika ve Karayipler İş Zirvesi, Çin-Latin Amerika ve Karayipler Yatırım ve İşbirliği Yüksek Düzey Forumu, Çin-Karayipler Ekonomik ve Ticari İşbirliği Forumu ve Çin-CELAC Özel Sektör Forumu veya tanıtım etkinlikleri gibi faaliyetleri düzenlemeye devam edecektir. Çin, her iki tarafın işletmelerine faaliyet ve yatırım için adil, açık ve ayrımcı olmayan bir iş ortamı sağlayacaktır. Çin, işletmeler arasında yatırım iş birliği için sağlam bir ortam ve elverişli koşullar yaratmak amacıyla, yatırımların korunması ve çifte vergilendirmenin önlenmesi konusunda daha fazla anlaşma imzalanması için bölge ülkeleriyle görüşmeler yapacaktır. Çin, iş dünyası öncülüğünde, piyasa temelli işleyiş, daha büyük fayda ve ortak çıkarların peşinde olma ve kazan-kazan iş birliği ilkelerini izlemektedir. Çin, ek olarak, yerel istihdamı arttırmak için bölge ülkelerinde iş yapan ve yatırım yapan yerli işletmeleri desteklemekte, Çin'in yüksek kaliteli üretim kapasitesi ve ileri teknoloji ekipmanlarının bölge ülkelerinin talepleriyle uyumunu teşvik etmekte ve ihtiyaç duyan ülkelerin kendi kendine yeterliliklerini ve sürdürülebilir kalkınma kapasitelerini arttırmalarına yardımcı olmaktadır.

4. Finansal İş Birliği: Çin, finansal kurumlarının bölge ülkelerindeki ulusal, bölgesel ve uluslararası finansal kurumlarla olan değişim ve iş birliğini güçlendirmesini destekleyecek ve bölgedeki şube ağlarının yapısını daha da optimize edecektir. İki tarafın merkez bankaları ve finansal düzenleme otoriteleri arasında diyalog ve iş birliğinin geliştirilmesi, sınır ötesi yerel para birimi ile ödeme işlemlerinin genişletilmesi, RMB takas düzenlemelerinin tartışılması ve yerel para birimi takası dahil olmak üzere parasal iş birliğinin istikrarlı bir şekilde teşvik edilmesi için çaba gösterilecektir. Piyasa odaklı ve hukuka dayalı ilkeye uygun olarak, iki taraf Panda tahvilleri konusunda iş birliğini de tartışacaktır. Mevcut ikili finansal iş birliğini temel alarak, Çin, Çin-Latin Amerika İşbirliği Fonu, imtiyazlı krediler, Çin-Latin Amerika ve Karayipler Altyapı Özel Kredisi, Çin-Latin Amerika Üretim Kapasitesi İşbirliği Yatırım Fonu ve Çin ile Karayip ülkeleri arasındaki finansman düzenlemelerinin rolünü tam olarak kullanacak, sigorta ve finansal kiralama dahil olmak üzere iş birliği biçimlerini aktif olarak araştıracak, bçlge ülkelerindeki bölgesel finans kurumlarıyla iş birliğini daha da genişletecek ve iki taraf arasındaki kilit alanlarda ve büyük projelerde iş birliğini destekleyecektir.

5. Enerji ve Kaynaklar İş Birliği: Çin, kazan-kazan iş birliği ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde, tüm endüstri zinciri boyunca enerji geliştirme ve kullanımı konusunda Çin-Latin Amerika ve Karayipler iş birliğini genişletmeye ve derinleştirmeye, petrol, gaz ve diğer geleneksel enerji sektörlerinde iş birliğini arttırmaya, hidroelektrik, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve hidrojen enerjisi gibi temiz enerji alanlarında iş birliğini güçlendirmeye, nükleer enerjinin barışçıl kullanımına ilişkin iş birliğini derinleştirmeye ve çeşitli aşamalarda mineral kaynakların yeşil gelişimi ve kullanımını arttırmaya hazırdır. Çin, dış ekonomik ve finansal risklerin etkisini azaltmak amacıyla, bölge ülkeleriyle birlikte enerji ve kaynak ürünlerinin uzun vadeli tedariki ve yerel para birimi ile fiyatlandırılması ve ödemesi mekanizmalarının kurulmasını aktif olarak araştırmaya hazırdır.

6. Altyapı İş Birliği: Çin, ulaşım, ticaret lojistiği, depolama tesisleri, bilgi ve telekomünikasyon teknolojileri, enerji ve elektrik, su koruma projeleri, konut ve kentsel inşaat gibi geleneksel alanların yanı sıra yenilenebilir enerji, akıllı ulaşım, dijital altyapı ve akıllı şehirler gibi yeni gelişen alanlarda teknoloji danışmanlığı, inşaat, ekipman imalatı ve işletme yönetimi konularında iş birliğini güçlendirmeye çalışacaktır. Çin, bölgesel altyapı bağlantılılığını güçlendirmek ve bölgesel ekonomik büyümeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı sürekli olarak desteklemek amacıyla, yetkin yerli işletmelerin ve finans kurumlarının Latin Amerika ve Karayipler ülkelerindeki altyapı planlama ve inşaatına aktif olarak katılmasını teşvik etmekte ve desteklemektedir. Çin-Latin Amerika ve Karayipler Altyapı İşbirliği Forumu düzenlenmeye de devam edecektir.

7. Üretim İş Birliği: Çin, endüstriyel kalkınma stratejilerinde sinerjiyi arttıracak, endüstriyel politikalar konusunda alışverişi arttıracak, hammaddeler, tüketim malları, ekipman üretimi, yeşil ve düşük karbonlu endüstriler, endüstriyel ve tedarik zincirleri ve endüstri parkları konusunda iş birliğini derinleştirecek ve Çin ile bölge ülkelerinde endüstrilerin akıllı, dijital ve yeşil gelişimini teşvik edecektir. Çin, endüstri ve tedarik zincirlerinde Çin-Latin Amerika ve Karayipler ortaklığının daha da yakınlaşması için çalışacak ve iş birliği belgelerinin müzakere edilmesini ve imzalanmasını teşvik edecektir. Ayrıca, Çin-Latin Amerika ve Karayipler Endüstriyel İşbirliği Üst Düzey Diyaloğu devam edecektir. Çin, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişimi konusunda politika alışverişini teşvik edecek, büyümeleri için kılavuzlar sağlayacak ve böylece bölge ülkelerinin endüstriyel dönüşümüne katkıda bulunacaktır.

8. Tarımsal İş Birliği: Çin, tarımsal iş birliği mekanizmalarını iyileştirecek, her iki tarafın işletmelerini tarım ticaretine aktif olarak katılmaya teşvik edecek, tarım bilimi ve teknolojisi, personel eğitimi ve diğer alanlarda daha fazla değişim ve iş birliğini teşvik edecek ve hayvancılık ve kümes hayvancılığı, ormancılık, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği alanlarında iş birliğini derinleştirecektir. Çin, gıda güvenliği ile ilgili kamu politikaları ve piyasa bilgileri konusunda alışverişi arttırmak için çalışacak ve Çin ile bölge ülkelerindeki ilgili kurumları, gıda güvenliğini ortaklaşa teşvik etmek amacıyla tahılların besin kalitesi ve hasat sonrası kayıpları azaltan teknolojiler gibi alanlarda hedefli alışveriş ve iş birliği yapmaya teşvik edecektir. Çin, tarım teknolojisi tanıtım programları oluşturmaya ve geliştirmeye devam edecek, modern tarım teknolojisinin geliştirilmesini ve tanıtımını teşvik edecek ve her iki tarafın tarım teknolojisi inovasyonunu, tarımsal üretim ve işleme kapasitesini ve uluslararası rekabet gücünü arttıracaktır. Çin, biyolojik ıslah gibi alanlarda bilimsel araştırma iş birliğini ve Çin-Latin Amerika ve Karayipler Sürdürülebilir Gıda İnovasyon Merkezi'nin kurulmasını desteklemektedir. Ek olarak, Çin, bölge ülkelerinden tarım işletmelerinin Çin Uluslararası Tarım Ticaret Fuarı, Çin Tahıl Ticaret Konferansı ve diğer fuarlara katılmasını memnuniyetle karşılamaktadır. Çin-CELAC Tarım Bakanları Forumu düzenlenmeye de devam edecektir.

9. Bilim ve Teknoloji İnovasyonu: Çin, bilimsel ve teknolojik inovasyon iş birliği için hükümetler arası mekanizmaları güçlendirecektir. Çin-CELAC Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Forumu düzenlenmeye devam edecektir. Çin, bilgi teknolojisi, yapay zeka (AI), havacılık ve uzay, yeni enerji, yeni malzemeler, biyotıp ve entegre devreler gibi alanlarda yüksek teknoloji iş birliğini aktif olarak keşfedecek ve Çin-Latin Amerika ve Karayipler Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Ortaklık Planını daha da uygulayacaktır. Çin, araştırmacılar arasındaki alışverişi arttıracak ve genç bilim insanları arasında değişim programlarının uygulanmasını teşvik edecektir. Bölge ülkelerinden bilim ve teknoloji personeli, Yetenekli Genç Bilim İnsanları Programı ve Uluslararası Eğitim Programına aktif olarak katılmaya teşvik edilmektedir. Bölge ülkelerinden gelen genç bilim insanlarına Çin'de kısa süreli bilimsel araştırma yapmaları için de destek verilecektir. Çin, ortak laboratuvarlar, Ar-Ge merkezleri ve yüksek teknoloji parklarının inşasında iş birliği olanaklarını araştıracak ve her iki tarafın üniversitelerinin, yenilikçi işletmelerinin ve araştırma enstitülerinin değişim ve iş birliği faaliyetlerini yürütmelerini ve ortak araştırma ve geliştirme çalışmalarını teşvik etmelerini destekleyecektir. Çin, Çin-Latin Amerika ve Karayipler Teknoloji Transfer Merkezi'nin araştırma kapasitesini ve bilimsel ve teknolojik başarıların uygulanmasını geliştirmesini desteklemekte ve Latin Amerika tarafının bu platformu, uygulanabilir teknolojilerin teşvikine yönelik pratik iş birliği için kullanmasını memnuniyetle karşılamaktadır. Çin, Çin-Latin Amerika ve Karayipler Sürdürülebilir Gıda İnovasyon Merkezi'nin tarım teknolojisi alanında üst düzey iş birliği platformu haline gelmesini ve Çin ile bölge ülkelerinin tarım teknolojisini ilerletmesine ve gıda güvenliği gibi ortak küresel zorlukları birlikte ele almasına yardımcı olmasını desteklemektedir. Çin, Latin Amerika tarafının bu Merkezi biyolojik ıslah ve diğer tarım teknolojisi alanlarında pratik iş birliği yapmak için bir platform olarak kullanmasını memnuniyetle karşılamaktadır. Çin, Latin Amerika tarafıyla yapay zeka konusunda diyalog ve iş birliği içinde çalışmaya, Küresel Yapay Zeka Yönetişim Girişimi, Herkes İçin İyi ve Herkes İçin Yapay Zeka Kapasite Geliştirme Eylem Planı ve Küresel Yapay Zeka Yönetişim Eylem Planını ortaklaşa uygulamaya ve küresel yapay zeka geliştirme ve yönetişimini ilerletmeye de hazırdır.

10.  Havacılık ve Uzay İş Birliği: Çin, iletişim ve uzaktan algılama uyduları, uydu verisi uygulamaları, havacılık altyapısı ve havacılık eğitimi ve öğretimi gibi alanlarda bölge ülkeleriyle iş birliğini aktif olarak araştıracak, Latin Amerika tarafıyla birlikte afet önleme ve hafifletme, tarım ve ormancılık izleme, iklim değişikliği ve diğer alanlarda uzay teknolojisinin uygulanmasını ortaklaşa teşvik edecek ve uzay teknolojisini bölge ülkelerinin bilimsel, teknolojik ve endüstriyel gelişimini desteklemek için iyi bir şekilde kullanarak bilim, teknoloji, ekonomi vb. alanlarda sürdürülebilir ilerlemeye katkıda bulunacaktır. Çin, bölge ülkelerinin BeiDou Navigasyon Uydu Sistemini kullanmasını memnuniyetle karşılamakta ve Çin-Latin Amerika ve Karayipler BeiDou Navigasyon Uydu Sistemi iş birliği forumunun ortaklaşa düzenlenmesini desteklemektedir. Çin, ayrıca, BeiDou uygulamaları konusunda iş birliğini derinleştirmek için Çin-Latin Amerika ve Karayipler BeiDou uygulama iş birliği ve geliştirme merkezinin ortaklaşa kurulmasını araştırmaya hazırdır. Ek olarak, Çin, bölge ülkelerinin Çin'in insanlı uzay programı ve ay ve derin uzay keşif misyonlarına aktif katılımını, uzay bilimi ve uygulamaları ile Uluslararası Ay Araştırma İstasyonu konusunda bölge ülkeleriyle iş birliğini memnuniyetle karşılamaktadır. Çin-Latin Amerika ve Karayip Devletleri Uzay İşbirliği Forumu düzenlenmeye de devam edecektir.

11. Denizcilik İş Birliği: Çin, deniz bilimi ve teknolojisi, deniz ekolojisinin korunması ve restorasyonu, deniz gözlemi, tahmin, afet önleme ve hafifletme, mavi ekonomi, kutup bilimsel keşif ve lojistik destek gibi alanlarda bölge ülkeleriyle pratik iş birliğini derinleştirecek ve böylece iki tarafın denizcilik alanındaki çabalarının gelişmesini teşvik edecektir. Çin, her iki tarafın balıkçılık faaliyetlerinin sürdürülebilir gelişimini ortaklaşa teşvik etmek amacıyla, uluslararası ve bölgesel balıkçılık yönetimi, balıkçı limanı lojistik hizmetleri, balıkçılık bilimi ve teknolojisi, balıkçılık kaynaklarının korunması ve yasadışı balıkçılıkla mücadele alanlarında bölge ülkeleriyle iş birliğini ve alışverişini derinleştirecektir. Çin, bunların yanında, bölge ülkeleriyle iş birliği yaparak Çin'in Antarktika keşif gezisi için lojistik tedarik üssü/üsleri kuracak ve bölge ülkelerinden araştırmacıları Çin araştırma gemilerine davet ederek ortak kutup bilimsel keşif gezileri düzenleyecektir.

12. Gümrük Muayenesi ve Karantina Konusunda İş Birliği: Çin, ticaret güvenliğini ve kolaylaştırılmasını teşvik etmek ve ürünlerin kalitesini ve gıda güvenliğini sağlamak için Latin Amerika ve Karayipler ülkeleriyle gümrük muayenesi ve karantina departmanları arasındaki alışveriş ve iş birliğini güçlendirmeye hazırdır. Çin, daha fazla bölge ülkesinin Akıllı Gümrük iş birliği ortaklığına ve BRI Ülkeleri için İthalat ve İhracat Gıda Güvenliği İşbirliği Mekanizması'na katılmasını memnuniyetle karşılamakta ve gümrük konularında karşılıklı idari yardım, hayvansal ve bitkisel ürünlerin karantina erişimi, AEO karşılıklı tanıma, uluslararası ticaret için Tek Pencere bağlantısı vb. konularda bölge ülkeleriyle iş birliği belgelerini müzakere etmeye, imzalamaya ve ortaklaşa ilerletmeye hazırdır. Çin, Akıllı Gümrük ve gıda güvenliği alanlarında iş birliğini güçlendirecek, gümrük kanunlarının uygulanması, ticaretin kolaylaştırılması, kapasite geliştirme, mal ticareti istatistikleri, hayvan ve bitki muayene ve karantinası, gıda güvenliği ve standardizasyon ile gümrük makamları arasındaki iş birliği ve değişim konularında aktif olarak iş birliği yapacaktır. Çin, ek olarak, bölge ülkelerinden gelen güvenli ve yüksek kaliteli tarımsal gıda ürünlerinin Çin pazarına girmesini memnuniyetle karşılamaktadır. Çin, iletişim ve iş birliği mekanizmaları kurmaya ve geliştirmeye, bölge ülkeleriyle tarımsal gıda ürünlerinin ithalatı ve ihracatı konusunda iş birliğini güçlendirmeye, hayvan ve bitki salgınlarını ve istilacı yabancı türlerin yayılmasını önlemeye ve tarım ürünleri ticaretini teşvik etmeye de ayrıca hazırdır.

13. Ticaret ve Yatırım Teşvik Ajansları ile İş Adamları Dernekleri Arasındaki İş Birliği: Çin, bölge ülkelerindeki ticaret ve yatırım teşvik ajansları, iş adamları dernekleri ve iş dünyası ile iş birliğini derinleştirecek ve iki taraf arasındaki alışverişi kolaylaştırmak için ikili, çok taraflı ve toplu iş birliği için ilgili mekanizma ve platformları iyi bir şekilde kullanarak, kazan-kazan iş birliğini teşvik edecektir.

14. Çevre Koruma, İklim Değişikliği ve Afet Azaltma Konularında İş Birliği: Çin, küresel iklim yönetişiminde ana kanal olarak UNFCCC sürecinin rolünü destekleyecek ve UNFCCC ile Paris Anlaşması'nın hedefleri, ilkeleri ve kuralları, özellikle de eşitlik ve ortak ancak farklılaştırılmış sorumluluklar ilkeleri doğrultusunda kapsamlı, iyi niyetli ve etkili bir şekilde hareket edecektir. Çin, UNFCCC süreci ve diğer ilgili mekanizmalar konusunda bölge ülkeleriyle iş birliğini daha da pekiştirecek ve güçlendirecek, iklim değişikliğine yanıt ve ilgili programlarda iş birliği konusunda iki taraf arasında istişare ve alışverişi aktif olarak teşvik edecek ve bölge ülkeleri, özellikle de küçük ada devletlerini iklim değişikliğine yanıt konusunda destekleyecektir. Çin, biyolojik çeşitliliğin korunması konusunda da bölge ülkeleriyle iş birliği yaparak ve insan ve doğa için bir yaşam topluluğunun oluşturulmasını ortaklaşa teşvik edecektir. Bunların yanı sıra, Çin, bölge ülkeleriyle afet yönetimi konusunda iş birliğini derinleştirecek, Çin-Latin Amerika ve Karayipler afet yönetimi iş birliği mekanizmasının rolünü tam olarak kullanacak ve kapsamlı afet azaltma, afet izleme ve uyarı, risk değerlendirme, afet önleme, acil durum hazırlığı, acil durum kurtarma kapasitesi geliştirme ve afet sonrası iyileştirme ve yeniden inşa alanlarında iş birliğini güçlendirerek afet yönetimi kapasitesini ortaklaşa iyileştirecektir. Çin, ek olarak, dijital şehirler, yeşil şehirler ve sünger şehirlerin inşası konusunda alışverişi güçlendirecek ve aşırı iklim olaylarının ele alınması ve hava tahminlerinin güçlendirilmesi konusunda bölge ülkeleriyle alışveriş ve iş birliği yapacaktır.

15. Kalkınma Yardımı: Bölge ülkelerinin iradesine tam saygı temelinde ve Çin'in mali kapasitesi ile ekonomik ve sosyal kalkınması ışığında, Çin, bölge ülkelerine herhangi bir siyasi koşul getirmeden kalkınma yardımı sağlamaya devam edecek, bölge ülkelerinin ihtiyaçlarına göre, kapasitesi dahilinde yardımın ölçeğini kademeli olarak genişletecek ve insan kaynakları geliştirme, kalkınma planlaması, ekonomi politikası danışmanlığı ve eğitimi, altyapı inşaatı, tarım ve gıda güvenliği, yoksulluğun azaltılması, iklim değişikliği ve insani yardım alanlarına odaklanarak yardım modelini yenileyecektir.

16. Vergi İş Birliği: Çin, Kuşak ve Yol Girişimi Vergi İdaresi İşbirliği Mekanizması çerçevesinde bölge ülkeleriyle kapsamlı ve derinlemesine iş birliği yapmaya hazırdır ve daha fazla bölge ülkesinin üye olarak katılımını beklemektedir. Böylelikle, vergi tahsilatı ve idaresi konusunda iş birliği ve kapasite geliştirme alanlarında iletişimi güçlendirmek ve büyümeye elverişli bir vergi ortamı oluşturmak amaçlanmaktadır.

17. Pazar Denetimi İş Birliği: Çin, bölge ülkeleriyle standardizasyon konusunda iş birliği belgeleri imzalamaya, kilit alanlarda standardizasyon konusunda iş birliği ve alışverişi derinleştirmeye ve uluslararası standartların oluşturulmasını ve uygulanmasını ortaklaşa teşvik etmeye hazırdır. Çin, standart bilgi alışverişi, karşılaştırma ve uyumlaştırma ile standardizasyon kapasitesi geliştirme çalışmalarını sürdürecektir.

"Medeniyet Programı" başlıklı üçüncü alt başlıkta ise, 6 önemli öneriye yer verilmiştir.

1. Küresel Medeniyet Girişimi'nin Uygulanması: Çin, bölge ülkeleriyle birlikte Küresel Medeniyet Girişimi'ni uygulamak, medeniyetler arasında eşitlik, karşılıklı öğrenme, diyalog ve kapsayıcılık vizyonunu savunmak ve barış, kalkınma, adalet, demokrasi ve özgürlük gibi insanlığın ortak değerlerini desteklemek için çalışacaktır. Bölge ülkeleriyle birlikte, halklar arası değişim ve iş birliğini güçlendirmek, dostluğun sosyal temelini sağlamlaştırmak, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararlarını uygulamak ve BM gibi çok taraflı platformlarda Küresel Medeniyetler Diyaloğu'nu teşvik etmek suretiyle dünya barışını ve kalkınmasını destekleyeceğiz.

2. Çin ile Latin Amerika ve Karayipler Arasındaki Medeniyet Değişimlerini ve Karşılıklı Öğrenmeyi Güçlendirmek: Çin, bölge ülkeleriyle birlikte Çin-Latin Amerika ve Karayipler medeniyetler arası diyalog konferansı düzenleyecek, kültürel miras konusunda değişim ve iş birliğini güçlendirecek, eski medeniyetler üzerine araştırmalar yapacak, kültürel varlıkların yasadışı ticaretine karşı ortak mücadele verecek ve kayıp kültürel eserlerin menşe ülkelerine iadesini kolaylaştıracaktır. Çin, kültür ve sanat alanındaki alışverişleri derinleştirecek, kültür ve sanat kuruluşları arasında kurumsallaşmış iş birliğini destekleyecek ve bölge ülkeleriyle üst düzey sanat grupları ve sanatçılar arasında karşılıklı ziyaret ve alışverişleri teşvik edecektir. Çin, bölge ülkeleriyle iş birliği yaparak, kültür festivalleri, karnavallar ve kültür turu sergileri gibi ikili ve çok taraflı etkinliklerin düzenlenmesinde birbirlerine destek olacaklardır. Çin, eski uygarlıkların incelenmesi, ortak arkeolojik kazılar, antik alanların restorasyonu ve müze değişimleri dahil olmak üzere kültürel miras konusunda pratik iş birliği yapmak üzere, Çin tarafından başlatılan Asya Kültürel Miras İttifakı'na bölge ülkelerinin ortak olarak katılımını memnuniyetle karşılayacaktır. İki taraf, ayrıca, kayıp kültürel eserlerin izlenmesi, talep edilmesi ve iadesi konusunda da iş birliği yapacaktır.

3. Eğitim ve İnsan Kaynakları Eğitimi: Çin, öğretmen ve öğrenci değişimleri, akademik tartışmalar, profesyonel eğitim ve ortak araştırmalar konusunda her iki tarafın eğitim kurumları ve şirketleri arasındaki iş birliğini destekleyecektir. Çin, insan kaynakları geliştirme, kapasite oluşturma ve diğer alanlarda iş birliğini arttıracak ve bölge ülkelerine Çin'de hükümet bursları ve eğitim fırsatları sunmaya devam edecektir. Çin, Luban Atölyesi programı gibi mesleki eğitim değişim ve işbirliğine aktif olarak katılacaktır. Çin, ayrıca, bölge ülkelerinde Çince eğitimini destekleyecek, Konfüçyüs Enstitüleri ve Konfüçyüs sınıflarının ortak gelişimini kolaylaştıracak, zamanı geldiğinde yeni Çince ve Mesleki Beceri Merkezleri, Çince+Mesleki Beceri Geliştirme Merkezleri ve yerel Çince öğretmenleri eğitim merkezleri kuracak ve bölge ülkelerine uluslararası Çince öğretmen bursları, Çin'deki Çin Köprüsü yaz (kış) kampı fırsatları, Çince ders kitapları ve öğretim materyalleri sağlamaya devam edecektir. Çin, ek olarak, bölge ülkeleriyle dijital eğitim alanında iş birliğine de önem vermektedir. Bu bağlamda, Pekin, bölge ülkelerinin Dünya Dijital Eğitim İttifakı'na katılımını memnuniyetle karşılamaktadır. Çin, eğitimde dijital dönüşümdeki deneyimlerini ve ilerlemelerini paylaşmak için politika diyaloğu ve pratik işb irliğine girmeye de hazırdır; böylece, daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir küresel dijital eğitim sistemi ortaklaşa inşa edilebilir.

4. Spor: Çin, bölgeye yönelik olarak spor alanında da değişim ve iş birliğini derinleştirecek, spor kuruluşları arasında daha yakın ilişkiler kurulmasını teşvik edecek ve sporcular, antrenörler ve spor yöneticilerinin bölge ülkeleriyle dostane ilişkiler kurmasını destekleyecektir. Her iki tarafın da spor performansını arttırmak için, her iki tarafın da başarılı olduğu spor dallarında değişimleri teşvik edilecektir.

5. Basın, Yayın, Radyo, Film ve Televizyon Alanında Değişim ve İş Birliği: Çin, bölge ülkelerine yönelik olarak basın, yayın, radyo, film ve televizyon alanlarında diyalog ve iş birliğini güçlendirecek ve bölge ülkeleriyle radyo, film ve televizyon alanlarında ikili anlaşmaların imzalanmasını teşvik edecektir. Çin, Latin Amerika/Karayipler ülkeleriyle birlikte, programların değişimini ve ortak yapımını, birbirlerinin ülkelerinde düzenlenen basın, yayın, radyo, film ve televizyon festivallerine veya sergilerine katılımı teşvik edecek ve personel değişimini, medya teknolojisi ve endüstriyel işbirliğini güçlendirecektir. Çin, medya içeriğinin ortak oluşturulmasını ve haber ajansları arasında haber alışverişi ve iş birliğini destekleyecek, yerleşik gazetecilerin değişimini kolaylaştıracak, ortak röportajlar, haber alışverişi ve personel eğitimi gerçekleştirecektir. Çin, ayrıca, bölge ülkelerinden daha fazla gazeteciyi kısa ve orta vadeli ziyaretler için Çin'e davet edecek ve akademisyenler, medya ve bağımsız içerik yaratıcıları için eğitim fırsatları sağlayacaktır. Pekin, ek olarak, radyo ve televizyon alanındaki değişim ve iş birliğini arttıracak, Çin filmleri ve TV programlarının sergilendiği The Bond'u ve birbirlerinin kaliteli TV dizileri veya görsel-işitsel programlarının çevirisini destekleyecektir. Her iki tarafın güçlü ve etkili internet medyası, portal geliştirme, yeni medya kapasitesi oluşturma ve diğer alanlarda işbirliğini arttırmaya teşvik edilecektir. Her iki tarafın yayıncılık ajansları, birbirlerinin yayınlarını çevirmek için iş birliği yapmaya teşvik edilecektir.

6. Akademik ve Düşünce Kuruluşu Değişimleri: Her iki tarafın akademik araştırma kurumları ve düşünce kuruluşlarının konu araştırmaları, akademik değişimler, seminerler, yayınlar vb. gibi çeşitli iletişim ve iş birliği biçimlerini gerçekleştirmeleri için destek sağlanacaktır. Her iki tarafın üniversiteleri araştırma iş birliği yapmaya teşvik edilmektedir. Çin, Çin-Latin Amerika ve Karayipler Düşünce Kuruluşları Forumu, Çin-CELAC Üst Düzey Akademik Forumu, Çin-CELAC Akademik Forumu ve Çin-Latin Amerika Kalkınma Forumu'nun faaliyetlerini sürdürmeye kararlıdır ve Çin-Latin Amerika ve Karayipler Kalkınma Bilgi Ağı'nın kurulmasını destekleyecektir.

"Barış Programı" adlı dördüncü alt başlıkta, Çin-Latin Amerika/Karayipler ilişkilerine dair 6 somut politika önerisi geliştirilmiştir.

1. Küresel Güvenlik Girişimi'nin Uygulanması: Çin, ortak, kapsamlı, iş birliğine dayalı ve sürdürülebilir güvenlik vizyonunu desteklemek, kalkınma ve güvenlik gereklilikleri arasında denge sağlamak, Küresel Güvenlik Girişimi'ni birlikte uygulamak, barış ve güvenlik alanlarında değişim ve iş birliği gerçekleştirmek ve bölgesel ve küresel barış ve istikrarı ortaklaşa teşvik etmek için bölge ülkeleriyle iş birliği yapmaya hazırdır. Çin, Latin Amerika ve Karayipler'in Barış Bölgesi İlanı'nı ve Latin Amerika ve Karayipler'de Nükleer Silahların Yasaklanması Ajansı Üye Devletleri Deklarasyonu'nu da desteklemektedir. Uluslararası anlaşmazlıkların ve sıcak noktaların barışçıl çözümü savunmakta ve kasıtlı tehdit veya güç kullanımına karşı çıkmaktadır. Çin, Biyolojik Silahlar Sözleşmesi ve Kimyasal Silahlar Sözleşmesi gibi uluslararası hukukun otoritesini korumak ve koordinasyon ve iş birliğini güçlendirmek için de bölge ülkeleriyle birlikte çalışmaya hazırdır.

2. Askeri Değişim ve İş Birliği: Çin, bölge ülkeleriyle aktif olarak askeri değişim ve iş birliği gerçekleştirecek, iki tarafın savunma ve askeri liderleri arasındaki dostane ilişkileri genişletecek, politika diyaloğunu güçlendirecek ve çalışma toplantı mekanizmaları kuracaktır. İki taraf, heyetler ve gemiler arasında karşılıklı ziyaretler gerçekleştirecek, askeri eğitim, personel eğitimi ve BM barış gücü operasyonları gibi alanlarda mesleki alışverişleri derinleştirecek, insani yardım ve terörle mücadele gibi geleneksel olmayan güvenlik alanlarında pratik iş birliğini genişletecek ve askeri ticaret ve askeri teknoloji alanlarında iş birliğini arttıracaktır. Çin, gönüllü katılım esasına dayalı olarak Çin-Latin Amerika ve Karayipler Savunma Forumu'na ev sahipliği yapmaya da devam edecektir. Çin, bölge ülkelerinin Pekin Xiangshan Forumu'na katılımını da memnuniyetle karşılamaktadır.

3. Kolluk ve Adli İş Birliği: Kolluk ve adli alanlarda her iki tarafın yetkili makamları arasında değişim ve iş birliğini teşvik etmek için çaba gösterilecektir. İki taraf, suçluların iadesi, ceza, hukuk ve ticaret alanlarında adli yardım ve diğer kolluk ve adli iş birliği anlaşmalarına ilişkin müzakereleri ve imzalanmasını hızlandıracaktır. Suçluların iadesi ve geri gönderilmesi, hükümlülerin nakli, suç gelirlerinin el konulması, haczi, müsaderesi ve iadesi gibi alanlarda iki taraf arasındaki iş birliği güçlendirilecek ve genişletilecektir. Uluslararası çok taraflı kolluk iş birliği konusunda iki tarafın tutumlarının koordinasyonu ve sınır ötesi suçlar ve terörizm gibi geleneksel olmayan güvenlik tehditleriyle ortak mücadele konusunda çabalar gösterilecektir. İki taraf, uyuşturucu ile mücadele iş birliğini derinleştirecek ve uyuşturucu kaçakçılığına karşı ortak mücadele verecektir. Çin, bölge ülkelerinin Küresel Kamu Güvenliği İşbirliği Forumu Konferansı'na (Lianyungang) katılımını da memnuniyetle karşılamaktadır.

4. Kaçakların İadesi ve Varlıkların Geri Kazanılması Konusunda Yolsuzlukla Mücadele İş Birliği: İlgili iç hukuk ve Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi uyarınca, iki taraf, yolsuzluk, kara para aklama ve yasadışı finansal akışlarla mücadelede iş birliğini genişletecek ve kaçakların iadesi ve varlıkların geri kazanılması konusunda pratik iş birliğini aktif şekilde ilerletecektir. Çin, "temiz" Kuşak ve Yol konusunda bölge ülkeleriyle deneyim paylaşımını ve pratik iş birliğini arttıracak ve "Temiz İpek Yolu" için Pekin Girişimi'ni teşvik edecektir. Çin, Kuşak Yol Ortakları için Yolsuzlukla Mücadele Semineri'ne ev sahipliği yapmaya DA devam edecek ve bölge ülkeleri için eğitim kontenjanları sağlayacaktır. İki taraf, uygun bir zamanda Çin-Karayipler Yolsuzlukla Mücadele Hukuk İşbirliği Konferansı'nı düzenlemeye devam etmeyi değerlendirecektir. İki taraf, FATF çerçevesi altında çok taraflı kara para aklama ile mücadele iş birliği yürütecek ve mutabakat zaptı imzalayarak ikili kara para aklama ile mücadele iş birliğini ilerletecektir.

5. Siber Güvenlik: Küresel Veri Güvenliği Girişimi ve barış, egemenlik, ortak yönetişim, kapsayıcılık ilkelerine dayalı olarak, Çin hükümeti bölge ülkeleriyle iş birliği içinde açık, güvenli, iş birliğine dayalı ve düzenli bir barış siber alanı oluşturmaya ve çok taraflı, demokratik ve şeffaf bir internet yönetişim sistemi kurmaya hazırdır. BM çerçevesinde, tüm taraflarca genel olarak kabul edilebilir bir siber uzay uluslararası davranış kuralları oluşturulması, Birleşmiş Milletler Siber Suçlarla Mücadele Sözleşmesi'nin bir an önce yürürlüğe girmesi ve siber uzayda ortak bir gelecek için aktif olarak bir topluluk oluşturulması için aktif çaba gösterilecektir. Çin, siber hegemonyaya ve siber uzayın diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmek veya siyasi, ekonomik veya sosyal istikrarını bozmak için kullanılmasına karşıdır. Çin, Çin-Latin Amerika ve Karayipler İnternet Geliştirme ve İşbirliği Forumu'na ev sahipliği yapmaya da devam edecektir.

6. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi İhracat Kontrolü: Çin hükümeti, bölge ülkeleriyle iş birliği yaparak, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi konusunda BM'yi ana platform olarak kararlılıkla desteklemeye ve adil, makul ve ayrımcı olmayan bir nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ihracat kontrol düzeninin kurulmasını teşvik etmeye hazırdır. İki taraf, BM Genel Kurulu'nun 1540 sayılı kararının kapsamlı, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde uygulanmasını teşvik etmek için karşılıklı alışveriş ve iş birliğini güçlendirecektir. Kalkınma ve güvenlik gereklilikleri arasında denge sağlanması ve gelişmekte olan ülkelerin bilim ve teknolojinin barışçıl kullanımına ilişkin meşru haklarının korunması için çaba gösterilecektir.

"İnsanlar Arası Bağlantı Programı" başlıklı beşinci ve son alt başlıkta da, 6 somut politika önerisi sunulmaktadır.

1. Sosyal Yönetişim ve Sosyal Kalkınma: Çin, sosyal yönetişimin güçlendirilmesi ve yenilenmesi konusunda bölge ülkeleriyle karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmaya ve iş birliği yapmaya, birbirlerinin yönetişim deneyimlerini paylaşmaya ve bunlardan dersler çıkarmaya, ulusal yönetişim sisteminin ve yönetişim kapasitesinin modernizasyonunu ortaklaşa teşvik etmeye ve sosyal yönetişimi sürekli olarak daha hukuka dayalı, daha akıllı ve daha uzmanlaşmış hale getirmeye ve toplumlarının istikrarını ve düzenini ve ülkelerinin kalıcı barış ve istikrarını korumak amacıyla halkın katılım düzeyini arttırmaya hazırdır. Sosyal refah ve sosyal yardım gibi sosyal kalkınma alanlarında iki taraf arasındaki değişim ve iş birliğini daha da teşvik etmek, politika paylaşımını güçlendirmek ve yaşlılar, engelliler ve çocuklar gibi özel gruplara ve kentsel ve kırsal alanlardaki dezavantajlı gruplara hizmet ve yardım sağlanmasında pratik iş birliğini teşvik etmek ve gerçekleştirmek için çaba gösterilecektir.

2. Yoksulluğun Azaltılmasına Yönelik İş Birliği: Kırsal canlandırma, yoksulluğun azaltılması, açlığın ortadan kaldırılması ve gelir farkının azaltılması gibi alanlarda Latin Amerika ve Karayipler ülkeleriyle diyalog ve alışverişin teşvik edilmesi, yoksulluğun belirlenmesi ve hedefli yoksulluğun azaltılmasına yönelik deneyimlerin paylaşılması için çaba gösterilecektir. İki taraf, yoksulluğun azaltılmasına yönelik kapasite geliştirmeyi güçlendirmek için teknik iş birliği yapacak ve her iki tarafta yoksul ve dezavantajlı grupların yararına ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasını teşvik edecektir. İki tarafın ilgili departmanları arasında değişim ve işbirliğini teşvik etmek ve desteklemek için çaba gösterilecek ve Çin-CELAC Yoksulluğun Azaltılması ve Kalkınma Forumu düzenlenmeye devam edilecektir. Çin ayrıca, halkın refahı ile ilgili alanlarda bölge ülkeleriyle iş birliğini derinleştirmeye devam edecek ve bölge ülkeleri için “küçük ve güzel” geçim kaynakları projeleri uygulayacaktır.

3. Sağlık İş Birliği: Çin, bölge ülkelerine tıbbi personel eğitimi ve tıbbi tesislerin iyileştirilmesi konusunda yardım etmeye devam edecek ve bölge ülkelerine ücretsiz tıbbi danışmanlık hizmeti sunmak üzere tıbbi ekipler gönderecektir. Geleneksel tıp alanında iş birliğinin güçlendirilmesi, ilaç düzenlemeleri konusunda bilgi alışverişinin teşvik edilmesi, halk sağlığı politikası konusunda diyaloğun arttırılması, halk sağlığı alanında iş birliğinin derinleştirilmesi ve sınır sağlığı ve karantina konusunda iş birliği ve bilgi alışverişinin güçlendirilmesi için çaba gösterilecektir. Her düzeydeki sağlık kurumları arasındaki iş birliğini desteklemek, hastalık önleme ve kontrolü ile bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve tedavisi alanlarında en iyi uygulamaların paylaşılmasını desteklemek için çaba gösterilecektir.

4. Konsolosluk İş Birliği: İki tarafın konsolosluk departmanları arasındaki değişim ve iş birliğini güçlendirmek ve genişletmek, konsolosluk danışma mekanizmasını iyi bir şekilde kullanmak ve Çin ile bölge ülkelerinin birbirlerinin ülkelerindeki işletmelerinin ve vatandaşlarının güvenliğini ve meşru hak ve çıkarlarını ciddiyetle korumak için çaba gösterilecektir. Çin, yüksek standartlı açılım politikasına bağlı kalmaya devam edecek ve halklar arası değişimleri kolaylaştırmaya devam edecektir.

5. Turizm İş Birliği: Çin-Latin Amerika ve Karayipler Turizm Diyaloğu başlatılacaktır. Her iki tarafın turizm otoriteleri ve işletmeleri, turizm kaynaklarını ve ürünlerini birbirlerine tanıtmaya, turizm iş birliğini genişletmeye ve her iki tarafın seyahat acentelerinin birbirlerinin ülkelerini ziyaret ederek güzergâh incelemesi yapmalarını ve turizm fuarlarına katılmalarını ortaklaşa desteklemeye teşvik edilmektedir. Çin, bölge ülkeleriyle birlikte, iki yönlü seyahatleri teşvik etmek için daha fazla kolaylaştırma politikası başlatmak, her iki tarafın havayollarını kod paylaşımı gibi çeşitli iş iş birliği biçimlerini yürütmeleri için desteklemek ve teşvik etmek ve pazar talebine göre hava yolları ve uçuşlar başlatmak için birlikte çalışacaktır. Her iki tarafın tüketici koruma departmanları, uluslararası gezginlerin tüketici haklarının korunmasına öncelik vererek diyalog ve iş birliğini güçlendirecektir.

6. Halklar Arası ve Alt Ulusal Değişimler: İki taraf arasında halklar arası değişimleri teşvik etmek ve sosyal kuruluşların çeşitli dostluk değişimleri ve kamu yararına faaliyetler yürütmesini desteklemek için çaba gösterilecektir. Her iki tarafın gençlik işleri ile ilgili devlet daireleri ve gençlik örgütleri arasındaki iletişim geliştirilecektir. Çin-Latin Amerika Gençlik Buluşması, Çin-Latin Amerika Gençlik Kampüsü, Çin-Latin Amerika ve Karayipler Gençlik Geliştirme Forumu, Latin Amerika ve Karayipler Diplomatik Delegasyon Programı düzenlenmeye devam edilecektir. Her iki tarafın kadın örgütleri arasında dostane işbirliğini derinleştirmek ve cinsiyet eşitliği ile kadınların güçlendirilmesini ortaklaşa teşvik etmek için çaba gösterilecektir. Her iki tarafın sivil toplum aktörleri, afetlere karşı hazırlık ve afetlerin etkilerinin azaltılması, sağlığın geliştirilmesi ve topluluk düzeyinde geçim kaynaklarının geliştirilmesi gibi alanlarda iş birliği yapmaya teşvik edilecek ve böylece yerel toplulukların afetlere müdahale ve kapsamlı kalkınma kapasiteleri artırılacaktır. Çin-Latin Amerika ve Karayipler Halklar Arası Dostluk Forumu ve Yerel Yönetimler İşbirliği Forumu'nun düzenlenmesine devam edilecek ve daha fazla kardeş şehir/eyalet ilişkisi kurulması teşvik edilecektir. Çin ve bölge ülkelerinin hükümetleri tarafından yönetilen ve desteklenen, ilgili yerel yönetimler için bir diyalog mekanizması kurulması için çaba gösterilecektir. Bu mekanizma kapsamında gerçekleştirilecek diyaloglar, Çin Halkı Yabancı Ülkelerle Dostluk Derneği ve hükümete bağlı kurumlar tarafından ortaklaşa düzenlenecektir.

Yorum

Çin'in 2025 Aralık tarihli yeni Latin Amerika ve Karayipler politikası, oldukça kapsamlı, iyi düşünülmüş, somut politika önerileri içeren ve yükselen güç Çin'in neden yükselmeye devam edeceğini gösteren niteliktedir. Ayrıca raporun ABD'nin Monroe Doktrini'ne referans yapan yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi ile birlikte düşünüldüğünde, Washington'a nazik şekilde meydan okumaya devam ettiği de belirtilebilir. Zira Pekin, bu raporla birlikte hiçbir şekilde geri çekilmediği gibi, daha da keskin ve cesur bir şekilde ABD'nin bölgesel hegemon niteliğe sahip olmaya çalıştığı Latin Amerika ve Karayipler'de konumunu güçlendirmeye çalışmakta ve ABD'nin Asya-Pasifik bölgesi açılımına da cevap vermeye gayret etmektedir. Bu bağlamda, Çin'in kesinlikle kas gösterilerek korkutulabilecek sıradan bir güç olmadığı ve ABD ve Avrupa Birliği ile birlikte halen dünya siyasetine yön veren üç büyük güçten biri olduğu, üstelik ekonomik olarak da diğer ikisinin önünde olduğu belirtilebilir. Bu nedenle, bir "Asya Yüzyılı" olması beklenen 21. yüzyılda Çin güçlenmeye devam edecek ve kesinlikle Tayvan'ı da topraklarına barışçıl şekilde katacaktır. 

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ