17 Nisan 2024 Çarşamba

2024 Solomon Adaları Genel Seçimleri

 

Giriş

Okyanusya kıtasında yer alan bir ada ülkesi olan Solomon Adaları, son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri (kısaca ABD) ile Çin Halk Cumhuriyeti (kısaca Çin) arasında gelişen ekonomik ve jeopolitik rekabette giderek önem kazanmış ve yaklaşık 750.000 kişilik küçük bir devlet olmasına karşın uluslararası siyasette adından söz ettirmeye başlamıştır. Bu yazıda, 2024 Solomon Adaları genel seçimleri analiz edilecektir. Bunun için ise, önce Solomon Adaları hakkında temel bilgiler verilecek, daha sonra Solomon Adaları siyasi tarihi kısaca özetlenecek, bir sonraki bölümde ABD-Çin rekabeti bağlamında Solomon Adaları’nın önemi anlatılacak ve son olarak da 2024 Solomon Adaları genel seçimleri değerlendirilecektir.

Solomon Adaları Hakkında Temel Bilgiler

İngilizce resmi adı “Solomon Islands” olan Solomon Adaları, Pasifik Okyanusu’nun güneybatısında, Papua Yeni Gine’nin doğusunda ve Vanuatu’nun kuzeybatısında bulunan bir Okyanusya devletidir. 6 büyük ve 900’den fazla küçük adadan oluşan bir ülke olan Solomon Adaları’nın yüzölçümü 28.466 kilometre kadardır.[1] Başkenti 85.000 kişinin yaşadığı Honiara şehri olan Solomon Adaları, Devlet Başkanı olarak halen Birleşik Krallık monarkını (Kral Üçüncü Charles) kabul eden ve anayasal monarşi ile yönetilen demokratik bir devlettir.[2] Öyle ki, Freedom House’un 2024 yılı raporuna göre, ülkenin toplam puanı 75/100 gibi çok yüksek bir puan olup, Solomon Adaları, “özgür devlet” (free) statüsünde kabul edilmektedir.[3]

Dünyada Solomon Adaları’nın yeri

Ülkenin toplam nüfusu ise günümüzde 753.354 olarak tahmin edilmektedir.[4] Ülke nüfusunun yüzde 95’lik büyük kesimi Melanezyan adı verilen yerlilerden, yüzde 3’lük bölümü Polinezyalılardan, yüzde 1’lik bölümü de Mikronezyalılardan oluşmaktadır.[5] Ülke nüfusunun yüzde 74-75’lik büyük bölümü ise kırsal alanlarda yaşamaktadır.[6] Ülkedeki en yoğun konuşulan dil yerel dillerin karışımı olan Pidgin olmakla birlikte, resmi dil olan İngilizce’de yüzde 2’lik küçük bir azınlık tarafından konuşulmaktadır. Bunun yanı sıra, ülkede tam 120 kadar farklı dil konuşulmaktadır.[7] Dini açıdan bakıldığında ise, ülkenin yüzde 73’lük büyük bölümü Protestanlardan, yüzde 20’lik bölümü Katoliklerden, diğer bölümü de farklı Hıristiyanlık grupları ve dinlerden oluşmaktadır.[8] Ayrıca Solomon Adalıların yoğun şekilde sarışın olması ilginç bir detaydır.[9]

Solomon Adaları haritası

Birleşmiş Milletler (BM) üyesi bir devlet olan Solomon Adaları, ayrıca İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth), Pasifik Adaları Forumu (South Pacific Forum), Pasifik Topluluğu (Pacific Community) ve Uluslararası Para Fonu (İMF) gibi çeşitli uluslararası kuruluşlara üye bir devlettir.[10] Düşük nüfusu nedeniyle küçük ve gelişmemiş bir ekonomisi olan (toplam 1,60 milyar dolar büyüklüğünde[11]) Solomon Adaları’nda ortalama kişi başına düşen yıllık gelir ise 2.250 dolar düzeyindedir ki, bu da ülkeyi oldukça düşük gelirli hatta “en az gelişmiş devlet” statüsüne sokmaktadır.[12] Solomon Adaları’nın en önemli dış ticaret ortağı ise ihracatının yaklaşık yüzde 60’ını yaptığı Çin’dir.[13] Solomon Adaları, Çin başta olmak üzere bazı ülkelere başta tropikal ağaçlar/kerestelik tomruk olmak üzere, ton balığı/orkinos/palamut/konserve, palm yağı ve alüminyum gibi ürünler ihraç etmekte ve bu sayede gelir elde etmektedir.[14] Ayrıca ülkenin en önemli ithalat kaynakları olan Avustralya, Singapur, Malezya ve Vietnam da -Çin’den sonra- bu ülke açısından önemli ticaret ortaklarıdır.[15] Solomon Adaları’nın bu devletlerden ithal ettiği ürünlerin başında ise petrol veya bitümenli yağ, tahıl/pirinç, deniz taşıtları, buldozer ve araçlar gelmektedir.[16]

Solomon Adaları’nın başlıca ticaret ortakları

Solomon Adaları Siyasal Tarihi

Tarihi M.Ö. 30.000’lı yıllara kadar uzansa da, Solomon Adaları’nda modern siyasal bir dizgenin kurulması bu bölgenin 19. yüzyılda Hıristiyan misyonerler tarafından ziyaret edilmeye ve Batılı ülkeler nezdinde önem kazanmaya başlamasıyla olmuş ve bu tarihten itibaren bölgedeki yerel dinamikleri hızlandıran siyasal ve ekonomik gelişmeler yaşanmıştır. Misyonerler öncesinde, Solomon Adaları’na ulaşan ilk Batılı kâşif ise İspanyol “conquistador” Álvaro de Mendaña de Neira olmuş ve kendisi 1568 yılında burayı keşfetmiştir.[17] İddialara göre, Neira burada altın madenleri ve Kral Solomon’un (Süleyman) hazinelerini bulmuş ve bu nedenle buraya Solomon Adaları (Islas de Solomón) denmeye başlanmıştır.[18] İspanyollardan sonra ise 18. yüzyıldan itibaren İngiliz ve Fransız kâşifler buraya yoğun şekilde gelmeye başlamışlardır. Özellikle 1788’de Avustralya’daki Sidney şehrinin İngiliz kontrolüne geçmesinin ardından, Solomon Adaları’nda da ticaret gelişmeye başlamıştır.

Solomon Adaları bayrağı

Ancak daha önce de belirtildiği üzere, Solomon Adaları’nın asıl gelişimi 19. yüzyılda buraya misyonerlerin yoğun şekilde gelmeye başlamasıyla olmuştur. Katolik misyonerlerin faaliyetleri Solomon Adaları’nda özellikle 1840’larda görece daha az başarılı olurken, 1870’lerden itibaren Yeni Zelanda’dan buraya akın etmeye başlayan Anglikan misyonerler ise çok daha başarılı olmuş ve bu nedenle ülkede halkın büyük bölümü bu nedenle Protestan mezhebini benimsemiştir.[19] Misyonerlerin faaliyetleri neticesinde Solomon Adalılar zamanla Hıristiyanlığa intisap ederken, ülkedeki işgücü de farklı ülkelerde/bölgelerde çalıştırılmaya başlanmıştır. Örneğin, Britannica’ya göre, 1870-1910 döneminde 30.000 kadar Solomon Adalı Fiji ve Avustralya’daki Queensland bölgesinde işçi olarak çalıştırılmıştır.[20] Bölgede ekonomik çıkarları olan Almanya ve İngiltere (Britanya), 1886’da adayı kendi aralarında paylaşırken, 1899 yılında Samoa ve Afrika’daki varlığının tanınması karşılığında, Almanya, “Alman Yeni Ginesi” idari alanındaki bu bölgeyi Buka ve Bougainville dışında tamamen İngiliz kontrolüne bırakmıştır.[21] Bu bağlamda, 1899-1900 döneminden itibaren, Solomon Adaları İngiltere’nin kontrolüne girmiştir.[22] İngiliz Krallığı, 1893 yılında Solomon Adaları Protektorası’nı ilan etmiş ve 1896’dan itibaren adada resmi olarak İngiliz kolonisi dönemi başlamıştır. 1978’e kadar sürecek bu dönemde çok büyük kıyımlar olmasa da, kuşkusuz ticari çıkarlar ve sert koloni yasaları nedeniyle, birçok olumsuz tecrübe yaşanmıştır. Örneğin, 1927’de Malaita’da vergi tahsildarlarının Kwaio etnik grubu mensuplarınca öldürülmesi sonrasında, Avustralya’dan gelen bir savaş gemisi bölgeyi bombalamış ve yerel halkı katletmiştir.

Solomon Adaları’nda İngiliz kolonisi döneminden bir kare[23]

İkinci Dünya Savaşı sırasında 1942 yılında Japonya’nın istilasına uğrayan Solomon Adaları, 1943 yılında ise Guadalcanal Savaşı’ndan sonra ABD tarafından ele geçirilmiş ve adadaki İngiliz yönetimi devam etmiştir.[24] Savaş süresince ada halkı da İngiliz etkisiyle ABD Ordusu’nu desteklemiş ve Japonya’ya karşı mücadele vermiştir. Bu dönemde, ülkede ilk kez milli birlik ve milliyetçilik düşüncesi kök salarken, bu sayede 1944-1952 döneminde Maasina Yönetimi adı verilen milliyetçi bir yönetim işbaşı yapmıştır. Ayrıca, savaştan sonra, önceden Tulagi olan ülkenin başkenti de askeri/stratejik gerekçelerle Honiara’ya taşınmıştır.

Peter Kenilorea

Solomon Adaları, 7 Temmuz 1978 tarihinde ise İngiltere’den bağımsızlığını kazanmış ve 19 Eylül 1978 tarihinde bağımsız bir devlet olarak Birleşmiş Milletler’de tescil edilmiştir.[25] Ancak Solomon Adaları İngiliz Milletler Topluluğu üyeliğini sürdürmüş ve İngiliz monarkını da kendi Devlet Başkanı kabul etmiştir. Ülkenin bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynayan Peter Kenilorea, 1978-1981 döneminde ülkenin ilk Başbakanı olmuş, ilerleyen yıllarda da 1984-1986 döneminde bir kez daha Başbakanlık yapmıştır. İngiltere’de Privy Council üyesi olan Kenilorea, ülkenin kurucu lideri kabul edilirken, 1980’lerde ve 1990’larda, onun dışında Solomon Mamaloni adlı bir diğer politikacı da ülke siyasetine damgasını vurmuş; üç farklı dönemde ve uzun yıllar Başbakanlık yapmıştır. 2000’lerde ise Manasseh Sogavare, dört farklı dönemde ve uzun yıllar iktidarda kalmıştır. Sogavare, halen de ülkenin Başbakanı durumundadır. Ülkede 1990’larda ciddi etnik çatışmalar yaşanmış; Solomon Adaları yönetiminin de resmen müdahale istemesi üzerine, Avustralya’nın önderliğinde Bölgesel Yardım Misyonu (Regional Assistance Mission to Solomon Islands-RAMSI) 24 Temmuz 2003 tarihinden 2017 yılına kadar ülkede görev yapmıştır.[26]

Manasseh Sogavare

Devlet Başkanı olarak İngiliz Kralı/Kraliçesini kabul etmesine (1978’den 2022’ye kadar Kraliçe II. Elizabeth ve 2022’den beri Kral III. Charles) ve İngiliz hükümeti adına bir Genel Vali’nin ülkede görev yapmasına karşın[27] Westminster tipi parlamenter demokrasiyle yönetilen[28] Solomon Adaları’nda bugüne kadar görev yapan Başbakanlar ise şu kişilerdir:

  1. Peter Kenilorea (1978-1981, 1984-1986),
  2. Solomon Mamaloni (1981-1984, 1989-1993, 1994-1997),
  3. Ezekiel Alebua (1986-1989),
  4. Sir Francis Billy Hilly (1993-1994),
  5. Bartholomew Ulufa'alu (1997-2000),
  6. Manasseh Sogavare (2000-2001, 2006-2007, 2014-2017, 2019-),
  7. Allan Kemakeza (2001-2006),
  8. Snyder Rini (2006-2006),
  9. Derek Sikua (2007-2010),
  10. Danny Philip (2010-2011),
  11. Gordon Darcy Lilo (2011-2014),
  12. Rick Houenipwela (2017-2019).

Ülkede başkent Honiara’da 50 sandalyeli tek bir Meclis bulunmakta ve dar bölgeli seçim sistemine göre farklı seçim bölgelerinden 4 yıllığına seçilen 50 kadar milletvekili parlamentoda görev yapmaktadır.[29] Parlamenter sistem gereği, ülkede hükümet de meclis aritmetiğine göre oluşmaktadır. Ayrıca ülke, küçük olmasına karşın, efektif yönetim sağlamak amacıyla 10 idari bölgeye ve 9 eyalete bölünmüştür.[30]

Solomon Adaları’nda 1976’dan beri tam 11 genel seçim (1976, 1980, 1984, 1989, 1993, 1997, 2001, 2006, 2010, 2014, 2019) yapılmış ve demokratik teamüller oturmuştur. Buna karşın, ekonomik sorunlar ve etnik gerginlikler nedeniyle, ülkenin Japonya, Yeni Zelanda, Avustralya ve Avrupa Birliği’nden aldığı ekonomik yardımlar oldukça önemlidir.[31] Buna rağmen, 2021 yılı Kasım ayında ülkede ciddi bir iç karışıklık süreci yaşanmıştır. Bu süreçte, Malatia Bölgesel Yönetimi Başkanı Daniel Suidani’nin gayretleri ile birlikte 2019 yılında ülkenin Tayvan’la ilişkilerini kesmesi ve Çin’le yakınlaşmasının da etkili olduğu düşünülmektedir.[32] Bu dönemde olaylar ciddi şekilde büyümüş ve hatta göstericiler tarafından meclis binasının basılarak Başbakan Manasseh Sogavare’yi devirme girişimin yaşandığı kaydedilmiştir.[33]

2021 yılı olaylarında Solomon Adaları’nda Çinlilere ait bazı işyerleri de yakılmıştır

ABD-Çin Rekabetinde Solomon Adaları’nın Önemi

Son yıllarda Çin’in ekonomik yükselişi ve buna paralel olarak artan siyasi gücü karşısında bocalayan ve panikleyen ABD, Okyanusya bölgesine yönelik ilgisini ve çabalarını artırmaktadır. Bu bölgeye yönelik AUKUS (Avustralya ve Birleşik Krallık ile) ve QUAD (Hindistan, Japonya ve Avustralya ile) gibi girişimleri olan ABD, ayrıca ikili ilişkiler bağlamında da Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Güney Kore, Filipinler, Endonezya ve Vietnam gibi ülkelerle yakın iş birlikleri kurma ve Çin’in bölgesinde bir süpergüç olmasına engel olma gayreti içerisindedir.[34] ABD’deki askeri-sınai kompleks ise, bölge ülkelerine (Japonya, Güney Kore, Filipinler, Endonezya ve Vietnam başta olmak üzere) yeni silah satışları umuduyla Çin’i düşmanlaştırma ve şeytanlaştırma söylemlerine destek vermektedir.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile Solomon Adaları Başbakanı Manasseh Sogavare, 11 Temmuz 2023’de Pekin’deki Solomon Adaları Büyükelçiliği’nin açılış töreninde[35]

Bu durum karşısında Kuzey Kore ve Rusya gibi müttefikler dışında pek kendisine yakın bir aktör bulamayan Pekin ise, ekonomik gücünü kullanarak bölgedeki bazı ülkelerle stratejik ortaklık anlaşmaları yapmaya ve ticareti geliştirerek olası bir çatışma/savaşın önüne geçmeye gayret etmektedir. İşte bu kapsamda, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Solomon Adaları Başbakanı Manasseh Sogavare ile 10 Temmuz 2023 tarihinde bir kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması imzaladıklarını duyurmuş[36] ve Pekin’e giderek 11 Temmuz’da bu ülkenin Pekin’deki Büyükelçiliğini açmıştır.[37] Başbakan Sogavare, Çin’le ilişkiler konusunda çok olumlu ve cesaretlendirici mesajlar vermiştir ki, Solomon Adaları’nın Kuşak ve Yol Projesi’ne de 2019 yılında dahil olduğunu bu noktada hatırlamak gerekir.[38] Bu girişimler neticesinde, Başbakan Sogavare döneminde Solomon Adaları ile Çin arasında 825 milyon dolarlık bir proje, eski bir altın madeninin tekrar açılması ve 12.000 kişilik bir stadyumun inşa edilmesi konularında anlaşmalar imzalanmıştır.[39]

Manasseh Sogavare-Şi Cinping

Hatta 2022 yılında iki ülke arasında bir güvenlik anlaşması da imzalanmış ve ekonomik ilişkilere güvenlik boyutu da dahil olmuştur.[40] Anlaşmaya göre, Pekin yönetimi, Solomon Adaları’nda eğitim vermek üzere kolluk kuvvetleri görevlendirebilecek ve liman ziyaretleri gerçekleştirebilecektir. Bunun yanı sıra, Çin’in Solomon Adaları’nda deniz üssü kurma olasılığı da ortaya çıkmıştır ki, bu gelişme, ABD ve Avustralya’yı rahatsız etmiş ve teyakkuza geçirmiştir.[41] Nitekim tesadüfi değildir ki, Solomon Adaları Tayvan’la ilişkilerini de 2019 yılında bıçak gibi kesmiştir.[42] Bu anlamda, Solomon Adaları’nda Çin etkisi giderek artmakta ve Avustralya başta olmak üzere Batılı ülkelerin etkisi azalmaktadır. Çin’in Solomon Adaları’na asker yerleştirebilmesi durumunda Çin Ordusu ile aralarındaki mesafe yaklaşık 2.000 kilometreye düşecek olan Avustralya ve Yeni Zelanda ise bu güvenlik anlaşmasına anında tepki göstermişlerdir.[43] ABD Deniz Piyadeleri Komutanı General David Berger de anlaşmaya dair uyarılarda bulunmuş ve Solomon Adaları’nın ileride bundan pişmanlık duyabileceğini ifade etmiştir.[44]

Bu doğrultuda, ekonomik sorunlarını aşmak isteyen Solomon Adaları yönetimi, “Kuzeye Bakış” (Look North) adını verdiği Çin açılımı[45] ile Batı’yı dengelemek ve Çin yatırımlarına ve desteklerine yaslanmak isterken, Avustralya ve ABD ise bu ülkeyi Çin’e kaptırmamak gayretindedir. Örneğin, Başbakan Sogavare, Çin’le yakınlaşması konusunda gelen eleştirilere cevaben, New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 77. oturumunda yaptığı konuşmada, “Egemen uluslar arasında diplomatik ilişkiler kurma hakkı, BM'nin tüm üyelerince paylaşılan evrensel bir ilkedir” demiştir.[46]

Her ne kadar ABD ile Çin arasında büyük bir savaşın yaşanması henüz gerçekçi ve küresel ekonomi açısından mantıklı bir senaryo değilse de, ABD’deki savaş lobileri ve milliyetçi çevrelerin Çin’e bakış açıları tehlikeli derecede olumsuzdur. Nitekim son dönemde ABD Ordusu’ndan yapılan sert açıklamalar ve ABD Hava İntikal Kuvveti Komutanı General Michael Minihan’ın 2025’te Çin’le savaşın başlayabileceğine dair uyarıları dikkat çekmektedir.[47] Çin tarafında ise 2049’a kadar Tayvan’la birleşmenin gerçekleştirileceğine dair Başkan Şi Cinping’in iddialı söylemleri söz konusudur.[48] İki ülke liderleri ve siyasi/diplomatik kanadın uyumlaşma çabalarına (2023 yılı sonundaki San Francisco görüşmesi) karşın, özellikle milliyetçi/şahin gruplar, her iki ülke de gerginlik politikasını körüklemektedirler. İleride yaşanması olası bir askeri gerginlikte ise, en ufak askeri ve stratejik kazanımlar bile hayati derecede faydalı olabilecektir. Tam da bu nedenle, bu bölge ve bölgedeki küçük aktörler bile ABD ve Çin nezdinde giderek önem kazanmaktadırlar. ABD’de Donald Trump’ın Başkanlığa ulaşması ihtimali de Çin’le ilişkilerin yakın gelecekte daha da gerilebileceğine dair önemli bir veridir.

2024 Genel Seçimleri Analizi

17 Nisan 2024 Solomon Adaları genel seçimleri, Solomon Adaları tarihinde bağımsızlıktan bu yana en önemli/kritik seçim olarak kıymetlendirilmektedir.[49] 6 Başbakan adayı ve 50 milletvekilliği için 334 adayın yarışacağı seçimlere[50] bu nedenle ilgi -özellikle ABD, Çin ve Avustralya’da- büyüktür. Seçimlere, ülkedeki 420.000 civarındaki kayıtlı seçmenin yoğun ilgi göstermesi beklenmektedir.[51] Seçimde yarışan adaylardan Manasseh Sogavare, Çin’le yakınlaşmanın mimarlarından birisi olarak bu seçimde de oldukça iddialıdır. 1955 doğumlu olan Sogavare, 2010 yılında kurucusu olduğu Mülkiyet, Birlik ve Sorumluluk Partisi (OUR) tarafından aday olarak gösterilmiştir. “Kuzeye Bakış” adı verilen politika doğrultusunda Çin açılımını sürdürmek isteyen Sogavare, eşcinsel evlilikleri ve ahlaki çöküş gibi temalar üzerinde muhafazakâr yaklaşımlar da sergilemekte ve Çin tipi yönetimi övmektedir.[52] Sogavare, seçime favori aday olarak girmektedir. Buna karşın, Australian Broadcasting Corporation, Sogavare’nin Çin’le ilişkileri ve yolsuzluklarına dair çeşitli haberler yapmış[53] ve bu iddialar Solomon Adaları resmi makamlarınca yalanlanmıştır. Ayrıca BBC tarafından yapılan bir haberde, Solomon Adaları’nda para karşılığı oyunu satmanın da çok yaygın olduğu ifade edilmektedir.[54]

Matthew Wale

Eski Başbakan Rick Houenipwela’nın Tayvan’la ilişkilerin devamını savunan Demokratik İttifak Partisi (DAP) ile muhalefet lideri Matthew Wale’nin Solomon Adaları Demokratik Partisi’nin (SDIP) Wale’yi aday gösterdiği “CARE-Coalition for Accountability, Reform and Empowerment” koalisyonu, Başbakan Sogavare’nin bu seçimdeki en önemli rakibi olarak öne çıkmaktadır.[55] Wale, Çin ve ABD ile ilişkiler konusunda ise ülke çıkarlarını gözeten dengeli bir politika mesajı vermektedir.[56] Ancak özellikle Wale’yi destekleyen eski Başbakan Rick Houenipwela ve partisi DAP, Sogavare’ye kıyasla daha Tayvan ve ABD yanlısıdırlar.

Öte yandan eski Başbakan Gordon Darcy Lilo’nun Solomon Adaları Kırsal Kalkınma Partisi (SIPRA), ülkenin ilk Başbakanı’nın oğlu Peter Kenilorea Jr.’ın Birlik Partisi (UP) ve Martin Housanau’nun Kadere Partisi ile Malatia Bölgesel Yönetimi Başkanı Daniel Suidani’nin kurduğu “Umi for Change” (U4C) hareketi de seçimlerde parlamentoda sandalye kazanmak ve hükümet pazarlıklarında pay sahibi olmak için yarışacaklardır.[57] Suidani, Çin’in seçimlere müdahil olduğuna dair açıklamalar yapmasıyla da dikkat çekmiştir.[58]

Sonuç

Sonuç olarak, 2024 Solomon Adaları genel seçimlerinde Başbakan Manasseh Sogavare’nin göstereceği performans, adeta Çin’in bu ülke üzerindeki gücünü test edecek önemli bir sınav olacaktır.[59] Bu nedenle seçimin sonuçları merakla beklenmektedir. Genel beklenti ise Çin'in ekonomik gücü sayesinde Başbakan Sogavare yönetiminin devam etmesidir. Ancak Birleşik Krallık (İngiltere), Avustralya ve ABD'nin de geleneksel olarak etkili olduğu küçük ülkede, seçim sonuçları medya ve maddi güç yoluyla kolaylıkla etkilenebilir. 

Kapak fotoğrafı: https://www.aljazeera.com/news/2024/4/16/solomon-islands-prepares-for-most-important-election-since-independence

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

 

DİPNOTLAR

[1] United Nations, “Country Facts: Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.un.int/solomonislands/solomonislands/country-facts#:~:text=The%20archipelago%20covers%20an%20area,intersected%20by%20deep%2C%20narrow%20valleys.

[2] Britannica, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.britannica.com/place/Solomon-Islands.

[3] Freedom House, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://freedomhouse.org/country/solomon-islands/freedom-world/2024.

[4] Worldometer, “Solomon Islands Population (LIVE)”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.worldometers.info/world-population/solomon-islands-population/.

[5] The World Factbook, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/solomon-islands/#people-and-society.

[6] Britannica, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.britannica.com/place/Solomon-Islands.

[7] The World Factbook, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/solomon-islands/#people-and-society.

[8] The World Factbook, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/solomon-islands/#people-and-society.

[9] Varuna Gezgin, “Sarışın yerlilerin ülkesi: Solomon Adaları 🇸🇧 (185/197)”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.youtube.com/watch?v=v9cESlQUP94.

[10] U.S. Department of State, “Solomon Islands (12/04)”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://2009-2017.state.gov/outofdate/bgn/solomonislands/47556.htm#:~:text=Solomon%20Islands%20is%20a%20member,%2FACP)%2F(Lome%20Convention).

[11] Kolayihracat.gov.tr, “Solomon Adaları”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.kolayihracat.gov.tr/ulkeler/solomon-adalari.

[12] International Monetary Fund, “GDP per capita, current prices”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.imf.org/external/datamapper/NGDPDPC@WEO/OEMDC/ADVEC/WEOWORLD?year=2024; İNSAMER, “Solomon Adaları”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.insamer.com/tr/ulke-profili-solomon-adalari/.

[13] Statista.com, “Solomon Islands: Main export partners in 2021”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.statista.com/statistics/728757/most-important-export-partner-countries-for-the-solomon-islands/#:~:text=In%202021%2C%20the%20main%20export,of%2059%20percent%20in%20exports.

[14] Kolayihracat.gov.tr, “Solomon Adaları”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.kolayihracat.gov.tr/ulkeler/solomon-adalari.

[15] Kolayihracat.gov.tr, “Solomon Adaları”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.kolayihracat.gov.tr/ulkeler/solomon-adalari.

[16] Kolayihracat.gov.tr, “Solomon Adaları”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.kolayihracat.gov.tr/ulkeler/solomon-adalari.

[17] Britannica, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.britannica.com/place/Solomon-Islands.

[18] Britannica, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.britannica.com/place/Solomon-Islands.

[19] Britannica, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.britannica.com/place/Solomon-Islands.

[20] Britannica, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.britannica.com/place/Solomon-Islands.

[21] Britannica, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.britannica.com/place/Solomon-Islands.

[22] Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Solomon Adaları'nın Siyasi Görünümü”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.mfa.gov.tr/solomon-siyasi-gorunumu.tr.mfa.

[23] Australian War Memorial, “A guard of honour mounted by British Solomon Islands Protectorate Defence Force (BSIPDF) scouts ...”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.awm.gov.au/collection/306816.

[24] Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Solomon Adaları'nın Siyasi Görünümü”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.mfa.gov.tr/solomon-siyasi-gorunumu.tr.mfa.

[25] United Nations Digital Library, “Admission of Solomon Islands to membership in the United Nations.”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://digitallibrary.un.org/record/187207?v=pdf.

[26] Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Solomon Adaları'nın Siyasi Görünümü”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.mfa.gov.tr/solomon-siyasi-gorunumu.tr.mfa.

[27] Ülkede bugüne kadar görev yapan Genel Valiler şunlardır:

  • Sir Baddeley Devesi (1978-1988),
  • Sir George Lepping (1988-1994),
  • Sir Moses Pitakaka (1994-1999),
  • Sir John Lapli (1999-2004),
  • Sir Nathaniel Waena (2004-2009),
  • Sir Frank Kabui (2009-2019),
  • Sir David Vunagi (2019-).

[28] Solomon Islands Government, “About the Solomon Islands Government”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://solomons.gov.sb/government/.

[29] Solomon Islands Government, “About the Solomon Islands Government”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://solomons.gov.sb/government/.

[30] Solomon Islands Government, “About the Solomon Islands Government”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://solomons.gov.sb/government/.

[31] Britannica, “Solomon Islands”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.britannica.com/place/Solomon-Islands.

[32] Sondakika.com (2024), “Güney Pasifik'teki Solomon Adaları'nda genel seçimler öncesi jeopolitik rekabet”, 16.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.sondakika.com/guncel/haber-guney-pasifik-teki-solomon-adalari-jeopolitik-reka-17241310/.

[33] Mustafa Bag (2021), “Solomon Adaları'nda hükümet karşıtları Meclis binasını yaktı, Avustralya güvenlik gücü gönderdi”, Euronews, 25.11.2021, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2021/11/25/solomon-adalar-nda-hukumet-kars-tlar-meclis-binas-n-yakt-avustralya-guvenlik-gucu-gonderdi.

[34] Zeki Talustan Gülten (2023), “Çin-ABD Rekabeti Bağlamında Solomon Adaları”, ANKASAM, 01.08.2023, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.ankasam.org/cin-abd-rekabeti-baglaminda-solomon-adalari/.

[35] Global Times (2023), “Solomon Islands officially opens embassy in Beijing, 'a big milestone' to further enhance relations between countries and people”, 11.07.2023, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.globaltimes.cn/page/202307/1294157.shtml.

[36] Zeki Talustan Gülten (2023), “Çin-ABD Rekabeti Bağlamında Solomon Adaları”, ANKASAM, 01.08.2023, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.ankasam.org/cin-abd-rekabeti-baglaminda-solomon-adalari/.

[37] Global Times (2023), “Solomon Islands officially opens embassy in Beijing, 'a big milestone' to further enhance relations between countries and people”, 11.07.2023, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.globaltimes.cn/page/202307/1294157.shtml.

[38] Abc.net (2019), “Solomon Islands joins China's Belt and Road Initiative, as leaders meet in Beijing”, 10.10.2019, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.abc.net.au/news/2019-10-10/solomon-islands-joins-chinas-belt-and-road-as-leaders-meet/11590068.

[39] Cengiz Topel Mermer (2022), “Solomon Adaları “Yeni-Önleyici Soğuk Savaş”ın Neresinde?”, TASAM, 28.04.2022, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://tasam.org/tr-TR/Icerik/70080/solomon_adalari_yeni-onleyici_soguk_savasin_neresinde.

[40] Elcan Tokmak (2022), “Çin-Avustralya Rekabetinin Adresi: Solomon Adaları”, ANKASAM, 19.10.2022, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.ankasam.org/cin-avustralya-rekabetinin-adresi-solomon-adalari/.

[41] Elcan Tokmak (2022), “Çin-Avustralya Rekabetinin Adresi: Solomon Adaları”, ANKASAM, 19.10.2022, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.ankasam.org/cin-avustralya-rekabetinin-adresi-solomon-adalari/.

[42] Abc.net (2019), “Solomon Islands breaks ties with Taiwan after Chinese 'dollar diplomacy'”, 16.09.2019, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.abc.net.au/news/2019-09-16/solomon-islands-cuts-taiwan-ties-after-china-dollar-diplomacy/11510898.

[43] Euronews (2022), “Çin ile Solomon Adaları anlaşma imzaladı ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda tepki gösterdi”, 20.04.2022, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2022/04/20/cin-ile-solomon-adalar-anlasma-imzalad-abd-avustralya-ve-yeni-zelanda-tepki-gosterdi.

[44] Euronews (2022), “Çin ile Solomon Adaları anlaşma imzaladı ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda tepki gösterdi”, 20.04.2022, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2022/04/20/cin-ile-solomon-adalar-anlasma-imzalad-abd-avustralya-ve-yeni-zelanda-tepki-gosterdi.

[45] Sondakika.com (2024), “Güney Pasifik'teki Solomon Adaları'nda genel seçimler öncesi jeopolitik rekabet”, 16.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.sondakika.com/guncel/haber-guney-pasifik-teki-solomon-adalari-jeopolitik-reka-17241310/.

[46] Şarkul Avsat (2022), “Çin ile diplomatik ilişki kuran Solomon Adaları'ndan ulusal egemenliğe saygı çağrısı”, 24.09.2022, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://turkish.aawsat.com/home/article/3892431/%C3%A7in-ile-diplomatik-ili%C5%9Fki-kuran-solomon-adalar%C4%B1ndan-ulusal-egemenli%C4%9Fe-sayg%C4%B1.

[47] Osman Mirgani (2023), “İki yıl içinde Çin ile savaş!”, Independent Türkçe, 03.02.2023, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.indyturk.com/node/606551/d%C3%BCnyadan-sesler/i%CC%87ki-y%C4%B1l-i%C3%A7inde-%C3%A7in-ile-sava%C5%9F.

[48] Jude Blanchette & Briana Boland & Lily McElwee (2023), “What is Beijing’s Timeline for “Reunification” with Taiwan?”, CSIS Interpret, 26.05.2023, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://interpret.csis.org/what-is-beijings-timeline-for-reunification-with-taiwan/.

[49] Erin Hale (2024), “Solomon Islands prepares for ‘most important election since independence’”, AlJazeera, 16.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.aljazeera.com/news/2024/4/16/solomon-islands-prepares-for-most-important-election-since-independence.

[50] Sondakika.com (2024), “Güney Pasifik'teki Solomon Adaları'nda genel seçimler öncesi jeopolitik rekabet”, 16.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.sondakika.com/guncel/haber-guney-pasifik-teki-solomon-adalari-jeopolitik-reka-17241310/; Haberler.com (2024), “Güney Pasifik'teki Solomon Adaları, jeopolitik rekabetin gölgesinde genel seçimlere gidiyor”, 16.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.haberler.com/guncel/solomon-adalari-jeopolitik-rekabetin-golgesinde-17241301-haberi/.

[51] AP News (2024), “Solomon Islanders cast votes in an election that will shape relations with China”, 17.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://apnews.com/article/solomon-islands-election-sogavare-china-taiwan-4a854a3580786bdcdd3cf6db1d73555a.

[52] Abc.net (2024), “Solomon Islands prime minister critical of democracy, praises 'Chinese-style' governance”, 19.03.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.abc.net.au/news/2024-03-20/solomon-islands-prime-minister-defends-chinese-governance-style/103606172.

[53] Intell4 (2024), “Solomon seçimlerinin Pasifik bölgesine etkisi ve ABD'nin bölgede müttefik arayışları”, 15.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.intell4.com/abd-japonya-ve-filipinler-zirvesinden-hangi-sonuclar-cikti-solomon-secimlerinin-cinin-bolgedeki-rolune-etkisi-ne-olur-haber-198990.

[54] Frances Mao (2024), “Solomon Islands: The Pacific election being closely watched by China and the West”, BBC, 17.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/world-australia-68824299.

[55] Sondakika.com (2024), “Güney Pasifik'teki Solomon Adaları'nda genel seçimler öncesi jeopolitik rekabet”, 16.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.sondakika.com/guncel/haber-guney-pasifik-teki-solomon-adalari-jeopolitik-reka-17241310/.

[56] In-depth Solomons (2024), “Wale pledges to balance Solomons’ international engagement”, 14.02.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://indepthsolomons.com.sb/wale-pledges-to-balance-solomons-international-engagement/.

[57] Sondakika.com (2024), “Güney Pasifik'teki Solomon Adaları'nda genel seçimler öncesi jeopolitik rekabet”, 16.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.sondakika.com/guncel/haber-guney-pasifik-teki-solomon-adalari-jeopolitik-reka-17241310/.

[58] The Guardian (2024), “Solomon Islands election: voters head to polls that could decide future of China security ties”, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.theguardian.com/world/2024/apr/17/solomon-islands-election-voters-head-to-polls-that-could-decide-future-of-china-security-ties.

[59] Frances Mao (2024), “Solomon Islands: The Pacific election being closely watched by China and the West”, BBC, 17.04.2024, Erişim Tarihi: 17.04.2024, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/world-australia-68824299.


15 Nisan 2024 Pazartesi

İran-İsrail Krizi Derinleşiyor


Giriş

1979 İslam Devrimi öncesindeki Şahlık döneminde Amerika Birleşik Devletleri (kısaca ABD) ve İsrail’in bölgedeki en yakın müttefiki olan ve hatta stratejik iş birliği ve istihbarat paylaşımını öngören 1958 tarihli Çevresel Pakt veya Hayalet Paktı’nın Türkiye, Etiyopya ve Sudan’ın Hıristiyan bölgeleri ile birlikte aktif bir üyesi durumunda olan İran, Şii İslam doktrinine dayalı yeni rejimini 1980’lerden itibaren kurumsallaştırmaya başlamasının ardından, İsrail’in varlığına yönelik ideolojik husumetini daha belirgin hale getirmiştir. 1980-1988 döneminde Irak’la uzun bir savaşa itilen İran, 1990’lardan itibaren ise Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında Şii nüfus üzerinde etkili olabildiği yeni dış politikasını oluşturmaya ve başarılı bir şekilde icra etmeye başlamış ve bu sayede “Şii hilali” adı verilen Lübnan, Suriye ve Irak’ı kapsayan birçok ülke/bölgede çok etkili bir aktör haline gelmiştir. İran, bu doğrultuda ABD ve bilhassa da İsrail (Siyonizm) karşıtlığını, ekonomik sorunlar, siyasal dışlanmışlık ve Filistin Sorunu nedeniyle bölgedeki rejimlere ve Batı dünyasına yabancılaşan Şii nüfusa ve hatta genel olarak Müslüman nüfusa yönelik etkili bir ideolojik silah haline de getirmiştir. Geçtiğimiz yıllar içerisinde zengin doğal kaynaklarına karşın etkili bir ekonomik düzen oluşturamayan İran, buna karşın askeri/teknolojik/stratejik alanda kayda değer ilerleme sağlamış; örneğin, balistik füze sistemleri, vekil (proxy) güçlerine dayalı gölge savaşı stratejisi ve son olarak da nükleer programı konusunda ciddi atılım yapmıştır. Bu yazıda, İran’ın günümüzdeki durumu değerlendirilerek, son yaşanan İran-İsrail krizi mercek altına alınacaktır.

Rakamlarla Günümüz İran’ı

Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Pakistan, Afganistan ve Türkmenistan ile kara sınırına sahip olan İran (İslam Cumhuriyeti), başkenti nüfusu 10 milyona yaklaşan Tahran kenti olan ve yüzlerce yıllık Pers (Fars) medeniyetinin devamı niteliğindeki önemli bir devlettir.

İran haritası

Günümüzde 87,5 milyonluk yüksek bir nüfusa sahip olan İran, dünyanın en kalabalık 17. ülkesi durumundadır.[1] Buna karşın, 0,93’lük düşük nüfus artış hızı, İran’ın nüfusunun gelecekte azalacağını ortaya koymaktadır.[2] 1.648.195 kilometrekarelik yüzölçümüyle büyük de bir ülke olan İran, bu yönüyle de dünyada üst (19.) sıralardadır.[3] Dini açıdan oldukça homojen bir ülke olan İran’da nüfusun yüzde 98,5’lik çok büyük kesimi -neredeyse tamamı- Müslüman, yüzde 0,7’lik bölüm Hıristiyan (İsevi), yüzde 0,3’lük bölüm Bahai, kalan kısmı da diğer dinlere mensuptur.[4] İran’daki Müslüman nüfusun ise yüzde 90-95’inin Şii ve kalan kesiminin Sünni olduğu bilinmektedir.[5] İran nüfusu etnik açıdan ise oldukça heterojen olup; nüfusun yaklaşık yüzde 40’lık kesimi Azerilerden, yüzde 14 civarında bir bölümü de Kürtlerden oluşmaktadır.[6] Ülkede, ayrıca, Farslar dışında Beluçlar, Lurlar, Türkmenler ve Araplar gibi farklı etnik unsurlar da bulunmaktadır. Bu bağlamda, etnik açıdan dağınık durumdaki İran için Şii İslam, merkezi yönetim ve ulusal birlik açısından da faydalı bir faktör gibi görülmekte ve algılanmaktadır.

Dünyanın en yoğun doğalgaz kaynaklarına sahip ikinci (Katar’dan sonra)[7] ve petrol rezervlerine sahip dördüncü (Venezuela, Suudi Arabistan ve Kanada’dan sonra)[8] ülkesi olduğu düşünülen İran, 400 milyar doların altında kaldığı öngörülen ekonomik büyüklüğü (GDP) ile ise ancak 41. sırada yer alabilen bir devlettir.[9] Bu anlamda, İran, Batı yaptırımları nedeniyle doğal zenginliklerini kullanamayan verimsiz bir devlet durumundadır. Batılı ülkelerin sert ekonomik yaptırımlarına maruz kalan İran’ın en önemli ticaret ortakları ise Çin Halk Cumhuriyeti, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Türkiye, Hindistan ve Pakistan’dır.[10] Kişi başına düşen yıllık gelir düzeyinde de, İran, 4.420 dolar civarındaki performansıyla dünyada ancak 120. sıradadır.[11] Nitekim İran’ın Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi’ndeki yeri de 78.liktir.[12] Bütün bunlar, İran’ın tamamen stratejik hedefler (nükleer silahlara erişim, bölgesel etki vs.) hedefinde devletçi bir yapı içerisinde yönetilen ve halkının ihtiyaçlarını yeterince gözetmeyen bir devlet olduğunu ortaya koymaktadır. Zaten bu nedenlerle, İran, yurt dışına çok göç veren ve sürekli beyin göçüne uğrayan bir ülke durumundadır.

İran, dış politikasında ise Batı dünyasına alternatif siyasal oluşumlara üye olarak, Üçüncü Dünyacı bir dış politika geliştirmeyi amaçlamaktadır. Birleşmiş Milletler’in saygın bir üyesi olan İran, ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı, Bağlantısızlar Hareketi, G-19 Grubu, G-77 Grubu, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve son olarak da BRICS+ gibi platformlara üye olarak dış politikasını kurumsal bir düzeye taşımıştır.[13]

İran’ın siyasi sistemi de ideal bir demokrasi olmaktan oldukça uzaktır. Freedom House’un 2023 yılı raporuna göre, İran, 12/100 puanla siyasi haklar ve kişisel özgürlüklerin son derece kısıtlanmış olduğu “özgür olmayan” (not free) statüsünde otoriter bir devlettir.[14] Dini Lider (Ayetullah) adı verilen bir din görevlisinin sistemin en tepesinde olduğu İran İslam Cumhuriyeti, Platon (Eflatun) felsefesi esaslarına göre kurulu teokratik (Şii Şeriatına dayalı) bir devlettir. Nitekim anayasaya göre devletin başı halk oyuyla seçilen Cumhurbaşkanı olsa da, iç ve dış politika önceliklerinin belirlenmesi ya da silahlı kuvvetlerin ve emniyet güçlerinin sevk ve idaresi yetkileri daha çok Dini Lider’in uhdesinde toplanmıştır.[15] Ülkede bugüne kadar iki Dini Lider görev yapmış olup, İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin (1979-1989) ardından, bu görevi Ali Hamaney (1989-) üstlenmiştir. İran’da, Cumhurbaşkanı, Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin onayını almış adaylar arasından, 4 yıl süreyle ve en fazla üst üste iki dönem için halk tarafından seçilir. İlk turda adaylardan herhangi biri yüzde 50’nin üzerinde oy alamazsa, en fazla oy alan iki aday ikinci turda yarışırlar. Ülkedeki en son Cumhurbaşkanlığı seçimleri 18 Haziran 2021 tarihinde yapılmış olup, bu seçimde mevcut Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi, oyların yüzde 62’sini alarak ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmiştir.[16] İran’ın tüm Cumhurbaşkanları ise şöyledir:

  1. Ebu'l-Hasan Beni Sadr (1980-1981),
  2. Muhammed Ali Recai (1981-1981),
  3. Ali Hamaney (1981-1989),
  4. Haşimi Rafsancani (1989-1997),
  5. Muhammed Hatemi (1997-2005),
  6. Mahmud Ahmedinejad (2005-2013),
  7. Hasan Ruhani (2013-2021),
  8. Seyyid İbrahim Reisi (2021-).

İbrahim Reisi

Son yıllarda oluşan siyasi düzene bakıldığında, İran’da iki dönem ılımlı/reformist kanattan (Hatemi, Ruhani), iki dönem ise muhafazakâr kanattan gelen (Ahmedinejad, Reisi) Cumhurbaşkanı’nın görev yaptığı/seçildiği ve molla rejiminin bu şekilde zaman zaman daha ılımlı ve Batı ile ilişkileri geliştirmeyi öngören, zaman zaman ise Batı karşıtlığının dozunu yükselten ve daha İslami/muhafazakâr isimlere yöneldiği görülmektedir. Mevcut Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, son dönemdeki alışılageldik sistem devam ederse, 2025 yılında bir kez daha Cumhurbaşkanı seçilmesi beklenmektedir.

İran İslam Cumhuriyeti’nin temel yasama organı olan İslami Danışma Meclisi ise, seçimle işbaşına gelen 290 üyeden oluşmaktadır.[17] Milletvekillerinin görev süresi 4 yıldır. Meclis, kanunların oluşturulması ve uluslararası belgelerin onaylanması gibi görevlere sahiptir. Kabul edilen yasa tasarıları onay için Anayasayı Koruyucular Konseyi’ne sunulur ve onay alındıktan sonra yasalaşır. Son İslami Danışma Meclisi seçimleri Mart 2024 tarihinde yapılmıştır. Katılımın düşük kaldığı (yüzde 41) 2024 İran parlamento seçimleri, genel anlamda sönük kalmıştır.[18]

13 Nisan 2024 İran'ın İsrail Saldırısı: Tarihi Bir Eşik Mi Aşıldı, Yoksa Göstermelik Bir Hamle Mi?

Yıllardır İsrail ve ABD’nin İranlı bilim adamları ve askerlere yönelik saldırılarına maruz kalan ve buna karşılık bölge ülkelerindeki Şii nüfusun oluşturduğu Suriye ve Lübnan’daki Hizbullah, Irak’taki Haşdi Şabi, Yemen’deki Husiler gibi vekil güçleri aracılığıyla İsrail ve Amerikan hedeflerine çeşitli saldırılar düzenleyen İran, 1 Nisan 2024 tarihinde İsrail’in Şam’daki İran Konsolosluğuna yönelik saldırısıyla sarsılmıştır. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları ordusundan ikisi General rütbesinde olan toplam 7 kişi öldürülmüş ve İran da bu olaya misillemede bulunacağını ilan etmiştir.[19]

Nitekim 1 Nisan saldırısının üzerinden 12 gün geçince, İran, 13 Nisan 2024 tarihi gece geç saatlerde İsrail’e tarihi bir saldırı düzenlemiş ve ilk kez kendisi doğrudan İsrail’e saldırı düzenleyerek önemli bir kırmızı çizgiyi aşmıştır. “Va'de-ye sādeq” (Dürüst Vaat) adı verilen operasyonda, İran, İsrail’e yönelik olarak entegre bir saldırı gerçekleştirmiş ve 170 kadar silahlı insansız hava aracı (SİHAlar), 30 kadar seyir füzesi ve 120 civarında balistik füzeyle İsrail’i vurmuştur. Saldırıların, İsrail’in F-35 savaş uçaklarını konuşlandırdığı Nevatim Hava Üssü ve Filistin’in Suriye sınırındaki Cebel el-Şeyh tepeleri başta olmak üzere[20] birçok stratejik noktayı hedef aldığı belirtilirken, ABD ve İngiltere’nin de desteklediği İsrail’in bu saldırıların yüzde 99’unu başarıyla önlediği iddia edilmiştir.[21]

Saldırının ardından ABD yönetimi İsrail’e destek açıklarken, Başkan Joe Biden, “Amerika'nın İsrail'in güvenliğine bağlılığının sarsılmaz” olduğunu belirtmiştir.[22] Avrupa Birliği (AB) ve birçok Avrupa ülkesi de (Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, İtalya, Yunanistan, Polonya, Belçika ve Hollanda) İsrail’e destek açıklamış ve İran saldırısını kınamışlardır.[23] İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bagheri ise, 5 saat süren operasyonun başarıyla gerçekleştirildiğini ve Nevatim Hava Üssü’nün kullanılamaz hale getirildiğini iddia etmiştir.[24] Bagheri, İsrail’in kendilerine bir misilleme yapması durumunda ise sonraki tepkilerinin daha da sert olacağını sözlerine eklemiştir.[25]

13 Nisan 2024 tarihli İran saldırısına dair uluslararası basın ve Türkiye medyasında konuşulanlar dikkate alındığında, iki temel görüşün öne çıktığı söylenebilir. Birinci görüş, İsrail ile İran’ın hasım ideolojileri ve dini fanatizm temelinde örgütlenen halk yığınlarıyla Ortadoğu siyasetinde ve güvenlik sektörünün işlerliğinde birbirlerinin durumlarını güçlendiren iki siyasal entite olması nedeniyle, aslında birbirleriyle savaş istemedikleri ve bu saldırının İsrail’e büyük zarar vermeyecek şekilde yapıldığı yönündedir. Bu görüşü savunan ve İsrail ile İran arasında sıcak bir savaşın başlamasının olasılıklı olmadığını düşünenler arasında Coşkun Başbuğ[26] -ki o da Netenyahu’nun provokatif hamlelerine vurgu yapmakta ve daha çok ABD ve İran’ın savaş istemediklerini vurgulamaktadır- ve Sedat Laçiner[27] gibi akademisyen ve güvenlik uzmanları bulunmaktadır. Ortadoğu uzmanı Mete Çubukçu da bu ihtimali tartışmıştır.[28] İkinci görüş ise, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısının gayet ciddi planlanmış kapsamlı bir misilleme harekâtı olduğu ve İsrail’in Gazze’deki krizin yol açtığı uluslararası baskıdan kurtulmak için bölgesel bir savaşı başlatma eğiliminde olduğu yönündedir. Amerikalı emekli Albay Douglas Macgregor gibi birçok kişinin savunduğu bu görüşe göre[29], ülke içerisinde iktidarını kaybetme riski taşıyan İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu, sürekli olarak İran’a yönelik provokatif saldırılar düzenlemekte ve bir bölgesel savaşı tetikleyerek ABD’yi de bu savaşa çekmeye çalışmaktadır. Bu görüşe göre, İran’ın saldırısı da gayet başarılı olmuş ve İsrail’e ciddi zarar vermiştir. Nitekim Katar merkezli Al Jazeera kanalının yayınladığı son haberler ve görüntüler, saldırının yol açtığı zararı ortaya koymaktadır.[30]

Benim görüşüme göre ise, yeterli nükleer kapasiteye ulaşmadan olası bir bölgesel bir savaş riskini yaşamak istemeyen İran yönetimi, tarihinde ilk kez İsrail’i kendi topraklarında ve doğrudan kendisinden kaynaklanan füze ve dronelarla vurarak tarihi bir eşiği aşmış ve tabuyu yıkmış olsa da, misilleme saldırısında ölçülü davranmış ve birçok Generalini Konsolosluk saldırısında -ki normalde bir ülkenin toprağı sayılan Konsolosluk binasına saldırı savaş sebebi (casus belli) sayılmaktadır- kaybetmenin acısını İsrail’in askeri hedeflerine saldırarak almak istemiştir. Bu anlamda, ilk görüş aslında daha akla yatkın bir ihtimal ise de, savaş mekanizmasını tetikleyecek bu tarz hamlelerin sonrasında nelere yol açabileceği bütünüyle bilinmediği için, bundan sonra ikinci senaryonun gerçekleşmesi ve bir İsrail-İran Savaşı’nın başlaması da imkân dahilindedir. Bunun sebebi ise, her iki ülkedeki dinci-milliyetçi-sağcı hükümetlerin her seferinde misilleme yapma ihtiyacı duymaları ve el yükseltmeleri nedeniyle sonraki saldırının ardından ne olacağının önceden kestirilememesidir. Yani daha açık ifade etmek gerekirse, İsrail’in bu gece veya yakın zamanda yapacağı muhtemel misillemesinin İran’da yaratacağı tepkiler nedeniyle, İran’ın bundan sonraki atağı İsrail’i hedef alacak büyük bir saldırı olabileceği için, iki ülke arasında savaşın başlaması ciddi bir ihtimal haline gelebilir. Bu anlamda, ABD’nin veya her iki ülkeyle de diplomasi yürütebilecek kapasiteye haiz bir devletin devreye girip tansiyonu düşürememesi durumunda, kolaylıkla bir İran-İsrail Savaşı gerçeğiyle yüzleşme ihtimalimiz bulunmaktadır. Clausewitz’in “savaşın sisi” (Nebel des Krieges) adını verdiği bu durum, askeri operasyonlarda neyin gelişebileceğinin önceden bilinememesi ve anlık durumların ortaya çıkabilmesi riskidir. Bu nedenle, ciddi bir diplomasi atağı olmazsa, maalesef İran-İsrail gerginliği büyük bir bölgesel savaşla sonuçlanabilir.

Sonuç

Sonuç olarak, dini ve milliyetçi fanatizm tuzağına çekilen ülkelerin halklarını asla refah, barış ve istikrara ulaştıramayacakları gerçeği, İsrail-İran gerginliğinde bir kez daha görülmektedir. Dini esaslara göre yönetilen bu iki devlet de, büyük potansiyellerine karşın, sürekli kriz ve olağanüstü hal ortamında yaşamaya adeta mahkum edilmişlerdir. Bu ise, kuşkusuz, bu ülke halkları üzerinde olumsuz bir etki yaratmakta ve dünyada da bu ülke ve halklarının sevilmemelerine yol açmaktadır. Bu anlamda, tüm eleştirilere rağmen Türkiye’deki muhafazakâr/İslami hareketin ölçülü tepkileri ve sağduyulu yapısı bu iki ülkeye örnek olmalı ve Türk yönetiminin barış yönündeki çabaları desteklenmelidir. Neticede şu bir gerçektir ki, Batılı siyaset bilimcilerin “otokrasi” olarak değerlendirdikleri (!) Türkiye’de, daha birkaç gün önce yapılan yerel seçimlerde muhalefet büyük bir zafer kazanmış ve iktidar da yenilgisini kabullenmiştir. İşte bu olgun demokratik tavır ve barış ve istikrar arayışı, bölgedeki tüm ülke halkları ve yönetimlerine örnek olmalıdır.

Sonsöz, dileğimiz bu krizde her iki tarafta da sağduyunun hâkim olması, İsrail'deki demokratik kültür ve birikim, İran'daki de engin İslam medeniyeti ve köklü Fars devlet geleneğinin ağır basarak bölge ve dünya adına büyük bir felakete yol açılmamasıdır. Bu ortamda intikam yeminleri ve milliyetçi/dinci popülist retoriklere başvurmamak da son derece elzemdir. Türkiye, barış için her türlü çabaya hazırdır ve barıştan en çok istifade edecek olan ülke de Türkiye'dir. 

Kapak fotoğrafı: https://nairametrics.com/2024/04/14/iran-israel-conflict-what-russia-china-are-saying/

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

 

[1] The World Factbook, “Iran”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/iran/#people-and-society.

[2] The World Factbook, “Iran”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/iran/#people-and-society.

[3] The World Factbook, “Iran”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/iran/#geography.

[4] The World Factbook, “Iran”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/iran/#people-and-society.

[5] U.S. Department of State (2022), “2022 Report on International Religious Freedom: Iran”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.state.gov/reports/2022-report-on-international-religious-freedom/iran/#:~:text=Religious%20Demography,to%2010%20percent%20are%20Sunni..

[6] Ali M. Koknar (2006), “Iranian Azeris: A Giant Minority”, The Washington Institute for Near East Policy, 06.06.2006, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/iranian-azeris-giant-minority.

[7] Worldometers, “Natural Gas Reserves by Country”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.worldometers.info/gas/gas-reserves-by-country/.

[8] Worldometers, “Oil Reserves by Country”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.worldometers.info/oil/oil-reserves-by-country/.

[9] International Monetary Fund (2024), “World Economic Outlook Database”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.imf.org/en/Publications/WEO/weo-database/2023/October/weo-report?c=512,914,612,171,614,311,213,911,314,193,122,912,313,419,513,316,913,124,339,638,514,218,963,616,223,516,918,748,618,624,522,622,156,626,628,228,924,233,632,636,634,238,662,960,423,935,128,611,321,243,248,469,253,642,643,939,734,644,819,172,132,646,648,915,134,652,174,328,258,656,654,336,263,268,532,944,176,534,536,429,433,178,436,136,343,158,439,916,664,826,542,967,443,917,544,941,446,666,668,672,946,137,546,674,676,548,556,678,181,867,682,684,273,868,921,948,943,686,688,518,728,836,558,138,196,278,692,694,962,142,449,564,565,283,853,288,293,566,964,182,359,453,968,922,714,862,135,716,456,722,942,718,724,576,936,961,813,726,199,733,184,524,361,362,364,732,366,144,146,463,528,923,738,578,537,742,866,369,744,186,925,869,746,926,466,112,111,298,927,846,299,582,487,474,754,698,&s=NGDPD,&sy=2021&ey=2028&ssm=0&scsm=1&scc=0&ssd=1&ssc=0&sic=0&sort=country&ds=.&br=1.

[10] Dalga Khatinoglu (2024), “Iran Faces Trade Imbalance as Major Partners Reduce Imports”, Iran International, 02.02.2024, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.iranintl.com/en/202402024900; OEC, “Iran”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://oec.world/en/profile/country/irn.

[11] International Monetary Fund (2024), “GDP per capita, current prices”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.imf.org/external/datamapper/NGDPDPC@WEO/OEMDC/ADVEC/WEOWORLD.

[12] Human Development Reports, “Human Development Insights”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://hdr.undp.org/data-center/country-insights#/ranks.

[13] Pars Times, “Membership in International Organizations”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.parstimes.com/int_organizations.html.

[14] Freedom House (2023), “Iran”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://freedomhouse.org/country/iran/freedom-world/2023.

[15] Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “İran'ın Siyasi Görünümü”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.mfa.gov.tr/iran-siyasi-gorunumu.tr.mfa.

[16] Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “İran'ın Siyasi Görünümü”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.mfa.gov.tr/iran-siyasi-gorunumu.tr.mfa.

[17] Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “İran'ın Siyasi Görünümü”, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.mfa.gov.tr/iran-siyasi-gorunumu.tr.mfa.

[18] Ghadir Golkarian (2024), “İran’da 2024 Parlamento Seçimleri Sönük Kaldı…”, Uluslararası Politika Akademisi, 05.03.2024, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://politikaakademisi.org/2024/03/05/iranda-2024-parlamento-secimleri-sonuk-kaldi/.

[19] Dünya (2024), “ABD'li yetkili açıkladı: Biden'dan Netanyahu'ya uyarı”, 15.04.2024, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.dunya.com/dunya/abdli-yetkili-acikladi-bidendan-netanyahuya-uyari-haberi-723005#:~:text=%C4%B0srail%2C%20%C4%B0ran'%C4%B1n%20%C5%9Eam',geldi%C4%9Fini%20ve%20misillemede%20bulunacaklar%C4%B1n%C4%B1%20duyurmu%C5%9Ftu..

[20] Bakınız; https://twitter.com/SavunmaSanayiST/status/1779748164418908520.

[21] Independent Türkçe (2024), “4 soruda İran'ın İsrail saldırısı”, 14.04.2024, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.indyturk.com/node/715071/d%C3%BCnya/4-soruda-i%CC%87ran%C4%B1n-i%CC%87srail-sald%C4%B1r%C4%B1s%C4%B1.

[22] BBC News Türkçe (2024), “İran'dan İsrail'e 'pervasız misillemede bulunmama' uyarısı”, 13.04.2024, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/articles/c51n567gnx5o.

[23] Independent Türkçe (2024), “4 soruda İran'ın İsrail saldırısı”, 14.04.2024, Erişim Tarihi: 15.04.2024, Erişim Adresi: https://www.indyturk.com/node/715071/d%C3%BCnya/4-soruda-i%CC%87ran%C4%B1n-i%CC%87srail-sald%C4%B1r%C4%B1s%C4%B1.

[24] Bakınız; https://www.khabaronline.ir/news/1895043/%D8%B9%D9%85%D9%84%DB%8C%D8%A7%D8%AA-%D8%AA%D8%B1%DA%A9%DB%8C%D8%A8%DB%8C-%D8%B3%D9%BE%D8%A7%D9%87-%D9%BE%D8%A7%D8%B3%D8%AF%D8%A7%D8%B1%D8%A7%D9%86-%D8%B9%D9%84%DB%8C%D9%87-%D8%A7%D8%B3%D8%B1%D8%A7%D8%A6%DB%8C%D9%84-%D8%AF%DB%8C%D8%B1%D9%88%D8%B2-%D8%B7%D9%88%D9%81%D8%A7%D9%86-%D8%A7%D9%84%D8%A7%D9%82%D8%B5%DB%8C.

[25] https://www.khabaronline.ir/news/1895043/%D8%B9%D9%85%D9%84%DB%8C%D8%A7%D8%AA-%D8%AA%D8%B1%DA%A9%DB%8C%D8%A8%DB%8C-%D8%B3%D9%BE%D8%A7%D9%87-%D9%BE%D8%A7%D8%B3%D8%AF%D8%A7%D8%B1%D8%A7%D9%86-%D8%B9%D9%84%DB%8C%D9%87-%D8%A7%D8%B3%D8%B1%D8%A7%D8%A6%DB%8C%D9%84-%D8%AF%DB%8C%D8%B1%D9%88%D8%B2-%D8%B7%D9%88%D9%81%D8%A7%D9%86-%D8%A7%D9%84%D8%A7%D9%82%D8%B5%DB%8C.

[26] Bakınız; https://www.youtube.com/watch?v=D9GOs6_UXBc.

[27] Bakınız; https://www.youtube.com/watch?v=LQWlLlYACD4.

[28] Bakınız; https://www.youtube.com/watch?v=QtP9XZOeaJA.

[29] Bakınız; https://www.youtube.com/watch?v=PbQHSAkopyU.

[30] Bakınız; https://www.youtube.com/watch?v=07Uev5sdVjU.


12 Nisan 2024 Cuma

ABD Uzmanı Yunus Emre Erdölen'le Mülakat: 2024 ABD Başkanlık Seçimi Yaklaşıyor


Yunus Emre Erdölen, 2015 yılında İstanbul Robert Koleji’nden mezun oldu. Daha sonra Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu ve buradan 2020 yılında mezun oldu. Ardından Fulbright bursiyeri olarak New York Üniversitesi’nde Uluslararası Hukuk alanında yüksek lisansını tamamlayan Erdölen, şu anda Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Anayasa Hukuku anabilim dalında araştırma görevlisi olarak çalışıyor ve Kamu Hukuku Yüksek Lisans programında “Geçiş Dönemi Adaleti” konusunda yüksek lisans tezini yazıyor. ABD Siyaseti üzerine uzmanlaşan Erdölen, Perspektif, Gerçek Gündem ve Serbestiyet gibi bilindik internet sitelerinde ABD siyaseti üzerine yazdığı makalelerle dikkat çekmiştir.

Ozan Örmeci: Değerli kardeşim, genç yaşınıza rağmen özellikle ABD iç siyasetine dair uzmanlığınızla beğeni topluyorsunuz. Bu konuda okurlarımızı bilgilendirmek ve gençlerimizi diğer ülkelerin uzmanı olabilmek konusunda cesaretlendirmek için size yaptığımız mülakat teklifimizi kabul ettiğiniz için de öncelikle teşekkür ederim. Mülakata güncel konularla başlamak istiyorum. ABD’de artık Başkan adayları netleşti ve 2020’de olduğu gibi bir kez daha Joe Biden ile Donald Trump düellosu için düğmeye basıldı. Türkiye kamuoyunda pek yer almamasına karşın, her iki partide de ön seçim süreci nasıl geçti? Demokratlarda Biden’a rakip önemli bir aday çıkıp kendisini sonraki seçimler için gösterebildi mi? Keza Cumhuriyetçilerde Nikki Haley ve Ron DeSantis gibi isimler ön seçim sürecinde gelecekte iddialı olabilmelerini sağlayacak önemli bir varlık gösterebildiler mi? Bu konularda okurlarımızı aydınlatmanızı rica ediyorum.

Yunus Emre Erdölen: Ozan hocam, öncelik bu söyleşi fırsatını tanıdığınız için teşekkür ederim. Güzel sözleriniz için de müteşekkirim. ABD’de Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti önseçimleri hala devam ediyor. Türkiye’den farklı olarak, ABD’de siyasi partiler, Başkan adaylarını, Senatör veya vekil, hatta kasaba şerifi adaylarını kapalı kapılar ardında değil, bütün halkın katıldığı önseçimler sonucunda belirliyor. Bu kapsamda, hem Demokratlar, hem de Cumhuriyetçiler 50 eyalette düzenlenen önseçimlere katılıyor ve kendi partilerinin aday adayları arasında bir tercihte bulunuyorlar. Bazı eyaletlerde oy vermek için parti üyesi olmanıza dahi gerek yok... Oldukça şeffaf ve katılımı destekleyen bir seçim sistemi var.

Cumhuriyetçilerde aslında bir sürü aday vardı. Fakat Nikki Haley ve Ron DeSantis gibi popüler isimler dahi Trump’ın gölgesinde kaldı. Trump, neredeyse her eyaleti büyük farklarla kazandı. Kendisi hakkında açılan her türlü davaya rağmen alternatifsiz bir isim olduğunu kanıtladı. Fakat çok ilginç bir durum da var; Trump, bugünlerde tek başına girdiği önseçimlerde dahi oyların tamamını alamıyor, Nikki Haley çekilmesine rağmen neredeyse her eyalette % 10 civarında bir tepki oyu alıyor. Bu seçmenler Trump karşıtı Cumhuriyetçiler olabilir.

Biden ise genel seçimde bu seçmenlerin oyunu almaya talip gibi duruyor. Biden, Demokrat Parti seçmeninin farklı bir aday istemesine ve Biden’ı yaşlı bulmasına rağmen tek aday olarak önseçimlere girdi. Fakat önseçimlerde Biden’in en büyük rakibi Gazze’ydi. Gazze konusunda ABD’nin İsrail’e yönelik desteğine tepki duyan, solcu, genç ve Müslüman seçmenler Michigan ve Minnesota gibi kritik eyaletlerde sandığa gidip boş oy attılar. Bu boş oylar, bazı eyaletlerde 100 bini bile geçti. Bu durum Biden için önemli; zira bu eyaletlerde genel seçimler başabaş geçiyor. Bu seçmen genel seçimde sandığa gitmezlerse veya Cornel West gibi sosyalist adaylara oy verirlerse, Trump, Biden’ı bu seçimde geçebilir. Zaten anketlere göre durum başabaş gidiyor. Bu nedenle, önseçim sürecini şöyle özetleyebiliriz: Evet, hem Biden, hem de Trump rakipsiz; fakat iki ismin de en büyük sınavı kendi partilerinin destekçilerinin tamamını sandığa taşımak. Biden, İsrail’e verdiği destekle küstürdüğü seçmenin, Trump da kendisine mesafeli merkez siyasete yakın Cumhuriyetçi seçmenin oyunu almaya çalışıyor. İki ismin de henüz başarılı olduğunu söylemek zor.

Ozan Örmeci: Robert Koleji, Galatasaray Üniversitesi ve New York Üniversitesi gibi elit kurumlarda eğitim almış genç bir ABD Siyaseti uzmanı olarak size soruyorum; bu kadar gelişmiş ve demokratik geleneği güçlü bir ülkede, Başkanlık seçiminde 80 yaş civarında iki denenmiş ve dünyada pek de heyecan yaratamayan adayın Başkanlık için yarışması Amerikan siyaseti hakkında bize ne fikir vermeli? Gerçekten ABD demokrasisi geriliyor mu veya insanlar siyasetle ilgilenmedikleri için mi genç adayları vs. göremiyoruz?

Yunus Emre Erdölen: Cumhuriyetçiler aslında yeni isimleri sahneye çıkarmaya çalıştı; fakat bu isimlerin hepsi Trump’ın gölgesinde kaldı. Trump, kendi tabanında heyecan yaratan bir isim; yaşı ileri, fakat enerjik. İletişimi kuvvetli, siyaset için aykırı ve yeni bir figür. Biden’a ise yeni bir rakip çıkmadı. Önseçimde kimse Biden’ın karşısına aday çıkıp, mevcut Başkan'ı yıpratmak istemedi. Zaten Biden, 2024’te aday olacağını açıkladıktan sonra tablo netti. Fakat Demokrat Parti’de Biden’a alternatif olabilecek bir isim henüz yok. Biden, hem siyahlar arasında sevilen, hem de klasik orta sınıf Demokrat beyaz seçmeni ikna edebilen bir isim. Yeri geldiğinde hem solcuların oyunu alabiliyor, hem de küskün Cumhuriyetçilerin desteğini kazanıyor. Demokratlar, açıkças kendi içlerinden kapsayıcı ve bu geniş seçmen koalisyonuna hitap edebilecek yeni bir figür bulamadılar. Gençlerin ilgisi yüksek, birçok genç siyasetçi Kongre’ye de giriyor. Fakat hepsi sol ideolojiye yakın. Demokratların ise tamamen solcu bir isimle genel seçimi kazanma şansı yok. Bu noktada merkez siyasette yeni bir figür açığı olduğunu söylemek mümkün. Özellikle şu anda Ulaştırma Bakanı olan Pete Buttigieg’i yakından takip etmekte fayda var. Buttigieg, 2020 önseçimlerinde ilk açık eşcinsel aday olarak Demokrat Parti Iowa önseçimlerini kazanmıştı. Merkez sol bir figür, eski Cumhuriyetçilere ve dindar seçmenlere hitap etmeyi tercih eden ilginç bir siyasetçi ve Demokrat Parti’nin ilerideki vitrini olabilir.

Ozan Örmeci: ABD’de seçim sonuçlarını etkileyecek temel kutuplaşma konuları ve politik fay hatları sizce nelerdir? Trump ve Biden destekçileri sizce nasıl bir sosyolojik temele oturuyor ve birbirlerinden ayrışıyorlar?

Yunus Emre Erdölen: Şu anda seçimin en büyük konusu Trump... Demokratlar, açıkçası Biden’ın politikaları/vaatleri veya son 4 senede elde ettiği başarılar için sandığa gitmeyecekler, yalnızca Trump’ı durdurma motivasyonuyla oy verecekler. Cumhuriyetçiler de hileli olduklarna inandıkları 2020 seçimlerinin rövanşını almak ve Trump’ı yeniden Beyaz Saray’a taşımak için oy verecekler. Elbette sınır güvenliği, kürtaj, sağlık sigortası, vergiler gibi klasik kutuplaştırıcı konular seçmenin gündeminde. Fakat eskiden bu tarz konularda politika önerileri konuşulurdu. Şimdilerde ise ABD’de siyaset değişti. Trump’ın bu konulardaki görüşü veya Biden’ın çözüm önerileri pek de gündemde değil. Daha çok kişilikler ve isimler üzerinden bir kutuplaşma var. Cumhuriyetçiler zaten önem verdikleri bütün konularda Biden’in “şeytan” olduğunu düşünüyor, Demokratlar da Trump seçilirse ABD’nin çökeceğine inanıyorlar. Bu nedenle, hangi aday hangi konuda ne demiş diye pek konuşulmuyor. Zaten her seçmenin bir cevabı ve adaylar hakkında sabit bir görüşü var. Esas mesele, karşı taraftan ne derece nefret edildiği. Bu da, sandığa katılım oranını belirleyecek. Biden’ın seçmeni kürtajın serbest kalmasını isteyen, göç konusunda çok katı olmayan daha çok kentli orta-üst sınıflarken, Trump’ın seçmeni daha muhafazakâr, göç konusunda endişeli, genellikle dindar, banliyö ve kırsalda yaşayan Amerikalılar. Fakat artık bu gruplar arasında geçişkenlik de fazla. Siyasetin kişiselleşmesi bu seçmen davranışlarını da kırdı. Örneğin, Trump, son dönemde siyahlar ve Hispanikler arasında oyunu yükseltiyor. Özellikle dindar ve erkek seçmenleri etkilemeye daha çok meyilli.

Ozan Örmeci: ABD’deki Müslüman nüfusu son yıllarda artmasına ve bazı Müslüman kadın siyasetçiler ABD Kongresi’nde de son dönemde yer almalarına karşın, Amerikalı Müslümanların Amerikalı Yahudiler gibi sizce seçim sonuçlarına etki edebilecek güçlü bir örgütlenmeleri ve köklü lobi kuruluşları var mı? Türk Amerikalıların genel bir siyasi çizgileri söz konusu mu? Sizce Dr. Oz-Mehmet Öz’ün siyasi çizgisi genel Türk Amerikalı seçmenin tavrını yansıtıyor mu?

Yunus Emre Erdölen: Amerikalı Müslümanların seçim sonuçlarını etkileyebileceği tek bir eyalet var. O da Michigan. Michigan’da Trump ve Biden başa baş gidiyor. Seçim sonuçları 100 bin oyla belirleniyor. Michigan’da da 250 bin civarın Müslüman Arap seçmen var. Bu seçmenlerin çoğu Biden destekçisi. Özellikle Gazze konusunda Biden’a tepkililer. Bu nedenle eğer sandığa gitmezlerse Biden bu eyaleti kaybedebilir. Bu da seçim sonuçlarını etkiler, Beyaz Saray şansını azaltır. Biden bu nedenle son zamanlarda İsrail’e yönelik eleştirileri arttırdı. Türk Amerikalılar, genellikle Demokratların kalesi olan eyaletlerde yaşadığı için seçim sonuçlarını etkileyen bir yapıya sahip değiller. Dr. Oz’un siyasi çizgisi de tamamen kendisinin Trump ile kurduğu özel ilişkinin bir sonucu. Zaten kampanya döneminde Türkiye’de doğduğunu dahi söylememiş, mesafe koymuştu. Bu nedenle bir Türk olarak siyasete girmedi, muhafazakar bir Trumpçı olarak sahneye çıktı. Bu yüzden yansıtmıyor. ABD’de Müslümanların en görünür olduğu yer, Demokrat Parti’nin sol-sosyalist kanadı. Rashida Tlaib, Ilhan Omar gibi solcu Müslümanlar partinin sol kanadında çok etkin. Müslümanlar sorunlarını bu isimler vasıtasıyla gündeme getiriyor.

Ozan Örmeci: Donald Trump’ın geleneksel ABD normlarına uymayan siyasi çizgisi sizce bu önemli iş insanı ve siyasetçinin kişisel özellikleriyle mi, yoksa ABD’nin değişen ve dönüşen demografisi, toplumsal yapısı ve ekonomisiyle mi açıklanmalı? Trump destekçilerinde beyaz milliyetçiliği eğilimi devam ediyor mu ve bunun Afrikalı Amerikalı ve Hispanik seçmen üzerindeki etkisi nelerdir?

Yunus Emre Erdölen: Amerikalılar 2016’da alışılmış, müesses nizam siyasetten bıkmış, Hillary Clinton ve Jeb Bush gibi yıllardır aynı soyadlı kişileri görmekten sıkılmıştı. Özellikle Trump’ın siyasete yeni ve aykırı bir isim olarak girmesi, ekonomik eşitsizlik, küreselleşme sonucu sermayenin yurtdışına çıkması, göç gibi halkın tepki duyduğu konulardaki öfkesini radikal siyasete aktarmasına vesile oldu. Trump, bu öfkeyi, “Make America Great Again” gibi bir sloganla oya devşirdi. Bazı insanlar beyazların üstün olduğu, bazıları göçmenlerin olmadığı, bazıları ise fabrikaların Çin’de değil, Michigan’da olduğu o “eski” günleri hatırladılar ve bugüne dair öfkelerini tepki oyuna çevirdiler. Trump, geçmişte Demokratlara oy veren mavi yakalı beyazların sessiz tepkisiyle sürpriz bir şekilde Başkan seçildi. Fakat daha sonrasında bu seçmenleri dönüştürdü ve bu seçmenlerle birlikte kendisi de dönüştü. Demokratlar seçmenleri dönüştürmeye ve ikna etmeye çalışırken, Trump da seçmenlerin anlık öfkelerini takip edip, anında kendisini dönüştürüyor ve bu öfkeyi fırsata çeviriyor. Bu yüzden, seçimlerde başarılı, ama ülke yönetme konusunda başarısız. Trump’ın ulusalcılığı devam ediyor. Özellikle Ukrayna gibi ABD’den uzak bir ülkeye silah verilmesi ve para yardımı yapılmasına tepkili. “Önce Amerika” (America First) diyor. Bu da, Ukrayna’yı haritada gösteremeyen birçok Amerikalı için ikna edici bir söylem. Fakat artık Trump sadece beyazların adayı da değil; özellikle dindar, kadın ve eşcinsel hakları gibi konularda muhafazakâr Hispanik ve siyah seçmenler ve erkekler arasında da yavaş yavaş oyunu arttırıyor. Bu trendi de takip etmekte fayda var. İlginç ve yeni sosyolojik gruplar çıkıyor: Göç karşıtı Hispanikler, pozitif ayrımcılık karşıtı siyahlar, Trump destekçisi eşcinseller gibi... Demokrat Parti ise yeni figürler çıkarmakta zorlanıyor, ama Cumhuriyetçiler Trump ile beraber yeni figürleri vitrine çıkarıyor.

Ozan Örmeci: Türkiye’de ABD siyaseti konusunda takip ettiğiniz önemli akademisyen ve uzmanlar kimlerdir?

Yunus Emre Erdölen: Emre Erdoğan, Hüseyin Bağcı başta olmak üzere birçok hocamızın yazdıklarını okuyorum. Fakat ABD siyaseti, o kadar çok sosyal medyayla iç içe ki, her şeyi sosyal medya üzerinden takip etmek de mümkün. Amerikalılar Twitter bağımlısı...

Ozan Örmeci: Teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyoruz.

Tarih: 12/04/2024