6 Kasım 2014 Perşembe

2014 Tunus Cumhurbaşkanlığı Seçimleri


Arap Baharı’nın başladığı ülke olan ve bu sürecin durmasının ardından dahi yeni geçtiği demokratik sistemini koruyabilen Kuzey Afrika ülkesi Tunus’ta, Cumhurbaşkanlığı seçimleri 23 Kasım 2014 tarihinde yapılacak. Bu yazıda Tunus’ta geçtiğimiz günlerde yapılan Parlamento seçimleri sonrasında oluşan siyasi tablo ışığında, yakında bu ülkede düzenlenecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ele alacağım.

İslam dünyasında Türkiye ve KKTC ile birlikte ender sayıdaki laik ve demokratik ülkelerden biri olma özelliği gösteren Tunus’ta[1], Arap Baharı sonrasında geçen kısa sürede çok önemli siyasi değişimler yaşanmıştır. Yasemin Devrimi sonrasında Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin, başlayan protesto gösterileri neticesinde yurtdışına kaçmasının ardından, Tunus Meclis Başkanı Fuad Mebazaa’nın geçici Cumhurbaşkanlığında ülkede ılımlı İslamcı Ennahda Partisi (Yeniden Doğuş Partisi) liderlerinden Muhammed Gannuşi önderliğinde bir geçiş hükümeti kurulmuştur.[2] İslamcı yönetime yönelik korkular nedeniyle, bu dönemde kurulan iki farklı Gannuşi hükümetinde de protesto gösterileri sona ermemiş ve bu nedenle Gannuşi’nin yerine Beji Caid Essebsi Başbakanlığında yeni bir geçiş hükümeti kurulmuştur.[3] 23 Ekim 2011 tarihinde gerçekleştirilen ülkedeki ilk demokratik ve özgür seçimlerden; liderliğini Raşid Gannuşi’nin yaptığı Ennahda Partisi oyların % 40’ını alarak birinci çıkmış ve 217 sandalyeli Kurucu Meclis’te 89 sandalye kazanmıştır. Ennahda Partisi’ni 29 sandalyeyle Cumhuriyet için Kongre Partisi (CPR), 26 sandalyeyle Özgürlük Kalkınma ve Demokrasi için Halk Bildirisi ve 20 sandalyeyle Ettakatol Partisi takip etmiştir.[4] Seçimler sonrasında Ennahda, Cumhuriyet için Kongre (CPR) ve Ettakatol partileri arasında 21 Kasım 2011 günü imzalanan bir protokolle; üç parti arasında koalisyon hükümeti kurulması, Cumhurbaşkanlığı vekilliğine Cumhuriyet için Kongre Partisi Başkanı Dr. Munsif el Marzuki’nin, Ulusal Kurucu Meclis Başkanlığına Ettakatol Partisi Başkanı Dr. Moustapha Ben Jafaar’ın ve Başbakanlığa Ennahda Genel Sekreteri Hamadi Jebali’nin getirilmesi konularında anlaşılmıştır.[5] 12 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise, CPR Başkanı Dr. Munsif el Marzuki, Tunus Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Ancak özgür Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine rağmen ülkede sular durulmamış ve muhalif milletvekilleri Şükrü Belayid ile Mohamed Brahmi’nin sırasıyla 6 Şubat 2013 ve 25 Temmuz 2013 tarihlerinde suikast sonucu hayatlarını kaybetmeleriyle Tunus’ta siyasi bir kriz ortaya çıkmıştır.[6] Krizin ardından yapılan görüşmeler neticesinde, teknokrat kökenli Sanayi Bakanı Mehdi Jomaa 14 Aralık 2013 tarihinde partilerin çoğunluğunun desteğini alarak yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir. Bu krizin ardından yeni ve demokratik bir anayasa kurmakla ilgilenmeyen başlayan Tunus Parlamentosu, 26 Ocak 2014’te yeni ve demokratik bir anayasayı onaylayarak yürürlüğe sokmuştur.[7] Bu anayasada Şeriat hukukunun yerine Tunus’un laik ve demokratik bir devlet olduğu vurgulanmış[8] ve İslam dünyasında “Tunus modeli”nden söz edilmeye başlanmıştır.[9]

Geçtiğimiz günlerde (26 Ekim 2014) yapılan Parlamento seçimlerinde ise; ülkedeki demokratik dönüşümün devam ettiği görülmüş ve seçimlerden modernist ve laiklik yanlısı Nida Tunus (Tunus’un Sesi) zaferle çıkmıştır.[10] Seçimler sonucunda, Nida Tunus 217 sandalyeli meclisten 85 milletvekili çıkarmış (% 37,56 oyla), ılımlı İslamcı Ennahda ise 69 sandalyeyle (% 27,79 oyla) ikinci sırada kalmıştır.[11] Uluslararası Politika Akademisi uzmanı ve Giresun Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu’na göre; “Büyük bir siyasal koalisyon niteliğinde olan ve içerisinde sol eğilimliler, liberaller, Desturcular (Habib Burgiba’nın takipçileri olarak görülen ve otoriterliğe eğilimli kesim) ve Tunus siyasal hayatının en önemli aktörlerinden Tunus Genel İşçi Sendikası ile Ulusal İşverenler Sendikası temsilcilerinin bulunduğu Nida Tunus, esasen Ennahda’ya karşı oluşturulmuş bir siyasal koalisyon niteliğine haizdir. Bu partinin geleceğine ilişkin en önemli arızalardan biri, çok farklı kesimleri/eğilimleri içerisinde bulundurduğundan karşı karşıya kalınabilecek sorunlar bağlamında yaşanacak bir farklılaşma sonucu dağılması ihtimalinin her daim yüksek olacak olmasıdır. Nitekim parti içerisinde herkesin kabul ettiği bir birleştirici olarak görülen Essebsi’nin, 23 Kasım’da gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması halinde, parti içerisinde kişileri ve grupları birbirleri ile rekabete ve anlaşmazlığa itecek bir liderlik yarışı başlayabilir”.[12]

2014 Tunus Parlamento seçimleri sonuçları[13]

Şimdi 23 Kasım’da gerçekleştirilecek olan seçimlerdeki adaylara daha yakından göz atalım. Seçimlerin favori ismi; Nida Tunus’un[14] adayı olarak seçime giren, 1926 doğumlu deneyimli Tunuslu siyasetçi, hukukçu, eski Dış İşleri Bakanı (1981-1986) ve devrim sonrasındaki Başbakanlardan olan Beji Caid Essebsi’dir.[15] Fransa’da hukuk okumuş ve bu ülkede deneyimi olan Essebsi, geçmişte Habib Burgiba’nın danışmanlığını da yapmış ve daha çok eski rejimle özdeşleşmiş bir isimdir. Tunus’un Almanya Büyükelçiliği görevinde de bulunmuş olan Essebsi’yi cazip kılan faktör ise; İslamcılara karşı geniş tabanlı bir laik koalisyonu bir arada tutabilecek en uygun isim olmasıdır.
Beji Caid Essebsi

Seçimlerde iddialı olan bir diğer aday ise; merkez sol çizgideki Cumhuriyet için Kongre Partisi’nin (CPR)[16] desteklediği Dr. Munsif el Marzuki’dir.[17] Fransa’da tıp okumuş, gençliğinde bir dönem Hindistan’a giderek Mahatma Gandhi’nin “pasif direniş” yöntemini incelemiş ve Güney Afrika’ya da giderek apartheid rejiminin olumsuz özelliklerini gözlemlemiş olan Marzuki, 2011’deki devrim sonrasında geçici Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunmuş saygın bir isimdir.

Munsif el Marzuki (Moncef Marzouki)

Seçimlerde az da olsa şansı olan üçüncü aday ise; geçmişte Savunma Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığı görevlerinde bulunmuş olan ve merkez çizgideki Al Moubadara’nın[18] desteklediği 1948 doğumlu Kamel Morjane ya da Kemal Mourjan’dır[19]. Ancak seçimlerin son tahlilde Beji Caid Essebsi ve Munsif el Marzuki arasında geçmesi beklenmektedir. Şu an için gazeteler ve kamuoyunda öne çıkarılan aday ise Essebsi’dir.

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

[1] Tunus’a devrim sonrasında yaptığım geziden gözlemler için; Ozan Örmeci (2013), “Tunus Gözlemleri”, Ulus923, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://ulus923.com/13/63184/0/tunus-gozlemleri.html.
[2] “Tunus’un Siyasi Görünümü”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/tunus-siyasi-gorunumu.tr.mfa.
[3]  “Tunus’un Siyasi Görünümü”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/tunus-siyasi-gorunumu.tr.mfa.
[4] “Tunus’un Siyasi Görünümü”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/tunus-siyasi-gorunumu.tr.mfa.
[5] “Tunus’un Siyasi Görünümü”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/tunus-siyasi-gorunumu.tr.mfa.
[6] Bu konuda detaylar için; Göktürk Tüysüzoğlu (2013), “Tunus’ta Neler Oluyor?”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/tunusta-neler-oluyor/.
[7] “Tunus’un Siyasi Görünümü”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/tunus-siyasi-gorunumu.tr.mfa.
[8] Bu konuda iki haber için; “La Tunisie tourne le dos à le charia”, Le Monde, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lemonde.fr/international/article/2014/01/07/la-tunisie-officialise-le-renoncement-a-la-charia_4343892_3210.html ve “Tunisia opts for civil, not Sharia law as assembly votes on new constitution”, Reuters, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://rt.com/news/tunisia-rejects-islam-law-196/.
[9] Bu konuda bir yazı için; Taha Akyol (2014), “Yeni yıldız Tunus mu?”, Hürriyet, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25731146.asp.
[10] “Tunus’ta seçimi laik parti kazandı”, BBC Türkçe, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/10/141027_tunus_sonuc.
[11] “Tunus’ta laiklerin seçim zaferi kesinleşti”, Deutsche Welle Türkçe, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://www.dw.de/tunusta-laiklerin-se%C3%A7im-zaferi-kesinle%C5%9Fti/a-18029318.  Seçimlerin detaylı sonuçları için; “Tunisian parliamentary election, 2014”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Tunisian_parliamentary_election,_2014.
[12] Göktürk Tüysüzoğlu (2014), “Tunus Parlamento Seçimleri: Demokratik Dönüşüm Devam Ediyor”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/tunus-parlamento-secimleri-demokratik-donusum-devam-ediyor/.
[13] “Tunisian parliamentary election, 2014”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 06.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Tunisian_parliamentary_election,_2014.
[14] Parti hakkında temel bilgiler için; http://en.wikipedia.org/wiki/Call_of_Tunisia. Web sitesi için; http://nidaatounes.org/.
[15] Hakkında tüm detaylar için; http://en.wikipedia.org/wiki/Beji_Caid_el_Sebsi.
[16] Parti hakkında temel bilgiler için; http://en.wikipedia.org/wiki/Congress_for_the_Republic. Web sitesi için; http://mottamar.net/.
[17] Hakkında tüm detaylar için; http://en.wikipedia.org/wiki/Moncef_Marzouki.
[18] Web sitesi için; http://www.elmoubadara.com/.
[19] Hakkında tüm detaylar için; http://en.wikipedia.org/wiki/Kamel_Morjane.

5 Kasım 2014 Çarşamba

John Mearsheimer'a Göre 21. Yüzyılda ABD-Çin Rekabeti


21. yüzyıl dünya siyasetinin en önemli konularından birisi de, kuşkusuz son yıllarda etkileri fazlasıyla hissedilen ABD-Çin rekabetidir.[1] Realizm akımının günümüzdeki en önemli temsilcilerinden ve Amerikan Ordusu’na yakınlığıyla bilinen West Point mezunu olan[2] John J. Mearsheimer, eserlerinde ve konuşmalarında bu konuyu sıklıkla işlemektedir. Bu yazıda ofansif gerçekçilik yaklaşımını ve Mearsheimer’ın ABD-Çin rekabeti hakkındaki görüşlerini internet kaynaklarından derleyerek özetlemeye çalışacağım.

John Mearsheimer ve Kitapları
John J. Mearsheimer (1947-), Chicago Üniversitesi’nde çalışan ünlü bir Amerikalı Siyaset Bilimi Profesörüdür. Etkili bir uluslararası ilişkiler teorisyeni olan Mearsheimer, “saldırgan gerçekçilik” (offensive realism) üzerine yazdığı The Tragedy of Great Power Politics[3] ve Amerika Birleşik Devletleri’nin genel olarak Ortadoğu ve özel olarak da İsrail’e yönelik dış politikasını eleştirdiği ve Stephen M. Walt ile birlikte kaleme aldığı The Israel Lobby and U.S. Foreign Policy (İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası)[4] isimli kitaplarıyla meşhurdur. The Tragedy of Great Power Politics kitabında Mearsheimer, temel olarak Kenneth Waltz’un kurucusu olduğu neorealist akımın savunmacı yaklaşımının aksine, -saldırgan (ofansif) gerçekçilik (offensive realism)[5] yaklaşımıyla- devletlerin güç kazanma hırsının sınırsız olduğunu savunur. İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası eserinde ise; İsrail-Filistin Sorunu temelinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu politikasını ve bu politikanın yapım sürecinde Amerikan karar alma mekanizması üzerinde Amerikan Yahudi toplumunun etkisini değerlendirmektedir. Mearsheimer’ın en son kitabı Liderler Neden Yalan Söyler? Uluslararası Politikada Yalan Gerçeği[6] ise, uluslararası politikada söylenen yalanları kategorilere ayırarak ele almaktadır; devletlerarası yalanlar, korku tellallığı, stratejik kılıflar, milliyetçi efsaneler ve liberal yalanlar.[7]

John Mearsheimer

Ofansif Gerçekçilik (Offensive Realism)
Uluslararası İlişkiler teorisinde önemli yer tutan Realizm (Gerçekçilik) akımının yeni bir yorumu olan ve bizzat John Mearsheimer tarafından üretilen ofansif gerçekçilik (offensive realism), 5 temel varsayıma dayanmaktadır:

1-) Uluslararası sistem anarşiktir. Fakat bu anarşiden, uluslararası sistemin kaotik ve düzensiz olduğu manası çıkarılmamalıdır. Nitekim uluslararası sistem, bağımsız birimler (devletler) tarafından oluşmakla beraber, bu birimlerin üzerinde merkezi bir otorite yoktur. Anarşi kavramı bu açıdan değerlendirilmelidir.
2-) Devletler, doğal olarak diğer devletleri zarara uğratabilecek askeri yeteneklere sahiptir. Bu ise, tüm devletleri birbirine karşı potansiyel bir tehlike konumuna sokmaktadır.
3-) Devletler, diğer devletlerin niyetleri hakkında hiçbir zaman emin olamazlar. Burada söylenmek istenen, devletlerin kötü niyetli kurumlar olduğu değildir. Nitekim devletleri saldırganlığa yöneltebilecek birçok faktör vardır. Bu nedenle, niyet ve amaçlar çok çabuk bir şekilde değişim gösterebilmekte ve devletler askeri güçlerini kullanma eğilimine yönelebilmektedirler.
4-) Devletlerin yegane amacı hayatta kalmaktır. Dolayısıyla egemenliğin korunması, devletleri harekete geçiren en temel motiftir.
5-) Devletler rasyonel aktörlerdir. Dolayısıyla uluslararası sistemde hayatta kalabilmeleri için, stratejik bir biçimde hareket etmelidirler.[8]

Mearsheimer’ın tezinde, klasik realizmde insan doğası ve onun güç arzusu devletleri savaşmaya yönlendirmekte, yapısal realizmde ise hayatta kalma dürtüsü devletleri diğer devletlerin saldırganlıklarına karşı savunmacı refleksler geliştirmeye sevk etmektedir. Tüm bunlardan farklı olan ofansif realist yaklaşımda ise; devletlerde diğer devletlerden kaynaklanan tehdit ve tehlikeleri, karşı müdahale stratejisiyle bertaraf etme eğilimi vardır.[9] Mearsheimer’a göre; dünya hakimiyeti günümüzde pek mümkün olmasa da, bölgesel liderlik ve hegemonya gerçekçi ve olasıdır. Bölgesel hegemonyanın tesisi içinse, devletlerin önünde üç seçenek vardır;
  1. Devletlerin dünya üzerindeki ekonomik güçlerini arttırmaları, aynı zamanda askeri yeteneklerinin de bir baskı aracı olacak kapasiteye ulaşmasını sağlayacaktır.
  2. Devletler, kendi bölgelerindeki en büyük askeri güç olmalıdırlar. Özellikle kara kuvvetlerinin güçlü olması, bölgesel hegemonyanın oluşturulması açısından önemlidir.
  3. Devletlerin nükleer üstünlüğe sahip olmaları gerekmektedir. Bu üstünlük, diğer nükleer güçlerin nükleer açıdan bir eylemde bulunmaları riskini elimine edecektir.[10]

ABD-Çin Rekabeti
2013 yılında ülkesi ABD’de Savaş Akademisi’nin açılışında yaptığı konuşmada John Mearsheimer, 21. yüzyılda ABD için en önemli olacak ve gücünün şu an için yeterli seviyede olmadığı bölgeleri sıralamaktadır. Bu bölgeler; Avrupa (Mearsheimer’a göre önemini giderek kaybediyor ve Çin konusunda ABD’ye yardım etmesi tartışmalıdır), Kuzeydoğu Asya (Çin’in hızlı yükselişinin olduğu ve en çok dikkat edilmesi gereken bölge) ve İran Körfezi (temelde petrol kaynakları nedeniyle) bölgeleridir.[11]

Mearsheimer’ın 2012 yılında Ottawa Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada ele aldığı ilk tezine göre; son yıllarda ekonomik ve siyasal olarak büyük bir çıkış gerçekleştiren Çin Halk Cumhuriyeti, 30 yıl daha ekonomik ve siyasal olarak yükselmeye devam edecek ve sonunda kaçınılmaz olarak dev bir Hong Kong’a dönüşecektir.[12]

Yine Mearsheimer’a göre; Çin’in bu yükselişini barışçıl bir şekilde sürdürmesi imkansızdır. Bu noktada bazı Amerikalı siyasetçi ve gözlemcilerin eski Çinli devlet adamları ile görüşmelerinden edindikleri “Çin’in yükselişini barışçıl bir şekilde sürdürebileceği” konusundaki görüşleri yersiz bulan Mearsheimer, yeni dünya düzeninde ortaya çıkan yapısal koşullar ve yeni kuşak Çinli liderlerin farklı dünya algılamaları nedeniyle, bu izlenimlerin gerçeği yansıtmadığını düşünmektedir.[13]  

Mearsheimer’ın üçüncü tezi ise; Çin’in ilerleyen yıllarda dünya liderliği konusunda ABD’yi taklit edecek olması üzerinedir.[14] Ancak yine Mearsheimer’a göre; Çin, bugün askeri teknoloji anlamında ABD karşısında tam anlamıyla bir “kağıttan kaplan”dır ve ABD ile mücadele edebilecek güçten yoksundur.[15] Bu nedenle, ABD’nin mevcut Başkan Barack Obama’nın başlattığı “Asia Pivot” politikasına devam etmesi ve burada Çin’in hızlı yükselişi karşısında korkuya kapılmış olan Japonya, Hindistan, Avustralya, Güney Kore ve Singapur gibi müttefik ülkelerle ilişkileri ekonomik, siyasi ve askeri düzeylerde geliştirmesi gereklidir.[16] Ancak bu şekilde Çin’in hızlı yükselişi dengelenebilecek ve Çin’in olası saldırganlıklarının önüne geçilebilecektir. Bu noktada Mearsheimer, geçmişte ABD’nin Sovyetler Birliği’ne karşı geliştirdiği ve başarıyla icra ettiği çevreleme politikasına (containment policy) referans yapmakta ve benzer bir dış politika önermektedir.[17]

John J. Mearsheimer’ın son dönemde Ukrayna olayları konusunda Batı’yı suçlayan ve Rus lider Vladimir Putin’i savunan yazıları[18] incelendiğinde ise, kendisinin stratejisinde -Zbigniew Brzezinski’ye benzer şekilde- Rusya’nın Batı dünyasına kazandırılabilecek bir güç olduğu görüşü öne çıkmakta ve asıl hedefin Çin Halk Cumhuriyeti olduğu görülmektedir. Mearsheimer’a göre; ABD-Çin rekabetinde çatışma yaşanabilecek bölgeler ise, Senkaku/Diaoyu Adaları, Tayvan ve Güney Çin Denizi’dir.    

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ


[1] Bu konuda bir çalışmam için; Örmeci, Ozan (2013), “21. Yüzyılda ABD-Çin Rekabeti”, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, no: 29, ss. 1-14, Ağustos 2013, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.academia.edu/4709668/_%C3%96rmeci_Ozan_2013_21._Y%C3%BCzy%C4%B1lda_ABD-%C3%87in_Rekabeti_S%C3%BCleyman_Demirel_%C3%9Cniversitesi_Fen-Edebiyat_Fak%C3%BCltesi_Sosyal_Bilimler_Dergisi_no_29_pp._1-14_August_2013.
[2] John J. Mearsheimer (2013), “2013 Strategy Conference Keynote - John Mearsheimer, University of Chicago”, Youtube, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.youtube.com/watch?v=V3M3RxzJSfU.  
[5] Kısa bir açıklaması için; http://en.wikipedia.org/wiki/Offensive_realism.
[7] Detaylar için bakınız; “John Mearsheimer”, Vikipedi, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://tr.wikipedia.org/wiki/John_Mearsheimer.  Web sitesi için; http://mearsheimer.uchicago.edu/.
[8] John Mearsheimer, “The False Promise of International Institutions”, International Security, Cilt: 19, No: 3, Kış 1994/1995, s. 10. Aktaran: Cafer Tayyar Karadağ (2012), “Ofansif Realizm”, Akademik Perspektif, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://akademikperspektif.com/2013/07/02/ofansif-realizm/.
[9] Z. Shore (2003), “Three Faces of Realism”, Foreign Policy, Cilt: 47, No: 2, s. 350. Aktaran: Cafer Tayyar Karadağ (2012), “Ofansif Realizm”, Akademik Perspektif, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://akademikperspektif.com/2013/07/02/ofansif-realizm/.  
[10] John Mearheimer (2001), The Tragedy of Great Power Politics, New York & London: Norton, 2001, ss. 40, 86, 143, 145, 146. Aktaran: Cafer Tayyar Karadağ (2012), “Ofansif Realizm”, Akademik Perspektif, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://akademikperspektif.com/2013/07/02/ofansif-realizm/.
[11] John J. Mearsheimer (2013), “2013 Strategy Conference Keynote - John Mearsheimer, University of Chicago”, Youtube, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.youtube.com/watch?v=V3M3RxzJSfU.  
[12] John Mearsheimer (2012), “Why China Cannot Rise Peacefully”, Youtube, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.youtube.com/watch?v=CXov7MkgPB4.
[13] John Mearsheimer (2012), “Why China Cannot Rise Peacefully”, Youtube, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.youtube.com/watch?v=CXov7MkgPB4.
[14] John Mearsheimer (2012), “Why China Cannot Rise Peacefully”, Youtube, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.youtube.com/watch?v=CXov7MkgPB4.
[15] John Mearsheimer (2012), “Why China Cannot Rise Peacefully”, Youtube, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.youtube.com/watch?v=CXov7MkgPB4.
[16] John Mearsheimer (2012), “Why China Cannot Rise Peacefully”, Youtube, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.youtube.com/watch?v=CXov7MkgPB4.
[17] John Mearsheimer (2012), “Why China Cannot Rise Peacefully”, Youtube, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.youtube.com/watch?v=CXov7MkgPB4.
[18] Bir örneği için; John J. Mearsheimer (2014), “Why the Ukraine Crisis Is the West’s Fault: The Liberal Delusions That Provoked Putin”, Foreign Affairs, Eylül-Ekim 2014, Erişim Tarihi: 05.11.2014, Erişim Adresi: http://www.foreignaffairs.com/articles/141769/john-j-mearsheimer/why-the-ukraine-crisis-is-the-wests-fault.

4 Kasım 2014 Salı

Prof. Dr. Ulvi Keser'le Kıbrıs Sorunu Mülakatı


4 Kasım 2014 tarihinde Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İşletme ve Ekonomi Fakültesi Dekanı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ulvi Keser’le Kıbrıs Sorunu ve Kıbrıs Müzakereleri hakkında bir mülakat gerçekleştirdim. Aşağıda bu mülakatın ses kaydını bulabilirsiniz.


Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ


3 Kasım 2014 Pazartesi

Fransa'da UMP Kongresi İçin Geri Sayım


Avrupa Birliği’nin lider ülkelerinden olan, ancak son dönemde Almanya’nın arkasında daha çok bir ikincil güç konumuna gelen Fransa’da, anamuhalefet partisi UMP’nin (Hareketi Birliği Partisi)[1] yeni liderinin belirleneceği Genel Kongre, 29 Kasım 2014 tarihinde yapılacak.[2] Bu yazıda UMP Kongresi öncesinde Fransa’da konuşulanları size özetlemeye çalışacağım.

Fransa’da UMP Kongresi’ne bu kadar önem verilmesinin bazı sebepleri mevcut. Öncelikle, 2012 yılında önceki Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye acı bir zafer tattıran sol görüşlü mevcut Cumhurbaşkanı François Hollande, ülkedeki ekonomik sorunlar nedeniyle halk desteğini büyük ölçüde kaybetmiş durumda. Öyle ki, anketler Hollande’ın halk desteğinin yüzde 15’ler seviyesine gerilediğini ve bunun Fransa tarihinde bir rekor olduğunu belirtiyorlar.[3] Hollande’ın başını en çok ağrıtan konular; mali politikalar, genel ekonomik durum ve aile yaşamında meydana gelen skandallar. Hollande’ın kendi atadığı bir diğer Sosyalist Parti (PS) üyesi olan Başbakan Manuel Valls ise, Hollande’ın düşen popülaritesi nedeniyle Fransız seçmeninde yeni bir umut haline geliyor. Le Monde gazetesinde alıntılanan bir kamuoyu araştırmasına göre; Fransız halkının % 71’i Başbakan Valls’a daha çok güven duyduğunu belirtiyor ve halkın ancak % 22’si Cumhurbaşkanı Hollande’a daha fazla inanıyor.[4] Bu durumun Cumhurbaşkanı Hollande’ı rahatsız ettiğini tahmin etmek hiç de zor değil. Bu nedenle şimdiye kadar yarı-başkanlık sistemi içerisinde kohabitasyonu gayet dengeli ve “dostane” bir şekilde götüren[5] ikilinin, yakın bir zamanda kendi aralarında da sorun yaşaması mümkün gözüküyor.

4409655_3_e47b_manuel-valls-et-francois-hollande-le-28-avril_2aafa60744c0a07a1915760caaf09b43
Hollande ve Valls

UMP Kongresi’ni bu derece önemli hale getiren ikinci önemli sebep ise; UMP’nin ve PS’nin kötü performansları nedeniyle ülkedeki en büyük siyasal umudun, kimi noktalarda aşırı milliyetçi ve hatta ırkçı söylemler kullanan Marine Le Pen ve partisi FN (Ulusal Cephe) haline gelmesi.[6] Marine Le Pen’nin önderliğindeki aşırı sağ parti, en son 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Fransa’da 1. sıraya yerleşerek parlamentoya 24 milletvekili göndermiş ve böylelikle 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Marine Le Pen rakiplerine göz dağı vermeyi başarmıştır. Elbette Fransız Devrimi’nin ve “eşitlik, özgürlük, kardeşlik” ideallerinin ülkesi olan Fransa’da, aşırı sağ bir liderin Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturma ihtimali, aşırı sol, merkez sol ve merkez sağdaki seçmende rahatsızlık yaratıyor ve UMP Kongresi’ni ülkedeki en önemli siyasi gündem maddesi haline getiriyor. Şu bir gerçek ki; UMP sağda iyi bir alternatif olamazsa, Le Pen’in 2017 seçimlerini kazanması sürpriz olmayacak.

Marine Le Pen kahkahalar atmaya devam ediyor. 

29 Kasım’da yapılacak ve ihtiyaç olursa ikinci turu 6 Aralık’ta düzenlenecek Kongre öncesinde adaylar da netleşti. Seçimlere favori olarak giren aday, -kuşkusuz- eski Fransa Cumhurbaşkanı ve Fransız sağının son dönemde yetiştirdiği en popüler isim olan Nicolas Sarkozy. 1955 doğumlu deneyimli bir politikacı Sarkozy[7], ülke genelinde olan “kötü çocuk” imajına rağmen[8], Fransız seçmeni ve özellikle UMP tabanındaki popülaritesini medyatik eşi Carla Bruni’nin de etkisiyle hala devam ettiriyor.[9] Ancak Sarkozy’nin başı, hukuki süreçlerden ve soruşturmalardan bir türlü kurtulmuyor. Her ne kadar, kurt bir politikacı olan Sarkozy bunları kamuoyuna kendisine yönelik siyasi komplolar olarak lanse etse de, en son olarak gözaltına alınması[10], Sarkozy üzerindeki soru işaretlerini arttırmış ve Kongre’de temiz bir sayfa açmak isteyecek UMP üyelerini rahatsız etmiş olabilir. Kampanyası süresince Sarkozy adeta hem kurt, hem de kuzuyu oynuyor ve bir yandan sempatikliğiyle seçmeni etkilemeye çalışırken, diğer yandan rakiplerini sert bir şekilde eleştiriyor.[11] Kollektif bir felaket yaşanan ortamda bireysel başarının mümkün olmadığını belirterek, partilileri kendi liderliği altında birleşmeye çağıran Sarkozy, “değerlerimizde otorite vardır, eylemlerimizde de olmalı” şeklinde konuşuyor.[12] Son dönemdeki konuşmalarında hemcinsler arasında evliliğe destek veren Sarkozy, böylelikle solun kendi hanesinde bir özgürlük enstrümanı olarak tuttuğu bu konuyu da ellerinden almaya çalışıyor.[13] UMP Genel Başkan Yardımcısı Guiallaume Peltier, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada “Sarkozy’nin Kongre’de yüzde 60-70 çoğunlukla seçilmesi büyük bir zafer olur” diyerek, ibrenin Sarkozy’den yana olduğunu belli etti.[14] Son anketler de Sarkozy’nin parti içerisinde yüzde 65 desteğe sahip olduğunu ve rakipleri Alain Juppé (yüzde 23) ile François Fillon’un (yüzde 7) çok geride olduklarını gösteriyor.[15]

Bir hitabet ustası: Nicolas Sarkozy

Sarkozy’nin Kongre’deki en ciddi rakibi ise 1945 doğumlu deneyimli siyasetçi Alain Juppé. Eski Başbakanlardan olan Juppé’nin, geçmişte adının karıştığı bazı yolsuzluk dosyalarına rağmen ülkede saygın bir imajı var. Hatta Kongre öncesinde Juppé’nin eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın da desteğini aldığı anlaşılıyor.[16] Ancak Juppé’nin vakur duruşu, siyasetin bir şov haline geldiği günümüzde gençlere ulaşmakta ve seçmeni mobilize etmekte çeşitli zorluklar çıkarabilir. Bu durum da kuşkusuz, büyük bir siyasi şovmen olan Marine Le Pen’e yarayacak ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde merkez sağın elini zayıflatacaktır. Bu nedenle UMP üyeleri ve “lüks vergisi” sonrasında sola iyice mesafeli yaklaşmaya başlayan Fransız büyük sermayesinin Kongre’de tercihlerini Sarkozy’den yana koymaları daha mantıklı bir ihtimal haline geliyor. Anketler de Juppé’nin şerefli bir ikincilikle yetineceğini gösteriyor. [17]
Alain Juppé bir sürpriz yapabilir mi?  Çok zor...

Kongre öncesinde Fransız basınında adı pek geçmese de, 1954 doğumlu ve geçmişte Başbakanlık da yapmış olan liberal ve Anglofil siyasetçi François Fillon da Kongre’de UMP liderliği için yarışacak isimler arasında.[18] Ancak Fillon’un son anketlerden de anlaşıldığı üzere bu yarışı kazanması imkanlar dahilinde gözükmüyor.[19] Hatırlanacağı üzere Fillon, 2012 Kasım’ında yapılan Kongre’de de Jean-François Copé’ye geçilmişti.[20]

François Fillon'a şans tanınmıyor.

Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse; UMP Kongresi’nin mevcut iktidarın zayıflığı ve aşırı sağın sola alternatif haline gelmeye başlaması nedeniyle büyük önem kazandığı ve bu yarışta Marine Le Pen’in karşısına çıkabilecek en güçlü isim olan Sarkozy’nin Kongre’yi kazanmasının büyük ihtimal olduğu söylenebilir. Müthiş bir hitabet gücü olan Sarkozy’nin seçilememesi ise, en çok Le Pen ve Fransız aşırı sağına yarayacaktır. Zira kötü ekonomik ve mali performans nedeniyle Fransız Sosyalist Partisi’nin 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde işi oldukça zor olacaktır. 2017 seçimleri için şimdiden bir projeksiyon yapmak gerekirse; seçimin Valls, Sarkozy ve Le Pen arasında olacağı ve seçimi ikinci turda muhtemelen Sarkozy’nin kazanacağı iddia edilebilir. Ancak Hollande'ın yerine aday olması muhtemel Valls'in de, kişisel karizmasıyla oy oranlarını şimdiki seviyelerden çok daha yukarılara çekmesi güçlü bir ihtimaldir.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ


[1] Web sitesi için; http://www.u-m-p.org/.
[2] “UMP: Sarkozy élu à 70% serait une "victoire"”, Le Figaro, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lefigaro.fr/flash-actu/2014/11/02/97001-20141102FILWWW00169-ump-sarkozy-elu-a-70-serait-une-victoire.php.
[3] “EXCLUSIF - Sondage : à mi-mandat, la rupture entre Hollande et les Français”, Le Figaro, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lefigaro.fr/flash-actu/2014/10/19/97001-20141019FILWWW00181-exclusif-sondage-a-mi-mandat-la-rupture-entre-hollande-et-les-francais.php.
[4] “Emploi, fiscalité... des échecs de Hollande, pour une écrasante majorité de Français”, Le Monde, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lemonde.fr/politique/article/2014/11/03/emploi-fiscalite-des-echec-de-hollande-pour-une-ecrasante-majorite-de-francais_4516824_823448.html.
[5] “Hollande/Valls : la cohabitation amicale”, Le Monde, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lemonde.fr/politique/article/2014/10/29/hollande-valls-la-cohabitation-amicale_4514093_823448.html.
[6] Bu konuda bir yazı için; Gizem Araz (2014), “Marine Le Pen’in Önlenemez Yükselişi”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/marine-le-penin-onlenemez-yukselisi/.
[7] Sarkozy’nin profili için; http://www.bbc.co.uk/news/world-europe-11576712.
[8] Tracy McNicoll (2014), “The Resurrection of Nicolas Sarkozy”, Foreign Policy, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.foreignpolicy.com/articles/2014/10/15/resurrection_nicolas_sarkozy_ump_leadership_scandals.
[9] Sarkozy’nin düşen popülaritesinin bile yüzde 45 gibi çok yüksek bir oranda olduğu görülüyor. Bakınız; “Popularité : fort recul pour Sarkozy”, Le Figaro, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lefigaro.fr/flash-actu/2014/03/16/97001-20140316FILWWW00014-affaires-sarkozy-perd-en-popularite.php.
[10] Gizem Araz (2014), “Sarkozy Gözaltında”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/sarkozy-gozaltinda/.
[11] “Le loup et l’agneau”, Le Monde, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://fressoz.blog.lemonde.fr/2014/09/21/le-loup-et-lagneau/.
[12] “Sarkozy appelle à l'unité de l'UMP”, Le Figaro, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lefigaro.fr/flash-actu/2014/10/28/97001-20141028FILWWW00400-sarkozy-appelle-a-l-unite-de-l-ump.php.
[13] “Mariage gay: Sarkozy veut "rassembler" à l'UMP”, Le Figaro, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lefigaro.fr/flash-actu/2014/10/29/97001-20141029FILWWW00248-mariage-gay-sarkozy-veut-rassembler-a-l-ump.php.
[14] “UMP: Sarkozy élu à 70% serait une "victoire"”, Le Figaro, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lefigaro.fr/flash-actu/2014/11/02/97001-20141102FILWWW00169-ump-sarkozy-elu-a-70-serait-une-victoire.php.
[15] “Je reviens”, The Economist, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.economist.com/news/europe/21620265-former-president-prepares-another-run-presidency-je-reviens.
[16] “Jacques Chirac apporte son soutien à Alain Juppé”, Le Monde, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.lemonde.fr/politique/article/2014/10/01/jacques-chirac-apporte-son-soutien-a-alain-juppe_4498793_823448.html.
[17] “Je reviens”, The Economist, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.economist.com/news/europe/21620265-former-president-prepares-another-run-presidency-je-reviens.
[18] “Sarkozy, Juppé, Fillon : la bataille de 2017 est lancée à l’UMP”, Le Monde, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://ump.blog.lemonde.fr/2014/09/21/sarkozy-juppe-fillon-la-bataille-de-2017-est-lancee-a-lump/.
[19] “Je reviens”, The Economist, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://www.economist.com/news/europe/21620265-former-president-prepares-another-run-presidency-je-reviens.
[20] “UMP’de Copé Dönemi”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 03.11.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/umpde-cope-donemi/.

1 Kasım 2014 Cumartesi

2014 Romanya Devlet Başkanlığı Seçimleri


Orta Avrupa’nın güney doğusunda, Balkan Yarımadası’nın kuzeyinde bulunan ve Avrupa Birliği ile NATO üyesi ülkelerden olan Romanya’da, Devlet Başkanlığı seçimleri 2 Kasım 2014 tarihinde yapılacaktır. Ancak 2 Kasım’daki ilk turda hiçbir aday % 50’yi geçemezse, seçimlerin ikinci turu 16 Kasım 2014 tarihinde gerçekleştirilecektir. Bu yazıda Romanya Devlet Başkanlığı seçimleri hakkında bazı bilgileri size özetlemeye çalışacağım.

Traian Băsescu

Komünizmin çökmesinin ardından 1991 yılında kurulan Romanya Cumhuriyeti, Fransa 5. Cumhuriyeti örnek alınarak hazırlanmış olan ve yarı-başkanlık sistemini öngören 1991 anayasası (AB uyum sürecinde bu anayasada önemli değişiklikler de yapılmıştır) ile yönetilmektedir.[1] Ülkede 2009 yılında yapılan son Devlet Başkanlığı seçimlerini, ikinci turda rakibi Mircea Geoană’ya az bir farkla üstünlük sağlayan (% 50,33 - % 49,66) Demokratik Liberal Parti (PDL) adayı Traian Băsescu kazanmıştı.[2] 2004 yılındaki Devlet Başkanlığı seçimlerini de kazanmış olan Băsescu, bu seçimlerde anayasa gereği üçüncü defa aday olamamaktadır.[3] 14 adayın yarışacağı seçimlerde, Băsescu’nun yokluğunda daha çok 2 adayın öne çıkması beklenmektedir. Bu iki aday; Sosyal Demokrat Parti’nin (PSD) desteklediği Başbakan Victor Ponta[4] ve Ulusal Liberal Parti’nin (PNL) adayı olan Alman asıllı liberal siyasetçi Klaus Iohannis’dir. Şimdi bu adaylara daha yakından bakalım.

Victor Ponta

1972 doğumlu genç bir politikacı olan Victor-Viorel Ponta, ülkesi Romanya’daki Bükreş Üniversitesi’nde hukuk eğitimi almış ve daha sonra Ceza Hukuku alanında doktora yapmış, hukuk alanında birkaç bilimsel kitap yazarı olan entelektüel bir isimdir.[5] Bir süre Bükreş’teki Romen-Amerikan Üniversitesi’nde de İngilizce ders vermiş olan Ponta, daha sonra ülkesinde savcı olarak çalışmış ve yolsuzluk karşıtı operasyonlarla adından söz ettirmiştir.[6] Daha sonra Eğitim Bakanlığı’nda bürokrat olarak görev yapan Ponta, burada da eski Bakanlardan Hildegard Puwak’ın karıştığı önemli bir yolsuzluğu ortaya çıkararak, “dürüst” imajını perçinlemiş ve yükselen popülaritesiyle siyasete göz kırpmaya başlamıştır. 2002 yılında Sosyal Demokrat Parti’ye (PSD) katılan Ponta, ilk kez 2004 yılında henüz 32 yaşında milletvekili seçilmiş ve 2005 yılında da Avrupa Sosyalist Partisi’nin (PES) gençlik örgütlenmesi Ecosy’nin Başkan Yardımcısı seçilerek hızlı yükselişini devam ettirmiştir.[7] 2008 yılında yeniden milletvekili seçilen Ponta, Emil Boc kabinesinde ilk kez Bakanlık görevi üstlenmiş ve bu dönemde eski ünlü Romen diplomat ve siyasetçi Nicolae Titulescu’ya atfen “küçük Titulescu” olarak anılmaya başlanmıştır.[8] Hızlı yükselişini 2010 yılındaki parti kongresinde Mircea Geoană’yı mağlup edip, Genel Başkan seçilerek sürdüren Ponta, 2012 yılında Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı seçilmiş ve 2012’nin Nisan ayında ilk kez Başbakanlık koltuğuna oturmayı başarmıştır.[9] 2012’nin Aralık ayında yapılan Parlamento seçimlerinde Sosyal Liberal İttifakı (USL) ile % 60 oy alarak büyük bir zafer kazanan[10] Ponta, daha önce doktora tezinde intihal yapmakla suçlanmış ve Romanya Eğitim Bakanlığı tarafından başta aklanmasına rağmen, daha sonra kurulan bir araştırma komitesi tarafından suçlu bulunmuştur.[11] Gençliğinde iyi bir basketbolcu kariyeri olan Ponta’nın ikinci eşi; kendisi gibi bir hukukçu ve sosyal demokrat politikacı olan Daciana Sârbu’dur.[12]

Klaus Iohannis

Seçimlerin bir diğer favorisi olan Klaus Iohannis ise, 1959 doğumlu ve 1992 yılında çıkan bir yasa ile Alman vatandaşlığına hak kazanmış Alman asıllı bir Transilvanya Saksonu’dur.[13] Aslen bir Fizik öğretmeni olan Iohannis, 1990 yılında Romanya’daki Alman azınlığın partisi olan Romanya’daki Almanların Demokratik Forumu’na (DFDR) katılmış ve 2000 yılında Sibiu’daki mucizevî Belediye Başkanlığı zaferinden sonra (Sibiu’da Alman azınlığın nüfusu % 1,6 olmasına rağmen, Iohannis % 69,18 oy almıştır) 2001 yılında partinin Genel Başkanı seçilmiştir.[14] 2004 ve 2008 yıllarında Sibiu’da % 90’a yakın oy oranlarıyla yeniden seçilmeyi başaran Iohannis’in bu inanılmaz başarısı, kendisini tüm Romen seçmenlerin nezdinde iyi bir Devlet Başkanı adayı haline getirmiştir.[15] Kısa sürede Sibiu’yu Alman yatırımcıların ve turistlerin merkezi haline getiren Iohannis, burayı Avrupa Kültür Başkenti seçtirmeyi başararak, adını tüm Avrupa başkentlerine duyurmuştur. 2009 yılında hükümetin güvenoyu alamamasının ardından adı bir süre dışarıdan Başbakanlık yapması için de geçen Iohannis, Devlet Başkanlığı seçimleri öncesinde 2014 yılında Ulusal Liberal Parti’nin (PNL) Başkanı seçilmiştir.[16]

Ülkede son yapılan kamuoyu araştırmaları, seçimlerin ilk turda neticelenmesinin zor olduğunu ortaya koymaktadır. Anketler sonucunda oluşan projeksiyonlarda; ilk turda Ponta’nın % 40, Iohannis’in ise % 30 dolaylarında oy alabilecekleri, ikinci turda ise Ponta’nın % 55 - % 45 gibi bir farkla Devlet Başkanı seçileceği ortaya çıkmaktadır.[17] Diğer 12 adayın ise seçimlerde şansları yok denecek kadar az gözükmektedir. Bu adaylar arasında sadece eski Başbakanlardan Călin Popescu-Tăriceanu ve eski Turizm Bakanı Elena Udrea’nın ilk turda % 10’u zorlamaları beklenmektedir.[18] Romanya’daki seçim kampanyası çok ilginç bazı tartışmalara da sahne olmuştur. Örneğin hâlihazırdaki Devlet Başkanı Traian Băsescu, favori Başkan adayı Victor Ponta’yı “ajan” olmakla suçlamıştır.[19] Ponta ise Alman vatandaşı olan rakibi Iohannis karşısında “sol milliyetçi” bir pozisyon almış ve kampanyası süresince Romenliğini ve Ortodoksluğunu öne çıkarmaya çalışmıştır.[20] Yine kampanyası süresince Doğu’ya ekonomik açılım yapmayı vaat eden ve Iohannis’i “Merkel’in Truva atı” ve “Alman ajanı” olarak nitelendiren Ponta’ya, Alman basın yayın organı Deutsche Welle “Putinizm yanlısı” yakıştırması yapmıştır.[21]

Son tahlilde, Romanya Devlet Başkanlığı seçimlerini ikinci turda Victor Ponta’nın kazanması daha yüksek olasılıklı bir ihtimal olarak gözükmektedir. Ancak Almanya’dan daha yoğun destek alması muhtemel Iohannis’in de önemli ölçüde şansı olduğu vurgulanmalıdır.

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ


[1] “Romania”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Romania.
[2] “Romanian presidential election, 2009”, Vikipedi, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Romanian_presidential_election,_2009.
[3] “Romanian presidential election, 2014”, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Romanian_presidential_election,_2014.
[4] Web sitesi için; http://victorponta.ro/.
[5] “Victor Ponta”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Victor_Ponta.
[6] “Victor Ponta”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Victor_Ponta.
[7] “Victor Ponta”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Victor_Ponta.
[8] “Victor Ponta”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Victor_Ponta.
[9] “Victor Ponta”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Victor_Ponta.
[10] “Romanian legislative election, 2012”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Romanian_legislative_election,_2012.
[11] “Victor Ponta”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Victor_Ponta.
[12] “Daciana Sârbu”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Daciana_S%C3%A2rbu.
[13] “Klaus Iohannis”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Klaus_Iohannis.
[14] “Klaus Iohannis”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Klaus_Iohannis.
[15] “Klaus Iohannis”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Klaus_Iohannis.
[16] “Klaus Iohannis”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Klaus_Iohannis.
[17] “Romanian presidential election, 2014”, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Romanian_presidential_election,_2014.
[18] “Ponta v the liberals and the ladies”, The Economist, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://www.economist.com/news/europe/21615630-victor-ponta-running-against-four-centre-right-candidates-ponta-v-liberals-and-ladies.
[19] “Romania president says PM was an undercover spy”, Reuters, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://www.reuters.com/article/2014/10/14/us-romania-politics-idUSKCN0I30UG20141014.
[20] “Romania president says PM was an undercover spy”, DW, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://www.dw.de/democracy-put-to-the-test-in-romania/a-18031443.
[21] “Romania president says PM was an undercover spy”, DW, Erişim Tarihi: 02.11.2014, Erişim Adresi: http://www.dw.de/democracy-put-to-the-test-in-romania/a-18031443.