2022 yılında ikinci defa Cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron'un 2024 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde partisinin aldığı yenilgi üzerine erken seçim kararı aldığı ve bu seçimlerde partisinin beklenen performansı gösterememesi neticesinde aşırı sol blokun parlamento içerisindeki en büyük siyasi grup haline geldiği ve aşırı sağ Ulusal Birlik (RN) partisinin de ciddi bir çıkış gerçekleştirdiği Fransa'da, Cumhurbaşkanı Macron'un sağ-sol dengesini kurması için Başbakan olarak görevlendirdiği deneyimli siyasetçi Michel Barnier'nin görev süresi yalnızca birkaç ayla sınırlı kalacak.
Michel Barnier
4 Aralık 2024 tarihinde Fransız Ulusal Meclis'inde yapılan oylamada, aşırı sol NFP (Yeni Halkçı Cephe) koalisyonu bileşenleri ile birlikte aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) grubu da toplu olarak Barnier aleyhine oy verince, 331 karşı oyla yüzleşen Barnier, 1962'de güvensizlik oyu ile düşürülen Georges Pompidou hükümetinden bu yana ilk kez Beşinci Cumhuriyet döneminde bu şekilde düşürülen bir Fransız hükümetinin başı durumuna düşmek zorunda kaldı. Sosyal güvenlik bütçesi konusunda yaşanan anlaşmazlık nedeniyle güvensizlik oyu verilen Barnier, bu şekilde yıllarca Fransız siyasetine hizmet etmesine karşın, siyasi kutuplaşma ortamında onur kırıcı bir şekilde Başbakanlığa veda etmek durumunda kalacak. Oylama öncesinde mecliste bir konuşma yapan Barnier, zor bir dönemde sorumlu davranmak zorunda olduklarını belirterek, hükümeti düşürülse bile Fransa'nın borçlarının ortadan kalkmayacağını belirterek, aşırı sağ ve aşırı sol unsurları sorumsuz davranmakla eleştirmişti. Ulusal Birlik lideri Marine Le Pen ise, parlamentoda yaptığı konuşmada, Barnier hükümetinin bütçe konusunda şeffaf ve güvenilir davranmadığını belirterek, kendilerine oy veren 11 milyon Fransız vatandaşının haklarını savunmak için hükümete güvensizlik oyu verdiklerini ve hükümetin demokratik meşruiyetinin olmadığını savundu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman
Fransa iç siyasetinde yaşanılan zorluk dönemlerinde genelde diplomatik başarılarıyla gündeme gelmeye çalışan ve 2-4 Aralık 2024 tarihlerinde Suudi Arabistan'a üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Macron ise, yıllar sonra Paris'ten Riyad'a yapılan bu devlet ziyaretinde bir stratejik ortaklık anlaşması ve çeşitli ekonomik projelere imza atarak moral toplarken, Macron'un kısa süre içerisinde yeni bir Başbakan atayacağı iddia ediliyor. Ancak 577 sandalyeli Ulusal Meclis'teki dağınıklık nedeniyle, Macron'un atayacağı yeni Başbakan'ın işi hiç de kolay olmayacak. Yeni hükümetin güvenle görev yapabilmesi için en az 289 milletvekilinin desteğinin gerekeceği Fransız Ulusal Meclis'inde büyük partilerin güncel sandalye dağılımları şu şekilde: Ulusal Birlik (RN) 124, Cumhuriyet için Birlikte (Ensemble pour la République) 93, Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) 71, Fransız Sosyalist Partisi (PS) ve diğer merkez sol unsurlar 66, Cumhuriyetçiler (LR) ve diğer merkez sağ unsurlar 47, Ekolojistler (LE) 38, Demokratlar 36 ve Ufuklar (Horizons) 34.
Fransız siyasetinin bu çok parçalı yapısı içerisinde hiçbir blokun ülkeyi rahat yönetmesi beklenemezken, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sağ ve aşırı solun iktidar olmasının yaratacağı risklere karşı Fransa'da toplumsal olarak kendiliğinden oluşan "Cumhuriyet değerleri" anlayışının da en azından parlamento seçimlerinde artık pek de geçerli olmadığı ve merkez güçlerinin yeterli desteğe sahip olmadıkları anlaşılıyor. Bu bağlamda, şimdilerde kulislerde mevcut Silahlı Kuvvetler Bakanı Sebastien Lecornu ve Macron müttefiki merkezci/liberal MoDem partisinin lideri François Bayrou'nun da aralarında bulunduğu birkaç ismin Başbakan olarak atanabileceği yazılırken, 2025 yılı Temmuz ayına kadar genel seçimlerin yapılamayacak olmasını da belirtmekte fayda var.
Sonuç olarak, Fransa, merkez güçlerin giderek güç kaybettiği, geleneksel merkez sol ve merkez sağ hareketlerin/partilerin (PS ve LR) iyice küçüldüğü, Cumhurbaşkanı Macron ve liberal çizgisinin yeterli toplumsal desteğe ulaşamadığı ve halkın tepkisel bir psikolojiye büründüğü bir siyasal konjonktürde, 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Beşinci Cumhuriyet tarihinde ilk kez aşırı sağ veya aşırı sol bir Cumhurbaşkanı'na hazırlanıyor olabilir. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Macron'un atayacağı Başbakan'ın göstereceği performans ve önümüzdeki iki 2,5 yıllık süreç son derece kritik önemde olacaktır. Son olarak, 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Macron'un yaptığına benzer şekilde merkez bir figürün seçimler öncesinde yükselişe geçmesi halinde, böyle bir ihtimalin de ortaya çıkabileceğini sözlerimize eklemek gerekir.
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder