16 Şubat 2020 Pazar

Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ile Türkiye-Birleşik Krallık İlişkileri ve Brexit Süreci Üzerine Mülakat


Antalya Bilim Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve aynı üniversite bünyesinde faaliyet gösteren Sosyal, Ekonomik ve Politik Araştırmalar Merkezi (SEPAM) Direktörü olarak görev yapan Profesör Tarık Oğuzlu, doktora derecesini Uluslararası İlişkiler alanında Bilkent Üniversitesi’nden 2003 yılında, aynı alandaki yüksek lisans derecelerinden ilkini 1998 yılında Bilkent Üniversitesi’nden, ikinci yüksek lisans derecesini de 2000 yılında London School of Economics’den (LSE) almıştır. Oğuzlu, 1999 yılında Avrupa Birliği Komisyonu Jean Monnet bursunu kazanmıştır. Dr. Oğuzlu’nun uzmanlık alanları; Uluslarararası İlişkiler Teorileri, Dış Politikanın Avrupalılaşması, Transatlantik İlişkiler ve NATO, Avrupa Birliği Dış, Güvenlik ve Savunma Politikaları, Orta Doğu Politikası, Türk-Yunan İlişkileri, Kıbrıs Sorunu ve Türk Dış Politikası’dır. Dr. Oğuzlu’nun akademik makaleleri, Political Science Quarterly, Middle East Policy, International Journal, Security Dialogue, Middle Eastern Studies, Turkish Studies, Cambridge Review of International Affairs, European Security, International Spectator, Contemporary Security Policy, Australian Journal of International Affairs, Mediterranean Politics, Journal of Balkans and Near East Studies, Insight Turkey ve Uluslararası İlişkiler gibi önemli hakemli dergilerde yayınlanmıştır. Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ile Türkiye-Birleşik Krallık ilişkileri ve Brexit süreci üzerine bir mülakat gerçekleştirdik.

Doç. Dr. Ozan Örmeci: Değerli hocam, mülakat önerimizi kabul ettiğiniz için size teşekkür ediyorum. UPA'da yaptığımız çalışmalar kapsamında yayınladığım ülke incelemeleri kitap serisinde sıra Birleşik Krallık’ta olduğu için, bu defa sizinle Türkiye-Birleşik Krallık ilişkileri ve Birleşik Krallık siyaseti ve dış politikası hakkında bir mülakat gerçekleştirmek istiyorum.

Olumsuz kabul edilebilecek tarihsel mirasa karşın, Türkiye-Birleşik Krallık ilişkileri son yıllarda büyük siyasi krizlerden uzak istikrarlı bir seyir izlemektedir. İkili ticaret hacmi 19 milyar dolar seviyesine gelirken, Birleşik Krallık, Türkiye için -Almanya’dan sonra- en büyük ikinci ihracat pazarı olmayı sürdürmektedir. T.C. Dış İşleri Bakanlığı’nın resmi verilerine göre ; toplam ihracatımızın % 6,6’sını yaptığımız Birleşik Krallık, en çok ihracat yaptığımız ikinci, en çok ithalat yaptığımız da yedinci ülkedir. Birleşik Krallık, 2018 yılında ikili ticaret hacminde de altıncı sırada yer almıştır. Siz günümüzde Türkiye-Birleşik Krallık veya halkımız arasında yaygın kullanılan ifadeyle İngiltere arasındaki ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. Dr. Tarık OĞUZLU: İki ülke ilişkileri son derece rasyonel ve stratejik bir düzlemde ilerliyor bence. İkili ilişkilere ortak çıkarlar damga vuruyor. Türkiye-AB ilişkilerinde gördüğümüz duygusal ve kimlik öğeleri içeren bakış açısı, Türkiye-Birleşik Krallık ilişkileri söz konusu olduğunda, yerini reelpolitik dengelere ve ortak menfaat hesaplarına bırakıyor. Birleşik Krallık, Türkiye'yi AB içinde destekleyen ender üyelerden biriydi. Bu desteğini de genelde Türkiye'nin AB'nin güvenlik ve ekonomik çıkarlarına yapacağı, ya da yapmakta olduğu, katkı üzerinden bir kâr-zarar hesabı zaviyesinden yapıyordu. Geçmiş zaman kullanıyorum; çünkü biliyorsunuz Birleşik Krallık Ocak 2020 itibariyle AB'den çıkmış durumda.

Türkiye halkının nezdinde ise, İngilizler, hem hayranlık, hem de şüphe duygularını eşzamanlı olarak uyandırırlar. Dünyayı İngiltere'nin stratejik aklının yönettiğine inanan ciddi sayıda Türk vardır. Dolayısıyla, Birleşik Krallık'la kurulacak iyi ilişkilerin, Türkiye'nin, hem ABD, hem AB, hem de İsrail'le olan ilişkilerine olumlu etki edeceğine inanırız çoğumuz. Diğer taraftan, başımıza ne kadar kötülük geliyorsa, özellikle de Ortadoğu'daki gelişmelerden ötürü, bunun altında bir İngiliz parmağı aramaya hevesli çok fazla insanımız vardır. Zira Osmanlı'nın sonunu getiren, İsrail'in kuruluşunu mümkün kılan ve bağımsız bir Kürt Devleti hayalinden vazgeçmeyen bir Birleşik Krallık vardır birçoğumuzun zihin dünyasında.

Benim görüşüm, Birleşik Krallık'ın dünya siyasetinde halen sıkletinin çok üzerinde bir rol oynadığı yönünde. İkinci Dünya Savaşı'nın sonrasında kurulan dünya düzeninde Birleşik Krallık'a tanınan ayrıcalıklar, ki bunların en önemlisi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki daimi üyeliktir, şu an birçok çevre tarafından sorgulanıyor ve günümüzün değişen güç dengeleri Birleşik Krallık'ın bu prestijli konumunu tartışmaya açıyor olsa da, Londra, New York'la birlikte, dünyanın en önemli finans merkezlerinden birisidir bugün. İngilizce ise dünya dilidir. Yumuşak güç endekslerinde, Birleşik Krallık, hep en tepelerde yer alır. İngiliz diplomasisi de her yerde karşınıza çıkar. Tek başına Londra'nın bile çektiği turist inanılmaz boyutlardadır. Hatta Batı'ya meydan okuyan Doğu'nun yükselen güçlerinin zenginleri bile yatırımlarını ABD ile birlikte Birleşik Krallık'a yaparlar. Doğu'nun elitleri de çocuklarını çoğu zaman İngiliz üniversitelerine yollarlar.

AB'den ayrılmış bir Birleşik Krallık, Türkiye için eskisine nazaran çok daha önemli bence. Çünkü AB üyeliğinin bizim için her geçen gün daha az cazip hale gelmesi ve AB'nin küresel siyasetteki rolünün azalma trendine girmesi, iki ülkeyi daha yakın işbirliği yapmaya itiyor. Türkiye'nin hem AB içinde Fransa ve Almanya'yı, hem de küresel düzlemde ABD ve Rusya'yı dengelemesinde Birleşik Krallık'la kurulacak yakın stratejik ilişkiler su an her zamankinden çok daha önemli durumda.

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ: Birleşik Krallık siyasi gündemini son yıllarda neredeyse tamamen Brexit konusu belirliyor. Siz, Brexit sürecinin nasıl gelişmelere yol açacağını düşüyorsunuz? Ayrıca, bu süreçte Birleşik Krallık-Türkiye ilişkileri için yeni fırsat veya engellerle karşılaşılabilir mi?

Prof. Dr. Tarık OĞUZLU: 1 Şubat 2020 itibariyle Birleşik Krallık artık Avrupa Birliği'nin bir üyesi üyesi değil malum. Bu yılın sonuna kadar Birleşik Krallık Gümrük Birliği'nin ve Ortak Pazar'ın parçası olarak kalmaya devam edecek ama AB karar mekanizmalarında yer alamayacak. Umulan şey, bu yılın sonuna kadar, tarafların, ilerideki yıllarda ilişkilerini şekillendirecek ve düzenleyecek mekanizmaları ve kuralları kararlaştırmaları. Bunun ne kadar mümkün olacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Kuzey İrlanda'nın statüsü, olası İskoçya bağımsızlık referandumu, Birleşik Krallık'ın topraksal bütünlüğünü koruyup koruyamayacağı, küresel ekonomik düzen içindeki rekabet şansının üyelik sonrası ne yönde evrileceği, Çin-ABD rekabetinde Londra'nın nerede ve nasıl konumlanacağı, üyelik sonrasında ABD'nin bu ülkeye yönelik bakış açısının nasıl değişeceği, Birleşik Krallık'ın ABD ile ikili ilişkiler ve Commonwealth üzerinden dünya siyasetinde ne kadar etkili olabileceği ve üyelik sonrasında Londra'nın AB'nin güvenlik, dış politika ve ekonomik politikalarının şekillenmesinde etkili olup olamayacağı bütün dünyanın merakla cevabını aradığı sorular olacak.

Bu süreçte, Türkiye-Birleşik Krallık ilişkileri bence olumlu seyredecek. iki ülke, farklı dinamiklerden kaynaklanıyor olsa da, kendilerini yalnız ve kuşatılmış hissediyorlar. Bu durum, onları birbirine yakınlaştırabilir. Bu nedenle, ben ilişkilerin geleceğinden umutluyum...

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ: LSE’deki yüksek lisans eğitiminiz sırasında birkaç yıl süreyle İngiltere’de Londra’da yaşadınız. Bu dönemde İngiliz toplumu ve Birleşik Krallık demokrasisi adına yaptığınız önemli gözlemler nelerdi?

Prof. Dr. Tarık OĞUZLU: Birleşik Krallık, bence dünyanın en çok kültürlü toplumlarından birine sahip. Öğrencilik yıllarımda çok değişik milletlerden arkadaşlarım oldu. Dünyanın küresel bir köy olduğu, farklı uluslara ait insanların bir arada karşılıklı etkileşim ve paylaşım zeminde yaşayabileceklerini ben Londra'da gördüm. Tabii ki bunda İngilizce'nin bir dünya dili olması ve Birleşik Krallık'ın imparatorluk geçmişi de çok önemli bir yere sahip.

Diğer taraftan, Brexit sürecinde gördük ki, bütün Birleşik Krallık vatandaşları bu durumdan memnun değiller. Aşırı göç ve AB üyeliğinin mekanizmaları üzerinden ülkelerinin siyasal bağımsızlığını/egemenliğini ve kendi değerlerini kaybettiğine inanan ciddi sayıda insan var. Bu anlamda, Londra'nın kozmopolitan havasıyla, daha içeride yer alan bölgelerin milliyetçi ve korumacı ruhunu birlikte okumak gerek.

Brexit'i zorlayan Başbakan Boris Johnson, AB'den çıkılmasıyla İngiltere'nin egemenliğini tekrardan kazanacağını söylerken, buna inanan çok sayıdaki insanın varlığını ve desteğini arkasında görüyordu. Yalnız şu tespiti yapmak zorundayız; birçok yerde olduğu gibi Birleşik Krallık'ta da illiberal popülist hareketler güçleniyor. Güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, evrensel insan hakları ve bağımsız kurumların varlığı prensipleri üzerine oturan liberal demokrasi geleneği Britanya'da da son dönemde ciddi yaralar alıyor. Başbakan  Johnson'ın geçen yılın sonlarındaki parlamentoyu feshetme yönündeki teşebbüsü ne kadar çok itirazla karşılaşsa da, ciddi sayıda taraftar da buldu. Demokrasinin beşiği olarak gösterilen Birleşik Krallık'ta bile  bu tarz şeyler olması not edilmeli.

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ: Kıbrıs Sorunu konusunda yakın zamana kadar daha dengeli bir siyasal pozisyon alan Birleşik Krallık, son dönemde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine destek vermiyor ve Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözüme Güney Kıbrıs’ta bulunan -Ağrotur ve Dikelya’da- iki askeri üssünün bulunduğu bölgelerden toprak vereceğini söyleyerek arka çıkıyor. Siz, Birleşik Krallık’ın Kıbrıs politikasıyla neyi amaçladığını düşünüyorsunuz?

Prof. Dr. Tarık OĞUZLU: Birleşik Krallık için önemli olan Türkiye'nin Batı kampında kalmaya devam etmesi. Bu ihtimal ne kadar azalırsa, Londra, bölgedeki stratejik çıkarlarını Türkiye dışındaki ülkeler üzerinden gerçekleştirmeye çalışacaktır. Kıbrıs'ta ve Doğu Akdeniz'in genelinde son yıllarda yaşadıklarımız bunu açıkça gösteriyor. Türkiye'yi Rusya'dan uzaklaştırmak, NATO içinde tutmak, Batı ile eşgüdümlü ve ortak hareket etmeye zorlamak, son yıllarda başta ABD olmak üzere Birleşik Krallık'ın da temel politikasıdır.

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ: Bu keyifli röportaj için size teşekkür ediyoruz.

Tarih: 16.02.2020

1 yorum:

Unknown dedi ki...

This way my partner Wesley Virgin's tale starts in this SHOCKING and controversial video.

As a matter of fact, Wesley was in the military-and soon after leaving-he unveiled hidden, "mind control" secrets that the CIA and others used to obtain anything they want.

These are the exact same methods many famous people (especially those who "became famous out of nothing") and elite business people used to become rich and successful.

You've heard that you utilize only 10% of your brain.

That's really because most of your brain's power is UNCONSCIOUS.

Maybe that thought has even occurred IN YOUR very own head... as it did in my good friend Wesley Virgin's head seven years back, while driving a non-registered, beat-up garbage bucket of a car without a driver's license and $3.20 in his pocket.

"I'm so frustrated with going through life paycheck to paycheck! When will I finally succeed?"

You've been a part of those those types of questions, isn't it right?

Your own success story is going to be written. You just have to take a leap of faith in YOURSELF.

Take Action Now!