17 Ağustos 2013 Cumartesi

İzmir Sermayesi İzmir Halkının Çok Gerisinde


Yıllık iznim için geldiğim memleketim İzmir’de halkımız ve bazı siyasetçilerle görüşmeler yapma şansı yakaladım. İzmir halkının genel kanısı, önümüzdeki aylarda yapılacak olan yerel seçimlerde tüm sorunlara rağmen Cumhuriyet Halk Partisi’nin büyükşehir belediyesini alacağı şeklindeydi. Ancak eskiden çok kesin konuşan İzmirlilerin bu defa seçim tahminlerinde çok daha ihtiyatlı olduklarını gözlemledim. Bunun temel nedeni de İzmirlilerin kentin durumundan ve ilerleyişinden memnun olmamaları yani sıklıkla kullandıkları ifadeyle “İzmir’in köye dönmesi” meselesi… Ancak bu noktada merkezi hükümetten yeterince destek alamayan ve davalarla boğuşan İzmir Büyükşehir Belediyesi kadar İzmir halkının çok gerisinde kalmış ve modern dünyaya uyum sağlayamamış İzmir sermayesinin payının da az olmadığını düşünüyorum. Neden mi? İşte size İzmir sermayesinin durumunu özetleyen trajikomik bir olay.

Geçtiğimiz günlerde tüm Türkiye ve dünyada ses getiren ve büyük destek toplayan Gezi olaylarına destek verdiği için İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden iki akademisyen, Prof. Dr. Sevda Alankuş ve Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Lyndon Way, üniversite yönetimi tarafından kendilerine telefon edilerek işlerine son verildiğini öğrenmişler. Kısa sürede akademi dünyasında infial yaratan olay sonrasında İzmir Ekonomi Üniversitesi hocaları ve öğrencileri olaya büyük tepki göstererek işlerine son verilen akademisyenlere sahip çıkmış ve üniversite yönetimini protesto etmişler. İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencileri ve mezunları kamuoyuna bir duyuru da yaparak olayı şiddetle kınamışlar. Tüm dünyada sermayenin özgürlüklerin önünü açması, liberalizmin temel dayanağı olan düşünce ve ifade özgürlüğünü genişletmesi düşünülürken, alaturka demokrasinin alafranga makyajlı kenti güzel İzmir’e geldiğimizde sermaye özgürlükleri kısıtlayan bir tutum alabiliyor. Düşünün ki, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İzmir Ticaret Odası (İZTO) tarafından kurulmuş bir vakıf üniversitesidir. Üniversitenin kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem Demirtaş aynı zamanda İZTO Yönetim Kurulu Başkanı’dır. İzmir sermayesinin dünyaya verdiği görüntü sermayenin demokrasi getirmeyeceği şeklindedir. Elbette ülkemiz düşünce ve basın hayatında son yıllarda çok geride kalmış İzmir entelektüellerinin buna bir tepki göstermesini beklemek hayaldir. Ancak en azından bu üniversitenin saygınlığını biraz olsun kurtaran öğrencilerine ve mezunlarına destek vermek bu kadar mı zordu? Bu karara imza atan ve akademik özgürlüklere alenen savaş açan İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin mütevelli heyeti üyelerinin isimlerini de buradan sizinle paylaşmak istiyorum;

Ekrem DEMİRTAŞ (Mütevelli Heyeti Başkanı)
Akın KAZANÇOĞLU
Metin AKDURAK (Mütevelli Heyeti Başkan Yrd.)
Vahdet SARIKAYA
Prof. Dr. Tunçdan BALTACIOĞLU
İsa AYKANAT
Mizyal AKIMSAR
Nuri ÖZPAMİR
Jak ESKİNAZİ
Sefa SELGEÇEN
M. Ertan SOYDAN
Turan ŞEN
Cüneyt GÜLEÇ
Prof. Dr. Attila SEZGİN (Onursal Üye)
Ender KIZILTOPRAK
Prof. Dr. Levent GÜREL

İzmir halkının özgürlükler anlamında çok gerisinde kaldığı anlaşılan İzmir sermayesi güzel İzmir’in gelişmişlik seviyesine yakışmıyor. İzmir halkının onlara zaman içerisinde çok güzel cevap vereceğini ve özgürlüklere sahip çıkacağını umuyorum. Bu gibi özgürlüklere düşman yönetimlerin elindeki üniversitelerde elbette ki bilim ve medeniyet gelişmeyecektir. Bu nedenle İzmir’in demokrat çevrelerinin Lucien Arkas ve benzeri demokrat işadamlarının önayak olmasıyla en kısa süre içerisinde İzmir’e yakışacak kalite ve büyüklükte yeni bir üniversitenin (daha önceki bir yazımda önerdiğim taşınılması düşünülen Buca Kaynaklar’daki eski halin yerine yapılabilecek Özgür İzmir Üniversitesi veya Demokrat İzmir Üniversitesi olabilir) kurulmasını diliyorum. Belki bu sayede İzmir’in lekelenen imajı biraz olsun düzeltilebilir.

Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci

Hiç yorum yok: