9 Şubat 2023 Perşembe

Amerikalı Ünlü Gazeteci Seymour Hersh'ün Kriz Yaratan İddiası: ABD Deniz Kuvvetleri Kuzey Akım-2 Hattını Bombaladı


Seymour Myron "Sy" Hersh (1937-), Amerikalı çok ünlü ve saygın bir gazetecidir. Yahudi inancına mensup olan Hersh'ü Amerikan ve uluslarası kamuoyunda şöhrete kavuşturan ilk olay, Vietnam Savaşı sürecinde 1969 yılında ABD Ordusu tarafından yapılan My Lai katliamını ortaya çıkarması olmuştur. Bu olay sonrasında tüm dünyada dikkatle takip edilen önemli ve saygın bir isim haline gelen ve 1970 yılında Pulitzer Ödülü kazanan Hersh, ilerleyen yıllarda da zaman zaman tartışma yaratan, ancak hep dikkatle takip edilen bir basın mensubu ve yazar olmuştur. Örneğin, 2004 yılında, işgal altındaki Irak'ta Abu Gurayb Cezaevi'ndeki mahpuslara ABD Ordusu tarafından yapılan kötü muameleyi haberleştiren Hersh, 2015 yılında da El Kaide lideri Usama Bin Ladin'in ölümü konusunda Amerikan makamlarınca uluslararası kamuoyuna yanlış bilgiler verildiğini iddia etmiştir. Yine Hersh, 2014 yılı içerisinde, 2013 yılında Suriye'de gerçekleştirilen kimyasal katliamın da Beşar Esad rejimince değil, muhalif İslamcı gruplar ve Türk istihbaratı tarafından düzenlendiğini iddia etmiştir. İşte bu popüler ve tartışmalı isim, önceki gün, Kuzey Akım-2 boru hattında yaşanan patlamaların ABD tarafından gerçekleştirilen bir sabotaj operasyonu olduğunu iddia ederek, ülkesinde yeni bir siyasi kriz yaratmıştır. Bu yazıda, ünlü gazetecinin iddiası özetlenecek ve buna yönelik tepkiler değerlendirilecektir.

Kuzey Akım-2 Boru Hattı

Seymour Hersh, kişisel internet sitesinde yayınlanan "How America Took Out The Nord Stream Pipeline" (ABD, Kuzey Akım Boru Hattı'nı Nasıl Yok Etti) adlı 8 Şubat 2023 tarihli makalesinde, bu konuyu kapsamlı bir şekilde değerlendirmiş ve ilginç yorumlar yapmıştır. Hersh'ün iddiasına göre, ABD Deniz Kuvvetleri (US Navy) ile NATO'nun ortaklaşa düzenlediği 17 Haziran 2022 tarihli BALTOPS 22 adlı askeri tatbikat sırasında, ABD Deniz Kuvvetleri'ne bağlı dalgıçlar, Kuzey Akım-2 hattına patlayıcı bombalar yerleştirmiş ve bu bombalar 3 ay sonra patlatılarak, Kuzey Akım-2 hattının 4 ana arterinden 3'ü imha edilmiştir. Neredeyse tamamlanmış olan ve hizmete geçmesi beklenen bu hattı imha emrinin uzun müzakereler sonucunda bizzat Başkan Joe Biden tarafından verildiğini de iddia eden Hersh, Kuzey Akım-2 hattı sayesinde Avrupa ülkelerinin Rusya'ya olan doğalgaz bağımlılığının ciddi oranda artmasından endişe eden Washington'ın Avrupalı müttefikler üzerindeki hâkimiyetini kaybetmemek güdüsüyle böylesi bir sabotaj eylemini gerçekleştirdiğini yazmıştır. Yazara göre, C4 patlayıcılarla gerçekleştirilen saldırı, Rusya'nın Ukrayna işgali öncesinde 2021 yılı Aralık ayında ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın başkanlık ettiği bir toplantıda planlanmış, ancak hayata geçirilmesi için uygun ortam Rusya'nın 2022 yılı Şubat ayında Ukrayna'yı işgal ederek, tüm Batı kamuoyunda bir nefret objesine dönüşmesi sayesinde oluşmuştur. Bu doğrultuda, takvimler 26 Eylül 2022'yi gösterdiğinde, Norveç devletinin de desteğiyle patlayıcılar aktive edilmiş ve gizli operasyon başarıyla gerçekleştirilmiştir.

Saldırı sonrasında Amerikan liderliği ve kamuoyu, bu olayı gizemli bir vaka olarak değerlendirmiş ve suçlayıcı yorum yapmaktan kaçınmıştır. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise, Rusya lideri Vladimir Putin'in bu olay hakkında Batılı ülkelere yönelik suçlamalarını reddetmiş, buna karşın, Rusya'nın enerji kartını bir silaha çevirmesi ve Avrupa ülkelerini kendisine bağlaması nedeniyle bu olayın muazzam bir şans olduğunu (tremendous opportunity) ifade etmiştir.

Türkiye-Suriye deprem haberlerinin ortasında ABD ve uluslararası kamuoyunun gündemine bomba gibi düşen bu iddia, Beyaz Saray yetkililerince derhal reddedilmiş ve ABD'nin bu olayla hiçbir alakasının olmadığı vurgulanmıştır. Aslına bakılırsa, şimdilerde Hersh'ün gündeme getirdiği bu iddia, 2022 yılı içerisinde Türk televizyonlarında da defalarca dile getirilmiş ve örneğin, akademisyen ve güvenlik uzmanı Coşkun Başbuğ, bu konuda gayet açık ve net yorumlar yapmıştır.

Ünlü gazeteci Seymour Hersh'ün bu iddiasının doğru olduğu kuşkusuz kolay ispatlanabilir bir durum olmasa da, mantıksal düzlemde, bunun gerçek olabileceği düşünülebilir. Zira Rusya'nın Ukrayna işgali ve Avrupa üzerindeki artması muhtemel etkinliği, kuşkusuz, en çok ABD'yi rahatsız etmekte ve Çin karşısında küresel liderlik mücadelesi veren Washington'ın müttefiklerini kaybetme korkusunu yaşamasına neden olmaktadır. ABD ise, Soğuk Savaş döneminin ispatladığı üzere, siyasi anlaşmazlıklarda gayet saldırgan davranabilen ve şiddet kültürünün genelde yüceltildiği bir ülkedir. Bu anlamda, ABD'nin böyle bir operasyon yapmış olabilmesi hiç de komplovari bir yaklaşım olmayıp, kişisel görüşüme göre de yüzde yüz gerçek bir durumdur. Bu durum, ABD'nin Demokrat yönetiminin de Rus saldırganlığı karşısında benzer pozisyon alabileceğini gösterirken, küresel barış ve istikrar konusunda bu iki ülkeye ne kadar güvenilebileceği noktasında da ciddi soru işaretleri oluşturmuştur. Zira Rusya açık bir şekilde komşusu olan ülkenin topraklarını işgal etmekte, ABD de başka ülke topraklarında ikili anlaşmalarla garanti altına alınmış projeleri sabotajla imha edebilmektedir. Böylesi bir dünya, kuşkusuz, kurallar ve değerler dünyası değildir ve bunun başlıca müsebbipleri de bu iki saldırgan devlettir. 

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

Hiç yorum yok: