Giriş
2022'den beri devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı'nda, işler, Batı dünyasının umduğu gibi Rusya'nın büyük bir ekonomik krize girerek Putin rejiminin içeride meşruiyet krizi yaşaması yönünde gelişmese de, Rusya'nın çok kapsamlı ve yalnızca ekonomik alanla sınırlı kalmayan yaptırımlara uğramasının halkta yarattığı umutsuzluk ve Ukrayna'nın da Zelenski liderliğinde sahada yaşadığı zorluklara rağmen direnmeye devam etmesi ve uluslararası toplumdan da ciddi destek görmesinin Rusya'da yarattığı endişeler ortamında, ABD (Amerika Birleşik Devletleri) ile Rusya Federasyonu'nun (Rusya) Devlet Başkanları, 15 Ağustos 2025 tarihinde, ABD'ye bağlı Alaska topraklarında Soğuk Savaş'ın gergin krizlerini anımsatan önemli bir görüşme gerçekleştirdiler. Bu yazıda, Alaska'daki Trump-Putin görüşmesi ve Ukrayna krizindeki güncel durum değerlendirilecektir.
Alaska Görüşmesi: İçeriği Henüz Tam Bilinmeyen Ön Uzlaşı Hali
ABD'nin 1867 yılında Başkan Andrew Johnson döneminde Rusya'dan satın alma yoluyla topraklarına kattığı Alaska, 1.723.337 kilometrekarelik yüzölçümüyle -ki Türkiye'nin iki katından daha büyük bir alana tekabül eder- aynı zamanda ABD'nin en büyük eyaletidir. ABD'nin kuzeybatı ucundaki Alaska, geniş coğrafyasına rağmen sert iklimi ve zorlu yaşam koşulları nedeniyle yalnızca 744.000 civarında ABD vatandaşına ev sahipliği yapmaktadır.
Ukrayna krizinde Batı dünyası ile Rusya arasındaki zıtlaşma sürerken görüşmenin neden Alaska'da yapıldığı konusunda ise, BBC uzmanları Anthony Zurcher ve Steve Rosenberg, Alaska'nın Rusya'nın Çukotka Özerk Okruguna yalnızca 90 kilometre uzaklıkta ve Avrupalı devletlerden uzakta olması ve ABD'nin 19. yüzyılda Moskova'nın teklifiyle Rusya'dan satın aldığı eyaletin 21. yüzyılda da sınırların değişebileceğine dair tarihsel sembolik bir anlamının olması gibi faktörleri öne çıkarmışlardır.
Bu ziyarete dair bir diğer önemli husus ise, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in son yıllarda hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin çıkardığı tutuklama kararı ve Batı ile yaşadığı restleşme nedeniyle özellikle Batılı ülkelere ziyaret konusunda yaşadığı zorluklara rağmen 2010 yılından sonra ilk kez ABD'yi ziyaret etmesi olmuştur. Kırmızı halıyla ve devlet protokolüyle karşılanan Başkan Putin, Başkan Trump'la yaklaşık 2 buçuk saat süren bir görüşme gerçekleştirmiş ve görüşme sonunda, iki lider, "Pursuing Peace" (Barışı Takip Etmek) başlıklı pano önünde yaklaşık 12 dakikalık bir basın toplantısıyla görüşmeye dair görüşlerini uluslararası basınla paylaşmışlardır.
Alaska görüşmesi sonrası Trump-Putin basın toplantısı
Basın toplantısında ilk konuşan lider olan ve konuşmasını Rusça dilinde yapan Vladimir Putin, görüşmenin karşılıklı saygıya dayalı yapıcı bir ortamda gerçekleştiğini ve çabaları nedeniyle Başkan Trump'a teşekkür ettiğini belirterek başladığı konuşmasında, ilk olarak ABD ile Rusya'nın toprakları arasında okyanuslar olmasına karşın, aslında iki devletin Alaska sayesinde komşu olduklarını söylemiştir. Başkan Trump'ı uçaktan inip gördüğünde kendisini "merhaba komşum" şeklinde karşıladığını ve onu canlı ve sağlıklı görmekten mutluluk duyduğunu belirten Putin, Alaska'daki Ortodoks Kilisesi ve Rus kökenli nüfusla birlikte 700'ün üzerinde Rusça kökenli yer ismi olduğunu hatırlatarak, bu bölgenin iki devletin geçmişteki dostluklarına dair önemli ve sembolik olduğunun altını çizmiştir. İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilere ve diğer Mihver devletlerine karşı çarpışan iki müttefik devletin hava ikmal desteği konusunda Alaska'daki yardımlaşma ve çabalarını da vurgulayan Putin, bu şekilde ABD ile Rusya arasındaki 80 yıl önceki müttefikliği öne çıkarmaya ve Rusya'ya yönelik Batı dünyasındaki düşmanca bakışı değiştirmeye çalışmıştır. 4 yıldır ülkesi ile ABD arasında herhangi bir Zirve düzenlenmediğini de ifade eden Putin, Soğuk Savaş'tan bu yana ilişkilerin son birkaç yıl içerisinde en kötü seviyesine ulaştığını ve bu durumu değiştirmeye gayret ettiklerini söylemiştir. Diyalog yoluyla sorunları çözmek bağlamında Başkan Trump'la direk görüşmelerinin çok faydalı olduğunu vurgulayan Rus lider, daha önce de defalarca ve samimi şekilde telefonda görüştüklerini ve Başkan'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un da birkaç defa Rusya'ya gelerek temaslarda bulunduğunu kaydetmiştir. Bu görüşmelerde Ukrayna Krizi'nin çözümlenmesine odaklandıklarını belirten Putin, Başkan Trump'ın bu konuda kolaylaştırıcı şekilde davrandığını belirterek, Ukrayna'daki savaşın Rusya'nın güvenlik uyarılarına uygun davranılmaması nedeniyle yaşandığını söylemiş ve aslında kendilerinin Ukrayna halkını kardeş bir halk olarak gördüklerini sözlerine eklemiştir. Putin, bu nedenle son yıllarda yaşananların bir "trajedi" olduğunu vurgulamış ve bu duruma bir son vermek istediklerini ifade etmiştir. Ancak sorunun çözümü için soruna neden olan konuların halledilmesi gerektiğini belirten Putin, Rusya'nın meşru güvenlik endişelerine karşılık verilmesi ve Avrupa güvenlik mimarisinin daha dengeli şekilde yeniden oluşturulması gerektiğini söylemiştir. Başkan Trump'la görüşmede ulaştıkları anlaşmanın Ukrayna Krizi'nin çözümlenmesi yolunda önemli bir dönüm noktası olacağını umduğunu belirten Putin, Ukrayna ve Avrupalı devletlerin bu süreci sabote etmemeleri gerektiği konusundaki uyarılarıyla da dikkat çekmiştir. Putin, ABD ile ülkesinin iş dünyasına dair birçok alanda iş birliği yapabileceğine dair pozitif ifadelerle konuşmasını sonlandırmıştır.
Putin'den sonra söz alan Başkan Donald Trump ise, çok yapıcı bir görüşmeden çıktıklarını ifade ederek başladığı ve İngilizce olarak yaptığı konuşmasında, ilk olarak Ukrayna Krizi'ne dair birçok önemli konuda Putin'le uzlaşma sağladıklarına inandığını belirtmiştir. Ancak henüz bir anlaşmaya ulaşmadıklarının altını çizen Trump, kısa süre içerisinde NATO, Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski ve Avrupalı liderleri arayarak görüşme hakkında bilgi vereceğini söylemiş ve Başkan Putin'le önceden beri çok iyi ilişkilerinin olduğunu ifade etmiştir. Geçmişte birçok defa zorlu müzakerelerinin olduğunu anımsatan Trump, bu konuda özellikle Rusya'daki şahinlerin yarattığı zorluklara vurgu yapmış ama Başkan Putin'in durumu anladığını ve uzlaşı ve barış için çaba gösterdiğini söylemiştir. Görüşmenin son derece yapıcı geçtiğini bir kez daha vurgulayan ABD Başkanı, birçok konuda uzlaştıklarını ama bazı konularda halen anlaşmazlıklar yaşadıklarını söylemiştir. Görüşme nedeniyle Başkan Putin'e teşekkür eden Trump, kısa süre içerisinde yeniden görüşmeyi umduğunu belirtmiş, Putin de İngilizce olarak Başkan Trump'ı Moskova'da ağırlamak istediklerini söylemiştir. Başkan Trump da bunun mümkün olabileceğini söyleyerek basın toplantısını sonlandırmıştır. İki lider, konuşmaları sonrasında basın mensuplarından herhangi bir soru kabul etmemişlerdir.
Yorum
Görüşme sonrası yapılan basın açıklamasına dair bir yorum yapmak gerekirse, beden dilleri ve konuşmalarda geçen ifadelere bakarak, Politik Psikoloji perspektifinden analiz edildiğinde; her iki liderin de yapıcı ve samimi davranmaya çalıştıkları ve Ukrayna Krizi'ne dair diplomatik bir çözüm konusunda halen umutlu oldukları, birbirlerine karşı nefret duyguları beslemedikleri ve ülkelerinin çatışma halinde olmasını istemedikleri rahatlıkla anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra, muhtemelen aldığı üst düzey KGB eğitiminin de etkisiyle Başkan Putin'in oldukça rahat ve özgüvenli tavrı ve ABD gibi Batı dünyasının en önemli ülkesinde yeniden diplomatik olarak kabul edilmesine dair hoş duygular içerisinde olduğu dikkat çekerken, her zamanki gibi tüm dünyanın ilgisine mazhar olmaktan mutlu olduğu anlaşılan Başkan Trump'ın ise Avrupalı müttefikler, NATO ve Ukrayna'yı ikna etmek konusunda yaşayabileceği zorlukları da düşünerek biraz daha stresli olduğunu söylenebilir.
ABD ile Rusya Başkanlarının Soğuk Savaş'ın detant zamanlarını anımsatan görüşmelerine dair en önemli husus ise, her iki liderin de ne olduğunu henüz ilan etmedikleri bazı kritik hususlarda uzlaştıklarını belirtmeleri, ancak Trump'ın bazı konularda halen pürüzler olduğunu söylemesi olmuştur. Bu uzlaşının muhtemelen yakın zamanda ilan edilmesi mümkün olabilecek bir ateşkes süreci ve krizin soğumasını müteakiben Rusya'nın bazı toprak kazanımları ve Ukrayna'nın anayasal olarak tarafsızlığı karşılığında bu ülke ile savaşın sonlandırılarak yeniden ABD'nin de desteğiyle Moskova ile Kiev arasında dostane ilişkilerin kurulması olacağı düşünülebilir. Ancak bu sürecin Ukrayna liderliği ve halkı ile Avrupalı devletler ve NATO içerisindeki bazı gruplardan tepki alması mümkündür. Yine de, ABD'nin büyük gücü ve etkileme kapasitesi ile, sürecin pozitif yönümlü gelişebileceği konusunda karamsar olmamak gerekir. Bu konuda kuşkusuz belirleyici faktör, Rusya'nın savaştaki toprak kazanımları konusunda atacağı geri adımlar olacaktır. Nitekim Batı dünyasında Kırım'ın iadesi konusunda ciddi bir beklenti olmasa da, Donbass bölgesinin yeniden Ukrayna kontrolüne geçmesi ve Kiev'in toprak bütünlüğünü sağlaması konusunda genel bir uzlaşı söz konusudur.
Sonsöz, Putin'in konuşmasının başında Trump'a yönelik suikasta vurgu yapması da, Batılı demokrasilerin son yıllarda yaşadığı büyük siyasi kutuplaşma ve ciddi güvenlik risklerini değerlendirme bağlamında Moskova'nın -yaşadığı ciddi ekonomik sorunlara rağmen- devletçi otoriter sistemiyle sahip olduğu özgüvenli bakış açısını yansıtması bağlamında bence son derece önemlidir.
Kapak fotoğrafı: https://alaskabeacon.com/2025/08/15/progress-but-no-peace-deal-for-ukraine-as-trump-meets-putin-in-alaska-without-taking-questions/
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder