Giriş
21. yüzyılın en azından ilk yarısına damgasını vuracak rekabetin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin Halk Cumhuriyeti (Çin) arasında yaşanacağı, iki ülkenin devasa ekonomik kapasiteleri ve gelişmeye devam eden askeri güçleri nedeniyle günümüzde neredeyse kesinleşirken, Amerikalı uzmanların ve devlet adamlarının küresel liderliği bırakmamak için bu konuda yaptıkları çalışmalar da giderek daha detaylı ve analitik hale geliyor. Bu bağlamda, bu yazıda, ABD Savunma Bakanlığı-Pentagon’un ABD Kongresi’ne sunulmak üzere 2022 yılı için hazırladığı yıllık raporun bazı bölümlerini özetlemek istiyorum. Raporun tamamına ise bu adresten (https://media.defense.gov/2022/Nov/29/2003122279/-1/-1/1/2022-MILITARY-AND-SECURITY-DEVELOPMENTS-INVOLVING-THE-PEOPLES-REPUBLIC-OF-CHINA.PDF) ulaşabilirsiniz.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ulusal Stratejisi
176 sayfalık raporun içeriğinin özetlendiği “Executive Summary” (Yönetici Özeti) bölümünü değerlendirmek sanırım başlangıç için faydalı olacaktır. Bu bölümde, ilk olarak Çin’in ulusal stratejisi analiz edilmektedir. Amerikalı uzmanlar tarafından hazırlanan rapora göre; Çin’in temel amacı, 2049 yılında, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in de işaret ettiği üzere büyük gençleşme ve canlanmayı (rejuvenation) sağlamaktır. Bu anlamda, Pekin, siyasi, toplumsal ve askeri alanda modernleşmek ve gücünü geliştirmek istemekte ve uluslararası sistemi de kendi sistemi ve ulusal çıkarları doğrultusunda revize etmeyi amaçlamaktadır. Bu stratejiye uygun hareket eden Çin, ABD’yi ise kendisini tüm gücüyle durdurmaya çalışan bir rakip olarak görmektedir. Çin, ABD’nin bu tavrını hem rekabet eden büyük ulus-devletler arasındaki bir güç mücadelesi, hem de iki farklı ideolojik sistemin çarpışması olarak değerlendirmektedir. Çinli liderler, iki ülke arasında artan rekabeti ise, uluslararası sistemde yaşanan yapısal değişikliklere ve Çin’e karşı giderek politikasını sertleştiren ABD’nin tavrına bağlamaktadırlar. Bu minvalde, Çin’in temel gayesi, iç ve dış tüm güç unsurlarını geliştirerek ulusal kapasiteyi artırmak ve bu rekabette Pekin’in üstün gelmesini temin etmektir. Çin Komünist Partisi’nin 20. Ulusal Kongresi de, bu yöndeki gelişmeleri hızlandırmış ve Çin’in stratejik caydırıcılık sistemini geliştirmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Bu Kongre’de, Devlet Başkanı Şi Cinping gücünü ve Merkezi Askeri Komisyon’daki yerini korurken, kendisine yakın kişilerin önemli makamlara atanmasını sağlamış ve askeri modernleşme, uzay çalışmaları ve Tayvan odaklı operasyonel kapasiteyi artırma girişimlerini hızlandırmıştır.
Çin Dış Politikası
Çin dış politikası ve Çin’in uluslararası sisteme yaklaşımı kendi ulusal çıkarlarını maksimize etmek temelinde olup, bu bağlamda "ortak kaderleri olan devletler grubu" oluşturmaya dayalıdır. ABD Savunma Bakanlığı, Çin dış politikasını ise “revizyonist” olarak tanımlamaktadır. 2021 yılı boyunca, Pekin, ABD’nin gücü ve etkisinin kırılması adına Amerikan dış politikasında atılan adımları eleştirmiş ve ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ile birlikte QUAD ve AUKUS gibi girişimleri kötülemiştir. Buna ek olarak, Pentagon’a göre, Çin, Covid-19 pandemisindeki kendi sorumluluğunu unutturmak adına, tıbbi yardım ve tıbbi uzmanlık desteklerini kullanarak diğer ülkelerle olan ilişkilerini geliştirmeye gayret etmektedir.
Çin’in Ekonomi Politikası
Çin’in ekonomi politikası da, dış politikası gibi, Çin’in temel hedefi olan büyük gençleşme ve canlanma hamlesini sağlamaya yöneliktir. Nitekim Pekin’in geliştirdiği ikili dolaşım (dual circulation) politikası, Çin’in diğer ülkeler merkezli tedarik zincirlerine ve pazarlara olan bağımlılığını azaltmayı ve iç piyasanın direncini (resilience) artırmayı amaçlamaktadır. Bu anlamda, ülkenin iç üretim ve tüketimi yükseltilerek, dışa bağımlı ekonomisinin yapısı değiştirilmek istenmektedir. Çin’in ekonomik büyümesi, askeri modernleşmesi ve gelişmesinin de ana unsurunu oluşturmakta ve bu sayede daha büyük savunma bütçeleri hazırlanabilmektedir. Ayrıca Kuşak Yol Projesi (BRI) ve Çin Malı 2025 (Made in China 2025) gibi girişimler de, ekonomiyle birlikte askeriyenin gücünün artırılmasına yöneliktir.
Kuşak Yol Projesi (BRI)
Çin, Kuşak Yol Projesi’ni de büyük gençleşme ve canlanma politikasının bir unsuru olarak kıymetlendirmekte ve küresel taşımacılık ve ticaret bağlarını geliştirerek, çevresindeki ve daha uzaktaki devletlerle olan ekonomik bağlarını kuvvetlendirmek istemektedir. 2021 yılında, Çin, Afrika, Latin Amerika ve Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini ciddi anlamda geliştirmiş ve kamu sağlığı, dijital altyapı ve yeşil enerji gibi alanlarda fırsatları değerlendirmeye başlamıştır. Çin’in denizaşırı yatırımlarının artması, bu ülkenin güvenlik politikalarının da uluslararasılaşmasını sağlamaktadır.
Asker-Sivil Ortak Gelişim Stratejisi
Pekin, ulusal hedeflerine ulaşmak için asker-sivil ortak gelişim stratejisi uygulamakta ve bu sayede uyumlu bir şekilde kapasitesini artırmaya çalışmaktadır. Bu anlamda, Çin, bilimsel gelişmeleri askeri gelişmeyle entegre hale getirmeye çalışmakta ve askeri teknoloji alanına yatırım yapmaktadır. Bu kapsamda, Pekin tarafından 6 entegre hedef uygulanmaktadır:
- Çin’in askeri altyapısı ile sivil teknoloji ve endüstrisini kaynaştırmak,
- Bilimsel gelişmeleri askeri ve sivil sektörlere yaymak,
- Yeteneklere yatırım yaparak, askeri ve sivil uzmanlıkları entegre etmeye çalışmak,
- Sivil altyapılara askeri koşullar getirmek ve sivil yapıları askeri amaçlar için kullanmak,
- Sivil hizmetler ve lojistiği askeri amaçlar için kullanmak,
- Çin’in askeri seferberlik kapasitesini geliştirerek, tüm toplum ve ekonomiyi olası bir savaş için kanalize etmek.
Savunma Politikası ve Askeri Strateji
2021 yılında, Çin’in ilan edilmiş savunma politikasının temel hedefleri; egemenliğini, güvenliğini ve kalkınma çıkarlarını korumak olarak devam ederken, Pekin’in bu kapsamda kendisine daha önemli küresel roller biçtiği fark edilmektedir. Çin’in askeri stratejisi ise “aktif savunma” temelinde olmaya devam etmektedir. Pekin, modern bir sosyalist ülke olabilmek için, Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun da 2049 yılına kadar dünya çapında bir orduya dönüşmesini amaçlamaktadır. Çin Halk Kurtuluş Ordusu, 2027 yılına kadar makineleşme (mechanization), bilişimleştirme (informatization) ve yapay zekalaştırma (intelligentization) gibi konularda entegre şekilde önemli bir atılım yapmayı planlamaktadır. Bu ileri hamlenin temel amacı ise Tayvan’la birleşmeyi sağlayacak kapasiteye ulaşmaktır. Ayrıca, Çin, 2021 yılında “Çok Boyutlu Hassas Savaş” stratejisi (Multi-Domain Precision Warfare) geliştirmiş ve bu sayede büyük veri ve yapay zekâ teknolojilerini kullanarak, ABD sistemindeki zayıflıkların fark edilmesi ve kullanılmasına dayalı yeni bir taktik kullanmaya başlamıştır.
Çin’in Gücü, Kapasitesi ve Güç Projeksiyonu
Çin Halk Kurtuluş Ordusu, tüm alanlarda gücü ve kapasitesini geliştirmeye çalışmaktadır. Bu anlamda, kara, deniz, hava, nükleer güç, uzay çalışmaları, elektronik savaş ve siber güvenlik gibi birçok farklı alanda modernizasyon çalışmaları devam etmektedir. Çin Ordusu’nun gelişen kapasitesi, güçlü ve büyük bir orduyu (ABD kastediliyor) yenmeye yönelik olarak geliştirilmeye devam etmektedir. Genel bir değerlendirme yapıldığında, Çin’in temel hedefinin Hint-Pasifik bölgesinde askeri operasyon kabiliyetine sahip caydırıcı bir güç olmak olduğu sonucuna varılmaktadır. Ancak Pekin, bu konuda henüz istenen hedeflerden uzaktadır. Ayrıca, Çin, karşı-müdahale konusunda da uzun mesafeli hassas silah teknolojisi, entegre hava savunma sistemleri ve hipersonik silahlar geliştirerek atılım yapmaya çalışmaktadır. Çin Ordusu, uzay çalışmaları konusunda da modernleşmeye devam etmektedir. Bunun yanı sıra, Çin’in nükleer programı da gelişmekte ve derinleşmektedir. Öyle ki, tahminlere göre 2021 yılında Çin’in kullanılabilecek durumda olan nükleer başlıkları 400’ü aşmıştır. Çin’in 2035 yılına kadar bu sayıyı 1.500’e kadar çıkarabileceği öngörülmektedir.
Tayvan’la İlgili Gelişmeler
Çin, 2021 yılında Tayvan’a uyguladığı diplomatik, siyasi, ekonomik ve askeri baskıyı artırmıştır. Öyle ki, Pentagon’un iddiasına göre, Tayvan Boğazı’ndaki provokatif ve istikrar bozucu hamlelerin sayısı artmış; Tayvan’ın deklare ettiği hava sahasına yönelik tacizlerde yoğun bir artış yaşanmış ve Tayvan’ı hedef alan askeri tatbikatların düzenlenmesi dikkat çekmiştir. Pekin yönetimi, kamuoyu önünde barışçıl birleşmeden söz etse de, bu konuda güç kullanılması opsiyonunu da hiçbir zaman reddetmemiştir. Çin’in Tayvan’a yönelik olası bir müdahale seçenekleri ise; bir hava ve deniz ablukasından Tayvan’a yakın bazı adalar veya Tayvan’ın tamamına yönelik amfibik bir askeri harekâta kadar uzanmaktadır.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun Artan Küresel Varlığı
Pekin yönetimi, Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun artan küresel varlığını Çin’in büyük gençleşme ve canlanma politikasının bir parçası olarak görmektedir. Bu bağlamda, Çin Ordusu’nun denizaşırı varlığı ve kapasitesi geliştirilmeye gayret edilmektedir. Bu sayede, Tayvan’la birleşme, Hong Kong’da siyasi kontrolü sağlama ve Güney ve Doğu Çin Denizi’ndeki gücünü konsolide etme gibi amaçlar gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Cibuti’deki askeri tesise ek olarak, Çin Ordusu’nun güç projeksiyonunda Kamboçya, Myanmar (Burma), Tayland, Singapur, Endonezya, Pakistan, Sri Lanka, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kenya, Ekvator Ginesi, Seyşeller, Tanzanya, Angola ve Tacikistan gibi ülkelerde lojistik tesis edinmek düşüncesi bulunmaktadır.
Sonuç
Sonuç olarak, ABD Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanan bu ayrıntılı rapor, ABD’nin Çin’i çok ciddiye aldığını, kesinlikle küçümsemediğini ve artık en ciddi rakibi olarak gördüğünü belgeleyen önemli bir teknik çalışmadır. Raporun tamamı okunursa, çok daha kapsamlı ve teknik askeri verilere de ulaşılabilecektir.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder