Giriş
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, önceki gün sosyal medya hesaplarından Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a yazılmış iki sayfalık Fransızca bir mektubu paylaşarak, Fransa'nın Eylül ayında Filistin Devleti'ni resmen tanıyacağını ilan etti. Bu yazıda, bu mektup özetlenerek, Filistin Devleti'nin Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler nezdindeki tanınma durumu analiz edilecektir.
Paris'in Tarihi Adımı: Filistin Devleti Nihayet Tanınacak
Macron'un mektubu
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, daha önce de sinyallerini verdiği Filistin Devleti'ni tanıma adımını, bu sene Eylül ayında Macron'un Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na yapacağı konuşmayla eşzamanlı olarak yapacağını taahhüt ettiği mektubunda, bu stratejik adımına gerekçe olarak bazı hususları vurguladı. Bu kapsamda, Macron, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Gazze'de yaşanan büyük insanlık dramını durdurmak ve Filistin Sorunu'na adil ve kalıcı bir barış sağlamak konusunda yaptıklarını överek, Abbas'ın 7 Ekim 2023 tarihli Hamas saldırısını kınadığını, örgütün elinde tuttuğu İsrailli rehinelerin derhal serbest bırakılmasını istediğini ve Hamas'ın silahsızlandırılarak bölgedeki yönetimden el çektirilmesini talep ettiğini vurgulayarak, Filistin Devlet Başkanı'nın 2026 yılı içerisinde ülkesinde Başkanlık ve parlamento seçimlerinin yapılmasını istediğini de belirtti. Macron, Abbas'ın bu cesur adımlarını överek, İsrail ve Filistin Devleti'nin yan yana ve güven içerisinde yaşayacakları iki devletli çözüm formülüne destek verdiklerinin altını çizdi ve bunun tek gerçekçi ve kalıcı çözüm önerisi olduğunu da sözlerine ekledi. Macron, iki sayfalık mektubuna Gazze'de ateşkes sağlanması, İsrailli rehinelerin serbest bırakılması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze'de Filistin Otoritesi'nin kontrolünün sağlanması konusundaki dilekleriyle son verdi.
Mahmud Abbas ve Macron
Bu şekilde, Fransa, yıllardır süren uzun müzakere ve diplomasinin ardından, Filistin Sorunu konusunda net ve tarihi bir adım atarak, Filistin Devleti'nin resmen tanınacağını belirtti. Macron, Filistin Otoritesi liderliğinin sorumlu liderliğinin ve Yahudi Devleti karşıtı olmadığının da altını çizerek, bu politikasının Fransa'nın genel dış politik ilkeleriyle çelişmediğini göstermek istedi.
Filistin Devleti'ni Tanıyan Avrupa Ülkeleri
2024 yılı itibariyle, Filistin Devleti, zaten Birleşmiş Milletler üyesi 147 devlet tarafından tanınan -ki son tanıyan devlet bu sene başında Meksika olmuştur- (Fransa ile bu 148 olacaktır) ve BM üyeleri bağlamında yüzde 75'lik tanınma oranına sahip gerçek bir devlet görünümündedir. Filistin, ayrıca 2012 yılından beri BM Genel Kurulu'nun gözlemci üyesi statüsündedir. Geçtiğimiz yıl, Filistin Devleti'nin BM'ye tam üyeliği ABD vetosu nedeniyle engellense de, Filistin Devleti'ne BM Genel Kurulu'na aktif olarak katılma hakkı da tanınmıştır. Bu anlamda, Filistin, zaten dünyada ciddi desteğe sahip bir devlet durumundadır.
Koyu Yeşil: Filistin Devleti'ni tanıyan ülkeler
Ancak AB üyesi Avrupalı devletler nazarında Filistin Devleti'nin diplomatik durumu çok daha olumsuz bir konumdadır. Bunun temel nedeni, Holokost faciası nedeniyle Yahudi Devleti'nin korunması konusunda azami dikkat ve özen gösteren Avrupalı devletlerin Filistin'deki bazı radikal grupların İsrail'in yaşam hakkına saygı duymaması nedeniyle Filistin'i tanımaktan imtina etmeleridir. Bu bağlamda, kuşkusuz, koşulsuz İsrail destekçisi olan ABD'nin Avrupa üzerindeki siyasal ve diplomatik etkisinden de söz etmek gerekir. Filistin Devleti'ni tanıyan Avrupa'daki devletler şunlardır:
- Arnavutluk (1988)
- Kıbrıs Cumhuriyeti (1988)
- Çekya (1988)
- Slovakya (1988)
- Macaristan (1988)
- Romanya (1988)
- Bulgaristan (1988)
- Polonya (1988)
- Bosna Hersek (1992)
- Karadağ (2006)
- İzlanda (2011)
- İsveç (2014)
- İrlanda (2024)
- Norveç (2024)
- İspanya (2024)
- Slovenya (2024)
Bu bağlamda, son yıllarda birçok AB üyesi devlet ve daha önceleri henüz AB'ye üye olmayan bazı Avrupa devletleri Filistin'le resmi diplomatik ilişkiler kurmuş olsalar da, bugüne kadar Avrupa siyasetine yön veren Birleşik Krallık (İngiltere), Fransa, Almanya ve İtalya gibi güçlü devletlerin hiçbiri Filistin Devleti'ni tanımaya yanaşmamıştır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Macron'un Filistin Devleti'ni tanıma kararı tarihi ve önemli bir adımdır. Nitekim İngiliz Başbakanı Keir Starmer da henüz tanımadan söz etmese de, Macron'un savunduğu iki devletli çözüme destek veren bazı açıklamalar yapmıştır.
Yorum
Fransa'nın bu kararı, hem Paris'in diplomatik ağırlığı, hem de benzer bir yolu diğer büyük Avrupalı devletler için de açması bağlamında önemli bir dönüm noktası olabilir. Bunu, elbette zaman gösterecektir. Ancak ilerleyen aylarda başka Avrupalı devletlerden de benzer kararlar gelebilir. Bunun sebebi ise, İsrail'e yönelik genel desteğe karşın, İsrail'deki mevcut aşırı sağcı yönetimin barışa yönelik çabaları engellediği düşüncesi ve Gazze'de Filistinlilere soykırım yapmaya çalıştığı endişesi bulunmaktadır. Almanya ise, tarihsel sorumluluğu gereği, bu konuda en geç hareket eden Avrupalı devlet olacaktır.
Ayrıca bu kararın uluslararası boyutunun yanında Fransa iç siyasetine de ciddi etkileri olacaktır. Zira Fransa, Avrupa'da aynı anda en çok Yahudi ve Müslüman nüfusa sahip ülke durumundadır. 500.000 civarında ve çok etkili Yahudi vatandaşları olan Fransa, yüzde 10 civarında bir Müslüman nüfusa da ev sahipliği yapmaktadır. Bu bağlamda, bu konuda kutuplaşma artar ve toplumsal gruplar arasında mücadele başlarsa, İsrail-Filistin Sorunu, zamanla Fransa'da bir iç güvenlik meselesi haline bile dönüşebilir. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Macron'un İsrail'i koruyan ama Filistin Devleti'nin yeşermesine yeşil ışık yakan tavrı dengeli ve makul gözükmektedir. Ancak yakın geçmişte sık sık El Kaide ve IŞİD benzeri radikal terör örgütlerinin hedefi haline gelen Fransa'da benzer olaylar yaşanırsa, bu, kuşkusuz Macron'un Filistin politikasına yönelik tepkileri arttırabilir.
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder