Bayram tatili ile 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün birleşmesi neticesinde uzun bir tatil yapabildiğimiz Temmuz’un üçüncü haftasında, ailemle birlikte Yassıada’ya bir ziyaret gerçekleştirdim. Bu yazımda, Türkiye demokrasi tarihinin en kara sayfalarından olan Yassıada yargılamalarına ev sahipliği yapması nedeniyle halk arasında kötü bir şöhrete sahip olan Yassıada hakkında bazı bilgileri sizlerle paylaşacak ve buradaki gözlemlerimi Siyaset Bilimi (Türk Siyasal Tarihi) perspektifinden sizlere aktarmaya gayret edeceğim.
Eski ismiyle Plati veya yeni adıyla Demokrasi ve Özgürlükler Adası[1], Marmara Denizi’nde İstanbul’a yakın çok küçük bir adadır. Biri sivri (Sivriada), diğeri yassı görünümlü olan birbirine yakın iki metruk adadan (Hayırsızadalar olarak geçer) yassı olanıdır. Eni 185, boyu 740 metredir. Yüzölçümü 18,3 hektar olan adanın arazisi düzdür; ancak sahilleri genellikle denize dik olarak iner. Yassıada, Sivriada’ya 0,9, Burgazada’ya 2,67 ve Kadıköy’e 6,27 deniz mili uzaklıktadır.
Yassıada, 4. yüzyıldan itibaren sürgün yeri olarak kullanılırken, zaman içerisinde adanın üzerine bir kilise ve manastır inşa edilmiştir. Bizans İmparatorluğu döneminde daha çok siyasi suçlular için sürgün yeri olarak kullanılan adanın İstanbul halkıyla teması bu dönemlerde çok sınırlı kalmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de uzun süre ihmal edilen ada, 19. yüzyılda önce Britanya’nın İstanbul elçisi Sir Henry Bulwer tarafından 1859 yılında satın alınmış ve İngiliz sefiri, adada kale gibi ilginç binalar (Henry Bulwer Şatosu veya Bulwer Şatosu[2]) inşa ettirmiştir. Adada tarım da yaptıran İngiliz elçi, zamanla adanın karaya uzaklığı ve ıssızlığı nedeniyle buradan sıkılmış ve adayı satmak için Osmanlı yönetimiyle temasa geçmiştir. Bunun üzerine, ada, Mısır Hıdivi İsmail Paşa’ya satılmıştır. Ancak İsmail Paşa da adanın imarı ile ilgilenmemiştir. Birkaç defa el değiştiren ada, 1947 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı Deniz Kuvvetleri tarafından satın alınmış ve 1952 yılında eğitim hizmetlerine açılmıştır. Bilindiği üzere, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra burada kurulan askeri mahkemede üst düzey Demokrat Partililer yargılanmıştır. 1993 yılında, İstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi Enstitüsü’nü bu adaya taşımıştır. Ancak fakülte de adayı 1995 yılında terk etmiştir. O tarihten 2010’lara kadar Yassıada terk edilmiş olarak bulunuyordu.
Ada, günümüzde daha çok 27 Mayıs darbesi sonrasında askeri yönetim döneminde burada gerçekleştirilen ve 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan gibi isimlerin başta geldiği üst düzey Demokrat Partililerin (DP) idamla yargılandığı Yassıada yargılamaları ile bilinmektedir. Ancak sanılanın aksine, dava sonrasında Türk siyasal tarihine bir utanç vesikası olarak geçen idamlar burada değil, İmralı adasında yapılmıştır. Bazı hatalarına rağmen demokratik olarak seçilmiş siyasetçilerin askerler tarafından hiç de demokratik olmayan şekilde yargılanması nedeniyle halk tarafından pek sevilmeyen ada, bu nedenle 2010’lu yıllarda hükümet tarafından bir değişim/dönüşüm sürecine sokulmuş; bu süreçte darbenin izlerini silmek için önce adanın ismi birkaç yıl önce (2013 yılında) Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak değiştirilmiş ve bir kültür ve kongre merkezi olarak yeniden yapılandırılması kararlaştırılan ada yeniden imar edilerek, burada birçok müze ve tesis inşa edilmiştir. Bu haliyle, ada, 2020 yılında turistlerin ve vatandaşların ziyaret ve kullanımlarına açılmıştır.
Bu yeni haliyle toplumsal hafıza açısından son derece önemli bir açık hava müzesi haline getirilen ada, haksız yere idam edilen Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun aziz hatıralarını yaşatmakta ve bir anlamda Türkiye demokrasisinin savunusunu yapmaktadır. Adada tam üç farklı müze olup, bunlar; Başbakan Adnan Menderes’in çocukluk ve gençlik yıllarına, başarılarına ve hayatındaki önemli dönüm noktalarına yer veren Adnan Menderes Müzesi, 27 Mayıs 1960 darbesi sırasında Maliye Bakanı olarak görev yapmakta olan Hasan Polatkan’ın adının yaşatıldığı ve darbe yargılamalarının yapıldığı spor salonunun dönüştürüldüğü 27 Mayıs Müzesi (Hasan Polatkan Spor Salonu) ve geç Osmanlı döneminden günümüze kadar olan dönemde Türkiye’nin demokrasi yolculuğunun dönüm noktalarının anlatıldığı (Sened-i İttifak, Tanzimat, Islahat, Birinci Meşrutiyet, İkinci Meşrutiyet, Cumhuriyet’in ilanı, çok partili siyasal hayata geçiş vs.) Demokrasi ve Özgürlükler Müzesi’dir.
Bunlar arasında özellikle 27 Mayıs Müzesi tüyleri diken diken eden çok ilginç bir yapıdır. Müzede, DP’lilerin idamla yargılanmasına konu olan ve Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu haksız yere ölüme götüren çoğu uydurma veya abartılı davaların (Köpek Davası ve Bebek Davası en meşhur olanlarıdır) panolarda anlatıldığı girişin ardından, mahkeme salonunun cansız mankenlerle birebir resmedildiği alan bulunmaktadır. Buradaki mankenler/modeller (özellikle yargıçlar ve askerler) çok gerçekçi ve iyi yapılmış olup, buna karşın Adnan Menderes’in tasviri kendisine pek benzetilememiştir. Celal Bayar, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan mankenleri/modelleri ise nispeten daha iyi olmuştur. Müzede ziyaretçilere 13 dakikalık özel yapım bir belgesel izlettirilmekte ve Yassıada yargılamalarının haksızlığı ve acımasızlığı vurgulanmaktadır. Fakat telif hakları nedeniyle bu belgeselin kaydedilmesine izin verilmemektedir.
Adada ayrıca Bizans zindanları, Henry Bulwer Şatosu, Bizans sarnıcı, Fatin Rüştü Zorlu Camii ve Demokrasi Feneri adlı deniz feneri gibi başka gezilebilecek ilginç alanlar da bulunmaktadır. Adada bir de Katre Island Hotel adlı lüks bir otel bulunmakta ve adadaki yeme-içme ve barınma işleri burada yapılmaktadır. Adaya gidiş ise Bostancı vapur iskelesindeki Mavi Marmara hattından yapılmakta olup, buradan Salı, Perşembe ve Pazar günleri saat 13’te kalkan vapur, 40-45 dakikalık yolculuğun ardından adaya varmaktadır. Vapurun dönüş saati ise 17’dir. Vapur ücretsiz olup, adaya girişte 50 TL ücret talep edilmektedir. Adaya girişte alınan biletlerin Yassıada yargılamaları sürecindeki ziyaretçi kartları gibi yapılmış olması ise ilginç bir husustur.
Yassıada’yı gezerken bir kez daha aklıma gelen Demokrat Parti dönemine dair bazı temel tespitler ise şöyle sıralanabilir; öncelikle Demokrat Parti dönemi (1950-1960), Türkiye’nin ilk demokrasi deneyimidir. Bu nedenle, bu dönemde yapılan hataların bir ilk deneyimin sonucu olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır. İkinci önemli tespit, demokratik yönleri eleştirilen Demokrat Partililerin siyaseti tek parti dönemi Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) öğrenmiş olmalarıdır. Bu anlamda, tek parti döneminde yaşanan siyasal sosyalleşmenin de DP’liler üzerinde negatif bir etkisi olmuş olabilir. Üçüncü olarak, DP döneminin bize öğrettiği en temel husus, bir ülkenin demokratikleşmesi için sadece demokratik seçimlerin ve siyasal elitlerin değil, buna uygun bir anayasanın olması gerektiğidir. Nitekim tek parti döneminden kalma 1924 anayasası ile ülkeyi yönetmeye devam eden DP, bu anayasada kuvvetler ayrılığı gibi modern demokratik ilkeler eksik olduğu için, kolaylıkla otoriter yönetime doğru yelken açabilmiştir. Bu nedenle, demokratik bir devlet için en temel husus, demokratik bir anayasanın varlığıdır. Dördüncü husus, 15 Temmuz kalkışmasının da gösterdiği üzere, Türkiye’de artık darbeler dönemi kapanmalı ve seçilmiş siyasetçiler, hesabı, darbe yapıp mahkeme kuran askerlere değil, halka ve anayasal düzen içerisinde yetkili mahkemelere vermelidir. Beşinci ve son olarak, darbeler ve geçmişte yapılan haksızlıklar nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri yıpratılmamalı ve askerimize olan sevgi, saygı ve hürmet devam ettirilmelidir. Bunlar olursa, Türkiye demokrasisi çok daha iyi günler görebilecektir.
Demokrat Parti dönemi ve Yassıada duruşmalarına dair bazı kitap tavsiyelerim ise şöyle;
- Metin Toker (1991), Demokrasiden Darbeye 1957-1960, Bilgi Yayınları.
- Altan Öymen (2020), Öfkeli Yıllar, Doğan Kitap.
- Cihad Baban (2009), Politika Galerisi, Timaş Yayınları.
- Sinan Demirbilek (2012), Demokrat Partililerin Anılarında Yassıada, AKY – Akademi Yayıncılık.
Yassıada ziyaretimden bazı fotoğraflar;
Yassıada giriş
Yassıada giriş kartı
27 Mayıs Müzesi
Demokrasi şehidi Adnan Menderes
Hasan Polatkan-Celal Bayar-Fatin Rüştü Zorlu idamla yargılandılar ve Menderes'le birlikte Polatkan ve Zorlu idam edildiler
Türk askeri demokrat ve insancıldırAdnan Menderes Müzesi
Fatin Rüştü Zorlu Camii
Yassıada yargılamalarına konu olan demokrasi kahramanları
Henry Bulwer Şatosu
Bizans Zindanları
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Web sitesi için bakınız; https://www.demokrasiveozgurlukleradasi.com.tr/tr/
[2] Bakınız; https://kulturenvanteri.com/yer/bulwer-satosu/#16/40.86478/28.995688.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder