Fransa’da 2017 yılında sürpriz şekilde köklü siyasi bir tabanı ve parti geçmişi olmadan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra aşırı sağ ve aşırı sola karşı kendisini merkezde konumlandırarak 2022’de bir kez daha seçilen Emmanuel Macron, yerleşik bir parti desteğinden yoksun liberal bir siyasetçi olmasının da etkisiyle, ikinci döneminde birçok siyasi krizle yüzleşmek ve Başbakanlarını sık sık değiştirmek zorunda kaldı. İlk Cumhurbaşkanlığı döneminde Edouard Philippe (2017-2020) ve Jean Castex (2020-2022) gibi görece istikrarlı ve uzun süreli Başbakanlarla çalışan Macron, ikinci döneminde ise 3 yılda 5. defa Başbakanı’nı değiştirmek zorunda kalacak. Zira seçim sonrası Elisabeth Borne (2022-2024) ile görece uzun süre çalışan Macron, iç siyasette kutuplaşmanın artması ve aşırı sağ ve aşırı sol partilerin uzlaşmaya yanaşmaması nedeniyle bütçe krizi başta olmak birçok siyasi krizle yüzleşti ve bu nedenle Macron’un görev verdiği Gabriel Attal, Michel Barnier, François Bayrou ve son olarak da Sebastian Lecornu gibi önemli isimlerin Başbakanlıkları kısa süreli oldu.
Nitekim daha 27 gün önce atanan ve Macron’a sadık başarılı bir genç siyasetçi olan Lecornu, hükümete destek vermesi beklenen ve 40 meclis sandalyesine sahip Cumhuriyetçiler Partisi (LR) lideri ve İçişleri Bakanı Bruno Retailleau’nun Savunma Bakanı olma beklentisi yeni kabinede Bruno LeMaire’in bu makama atanmasıyla karşılanmayıp, LR yeni kurulan hükümete vereceği desteği çekince, göreve başladıktan kısa bir süre sonra Başbakanlığa veda etmek durumunda kaldı.[1] Retailleau, bu konuda sorumluluğu kabul etmezken[2], bu tarz iç siyasetteki krizler ve Sarı Yelekliler protestoları gibi toplumsal olaylar, uluslararası siyasette güçlü bir lider profili çizen Macron’u içeride zor duruma düşürmeye devam etmektedir. Nitekim Fransız kamuoyunda Cumhurbaşkanı Macron’un 2027’yi beklemeden erken seçim kararı alması gerektiği görüşü giderek ağır basıyor.[3] Jordan Bardella-Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Birlik (RN) Macron’un istifası konusunda bastırırken[4], aşırı sol ve Macron’un eski Başbakanı Edouard Philippe gibi isimler de erken seçim konusunda görüş beyan etmektedirler.[5] Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Macron’a yönelik Fransız basınında sert eleştiriler yapılmaktadır. Örneğin, Alain Duhamel, Macron’un Giscard d’Estaing’den beri en zeki ama siyasi tecrüben yoksun bir amatör olduğunu yazarken[6], tarihçi Pierre Serna Macron’un kendi kurduğu siyasi oyunun yol açtığı sorumluluğu kabul etmediğini[7] belirtmektedir.
Her ne olursa olsun, Macron’un 2027’den önce seçime gitmek gibi bir düşüncesinin olmadığı ve seçilmiş olduğu süreyi kullanmak istediği bilinmektedir. Bu durumda ise Fransa’da yeni bir Başbakan’ın atacağı ve siyasi parti ve gruplar arasında uzlaşmanın sağlanacağı yeni bir dönemi beklemek daha olasıdır. Ancak Fransız Devrimi gibi siyasal şiddetin yoğun olarak sergilendiği bazı travmatik olaylarla dolu olan Fransız siyasi tarihinde, siyasi partiler arasında uzlaşma geleneği henüz yeterince yerleşmemiştir.[8] Aşırı sağ (RN) ve aşırı solu (NFP-LFI) bir çizgide buluşturmada yaşanan zorluklar ve son yıllarda merkez sol PS (Fransız Sosyalist Partisi) ve merkez sağ LR’nin (Cumhuriyetçiler Partisi) düşüşe geçmesi, Fransa’da merkez siyaseti daha da güçleştirmektedir. Bir diğer ihtimal, Cumhurbaşkanı’nın yeni bir parlamento seçimleri için meclisi feshetmesidir. Ancak bu durumda da, Fransa’nın ekonomik sorunları da düşünüldüğünde, aşırı sağ ve aşırı solun daha da güçleneceği ve ülkeyi daha da zor koşullara sürükleyecek bir siyasi tablo ortaya çıkabilir. Üçüncü bir ihtimal ise, Macron’un Attal ve Lecornu gibi kendisine yakın isimler yerine, diğer kesimlerden de destek alacak farklı bir Başbakan atayarak “cohabitation” (Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın farklı parti ve görüşlerden olduğu dönem) modelini benimsemesi olacaktır.[9]
Her şekilde, Fransa’da siyasi sistemin son dönemde Avrupa’daki birçok ülkeye benzer şekilde iyi işlemediği düşüncesi demokrasi fikriyatını zayıflatmak ve otoriter yönetimlerin başarısı algısını güçlendirmektedir. Bunda en büyük sorumluluk ise uzlaşmayı bilmeyen aşırı sol ve aşırı sağ akımlardır. Zira geçtiğimiz gün Macron’un bir konuşmasında belirttiği gibi, Avrupa tarihinin en barışçıl ve refah dolu 80 yılının geçmesini sağlayan Avrupa Birliği’nin değeri yeterince anlaşılamamakta ve Avrupa’da halklar garip bir şekilde otoriter yönetimlere meyletmektedirler. Bu durumu düzeltmek adına Fransa’da 6. Cumhuriyet’in Başkanlık sisteminde düzenlenmesi de düşünülebilir. Zira ülkede bütçe sorunu ve Yeni Kaledonya’nın bağımsızlığı gibi çok önemli ve acil meseleler varken yaşanan bu yönetim krizi, Fransız devleti ve halkına büyük zarar vermekte ve dünya genelinde de demokratik yönetimlere olan yönelim ve inancı azaltmaktadır. Dileğimiz Fransız halkı ve siyasi elitlerinin daha sorumlu ve akılcı davranmaları ve siyaseti evrensel bir egoizm alanı olarak değil, bir uzlaşı ve paylaşım sanatı olarak görmeleridir.
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ
DİPNOTLAR
[1] https://www.bbc.com/news/articles/c749k11vnzgo.
[2] https://www.lemonde.fr/politique/article/2025/10/07/bruno-retailleau-refuse-d-endosser-la-responsabilite-de-la-demission-de-sebastien-lecornu_6644892_823448.html.
[3] https://www.lefigaro.fr/politique/apres-la-demission-de-sebastien-lecornu-une-majorite-de-francais-reclame-celle-d-emmanuel-macron-20251006.
[4] https://www.aljazeera.com/news/2025/10/6/frances-new-prime-minister-sebastien-lecornu-resigns.
[5] https://www.france24.com/en/france/20251007-former-pm-and-macron-ally-%C3%A9douard-philippe-joins-calls-for-president-s-resignation.
[6] https://www.lepoint.fr/politique/alain-duhamel-macron-reste-un-amateur-de-la-politique-07-10-2025-2600486_20.php.
[7] https://www.lemonde.fr/politique/article/2025/10/08/pierre-serna-historien-emmanuel-macron-est-dans-un-deni-total-de-sa-responsabilite_6645139_823448.html.
[8] https://www.abc.net.au/news/2025-10-07/france-political-chaos-explainer-fifth-pm-in-two-years/105860746.
[9] https://tr.euronews.com/2025/10/07/fransada-kriz-derinlesiyor-macron-siyaseten-yalniz-kaldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder