Kurultaylar partisi olarak bilinen Cumhuriyet Halk Partisi’nde yeni kurultaylara doğru gidilirken, CHP Genel Başkanlığı koltuğunun ne derece önemli ve zor bir makam olduğu kamuoyunda yapılan tartışmalardan çok net anlaşılıyor. CHP Genel Başkanı olarak geçmişte ve bugün görev yapan değerli siyasetçilerin görev yaptıkları süre içerisinde yıpranma payları incelendiğinde sanıyorum şunu söylemek hatalı olmayacaktır; CHP Genel Başkanlığı Türkiye’de Başbakanlıktan dahi daha ağır ve yıpratıcı bir görevdir. Nasıl olmasın?
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı; hataları-sevapları, başarıları-başarısızlıkları, darbeleri-seçimleri, halkı-bürokrasisi, Sünnileri-Alevileri, Atatürk’ü-İsmet Paşa’sı, Türkleri-Kürtleri, ordusu-polisi, işkenceleri-faili meçhulleri ile Cumhuriyet’in tüm mirasını ve tarihini sahiplenme ve aynı zamanda demokrasiyi savunma makamıdır. Tüm geçmiş yanlışlara karşın Cumhuriyet’i utanmadan-sıkılmadan savunabilmek ve daha iyiye gitmesi için cesur olabilmek demektir. CHP Genel Başkanlığı Başbakanlıktan bile hızlı bir yıpranma sürecine dayanabilmeyi, sert rüzgârlara karşı dimdik ayakta kalabilmeyi, birleştirici-bütünleştirici olmayı gerektirir. Geçmişte Deniz Baykal’a yönelik eleştirileri hatırlayın. Bu yıpranma ve yıpratma süreci öylesine güçlüydü ki Deniz Bey’in görevden ayrılması ile partinin mucizevî bir oy artışı gerçekleştirebileceği, lider değişiminin partiyi kısa sürede AKP’nin iktidar alternatifi haline getireceği umuluyordu. Oysa Genel Başkanlığa Kemal Kılıçdaroğlu gibi çok sevilen-sayılan ve temiz, doğru bir isim gelmesine rağmen yaşanan referandum ve seçimlerde parti beklenen başarıları elde edemedi ve AKP’nin istikrarlı yükselişi karşısında çaresiz kaldı. Dahası farklı partilerden seçmenlerin dahi “Gandi” lakabıyla sempatiyle baktıkları Kemal Kılıçdaroğlu bile bu yıpranma ve yıpratma süreci karşısında birkaç ay içerisinde o eski popülaritesinden uzak bir görüntü çizmeye başladı. Yaşananlar sanıyorum herkese şunu net bir biçimde göstermiştir; siyasette kişilere dayalı mucizeler beklemek yanlıştır, her ne kadar Türk siyasetinde liderlik dolayısıyla lidere yönelik başarılı bir imaj çalışması çok kritik olsa da, daha önemli olanlar doğru bir program, vizyonlu ve güvenilir bir kadro ve yerinde seçim stratejileridir. Aksi takdirde başarıların kalıcı olması imkânsızdır. Vitrinde tek adamın ama arka planda onlarca üstün yetenekli ve sadık bürokrat ve teknokratın bulunduğu Erdoğan rejiminin başarısı da burada saklıdır.
Önümüzdeki süreçte CHP Genel Başkanlığı koltuğuna kim oturursa otursun ilk yapması gerekenler yıpratıcı rüzgârlara karşı güçlü durabilmek için başarılı bir imaj çalışması, doğru bir ekip oluşturulması ve şimdiden seçimlere yönelik hazırlıkların başlatılmasıdır. Son olarak bunca büyük egonun, farklı fikrin ve makam-mevki sevdalısının bulunduğu bir partide CHP Genel Başkanı olacak kişinin Milka reklamlarında insanların kalbini yumuşatma yeteneği olduğu iddia edilen “mor inek” gibi uzlaştırıcı, bütünleştirici, derleyici-toparlayıcı olması gerekmektedir. CHP Türkiye Cumhuriyeti’nin yapıtaşıdır, açıkça söyleyemese de bu memlekette herkes biraz da CHP’lidir. O nedenle demokrasiye sahip çıkan ve iktidar alternatifi haline gelen güçlü bir CHP’ye hepimizin ihtiyacı vardır.
Dr. Ozan Örmeci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder