Bugün Cumhuriyet tarihinin en
büyük projelerinden olan Marmaray görkemli bir törenle açıldı. Törene Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kabine üyesi bakanlarının yanı
sıra Japonya Başbakanı Shinzo Abe, Somali
Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Romanya Başbakanı Viktor Ponta ve 8
ülkeden 9 Bakan katıldı. Törende yaşanan olaylar ise ayrı bir analizi hak eder
nitelikteydi.
Öncelikle farklı şekilde yansıtılmaya çalışılsa da, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bir projesi olan Marmaray’ı hayata geçiren herkesi
kutluyorum. Osmanlı Sultanı Abdülmecid’in 150 yıllık rüyasını gerçekleştiren bu
proje ile umuyorum, önemli bir metropol olmasına karşın trafik sorunu nedeniyle
birçok kimsenin asla yaşamayı düşünmediği İstanbul kentinin trafik sorunu biraz
olsun hafifler. Törende ilk dikkatimi çeken konu törenin tarihiydi. 29 Ekim’de
milyonlarca vatandaşımız Cumhuriyet Bayramı’nı coşkuyla kutlarken, buna rakip
bir kutlama ya da nazire yapar gibi Marmaray açılışını bu tarihe denk getirmek bence
son derece bilinçli ve kötü niyetli bir siyasal hamledir. Bu yaklaşımın
demokrasi ile de uzaktan yakından alakası yoktur ve bu girişimin ardında
kutuplaştırıcı anti-demokratik bir mantık bulunmaktadır. İkinci dikkatimi çeken
husus, törende sahneye çıkan Bakan Binali Yıldırım’ın son birkaç haftadır
yapmaya çalıştığı şekilde yine coşkulu ve kitleye yönelik bir konuşma yapmış
olmasıdır. Bunları Binali Bey’in meydan siyasetine alışma gayretleri olarak
görüyor ve bu çabaların ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi adaylığının
geleceğini öngörüyorum. Törendeki komik bir kare Japonya Başbakanı Shinzo
Abe’nin toplu dua merasimi sırasında ellerini iki yana açarak Başbakan Erdoğan
ve diğer gruba eşlik etme gayretleriydi. Anlaşılan Japonya Başbakanı
Türkiye’den ihaleleri aldıkça daha da fazla imana gelecek…
Törende dikkatimi çeken ve beni oldukça üzen bir diğer konu
ise Başbakan Erdoğan’ın artık alıştığımız, eğitimsiz halkımızın çok sevdiği ve
bir Kral ya da Sultan’ı da aratmayacak şekilde verdiği bir talimatla Marmaray
seferlerini 15 gün süreyle ücretsiz yapması oldu. Elbette Başbakan’ın bu jesti
halkımız için hoş bir olaydır ancak olaya demokratik ve daha derin bir açıdan
yaklaşırsak, bir ülke yönetiminin yönetici kişinin tamamen kişisel zevk ve
tercihlerine göre ayaküstü olarak yapılması, dünyada o ülkenin idare zaafiyeti
olduğu algısını yaratmakta ve o ülkenin saygınlığına gölge düşürmektedir. Eğer
durumumuz gerçekten bu ise umuyorum ilerleyen günlerde Başbakan Erdoğan
kararlar alırken duygularına yenik düşmez. Düşünün ki sinirli bir anında bir
dış politika meselesi konusunda karar alması gerekse… Aman yarabbi, iyi ki bu
kabineyle savaşa girmemişiz…
Son konu ise ilk bahsettiğim husus ile ilgili. Kıbrıs’tan
bakınca genel görüntü şöyledir; Bir yanda
Cumhuriyet sevincini yansıtan ve sokaklara sığmayan milyonlar, diğer yandan
halkın vergileri ile yapılan önemli bir projeyi kendi ikballeri ve hesapları
doğrultusunda bir şov unsuru haline getirenler... Cumhuriyet bayramının ruhunu
hangisi yansıtıyor sizce?
Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci
Twitter: https://twitter.com/ozanormeci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder