2014 Mart ayı sonunda yapılacak olan yerel seçimler öncesinde Türkiye’de
iktidara muhalif kesimlerin bel bağladığı anamuhalefet partisi Cumhuriyet Halk
Partisi’nden gelen kulis bilgileri medyada yer almaya devam ediyor. Tartışmalar
özellikle üç büyük şehir ve Türkiye’nin en önemli turizm kentlerinden birisi
olan Antalya adaylığı konusuna odaklanıyor. 2002’den beri üç dönem üstüste
oylarını arttırarak iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetine karşın yıllar
sonra bir muhalefet partisinde üç büyük şehir belediyesini kazanma konusunda
umutların artmış olması, kuşkusuz Türkiye demokrasisi adına büyük bir kazanç.
Zira aynı piyasa ekonomisinde tüketicilerin yararına olduğu gibi siyasal
yaşamda da partiler arasındaki rekabetin artması, daha iyi hizmet almak adına
seçmenin lehine bir gelişme olarak okunmalı. Şimdi üç büyük şehir ve
Antalya’daki son duruma bakalım...
İlk olarak Türkiye’nin kalbi İstanbul... Her ne kadar İstanbul’da
şimdiye kadar deneyimli sosyal demokrat siyasetçi Celal Doğan’dan başlayarak
birçok CHP’li adaylığını açıklamış olsa da, esas mücadelenin Şişli Belediye
Başkanı Mustafa Sarıgül ve CHP’nin örgütten yetişmiş sevilen siyasetçisi Gürsel Tekin arasında
geçeceği anlaşılıyor. Şişli’de yaptığı işler ve halka yakınlığıyla özellikle
sağ seçmenden ve büyük sermaye gruplarından destek alan Sarıgül’ün adaylığına
kesin gözüyle bakanlar dahi var. Ancak bir önceki yerel seçimlerde Kemal
Kılıçdaroğlu’nun aldığı rekor oyda büyük katkısı olan ve CHP örgütünden
yetişmiş emektar bir siyasetçi olan Gürsel Tekin’in de -Sarıgül’e benzer
şekilde- sol siyasetçilerde az görülen kendisinden farklı olandan da destek
alabilme özelliğini kendisinde barındırdığını görüyoruz. Bu nedenle CHP içerisinde İstanbul adaylığı mücadelesi çok çetin geçecek. Aldığım duyumlara göre anket şirketlerinin
yaptığı çeşitli araştırmalarda CHP örgütünün en çok istediği aday Gürsel Tekin
olarak gözüküyor. Ancak İstanbul’daki genel seçmene sorulduğunda da Sarıgül
ismi öne çıkıyor. Anlaşılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki
günlerde zor bir karar vermesi gerekecek. Sarıgül’ün aday gösterilmemesi
durumunda Şişli’den aday olarak CHP’ye kaybettireceği oylar kendisi adına önemli
bir güç unsuru olarak gözüküyor. Ancak Tekin’in adaylığı engellenirse bu da
örgütte huzursuzluk yaratabilir. Sonuçta bu iki güçlü aday adayına rağmen
AKP’nin İstanbul’da devrilmesi kolay gözükmüyor. Bu nedenle Kemal Bey, belediye
seçimlerini kazanması durumunda liderlik için de kendisini zorlayacağını çok
iyi bildiği Sarıgül’ü -geçmişte Deniz Baykal’ın kendisine yaptığı gibi- hem
partiye yüksek oy kazandıracak, hem de seçimden yenilgiyle ayrılması durumunda
karizması çizilecek şekilde adaylığa düşünebilir. Bu durumda sermaye desteği olan Sarıgül sayesinde ana akım medyada
CHP'nin çok ihtiyacı olan lehte rüzgarlar esmesi durumunun gerçekleşebileceğini şimdiden söyleyebiliriz. Yıllardır bir
çıkış yapması beklenen fakat bir türlü aradığı ortamı bulamayan Sarıgül’ün de
çok ihtiyatlı bir politikacı olduğunu ve kazanamayacağı yarışa kolay kolay
girmeyeceğini belirtmek lazım. Gürsel Tekin’in adaylığı durumunda da örgütün iyi
işleyeceğini ve CHP’nin yarışı kazanamaması durumunda bile oylarını
yükseltebileceğini zannediyorum. CHP’nin İstanbul yarışında galip sanıyorum
Kasım ayında belli olacak.
Ankara’ya geldiğimizde ise CHP’nin yıllar sonra belediye için çok
avantajlı bir konuma geldiğini görüyoruz. Muhafazakar ve milliyetçi sağ
seçmendeki yüksek kredisine rağmen Melih Gökçek isminin yıllar içerisinde doğal
olarak yıpranmış olması, İstanbul’a göre devletçi ve ulusalcı reflekslerin çok
daha güçlü olduğu Ankara’da CHP’yi iddialı bir konuma getiriyor. Adaylığını ilk
açıklayan Aylin Nazlıaka dışında Muharrem İnce ve Gökhan Günaydın isimlerinin
Ankara Büyükşehir Belediyesi için konuşulduğunu görüyoruz. Bu isimlerin hepsi
son derece kaliteli olmasına karşın, Muharrem İnce isminin Ankara’nın yapısına
daha uygun olacağını tahmin ediyorum. Zira bir önceki seçimlerde modern bir duruşu
olan MHP adayı Mansur Yavaş’a kayan ulusalcı oyların, Muharrem İnce’nin adaylığı
durumunda CHP’ye döneceğini düşünmek hayal değil. Çünkü 2009’a döndüğümüzde,
zamanında (1989-1994) SHP’den çok başarılı bir belediye başkanlığı yapmış,
ancak Kürt sorunu konusundaki açılımları nedeniyle 2009 seçimleri öncesinde
Melih Gökçek’in ağır saldırılarına maruz kalmış olan değerli siyasetçi Murat Karayalçın’ın adaylığı
nedeniyle CHP oylarının bir bölümünün MHP’ye kaydığı iddia edilmişti. Muharrem
İnce’nin adaylığı durumunda ise bu durumun tersine döneceğini ve kıymetli bir
siyasetçi olmasına karşın, Mansur Yavaş’ın aksine MHP tabanı dışında pek
tanınmayan Mevlüt Karakaya’ya ulusalcı oyların kaymasının zor olacağını söyleyebiliriz. Bu nedenle CHP
zaten çok yüksek sayılmayacak yüzde 6 dolaylarındaki farkı kapatarak, Ankara’yı
rahatlıkla AKP’nin elinden alabilir gibi gözüküyor.
İzmir’e geldiğimizde de CHP için çok avantajlı bir konumun bulunduğunu
rahatlıkla söyleyebiliriz. İzban’ın başarılı bir şekilde uygulamaya sokulmasının
ardından kendisine yönelik eleştirileri hafifleten CHP’de, mevcut belediye
Başkanı Aziz Kocaoğlu uğradığı saldırılar sonucunda oluşan mağdur imajı
sayesinde yarışa oldukça önde giriyor ve ipi rahat göğüsleyeceğe benziyor. Konak
Belediyesi’nde yaptığı başarılı çalışmalarla dikkat çeken gazeteci Hakan
Tartan’ın da adaylık için önemli şansının olduğu konuşuluyordu, ancak son virajda Kocaoğlu
isminin kesinleştiği kulislerde belirtilenler arasında. Bu nedenle CHP İzmir’de
bir kez daha seçmene “Aziz olun” diyecek diye tahmin ediyorum. Antalya için de
CHP kulislerinde Profesör Mustafa Akaydın’ın yerinin kesinleştiği ifade
ediliyor. Ancak Kasım ayı ortalarında kadar süreceğini düşündüğüm mücadelede
son anda bile değişikler yaşanabilir. Bu nedenle seçimlere kadar durumu bekleyip
görmek zorundayız.
İlerleyen haftalarda daha derin ve detaylı analizlerle karşınızda olmak
üzere Kıbrıs’tan hepinize saygı ve selamlarımı gönderiyorum.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder