Önceki günkü yazımda belirttiğim gibi Genel Koordinatörü olduğum Uluslararası Politika Akademisi – UPA'nın DEGİAD desteğiyle hayata geçirdiği 1. Siyaset Okulu 6-7-8 Mayıs 2013 tarihlerinde Denizli'de düzenlendi. Birçok önemli siyasetçiyi dinleme ve şahsen tanışarak sohbet etme şansı bulduğum bu organizasyondan bazı kulis bilgilerini sizinle de paylaşmak istiyorum.
6 Mayıs günü ilk konuşmacımız olan ve 5 Mayıs akşamı Denizli'de bir akşam yemeğinde misafir ettiğimiz HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu ile başlamak istiyorum. Osman Pamukoğlu yıllar ilerlemesine karşın formda olmasını az yemesine ve mücadeleye alışkın vücuduna bağlıyor. Terörle mücadelede yıllardır vurguladığı şeyi yemekte de bir kez daha dile getirdi; "PKK gibi gayrinizami harp yapan örgütlere karşı düzenli ordu ile değil, yine bu yöntemlerle mücadele edilmesi gerekir". Kendisi döneminde terör örgütünün yok olma aşamasına getirildiğini ancak gerek siyasi tedbirlerin alınmaması, gerekse ülke dışındaki terör bataklıklarının kurutulmaması nedeniyle sonuca ulaşılamadığını söylüyor. Askerlik mesleğine aşık olduğu her halinden belli olan Pamukoğlu'na göre kendisine yetki verilirse 1 sene içerisinde terörü tamamen yok edebilir. Pamukoğlu'nun görüşleri kitaplarında da dile getirdiği kendi açısından tutarlı bir felsefi görüşe dayanıyor. Pamukoğlu'na göre insanlar tarih boyunca kısıtlı kaynaklar için savaşmışlardır ve ne yazık ki insan doğası bunu gerektirmektedir. Hatta ona göre "Barış savaşlar arasındaki moladır"... Yüzde 10 barajının düşmesi halinde HEPAR'ın hızla yükleserek TBMM'ye girebileceğine inanan Pamukoğlu, ayrıca çeşitli partilerden kendisine yönelik geçmişte teklifler olduğunu da söyledi. Pamukoğlu'na göre Türkiye'nin bu kritik döneminde her vatanseverin öncelikli yükümlülüğü kendisine ve HEPAR'a destek vermek olmalı. Konferansta oldukça sert mesajlar veren Pamukoğlu'na Türkiye'nin 20 farklı şehrinden gelen üniversite öğrencilerinin yoğun ilgisini görünce şaşırmadan edemiyorum. Pamukoğlu öğrenciler tarafından adeta ikinci bir Atatürk gibi saygı görüyor. Bu da Türk gençlerinin tüm siyasal hatalara rağmen kahramanlarına sahip çıkmaktan vazgeçmediğini gösteriyor.
Yine bir akşam yemeğinde bir araya geldiğimiz DSP eski Genel Başkanı Zeki Sezer'in anlattıkları oldukça ilginç. Sezer daha önce bir röportajında da dile getirdiği bu önemli konuyu sorum üzerine açıklıyor. Atatürk'ün ölmeden önce İnönü'ye, İnönü'nün Ecevit'e, Ecevit'in de kendisine söylediğini iddia ettiği bu söze göre, büyük Atatürk Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alan Musul ve Kerkük'ün uzun vadede Türk topraklarına katılmasını istiyordu. Ayrıca 2002 yılında koalisyon hükümetinin dağıtılma sürecine değinen Sezer, bu dönemde kendilerine büyük haksızlıklar yapıldığını ve Irak Savaşı konusunda ısrarcı olan ABD'nin yönlendirmesiyle iktidarın AKP'ye adeta hediye edildiğini ifade ediyor. Dargın olduğu Rahşan Ecevit'le halen görüşmediğini ancak kendisine büyük saygı duyduğunu belirten Sezer, rahmetli Bülent Ecevit gibi bir politikacıya Türkiye'nin ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor. Ayrıca CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı konusunda da Yılmaz Büyükerşen ismine sempati duyduğunu anlıyoruz.
Bir başka gün akşam yemeğinde LDP lideri Cem Toker'le beraberiz. Sıcakkanlı ve hoşsohbet bir insan. TBMM'de grup kuran siyasi partilere yapılan astronomik devlet desteğinin (hazine yardımı) yanlışlığına dikkat çekiyor. Toker medyada yer almayan bir girişimlerini de detaylı olarak anlattı. LDP'nin anayasanın 2., 5., 10. ve 68. maddelerini ihlal gerekçesiyle açtığı davanın İdare Mahkemesi'nde haklı bulunduğunu ve Anayasa Mahkemesi'ne iletildiğini anlatan Toker, bu konunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne de aykırı olduğunu ancak üç büyük partinin lobisi sayesinde konunun Anayasa Mahkemesi'nde sonuca ulaşamadığını belirtiyor. Toker'e göre Türkiye'de sahnelenen demokrasi vodvilinin açığa çıktığı en önemli kanıtlardan biri işte bu alternatif fikir ve partilere imkan sağlayabilecek düzeltmenin yapılmasını engelleyen siyasetin devletçe finansmanı düzeni. Ayrıca bir sosyal demokrat olarak kendisi sayesinde liberalizme sempati duymaya başladığımı ifade etmem üzerine, kendisinin savunduğu vahşi kapitalizm karşıtı klasik liberalizm düzeninde eğitim ve sağlık ihtiyacı olan kimselere devletçe bakılmasının mümkün olduğunu vurguluyor.
CHP Parti Meclisi üyesi ve deneyimli devlet adamı Murat Karayalçın'la Denizli'den İzmir'e geçiyoruz. Kendisinin kuşağının ailelerini siyaset dışında tutan ve aileye saygı duyan insanlar olduğunu belirten Karayalçın, Türkiye'de son yıllarda insanların özel hayatına ve ailelerine dahi saldırılmasını çok yakışıksız bulduğunu ifade ediyor. Karayalçın'a göre dünyanın en güzel kentlerinden biri olan İstanbul'un getirildiği nokta Türkiye adına utanç verici. Son yapılan konut ve projelerin de İstanbul'un doğasını tamamen tahrip ettiğini söyleyen Karayalçın, ileride bunun pişmanlığını yaşayacağımızı söylüyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin geçmişte solda birlik sağlanamaması nedeniyle Melih Gökçek'e hediye edildiğini belirten Karayalçın, bu seçimde aday olmayı düşünmediğini ancak neler yaşanabileceği hakkında da henüz konuşmak için erken olduğunu söylüyor. Ayrıca aday belirleme süreciyle ilgili olarak da Ekim ayından önce bir gelişme beklemiyor. Ek olarak Karayalçın, Mustafa Sarıgül'ün İstanbul adaylığının netleşmesi gerektiğini vurguluyor.
CHP Parti Meclisi üyesi genç siyasetçi Gökçe Pişkin'le sohbet ediyoruz... Bir sonraki seçimde milletvekili olmasına kesin gözüyle bakıyorum. Zira TBMM'de Türk kadınının sesi olabilecek özgüvenli ve zeki bir insan. Gençler de kendisini çok seviyorlar. Kısa bir süre önce babasını kaybetmesine karşın, geçirdiği zor günlerde Türkiye aşkının kendisini ayakta tuttuğunu söylüyor. Sunumunda bir ilginçlik yaparak gençleri sahneye oturmaya davet ediyor ve üç günlük konferansımızın en farklı ve akılda kalan sunumunu gerçekleştiriyor.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ı dinliyorum. "Türk Siyasal Tarihi" adlı kitabımı da inceliyor. Sunumu için oldukça iyi hazırlanmış ve bir akademisyen gibi küreselleşme konusunu dinleyicilere anlatıyor. Sorular bölümünde "Vur de vuralım, öl de ölelim" sözleri hatırlatıldığında, bu sözün o amaçla söylenmediğini ancak PKK terörünü meşrulaştırmanın başka terörleri de hortlatabileceğini ifade ediyor. MHP'nin ve MHP'lilerin tüm tahriklere rağmen bu dönemde üniversitelerde şiddete bulaşmadığını söyleyen Vural, AKP'nin oylarının düştüğünü gözlemlediğini belirtiyor.
AK Parti Denizli milletvekili Nihat Zeybekçi'nin konuşmasındayız. Pazarlama olayına yatkın olduğunu düşündüren güzel bir video kliple Belediye Başkanlığı dönemindeki icraatlarını izletiyor. Kendisinin konuşması için AK Parti teşkilatına mensup 50 kadar özel konuk da geliyor. Konuşması akıcı ve düzgün. TBMM'de hangi görüşten olursa olsun, kaliteli vekillerimizin olması bizi gururlandırıyor.
Şimdilik bu kadar, cennet Kıbrıs'tan sevgilerle...
Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder