Sayfalar

11 Mart 2013 Pazartesi

Siyasal Sistemler: Almanya


KURULUŞ:
Germenler bundan yaklaşık 2000 yıl önce tarih sahnesine çıktılar. Batı Roma İmparatorluğu 476’da yıkıldıktan sonra birçok Germen Krallığı kuruldu. Uluslaşma sürecinde dil belirleyici bir rol oynadı. Fransızlar birliğini daha erken sağlarken, Germenler bir türlü siyasal birliğini sağlayamadı. 9. yüzyılda kurulmaya başlayan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, din temeline dayanan bir birlik denemesiydi. Kağıt üzerinde 1806’ya kadar yaşamasına rağmen hiçbir zaman siyasal birliği sağlayamadı. Aksine din çatışmaları Almanya’da tam bir parçalanmaya neden oldu. 1517’de Martin Luther’in papalığa karşı başlattığı Reform hareketi Almanya ve genel olarak Avrupa’da mezhep savaşlarına yol açmıştır. 1648 Vestfalya antlaşmaları ile noktalandığında Almanya nüfusunun üçte birini mezhep savaşlarına kurban vermişti. Ayrıca siyasal birlik daha da zayıflamış ve Almanya 350 siyasal birime bölünmüştü.

Almanların toparlanması 100 yıl sonra Brandenburg prensliğinde başladı. Prusya Krallığı’na dönüşecek olan bu birim, Alman ulusçuluğunun en güçlü dayanağı oldu. En büyük düşmanı ise Almanları çok uluslu bir imparatorluk içinde tutmaya çabalayan Avusturya idi. Napolyon Avrupa’nın altını üstüne getirdikten sonra 1815’te Alman Konfederasyonu kuruldu. Ancak bu bir devlet değil, Prusya ve Avusturya izin verdiği ölçüde bir gevşek birlikti. 1834’te gümrük birliğinin kurulmasıyla Alman ulusal pazarının oluşması yönünde önemli bir adım atıldı. Gerçek dönüm noktası ise 1861’de Prusya tahtına I. Wilhelm’in oturması oldu. Yeni kral başbakanlığı (şansölye) Bismarck’a, ordunun komutasını da Moltke’ye verdi. Bu iki dahi devlet adamı sayesinde Alman militarizmi güçlendi ve Prusya Danimarka ve Fransa’dan aldığı topraklarla 1871’de siyasal birliğini ilan etti.

I. Wilhelm ölünce yerine geçen II. Wilhelm Bismarck’ın denge siyasetine karşıydı ve Almanya daha saldırgan bir dış politika benimsedi. I. Dünya Savaşı’nda yenilerek toprak kaybetti, çok ağır ekonomik ve siyasal yaptırımlara uğradı ve birliğini güçlükle koruyabildi. Almanya’daki kısa süreli Weimar Cumhuriyeti dönemi yaşandı ancak daha sonra Adolf Hitler ve Naziler gücü ele geçirdi. II. Dünya Savaşı’na neden olan Hitler Yahudilere yönelik soykırım politikası ve ulusuna yaşattıklarıyla büyük bir utanca ve yenilgiye neden oldu. 1871’de kurulan Alman birliği 1945’te Yalta Konferansı’nda Almanya’nın ikiye bölünmesiyle son buldu. Ancak Soğuk Savaş’ın bitimiyle Almanya 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla yeniden birleşti ve siyasal birliğini sağladı. Almanya bugün 357.000 kilometrekarelik yüzölçümü, 82 milyon vatandaşı ve gelişmiş ekonomisiyle dünyanın en önemli güçlerindendir.


ANAYASAL DÜZENLEMELER:
A-) Anayasanın Niteliği ve Evrimi: Potsdam Konferansı sonrası Almanya’da eyalet yapıları ve yerel yönetimler kuruldu. Ancak Soğuk Savaş’ın başlamasıyla iki Almanya’nın birbirinden ayrı olacağı kesinleşince, Batı Almanya’da Bonn’da 1 Eylül 1948’de Batılı işgal güçlerinin yönlendirmesiyle eyalet meclislerinden gelen 65 üyenin katılımıyla Parlamento Konseyi toplandı ve yeni anayasa çalışmaları başladı. 23 Mayıs 1949’da yeni anayasa yürürlüğe girdi.

Yeni anayasa hazırlanırken elbette Batılı işgal güçlerinin demokratik devlet anlayışları ve yönlendirmeleri etkili oldu. Ancak Weimar Cumhuriyeti döneminde faşizme yol veren eksiklikler de yeni anayasanın temel mantığını oluşturdu. Bir diğer etken de Almanya’nın bölünmüşlüğünü sürekli hale getirebilecek düzenlemelerden kaçınmaktı.  Anayasanın adı geçicilik izlenimi verecek şekilde temel yasa olarak seçilmiştir. Birleşme hedefiyle yapıldığı için geçiciliği belirten ve birleşme özlemini yansıtan bazı maddelere rağmen temel yasa başlangıçta 11 eyaletle sınırlı kaldı. 23. madde ile ileride Batı Almanya’ya katılacak yeni eyaletlerde de temel yasanın geçerli olacağı öngörüldü. Bu sayede birleşme döneminde yeni anayasa yapılmasına gerek kalmadı. Birleşme sonrası ise bu madde AB süreci düşünülerek kaldırıldı.

Temel yasanın 79. maddesi anayasa değişikliğini anlatıyor. Buna göre ayrı ayrı her iki meclisten de üye tamsayısının üçte ikisinin oyu gerekiyor. Ayrıca kapsamlı bir değiştirme yasağı var. Birleşik devlet yapısı, birleşik devlet yasama yetkisinin merkezle eyaletler arasında paylaşımı, ilk 20 maddede kabul edilen ilkeler değiştirilemez niteliğinde. Bu sebeplerle başlangıçta geçici olarak bakılan temel yasa bugün kalıcı bir anayasaya dönüşmüş durumda. Artık kalıcılık kazanmış temel yasa bir başlangıç bölümü ile 11 bölümden oluşuyor. Anayasa değişikliği yoluyla bugüne dek 3 bölüm daha eklenmiştir. İlk 2 bölüm temel haklara ve devleti düzenleyen temel ilkelere ayrılmış durumda. 3. bölümden 9. bölüme dek, birleşik devletin organları, bunların işleyiş kuralları ve merkezle eyaletler arasında yetki paylaşımı düzenleniyor. 10. bölüm Alman federalizminde özel bir önem taşıyan işleri ayrıntılı kurallara bağlıyor. 11. bölüm ise geçici hükümetlere ve son hükümlere ayrılmış durumda.

B-) Temel Haklar ve Hukuk Devleti: Hukuk devleti açısından en önemli gereksinim temel hakların korunması. Bu anlayışı temel yasada Nazi tecrübesi nedeniyle görmek fazlasıyla mümkün. İlk maddelerde yer alan temel haklarla ilgili düzenlemeler değiştirilemez maddeler arasında alınmış ve özel önem verilmiş durumda. Toplam 19 madde bunlara ayrılmış. Temel yasa ayrıca ölüm cezasını yasaklıyor. Kolluk kararıyla gözetim süresi izleyen günün sonuna dek uzayabiliyor en çok. Yakalanan kişi ertesi gün yargıç karşısına çıkarılmak zorunda. Yargıç tutuklama kararı vermezse kişi hemen salıveriliyor. Ayrıca gözetim altına alınan kişinin yakınlarına haber verilmesi anayasal bir zorunluluk.

Temel yasanın 2. bölümünün ilk maddesi olan 20. madde de değiştirilemezlik kapsamında. Bu madde devletin temel niteliklerine ilişkin. 4 bentten oluşuyor. 1. bende göre Almanya “demokratik ve toplumcul bir birleşik devlet”. 2. bende göre, devlet yetkesinin kullanılmasında, yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrı olması gerekir. 3. bende göre yasalar anayasaya, yürütme ve yargı işlemleri yasalara ve yüzeye uygun olmalıdır. 4. bende göre bütün Almanlar başka yol kalmamışsa anayasal düzeni yıkmak isteyenlere karşı direnme hakkına sahipler.

Temel hak ve özgürlüklerle ilgili korunan maddeleri kısaca özetlemek gerekirse; temel hak ve özgürlüklerin korunması (devletin birey karşısında sınırlandırılması), yasalar önünde eşitlik, hak arama özgürlüğü, yasama-yürütme-yargının anayasa ve tüzeye bağlı bulunması, güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi. Temel yasanın  2. bölümü 20-37. maddeleri kapsıyor. Burada egemenlikten ulusal bayrağa, temel haklardan federalizme çok değişik konularda düzenlemeler var. Temel yasanın bir diğer özelliği uluslararası antlaşmalara ve barışa büyük önem vermesi. Madde 24/1’e göre devlet yasa yoluyla egemenlik yetkilerini uluslararası kurumlara bırakabilir. Aynı maddenin 2. bendine göre devlet barış amacıyla ortak savunma kurumlarına katılabilir. Madde 26/1’e göre uluslar arasındaki barışı bozmaya ve saldırıya yönelik eylemler anayasaya aykırıdır. 

Temel yasanın 2. bölümünde siyasal partilere ilişkin 21. maddenin 1. bendine göre partiler serbestçe kurulabilirler. 21. maddenin 2. bendi partilerin kapatılmasıyla alakalıdır ve siyasal partilerin temel düzeni ortadan kaldırmaya yönelik faaliyet yürütmeleri durumunda Anayasa Mahkemesi’nce kapatılabileceğini öngörülüyor. 2. bölümde yerel yönetim özerkliği de düzenlenmiş. Buna göre toplumu ilgilendiren her konu mümkünse en alt birimde halka en yakın birimde çözümlenmelidir. Bu ilkeye “subsidiarity (yerinden yönetim)” deniyor.

C-) Federalizm: Temel yasanın 20. maddesine göre Almanya federal bir devlettir. Buna ek olarak anayasa değişikliğini düzenleyen 79. maddede birleşik devlet esasına ve bunun gereği olan yasama yetkisi paylaşımına dokunulamayacağının hükme bağlanması federalizmin Alman devlet yapısının en köklü ilkelerinden biri olduğunu gösteriyor. Federalizmin temelinde Almanların yüzyıllar boyu ayrı prensliklerde, devletlerde yaşamalarının büyük rolü var. Almanya siyasal birliğini dahi federal bir kimlik biçiminde algılamıştır. Bugün Federal Almanya Cumhuriyeti’nin 16 eyaleti var. Üçü ise apayrı bir özellik taşıyor; Berlin, Hamburg ve Bremen, bunlar birer kent-devlet.

Eyaletler gerçek birer devletçik. Her birinin genel seçimle belirlenen bir meclisi (Landtag), bir hükümeti, yüksek mahkemeler dahil yargı düzeni var. Bu siyasal yapı her eyaletin anayasası tarafından belirlenmiş durumda. Öte yandan, siyasal yaşam merkezin bir kopyası değil. Ulusal siyasetle yerel siyaset, iktidarlar çok farklı olabiliyor. Eyaletler ve merkezi yönetim arasındaki yetki paylaşımını anlayabilmek için öncelikle şunu anlamak gerek; Almanya’da yasamada merkez, yürütmede eyaletler güçlüdür. Başka bir deyişle, kurallar genellikle merkezde konur, ancak bunların uygulanması taşraya aittir. Bu nedenle yerelde büyük bir bürokrasi vardır. Sonuçta Almanya merkezi kararların federal bir biçimde uygulandığı bir ülke olarak tanımlanabilir.

Temel yasada 10. maddede düzenlenen kaynak paylaşımı şöyledir. Her düzey (merkez, eyalet, yerel yönetim) kendi giderlerini karşılayacak kaynaklara egemendir. Anayasa hangi tür vergilerin hangi düzeye ayrılacağını belirtiyor. Ancak eyaletler arasındaki gelir farkları nedeniyle birleşik devlet belli ölçülerde kaynak aktarımı yapabiliyor. Ancak bunun Eyaletler Meclisi Bundesrat’ta onaylanması zorunlu. Temel yasanın 7. bölümü yasama yetkisini düzenliyor.  Temel yasa birleşik devlete ait olan yasama konuları ile hem merkeze, hem de eyaletlere ait olan yasama konularını tek tek sayıyor.

Ortak yetki alanına giren konularda eyaletler ancak o konuda bir federal yasa çıkarılmamışsa yasama yetkisini kullanabiliyor. Temel yasaya göre merkezin yetkili olduğu başlıca alanlar şöyle; dış işleri, savunma, yurttaşlık, pasaport, yabancıların kabulü, para siyaseti, gümrükler ve malların serbest dolaşımı, ulusal demiryolları ve havayolları, posta ve haberleşme, fikri haklar. Ayrıca birtakım alanlarda bütün eyaletleri bağlayan genel çerçevenin merkezce çizilmesi zorunlu; kamu çalışanlarının tüzel konumu, yükseköğretim ilkeleri, avcılık ve doğanın korunması, basın ve film sanayii, bölge tasarlaması. Eyaletlerin yetkisinde olan alanlar ise şöyle; kültür siyaseti (radyo-tv yayıncılığı dahil), eğitim, sağlık, kolluk.  Ortak alanlar ise yurttaş hukuku, ceza hukuku, doğum-evlenme-ölüm kayıtları, toplanma ve dernek özgürlükleri, yabancılara oturma izni, silah ve patlayıcı maddeler, çevre koruma.

Bu sayılanlara bakılırsa, yasama yetkisinin kullanımında esas ağırlığın merkezden yana olduğu izlenimi ediniliyor. Bu izlenim doğru. Ancak federalizm ilkesi açısından unutulmaması gereken çok önemli 2 nokta var. Bir kere, genel kural olarak merkez bu yetkisini ancak 2 meclisin oyuyla kabul edilebilecek federal yasalar aracılığıyla kullanabiliyor. Bu meclislerden biri ise (Eyaletler Meclisi) doğrudan doğruya eyalet hükümetlerinin temsilcisi. İkincisi, federal yasaların uygulanmasında, esas yetki eyaletlerde. Üçüncüsü yetki paylaşımı konusunda merkezle eyaletler arasında bir anlaşmazlık çıktığında bunu çözmeye yetkili merci Federal Anayasa Mahkemesi. Bu mahkemenin verdiği kararlara bakılırsa eyaletlerin yetkilerinin korunmasına özen gösterdiği görülüyor. Son olarak, uygulamada genel kural merkezle eyaletleri çatıştırmak değil, uzlaştırmak ve ortak çözümler üretmek.


YASAMA:
A-) Yasamanın Yapısı: Bütün birleşik devletlerde olduğu gibi Almanya’da da yasama organı 2 kanatlı; halkın temsilcisi olan Ulusal Meclis (Bundestag) ile eyaletlerin temsilcisi olan Eyaletler Meclisi (Bundesrat). Temel yasanın 3. bölümü Ulusal Meclis’i, 4.bölümü ise Eyaletler Meclisi’ni düzenliyor. Ulusal Meclis’in (Bundestag)  üye sayısı 656. Seçim dönemi 4 yıl. Meclis kendi takvimini serbestçe düzenliyor. Olağanüstü toplantıya çağırma yetkisi meclis başkanına ait. Ancak üyelerin üçte biri, cumhurbaşkanı ya da başbakan istediğinde başkan meclisi toplantıya çağırmak zorunda. Meclis kendi başkanını ve başkanlık divanını kendisi seçiyor. Parti grupları için yüzde 5 gerekiyor. Seçimlerin denetimi Ulusal Meclis’e ait. Meclis ayrıca milletvekili üyeliklerini düşürebiliyor. Ancak meclis kararlarına karşı Federal Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yolu var. Meclis toplantıları kamuya açık. Gizli oturum üyelerin üçte ikisinin kararına bağlı.

Genel kurul ve komisyonlar federal bakanları istedikleri zaman önlerine çağırabiliyorlar. Buna karşılık bakanlar da, her istediklerinde genel kurulda ve komisyonlarda söz alma hakkına sahipler. Ulusal Meclis soruşturma komisyonları kurabiliyor. Milletvekillerinin yasama sorumsuzluğu var. Yalnızca hakaret durumunda bu sorumsuzluk işlemiyor. Milletvekillerinin dokunulmazlığı da var. Suçüstü durumu dışında, aleyhlerine cezai kovuşturmaya girişilmesi meclis kararına bağlı. Bir kişi milletvekilliğine aday oldu diye işten çıkarılamıyor. Eyaletler Meclisi (Bundesrat) temel yasanın 4. bölümünde düzenleniyor. Bu meclis, eyaletlerin federal yasama ve yürütme sürecine katılma araçları. Üyeler, eyalet hükümetleri tarafından ve kendi içlerinden serbestçe seçiliyor ve değiştirilebiliyor. Her eyaletin meclise gönderdiği üyeler aynı yönde oy kullanmak zorunda. Üyeler kendi hükümetlerinin sözcüsü durumunda. Her eyaletin en az 3 üyesi oluyor. 2 milyondan fazla nüfusu olan eyaletlere 4 üyelik, 6 milyondan fazla nüfusu olan eyaletlere 6 üyelik veriliyor. Eyaletler Meclisi’nin toplam üye sayısı 69. Eyaletler Meclisi her yıl kendine bir başkan seçiyor. Başkan 2 eyaletin ya da federal hükümetin istemi olursa, meclisi olağanüstü toplantıya çağırmak zorunda. Meclis toplantıları kamuya açık. Ancak gizli oturum olanağı da var.

B-) Yasama Süreci: Almanya’da kimi yasaların kabulü için 2 meclisin onayı zorunlu. Her 2 meclisin üye tamsayısının üçte iki çoğunluğunun oyu olmadan anayasayı değiştiren bir yasanın kabulü olanaksız. Bunun dışında kalan yasaların ikinci meclisin (Bundesrat) onayını gerektirip gerektirmediğini anlamak için temel yasaya bakmak gerekiyor. Genel olarak önemli konularda ve eyaletleri ilgilendiren konularda 2 meclisin de onayı gerekli.

Yasalar Ulusal Meclis’te öneriliyor. Önerme yetkisi olanlar; federal hükümet, milletvekilleri, Eyaletler Meclisi. Hükümet tasarıları Ulusal Meclis’e sunulmadan önce Eyaletler Meclisi’ne gönderiliyor. Eyaletler Meclisi isterse 6 hafta içerisinde tasarılara ilişkin görüş bildiriyor. Eyaletler Meclisi’nden kaynaklanan yasa önerileri Ulusal Meclis’e federal hükümet aracılığıyla sunuluyor. Federal hükümet bu sunuşla birlikte konuya ilişkin kendi görüşünü de bildirmek zorunda. Ulusal Meclis’in kabul ettiği yasalar, meclis başkanı tarafından hemen Eyaletler Meclisi’ne gönderiliyor. Eyaletler Meclisi 3 haftalık bir süre içinde yasanın 2 meclis üyelerinden kurulu bir karma komisyonda incelenmesini isteyebiliyor. Karma komisyon bir değişiklik önermişse, bu konuda Ulusal Meclis yeniden karar almak zorunda. Eyaletler Meclisi’nin onayına bağlı olmayan yasalarda da, Eyaletler Meclisi itirazını Ulusal Meclis’e iletebiliyor.


YÜRÜTME
A-) Cumhurbaşkanı: Temel yasanın 5. maddesi birleşik devlet başkanlığını düzenliyor. Başkanlığa adaylık için 40 yaş sınırı var. Başkan 5 yıl için seçiliyor ve en çok 2 defa arka arkaya seçilebiliyor. Cumhurbaşkanı, birleşik devlet kurultayı tarafından seçiliyor. Kurultayın yarısı, Ulusal Meclis üyelerinden oluşuyor. Milletvekili sayısı kadar üye de, eyalet meclisleri (Landtag’lar) tarafından göreli temsil kurallarına göre seçiliyor. Kurultay Ulusal Meclis tarafından toplantıya çağrılıyor. İlk 2 oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranıyor. 3. oylamadan itibaren seçilmek için göreli çoğunluk yeterli. Cumhurbaşkanı’nın bütün işlemleri için başbakan ya da ilgili bakanın karşı imzası zorunlu. Temel yasa Cumhurbaşkanı’na sadece şu konularda tek imza yetkisi veriyor; başbakanın atanması ve görevden alınması, Ulusal Meclis’in dağıtılması, görevden ayrılan başbakandan ya da bir bakandan yenisi göreve başlayıncaya dek görevini sürdürmesini isteme.

Görüldüğü üzere Cumhurbaşkanı’nın siyasal bir gücü yok. Başbakan’ın belirlenmesi de aslında Ulusal Meclis’in yetkisinde. Siyaseten güçsüz bir Cumhurbaşkanı’nın siyasal sorumluluğun olmaması da doğaldır. Ancak federal yasayı bile bile çiğneme suçuyla Yüce Divan’a gönderilebiliyor (2 meclisten birinin üye tamsayısının dörtte birinin önerisi ve üçte ikisinin kabulüyle). Yüce Divan görevi Federal Anayasa Mahkemesi’ne aittir.

B-) Hükümet: Almanya’da yürütme demek başbakan demektir. Anayasal düzenlemelerde başbakan çok etkili bir aktördür. Almanya’da bakanlar meclise karşı değil, başbakana karşı sorumlular. Meclis karşısında tüm siyasal sorumluluğu başbakan üstleniyor. Bakanları atamak ve görevden almak başbakanın kontrolünde. Başbakan bakanlardan birini kendine vekil olarak atıyor. Hükümetin genel siyasetini kendisi belirliyor.

Başbakan adayı Cumhurbaşkanı’nca belirlenip Ulusal Meclis’e sunuluyor. Başbakan Ulusal Meclis tarafından görüşme yapılmaksızın seçiliyor. Adayın seçilebilmesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu almasına bağlı. Gösterilen aday seçilmezse, bu kez Ulusal Meclis kendisi bir aday çıkarıp 14 gün içerisinde yine salt çoğunlukla bir başbakan seçebiliyor. 14 gün içerisinde bir başbakan seçilememişse hemen bir oylama daha yapılıyor ve salt çoğunluğu alan bir aday seçiliyor. Yine olmazsa 7 gün içinde bir seçim daha oluyor ve Cumhurbaşkanı göreli çoğunluğu alan adayı başbakan atıyor ya da meclisi dağıtıyor. Başbakan yalnızca Ulusal Meclis’e karşı sorumlu. Ulusal Meclis’in başbakana güvensizlik oyu vermesi ancak salt çoğunlukla yeni bir başbakanı seçebilmesine bağlı. Güvensizlik önergesi ile seçim arasında 48 saatlik zorunlu bekleme süresi var. Yeni bir başbakan salt çoğunlukla seçilmişse Cumhurbaşkanı eskisini görevden almak ve yeni kişiyi atamak zorunda.


SEÇİMLER:
Almanya’da birleşik devlet düzeyinde genel seçim bir tek Ulusal Meclis için söz konusu. Eyalet Meclisi üyelerini doğrudan doğruya eyalet hükümetleri belirliyor. Cumhurbaşkanını ise birleşik devlet kurultayı seçiyor. Ulusal Meclis için seçimler, demokrasinin genel kurallarına uygun olarak genel, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre serbest bir biçimde yapıyor. Seçimler tek dereceli ve tek turlu. Almanya’da % 5 seçim barajı uygulanıyor. Ancak bir parti 3 seçim çevresinde doğrudan doğruya milletvekili çıkarabilmişse, ulusal çapta oyları barajın altında kalsa bile meclise temsilci gönderebiliyor. Barajın nedeni istikrarsızlığı önlemek ve çok yerel partilerin Ulusal Meclis’te etkili olmasını engellemek. Seçme ve seçilme yaşı 18. Her seçim çevresinde seçmenler 2 oy kullanırlar. Oylardan biri o seçim çevresini temsil edecek milletvekili adayı için, diğeri ise eyalet düzeyindeki parti içindir. 

Seçmenlerin 1. oyu İngiltere’deki dar bölge çoğunluk düzenine göre sonuç verir. O çevrede göreli olarak en çok oyu alan aday seçilir. Seçmenlerin 2. oyu ile ise, her eyaletin bir seçim çevresi oluşturduğu bir göreli temsil yöntemi işletilir. Barajı aşan ya da seçmenlerin 1. oyuyla doğrudan doğruya 3 milletvekili seçtirmeyi başaran partilerin Ulusal Meclis’teki koltuk sayısı, dizelgelerin her eyalet çapında aldığı oy oranına göre belirlenir. Tercihli oy yoktur. Almanya’da seçimlere katılım çok yüksektir.


SİYASİ PARTİLER:
En köklü parti SPD - Alman Sosyal Demokrat Partisi’dir. 19. yüzyılın son çeyreğinde II. Enternasyonal’e üye en büyük  Marksist parti olan ve Alman işçi sendikalarıyla organik bağları olan bu parti, 1933’te Naziler tarafından kapatılmıştır.  II. Dünya Savaşı sonrası tekrar kurulan parti giderek daha sosyal demokrat bir çizgiye kaymıştır. Diğer önemli parti CDU - Hıristiyan Demokrat Parti de Almanya’nın köklü sağ partisidir.


Dr. Ozan ÖRMECİ


KAYNAKÇA
- Eroğul, Cem, Çağdaş Devlet Düzenleri, 2001, Ankara: İmaj Kitabevi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder