KURULUŞ:
Germenler bundan yaklaşık 2000 yıl önce tarih
sahnesine çıktılar. Batı Roma İmparatorluğu 476’da yıkıldıktan sonra birçok
Germen Krallığı kuruldu. Uluslaşma sürecinde dil belirleyici bir rol oynadı.
Fransızlar birliğini daha erken sağlarken, Germenler bir türlü siyasal
birliğini sağlayamadı. 9. yüzyılda kurulmaya başlayan Kutsal Roma Germen
İmparatorluğu, din temeline dayanan bir birlik denemesiydi. Kağıt üzerinde
1806’ya kadar yaşamasına rağmen hiçbir zaman siyasal birliği sağlayamadı.
Aksine din çatışmaları Almanya’da tam bir parçalanmaya neden oldu. 1517’de
Martin Luther’in papalığa karşı başlattığı Reform hareketi Almanya ve genel
olarak Avrupa’da mezhep savaşlarına yol açmıştır. 1648 Vestfalya antlaşmaları
ile noktalandığında Almanya nüfusunun üçte birini mezhep savaşlarına kurban
vermişti. Ayrıca siyasal birlik daha da zayıflamış ve Almanya 350 siyasal
birime bölünmüştü.
Almanların toparlanması 100 yıl sonra
Brandenburg prensliğinde başladı. Prusya Krallığı’na dönüşecek olan bu birim,
Alman ulusçuluğunun en güçlü dayanağı oldu. En büyük düşmanı ise Almanları çok
uluslu bir imparatorluk içinde tutmaya çabalayan Avusturya idi. Napolyon
Avrupa’nın altını üstüne getirdikten sonra 1815’te Alman Konfederasyonu
kuruldu. Ancak bu bir devlet değil, Prusya ve Avusturya izin verdiği ölçüde bir
gevşek birlikti. 1834’te gümrük birliğinin kurulmasıyla Alman ulusal pazarının
oluşması yönünde önemli bir adım atıldı. Gerçek dönüm noktası ise 1861’de
Prusya tahtına I. Wilhelm’in oturması oldu. Yeni kral başbakanlığı (şansölye)
Bismarck’a, ordunun komutasını da Moltke’ye verdi. Bu iki dahi devlet adamı
sayesinde Alman militarizmi güçlendi ve Prusya Danimarka ve Fransa’dan aldığı
topraklarla 1871’de siyasal birliğini ilan etti.
I. Wilhelm ölünce yerine geçen II. Wilhelm Bismarck’ın
denge siyasetine karşıydı ve Almanya daha saldırgan bir dış politika benimsedi.
I. Dünya Savaşı’nda yenilerek toprak kaybetti, çok ağır ekonomik ve siyasal
yaptırımlara uğradı ve birliğini güçlükle koruyabildi. Almanya’daki kısa süreli
Weimar Cumhuriyeti dönemi yaşandı ancak daha sonra Adolf Hitler ve Naziler gücü
ele geçirdi. II. Dünya Savaşı’na neden olan Hitler Yahudilere yönelik soykırım
politikası ve ulusuna yaşattıklarıyla büyük bir utanca ve yenilgiye neden oldu.
1871’de kurulan Alman birliği 1945’te Yalta Konferansı’nda Almanya’nın ikiye
bölünmesiyle son buldu. Ancak Soğuk Savaş’ın bitimiyle Almanya 1989’da Berlin
Duvarı’nın yıkılmasıyla yeniden birleşti ve siyasal birliğini sağladı. Almanya
bugün 357.000 kilometrekarelik yüzölçümü, 82 milyon vatandaşı ve gelişmiş
ekonomisiyle dünyanın en önemli güçlerindendir.
ANAYASAL DÜZENLEMELER:
A-) Anayasanın Niteliği ve Evrimi:
Potsdam Konferansı sonrası Almanya’da eyalet yapıları ve yerel yönetimler
kuruldu. Ancak Soğuk Savaş’ın başlamasıyla iki Almanya’nın birbirinden ayrı
olacağı kesinleşince, Batı Almanya’da Bonn’da 1 Eylül 1948’de Batılı işgal
güçlerinin yönlendirmesiyle eyalet meclislerinden gelen 65 üyenin katılımıyla
Parlamento Konseyi toplandı ve yeni anayasa çalışmaları başladı. 23 Mayıs 1949’da
yeni anayasa yürürlüğe girdi.
Yeni anayasa hazırlanırken elbette Batılı
işgal güçlerinin demokratik devlet anlayışları ve yönlendirmeleri etkili oldu.
Ancak Weimar Cumhuriyeti döneminde faşizme yol veren eksiklikler de yeni
anayasanın temel mantığını oluşturdu. Bir diğer etken de Almanya’nın
bölünmüşlüğünü sürekli hale getirebilecek düzenlemelerden kaçınmaktı. Anayasanın adı geçicilik izlenimi verecek
şekilde temel yasa olarak seçilmiştir. Birleşme hedefiyle yapıldığı için
geçiciliği belirten ve birleşme özlemini yansıtan bazı maddelere rağmen temel
yasa başlangıçta 11 eyaletle sınırlı kaldı. 23. madde ile ileride Batı
Almanya’ya katılacak yeni eyaletlerde de temel yasanın geçerli olacağı
öngörüldü. Bu sayede birleşme döneminde yeni anayasa yapılmasına gerek kalmadı.
Birleşme sonrası ise bu madde AB süreci düşünülerek kaldırıldı.
Temel yasanın 79. maddesi anayasa
değişikliğini anlatıyor. Buna göre ayrı ayrı her iki meclisten de üye
tamsayısının üçte ikisinin oyu gerekiyor. Ayrıca kapsamlı bir değiştirme yasağı
var. Birleşik devlet yapısı, birleşik devlet yasama yetkisinin merkezle
eyaletler arasında paylaşımı, ilk 20 maddede kabul edilen ilkeler
değiştirilemez niteliğinde. Bu sebeplerle başlangıçta geçici olarak bakılan
temel yasa bugün kalıcı bir anayasaya dönüşmüş durumda. Artık kalıcılık
kazanmış temel yasa bir başlangıç bölümü ile 11 bölümden oluşuyor. Anayasa
değişikliği yoluyla bugüne dek 3 bölüm daha eklenmiştir. İlk 2 bölüm temel
haklara ve devleti düzenleyen temel ilkelere ayrılmış durumda. 3. bölümden 9.
bölüme dek, birleşik devletin organları, bunların işleyiş kuralları ve merkezle
eyaletler arasında yetki paylaşımı düzenleniyor. 10. bölüm Alman federalizminde
özel bir önem taşıyan işleri ayrıntılı kurallara bağlıyor. 11. bölüm ise geçici
hükümetlere ve son hükümlere ayrılmış durumda.
B-) Temel Haklar ve Hukuk Devleti: Hukuk
devleti açısından en önemli gereksinim temel hakların korunması. Bu anlayışı
temel yasada Nazi tecrübesi nedeniyle görmek fazlasıyla mümkün. İlk maddelerde
yer alan temel haklarla ilgili düzenlemeler değiştirilemez maddeler arasında
alınmış ve özel önem verilmiş durumda. Toplam 19 madde bunlara ayrılmış. Temel
yasa ayrıca ölüm cezasını yasaklıyor. Kolluk kararıyla gözetim süresi izleyen
günün sonuna dek uzayabiliyor en çok. Yakalanan kişi ertesi gün yargıç
karşısına çıkarılmak zorunda. Yargıç tutuklama kararı vermezse kişi hemen
salıveriliyor. Ayrıca gözetim altına alınan kişinin yakınlarına haber verilmesi
anayasal bir zorunluluk.
Temel yasanın 2. bölümünün ilk maddesi olan
20. madde de değiştirilemezlik kapsamında. Bu madde devletin temel
niteliklerine ilişkin. 4 bentten oluşuyor. 1. bende göre Almanya “demokratik ve
toplumcul bir birleşik devlet”. 2. bende göre, devlet yetkesinin
kullanılmasında, yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrı olması
gerekir. 3. bende göre yasalar anayasaya, yürütme ve yargı işlemleri yasalara
ve yüzeye uygun olmalıdır. 4. bende göre bütün Almanlar başka yol kalmamışsa
anayasal düzeni yıkmak isteyenlere karşı direnme hakkına sahipler.
Temel hak ve özgürlüklerle ilgili korunan
maddeleri kısaca özetlemek gerekirse; temel hak ve özgürlüklerin korunması
(devletin birey karşısında sınırlandırılması), yasalar önünde eşitlik, hak
arama özgürlüğü, yasama-yürütme-yargının anayasa ve tüzeye bağlı bulunması,
güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi. Temel yasanın 2. bölümü 20-37. maddeleri kapsıyor. Burada
egemenlikten ulusal bayrağa, temel haklardan federalizme çok değişik konularda
düzenlemeler var. Temel yasanın bir diğer özelliği uluslararası antlaşmalara ve
barışa büyük önem vermesi. Madde 24/1’e göre devlet yasa yoluyla egemenlik
yetkilerini uluslararası kurumlara bırakabilir. Aynı maddenin 2. bendine göre
devlet barış amacıyla ortak savunma kurumlarına katılabilir. Madde 26/1’e göre
uluslar arasındaki barışı bozmaya ve saldırıya yönelik eylemler anayasaya
aykırıdır.
Temel yasanın 2. bölümünde siyasal partilere
ilişkin 21. maddenin 1. bendine göre partiler serbestçe kurulabilirler. 21.
maddenin 2. bendi partilerin kapatılmasıyla alakalıdır ve siyasal partilerin
temel düzeni ortadan kaldırmaya yönelik faaliyet yürütmeleri durumunda Anayasa
Mahkemesi’nce kapatılabileceğini öngörülüyor. 2. bölümde yerel yönetim
özerkliği de düzenlenmiş. Buna göre toplumu ilgilendiren her konu mümkünse en
alt birimde halka en yakın birimde çözümlenmelidir. Bu ilkeye “subsidiarity
(yerinden yönetim)” deniyor.
C-) Federalizm: Temel yasanın 20.
maddesine göre Almanya federal bir devlettir. Buna ek olarak anayasa
değişikliğini düzenleyen 79. maddede birleşik devlet esasına ve bunun gereği
olan yasama yetkisi paylaşımına dokunulamayacağının hükme bağlanması
federalizmin Alman devlet yapısının en köklü ilkelerinden biri olduğunu
gösteriyor. Federalizmin temelinde Almanların yüzyıllar boyu ayrı
prensliklerde, devletlerde yaşamalarının büyük rolü var. Almanya siyasal
birliğini dahi federal bir kimlik biçiminde algılamıştır. Bugün Federal Almanya
Cumhuriyeti’nin 16 eyaleti var. Üçü ise apayrı bir özellik taşıyor; Berlin,
Hamburg ve Bremen, bunlar birer kent-devlet.
Eyaletler gerçek birer devletçik. Her birinin
genel seçimle belirlenen bir meclisi (Landtag), bir hükümeti, yüksek mahkemeler
dahil yargı düzeni var. Bu siyasal yapı her eyaletin anayasası tarafından
belirlenmiş durumda. Öte yandan, siyasal yaşam merkezin bir kopyası değil.
Ulusal siyasetle yerel siyaset, iktidarlar çok farklı olabiliyor. Eyaletler ve
merkezi yönetim arasındaki yetki paylaşımını anlayabilmek için öncelikle şunu
anlamak gerek; Almanya’da yasamada merkez, yürütmede eyaletler güçlüdür. Başka
bir deyişle, kurallar genellikle merkezde konur, ancak bunların uygulanması
taşraya aittir. Bu nedenle yerelde büyük bir bürokrasi vardır. Sonuçta Almanya
merkezi kararların federal bir biçimde uygulandığı bir ülke olarak
tanımlanabilir.
Temel yasada 10. maddede düzenlenen kaynak
paylaşımı şöyledir. Her düzey (merkez, eyalet, yerel yönetim) kendi giderlerini
karşılayacak kaynaklara egemendir. Anayasa hangi tür vergilerin hangi düzeye
ayrılacağını belirtiyor. Ancak eyaletler arasındaki gelir farkları nedeniyle
birleşik devlet belli ölçülerde kaynak aktarımı yapabiliyor. Ancak bunun
Eyaletler Meclisi Bundesrat’ta onaylanması zorunlu. Temel yasanın 7. bölümü
yasama yetkisini düzenliyor. Temel yasa
birleşik devlete ait olan yasama konuları ile hem merkeze, hem de eyaletlere
ait olan yasama konularını tek tek sayıyor.
Ortak yetki alanına giren konularda eyaletler
ancak o konuda bir federal yasa çıkarılmamışsa yasama yetkisini kullanabiliyor.
Temel yasaya göre merkezin yetkili olduğu başlıca alanlar şöyle; dış işleri,
savunma, yurttaşlık, pasaport, yabancıların kabulü, para siyaseti, gümrükler ve
malların serbest dolaşımı, ulusal demiryolları ve havayolları, posta ve
haberleşme, fikri haklar. Ayrıca birtakım alanlarda bütün eyaletleri bağlayan
genel çerçevenin merkezce çizilmesi zorunlu; kamu çalışanlarının tüzel konumu,
yükseköğretim ilkeleri, avcılık ve doğanın korunması, basın ve film sanayii,
bölge tasarlaması. Eyaletlerin yetkisinde olan alanlar ise şöyle; kültür
siyaseti (radyo-tv yayıncılığı dahil), eğitim, sağlık, kolluk. Ortak alanlar ise yurttaş hukuku, ceza
hukuku, doğum-evlenme-ölüm kayıtları, toplanma ve dernek özgürlükleri,
yabancılara oturma izni, silah ve patlayıcı maddeler, çevre koruma.
Bu sayılanlara bakılırsa, yasama yetkisinin
kullanımında esas ağırlığın merkezden yana olduğu izlenimi ediniliyor. Bu
izlenim doğru. Ancak federalizm ilkesi açısından unutulmaması gereken çok
önemli 2 nokta var. Bir kere, genel kural olarak merkez bu yetkisini ancak 2
meclisin oyuyla kabul edilebilecek federal yasalar aracılığıyla kullanabiliyor.
Bu meclislerden biri ise (Eyaletler Meclisi) doğrudan doğruya eyalet
hükümetlerinin temsilcisi. İkincisi, federal yasaların uygulanmasında, esas
yetki eyaletlerde. Üçüncüsü yetki paylaşımı konusunda merkezle eyaletler
arasında bir anlaşmazlık çıktığında bunu çözmeye yetkili merci Federal Anayasa
Mahkemesi. Bu mahkemenin verdiği kararlara bakılırsa eyaletlerin yetkilerinin
korunmasına özen gösterdiği görülüyor. Son olarak, uygulamada genel kural merkezle
eyaletleri çatıştırmak değil, uzlaştırmak ve ortak çözümler üretmek.
YASAMA:
A-) Yasamanın Yapısı: Bütün birleşik
devletlerde olduğu gibi Almanya’da da yasama organı 2 kanatlı; halkın
temsilcisi olan Ulusal Meclis (Bundestag) ile eyaletlerin temsilcisi olan
Eyaletler Meclisi (Bundesrat). Temel yasanın 3. bölümü Ulusal Meclis’i,
4.bölümü ise Eyaletler Meclisi’ni düzenliyor. Ulusal Meclis’in (Bundestag) üye sayısı 656. Seçim dönemi 4 yıl. Meclis
kendi takvimini serbestçe düzenliyor. Olağanüstü toplantıya çağırma yetkisi
meclis başkanına ait. Ancak üyelerin üçte biri, cumhurbaşkanı ya da başbakan
istediğinde başkan meclisi toplantıya çağırmak zorunda. Meclis kendi başkanını
ve başkanlık divanını kendisi seçiyor. Parti grupları için yüzde 5 gerekiyor.
Seçimlerin denetimi Ulusal Meclis’e ait. Meclis ayrıca milletvekili
üyeliklerini düşürebiliyor. Ancak meclis kararlarına karşı Federal Anayasa
Mahkemesi’ne itiraz yolu var. Meclis toplantıları kamuya açık. Gizli oturum
üyelerin üçte ikisinin kararına bağlı.
Genel kurul ve komisyonlar federal bakanları
istedikleri zaman önlerine çağırabiliyorlar. Buna karşılık bakanlar da, her
istediklerinde genel kurulda ve komisyonlarda söz alma hakkına sahipler. Ulusal
Meclis soruşturma komisyonları kurabiliyor. Milletvekillerinin yasama
sorumsuzluğu var. Yalnızca hakaret durumunda bu sorumsuzluk işlemiyor.
Milletvekillerinin dokunulmazlığı da var. Suçüstü durumu dışında, aleyhlerine
cezai kovuşturmaya girişilmesi meclis kararına bağlı. Bir kişi
milletvekilliğine aday oldu diye işten çıkarılamıyor. Eyaletler Meclisi
(Bundesrat) temel yasanın 4. bölümünde düzenleniyor. Bu meclis, eyaletlerin
federal yasama ve yürütme sürecine katılma araçları. Üyeler, eyalet hükümetleri
tarafından ve kendi içlerinden serbestçe seçiliyor ve değiştirilebiliyor. Her
eyaletin meclise gönderdiği üyeler aynı yönde oy kullanmak zorunda. Üyeler
kendi hükümetlerinin sözcüsü durumunda. Her eyaletin en az 3 üyesi oluyor. 2
milyondan fazla nüfusu olan eyaletlere 4 üyelik, 6 milyondan fazla nüfusu olan
eyaletlere 6 üyelik veriliyor. Eyaletler Meclisi’nin toplam üye sayısı 69. Eyaletler
Meclisi her yıl kendine bir başkan seçiyor. Başkan 2 eyaletin ya da federal
hükümetin istemi olursa, meclisi olağanüstü toplantıya çağırmak zorunda. Meclis
toplantıları kamuya açık. Ancak gizli oturum olanağı da var.
B-) Yasama Süreci: Almanya’da kimi
yasaların kabulü için 2 meclisin onayı zorunlu. Her 2 meclisin üye tamsayısının
üçte iki çoğunluğunun oyu olmadan anayasayı değiştiren bir yasanın kabulü
olanaksız. Bunun dışında kalan yasaların ikinci meclisin (Bundesrat) onayını
gerektirip gerektirmediğini anlamak için temel yasaya bakmak gerekiyor. Genel
olarak önemli konularda ve eyaletleri ilgilendiren konularda 2 meclisin de
onayı gerekli.
Yasalar Ulusal Meclis’te öneriliyor. Önerme
yetkisi olanlar; federal hükümet, milletvekilleri, Eyaletler Meclisi. Hükümet
tasarıları Ulusal Meclis’e sunulmadan önce Eyaletler Meclisi’ne gönderiliyor.
Eyaletler Meclisi isterse 6 hafta içerisinde tasarılara ilişkin görüş
bildiriyor. Eyaletler Meclisi’nden kaynaklanan yasa önerileri Ulusal Meclis’e
federal hükümet aracılığıyla sunuluyor. Federal hükümet bu sunuşla birlikte
konuya ilişkin kendi görüşünü de bildirmek zorunda. Ulusal Meclis’in kabul
ettiği yasalar, meclis başkanı tarafından hemen Eyaletler Meclisi’ne
gönderiliyor. Eyaletler Meclisi 3 haftalık bir süre içinde yasanın 2 meclis
üyelerinden kurulu bir karma komisyonda incelenmesini isteyebiliyor. Karma
komisyon bir değişiklik önermişse, bu konuda Ulusal Meclis yeniden karar almak
zorunda. Eyaletler Meclisi’nin onayına bağlı olmayan yasalarda da, Eyaletler
Meclisi itirazını Ulusal Meclis’e iletebiliyor.
YÜRÜTME
A-) Cumhurbaşkanı: Temel yasanın 5.
maddesi birleşik devlet başkanlığını düzenliyor. Başkanlığa adaylık için 40 yaş
sınırı var. Başkan 5 yıl için seçiliyor ve en çok 2 defa arka arkaya
seçilebiliyor. Cumhurbaşkanı, birleşik devlet kurultayı tarafından seçiliyor.
Kurultayın yarısı, Ulusal Meclis üyelerinden oluşuyor. Milletvekili sayısı
kadar üye de, eyalet meclisleri (Landtag’lar) tarafından göreli temsil
kurallarına göre seçiliyor. Kurultay Ulusal Meclis tarafından toplantıya
çağrılıyor. İlk 2 oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranıyor. 3.
oylamadan itibaren seçilmek için göreli çoğunluk yeterli. Cumhurbaşkanı’nın bütün
işlemleri için başbakan ya da ilgili bakanın karşı imzası zorunlu. Temel yasa
Cumhurbaşkanı’na sadece şu konularda tek imza yetkisi veriyor; başbakanın
atanması ve görevden alınması, Ulusal Meclis’in dağıtılması, görevden ayrılan
başbakandan ya da bir bakandan yenisi göreve başlayıncaya dek görevini
sürdürmesini isteme.
Görüldüğü üzere Cumhurbaşkanı’nın siyasal bir
gücü yok. Başbakan’ın belirlenmesi de aslında Ulusal Meclis’in yetkisinde.
Siyaseten güçsüz bir Cumhurbaşkanı’nın siyasal sorumluluğun olmaması da
doğaldır. Ancak federal yasayı bile bile çiğneme suçuyla Yüce Divan’a
gönderilebiliyor (2 meclisten birinin üye tamsayısının dörtte birinin önerisi
ve üçte ikisinin kabulüyle). Yüce Divan görevi Federal Anayasa Mahkemesi’ne
aittir.
B-) Hükümet: Almanya’da yürütme demek
başbakan demektir. Anayasal düzenlemelerde başbakan çok etkili bir aktördür.
Almanya’da bakanlar meclise karşı değil, başbakana karşı sorumlular. Meclis
karşısında tüm siyasal sorumluluğu başbakan üstleniyor. Bakanları atamak ve
görevden almak başbakanın kontrolünde. Başbakan bakanlardan birini kendine
vekil olarak atıyor. Hükümetin genel siyasetini kendisi belirliyor.
Başbakan adayı Cumhurbaşkanı’nca belirlenip
Ulusal Meclis’e sunuluyor. Başbakan Ulusal Meclis tarafından görüşme
yapılmaksızın seçiliyor. Adayın seçilebilmesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun
oyunu almasına bağlı. Gösterilen aday seçilmezse, bu kez Ulusal Meclis kendisi
bir aday çıkarıp 14 gün içerisinde yine salt çoğunlukla bir başbakan
seçebiliyor. 14 gün içerisinde bir başbakan seçilememişse hemen bir oylama daha
yapılıyor ve salt çoğunluğu alan bir aday seçiliyor. Yine olmazsa 7 gün içinde
bir seçim daha oluyor ve Cumhurbaşkanı göreli çoğunluğu alan adayı başbakan
atıyor ya da meclisi dağıtıyor. Başbakan yalnızca Ulusal Meclis’e karşı
sorumlu. Ulusal Meclis’in başbakana güvensizlik oyu vermesi ancak salt
çoğunlukla yeni bir başbakanı seçebilmesine bağlı. Güvensizlik önergesi ile
seçim arasında 48 saatlik zorunlu bekleme süresi var. Yeni bir başbakan salt
çoğunlukla seçilmişse Cumhurbaşkanı eskisini görevden almak ve yeni kişiyi atamak
zorunda.
SEÇİMLER:
Almanya’da birleşik devlet düzeyinde genel
seçim bir tek Ulusal Meclis için söz konusu. Eyalet Meclisi üyelerini doğrudan
doğruya eyalet hükümetleri belirliyor. Cumhurbaşkanını ise birleşik devlet
kurultayı seçiyor. Ulusal Meclis için seçimler, demokrasinin genel kurallarına
uygun olarak genel, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre serbest
bir biçimde yapıyor. Seçimler tek dereceli ve tek turlu. Almanya’da % 5 seçim
barajı uygulanıyor. Ancak bir parti 3 seçim çevresinde doğrudan doğruya
milletvekili çıkarabilmişse, ulusal çapta oyları barajın altında kalsa bile
meclise temsilci gönderebiliyor. Barajın nedeni istikrarsızlığı önlemek ve çok
yerel partilerin Ulusal Meclis’te etkili olmasını engellemek. Seçme ve seçilme
yaşı 18. Her seçim çevresinde seçmenler 2 oy kullanırlar. Oylardan biri o seçim
çevresini temsil edecek milletvekili adayı için, diğeri ise eyalet düzeyindeki
parti içindir.
Seçmenlerin 1. oyu İngiltere’deki dar bölge
çoğunluk düzenine göre sonuç verir. O çevrede göreli olarak en çok oyu alan
aday seçilir. Seçmenlerin 2. oyu ile ise, her eyaletin bir seçim çevresi
oluşturduğu bir göreli temsil yöntemi işletilir. Barajı aşan ya da seçmenlerin
1. oyuyla doğrudan doğruya 3 milletvekili seçtirmeyi başaran partilerin Ulusal
Meclis’teki koltuk sayısı, dizelgelerin her eyalet çapında aldığı oy oranına
göre belirlenir. Tercihli oy yoktur. Almanya’da seçimlere katılım çok
yüksektir.
SİYASİ PARTİLER:
En köklü parti SPD - Alman Sosyal Demokrat
Partisi’dir. 19. yüzyılın son çeyreğinde II. Enternasyonal’e üye en büyük Marksist parti olan ve Alman işçi
sendikalarıyla organik bağları olan bu parti, 1933’te Naziler tarafından
kapatılmıştır. II. Dünya Savaşı sonrası
tekrar kurulan parti giderek daha sosyal demokrat bir çizgiye kaymıştır. Diğer
önemli parti CDU - Hıristiyan Demokrat Parti de Almanya’nın köklü sağ
partisidir.
Dr. Ozan ÖRMECİ
KAYNAKÇA
- Eroğul, Cem, Çağdaş
Devlet Düzenleri, 2001, Ankara: İmaj Kitabevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder