Danışmanı olduğum Girne
Amerikan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kulübü –
GAÜSBUİK’in artık klasik haline gelmeye başlayan yuvarlak masa toplantılarının 15
Mart 2013 Cuma günü iki çok önemli konuğu vardı; Doç. Dr. Kudret Özersay ve
KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat. Şimdi bu iki önemli devlet adamıyla yaptığımız
toplantılardan bazı önemli gözlem ve bilgileri sizinle paylaşacağım.
Girne Amerikan
Üniversitesi Tekno Park Binası’nın 3. katındaki toplantı salonunda ağırladığımız ilk misafirimiz Kudret
Özersay, 1973 doğumlu çok genç bir isim olmasına karşın tüm akademik kariyerini
Kıbrıs sorunu ve uluslararası hukuk üzerine yapmış, daha sonrasında da Birleşmiş Milletler Antlaşmalar Komitesi üyeliği
ve KKTC Cumhurbaşkanı Özel Temsilciliği gibi çok önemli görevler yaparak Kıbrıs
sorunu müzakerelerinde aktif görev almış, birikimli ve tecrübeli bir isim. Aynı
zamanda fanatik milliyetçi Rumlar tarafından babası katledilmiş bir şehit
çocuğu olan Özersay, kendisini okutan Kıbrıs Türk devletine ve Kıbrıs sorununun
adil bir şekilde çözülmesine hayatını adadığını ifade ediyor. Özersay
internette twitter üzerinden attığı birkaç mesaj sonrasında ortaya çıkan “Toparlanıyoruz”
hareketi ve Temiz Toplum Derneği’nin kuruluş hikâyesi hakkında bize detaylı
bilgiler verdi. Özersay’a göre Kıbrıs’taki siyasi partiler mevcut yozlaşmış
düzenin parçası haline geldikleri için topluma umut veremiyor ve özellikle Kıbrıslı
Türk gençler adadaki bu başıbozuk ortamda çareyi yurtdışına kaçmakta buluyor ve
kimliklerini kaybediyor. Kudret Özersay, Kıbrıs sorununun çözümü için çaba
gösterilmesi gerektiğini ancak KKTC’nin tek sorununun bu olmadığını altını
çizerek belirtiyor. Ona göre Kıbrıs sorununun çözülememiş olması belediye
hizmetlerindeki yetersizliğin, ekonomideki durgunluğun ve dış politikadaki
hareketsizliğin bahanesi olamaz. Kıbrıs sorununun 45 senedir müzakereler
yoluyla konuşulduğuna ancak henüz bir çözüme ulaşamadığına dikkat çeken Özersay,
yeni dönemde de hakkaniyetli bir çözüm için uğraş gösterilmesini ama en az onun
kadar mesainin KKTC iç siyasetinin düzeltilmesi adına verilmesini savunuyor.
Özersay, Toparlanıyoruz hareketinin bu kadar ilgi görmesini diğer partilerden
farklı olmalarına bağlıyor. İnternet üzerinden örgütlenmesi bağlamında İtalya’da
son genel seçimlerde büyük bir başarıya imza atan Bebbe Grillo ve Beş Yıldız
Hareketi ile İsveç ve Almanya’da örgütlenen Korsan partilerine benzeyen “Toparlanıyoruz”,
henüz bir siyasal parti olmamasına karşın yüzlerce aktif katılımcısı ve
binlerce takipçisi olan KKTC adına umut veren bir sivil toplum girişimi.
Özersay henüz nihai kararını vermemekle birlikte ileride uygun koşullar ve halk
desteği olması durumunda partileşebileceklerini ve siyasette şansını
deneyebileceğini belirtiyor. Hareket ve konuşmalarından gözlemlediğim kadarıyla
Özersay siyasete ısınma turları yapıyor ve çok iddialı konuşmamasına karşın bir
dahaki seçimlerde aday olmayı deneyebilir. Enerjinin Kıbrıs sorununun çözümünde
önemli bir itici güç olabileceğini belirten Özersay, yine de aceleci ve iddialı
konuşmamak gerektiğini zira Kıbrıs özelinde -özellikle Rumlarda- dünya
standartlarından farklı olarak siyaset ve ideolojinin ekonomiden ağır bastığını
belirtiyor. Rum liderlerle tanışıklığı ve 10 senelik müzakere tecrübesi
olduğunu belirten Özersay, gençliği, karizması ve hitabet gücüyle özellikle
genç Kıbrıslılara hitap edebilecek ve kolaylıkla sürükleyici olabilecek bir
isim. Hareketinin köşeli bir ideolojik pozisyonu olmamasına karşın, ekonomide
liberal, dış politikada makul ölçülerde milliyetçi, gece kulüpleri ve benzeri
meselelerde ise ahlakçı ve biraz muhafazakâr olduğu izlenimine kapılıyoruz. Bir
öğrencimin sorusu üzerine Kıbrıs Türk halkının Türklük bilinci sayesinde
asimile olmamayı başarmış bir topluluk olduğunu belirten Özersay, ayrıca
sanılanın aksine Kıbrıslı Türklerin kendilerine özgü ve güçlü bir dindarlık
anlayışı olduğunu belirtiyor. Açıklamalarına ve köy gezilerine basının da
oldukça geniş yer ayırdığı Kudret Özersay’ın yakın bir zamanda Kıbrıs
siyasetinde daha ön planda olabileceğini düşünmek akla oldukça yatkın.
Özersay’dan sonra akşam saatlerinde ağırladığımız
ikinci konuğumuz ise KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat. 1952 Girne doğumlu
olan Talat, şimdilerde -Cumhurbaşkanlığı yapmış olmanın verdiği sorumluluğun da
etkisiyle olsa gerek- iç siyasette fazla ön plana çıkmasa da, her zaman için
Kıbrıs siyasetinde ağırlığı olan bir isim. Kendisi bize 45 dakika kadar Kıbrıs
sorununun tarihçesi hakkında bilgiler verdi ve özellikle Annan Planı ve müzakereler
dönemine dair bazı önemli detayları bizimle paylaştı. Son derece beyefendi ve
Avrupa tipi bir politikacı olan Talat, Kıbrıslı Türkler için çözümsüzlüğün asla
bir çözüm olamayacağını belirterek, geçmişte Rumlar avantajlı pozisyona geçirildiği için
bugün barışa yanaşmadıklarından dert yanıyor. Rahmetli Denktaş’la siyaseten taban
tabana zıt pozisyonda olmalarına karşın kendisi hakkında son derece saygılı konuşan
Talat, Cumhurbaşkanı ve hükümetin gerek iç siyaset, gerekse dış politikada
yeterince aktif olmadığını belirterek Kıbrıs sorununda yeniden bir canlanmaya
ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Talat’a göre enerji Kıbrıs sorununun çözümünde
bir katalizör işlevi görebilir ancak sorun esasen siyasal olduğu için çözümün
de siyaset noktasında olması gerekiyor. Barışı isteyen taraf olmanın geçmişte
Kıbrıslı Türklere avantaj sağladığını belirten Talat, bu sayede Avrupa’da ve
dünyada saygı gördüklerini ve bu pozisyonlarını korumalarının gerektiğini ifade
ediyor. Siyaset için henüz genç bir yaşta olan Talat’ın da uygun koşulların
oluşması durumunda yeniden Cumhurbaşkanlığı’na aday olacağını düşünmek makul
gözüküyor. Zira kendisi Kıbrıs’ta tanınan, sevilen ve sayılan bir siyasetçi ve
Denktaş ve Eroğlu gibi Kıbrıs siyasetine damga vurmuş iki ismin ardından gelen
en tanınmış siyasi olduğu için her zaman için Kıbrıs siyasetinde büyük ağırlığı
bulunuyor.,
Bu iki değerli ismi dinledikten sonra Kıbrıslı
Türklerin geleceği hakkında daha da umutlanıyorum zira her ikisi de Kıbrıs
sorunu konusuna ve dünya siyasetine son derece hâkim, yabancı dil bilen ve
ülkelerini/toplumlarını yurtdışında gayet iyi temsil etmiş ve edebilecek
kişiler. Siyasetçilerin kalitesi elbette bir ülkede siyasetin kalitesini de
belirliyor, bu nedenle iktidarı ve muhalefetiyle Kıbrıs sorununda dünya enerji
politikalarının da yönlendirmesiyle yeni bir hareketlenme olabileceğini öngörüyorum. Bu noktada Türkiye’nin büyüyen, Rumların çöken ekonomisi de
elbette çözüme hep Türklerden daha uzak olmuş Rumları masaya oturtabilmek
anlamında önemli bir faktör olacak. Kıbrıs’tan sevgilerle.
Dr. Ozan ÖRMECİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder