12 Haziran 2011 genel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin % 50’lik oy oranı ile büyük bir zafer kazanması ve seçimlere yeni ve oldukça çalışkan sosyal demokrat genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile giren Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm çabalara rağmen yalnızca % 26 oy oranında kalması, Osmanlı-Türk siyasal hayatının temel paradigması olan merkez-çevre ilişkilerinde 21. yüzyıl başlarında yeni bir safhaya girdiğimizi belgeler nitelikte idi. Seçimlerin ardından Türkiye’nin yeni sosyolojik gerçekleri ve Cumhuriyet’in ideali olan Batılı Türk’ün Anadolu yaşantısındaki gerçek yeri üzerine birçok şey yazıldı, çizildi. Bir televizyon dâhisi olarak nitelendirilebilecek olan Acun Ilıcalı’nın yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiği Survivor Ünlüler-Gönüllüler programı finalinde milli yüzücümüz Derya Büyükuncu ve türkücü Nihat Doğan arasındaki mücadele de aslında Türkiye’de yüzyıllardır devam eden bu Batılı Türk-Doğulu Türk yani merkez ile çevre rekabetinden izler taşıyordu.
Elbette ıssız bir adada, Hobbes, Locke, Rousseau gibi düşünürlerin toplumsal sözleşme teorilerine esin kaynağı olan devletsiz doğal durumda insanların ilişkilerinin ortaya konulduğu Survivor programı başlı başına bir ilgi konusu olmaktaydı. Ancak son yayınlanan Survivor Ünlüler-Gönüllüler’in bu derece ilgi görmesinde sanıyorum genel seçimlerde yaşanan büyük zafer veya diğer taraftan bakılacak olursa hezimet sonrası Derya Büyükuncu ve Nihat Doğan arasındaki mücadelenin ve finalin sıradan iki insanın mücadelesinin ötesinde Batılı ve Doğulu Türk arasındaki rekabeti yansıtması etkili oldu. Rekabetin kazanan tarafı kısa mesaj yoluyla yapılan halk oylaması sonucu Derya Büyükuncu oldu ve bir anlamda genel seçimlerin rövanşını almış oldu. Derya Büyükuncu Türkiye’de Batılılaşmanın sembol kurumlarından olan Galatasaray Spor Kulübü’nde yüzmeye başlamış, uzun yıllar Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunmuş, defalarca Türkiye şampiyonu olmuş ve beş defa olimpiyatlara katılmış sivilize (uygar) ve yeni tabirle “beyaz” bir Türk profili çizerken, karşısında Nihat Doğan modern görüntüsüne karşın geleneksel ve dini değerlere vurgu yapan, siyasal iktidara nesnel övgünün ötesinde yağ çeken konuşmalarıyla son dönemde dikkat çeken, gelenekçi ve maço hareketleriyle bilinen bir türkücü olarak Doğulu Türk profilinden izler taşımakta idi. Adada yaşananlar da aslına bakılırsa bu iki stereotipi güçlendirecek cinstendi. Nihat Doğan henüz yarışmanın ilk gününde vatan hasreti çekmeye başlayan, “ben tek, siz hepiniz” psikolojisinde sürekli kendisine tuzaklar kurulduğunu düşünen, herkese meydan okuyan, halka şirin gözüken popülist ve duygusal konuşmalar yapan, sözleri ve hareketleriyle diğer yarışmacıları çıldırtan (hatta Pascal Nouma’yı delirtip kendisine saldırtan) ancak halktan özellikle de gelenekçi kesimlerden destek alan bir yarışmacı olurken, Derya Büyükuncu ise soğukkanlı (belki biraz da soğuk), sinirlerine hâkim, belki de fiziksel olarak en güçlü yarışmacı olmasına karşın sözlü ve fiziki sataşmalarda dahi pek oralı olmayan bir yarışmacı görüntüsü sergiledi. Sonuçta genel seçimlerin aksine, belki de hala Türkiye’deki daha varsıl kesimin Batılı Türkler olduğunu gösterircesine kazanan Derya Büyükuncu oldu. Büyükuncu’nun özellikle kıyı kesimlerinden ve büyük şehirlerden daha fazla oy aldığı görülürken, Nihat Doğan’ın ise Kürt nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerden ve daha muhafazakâr kentlerden daha yüksek oy alması dikkat çekti.
Cumhuriyet aydınının hala bir çözüm bulamadığı Batılı Türk-Doğulu Türk rekabetinde sosyolojik olarak Doğulu Türk çok daha ön plana çıkmışken, elbette Derya Büyükuncu’nun zaferi çuval olayı sonrası Irak’ta Amerikan askerlerine ders veren çakma kahraman Polat Alemdar vari bir kendini avutmanın ötesine geçemiyor. Ama böylesine kutuplaşmış, böylesine gergin bir Türkiye’de de belki Acun Ilıcalı gibi televizyon dâhilerinin en önemli amacı insanları avutmak ve biraz olsun eğlendirmek.
Ozan Örmeci
ilginc bir makale olmus. yarismayi cok fazla bilmiyorum ama secimlerle kurdugunuz iliski takdire sayan. sadece acaba nihat dogan gibi biri ile akp nin cok benzer yonu yok bence. belki dogulu-anadolulu kismi dogru. ama yine de guzel bir makale. political islam in turkey yazinizdan yola cikarak buldum sayfanizi. elinize saglik.
YanıtlaSilTeşekkürler. Görüşmek üzere.
YanıtlaSil