Sayfalar

15 Ekim 2025 Çarşamba

Prof. Dr. Raja Mohan’ın ‘Hindistan ve Değişen Avrasya Jeopolitiği’ Konferansı

 

Giriş

Üsküdar Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi – ÜSSAM[1], 15 Ekim 2025 Çarşamba günü, üniversitenin Güney Kampüsü’nde, Hindistanlı ünlü bir sosyal bilimci olan Prof. Dr. C. Raja Mohan’ın konuşmacı olarak katıldığı “India and the Changing Eurasian Geopolitics” (Hindistan ve Değişen Avrasya Jeopolitiği) adlı akademik etkinliği düzenledi. Bu yazıda, bu etkinlikte Prof. Dr. Mohan tarafından dile getirilen bazı önemli görüşler özetlenecektir.

Prof. Dr. Raja Mohan kimdir?[2]

Yıllardır dünyadaki üniversite sıralamalarında istisnai bir başarı gösteren Singapur Ulusal Üniversitesi’nin Güney Asya Araştırmaları Enstitüsü'nde (ISAS) misafir araştırmacı (Profesör) olarak görev yapan Raja Mohan, Mayıs 2018'den Aralık 2021'e kadar ISAS’ın Direktörlüğünü yapmıştır. Daha önce Yeni Delhi'deki Jawaharlal Nehru Üniversitesi’nde ve Singapur’daki Nanyang Teknoloji Üniversitesi'nin S. Rajaratnam Uluslararası Araştırmalar Okulu’nda Güney Asya Araştırmaları Profesörü olarak çalışan Mohan, Hindistan dış politikası konusunda uluslararası platformlarda konuşan ülkenin önde gelen araştırmacı ve yorumcularından biridir. Mohan, Yeni Delhi'deki Savunma Çalışmaları ve Analizleri Enstitüsü, Politika Araştırmaları Merkezi ve Gözlemci Araştırma Vakfı gibi birçok düşünce kuruluşuyla bağlantılıdır. Ayrıca, Washington DC'deki Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'nın altıncı uluslararası merkezi olan Carnegie India, Yeni Delhi'nin Kurucu Direktörüdür. 2009-2010 yılları arasında Washington DC'deki Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi'nde Henry Alfred Kissinger Uluslararası İlişkiler Kürsüsü'nün Başkanlığını yapmıştır. Bunların yanında, Prof. Dr. Mohan, Hindistan Ulusal Güvenlik Danışma Kurulu'nda görev almıştır. 1999-2006 yılları arasında ise Pugwash Bilim ve Dünya İşleri Konferansları'nın Hindistan Şubesi'nin Başkanlığını yapmıştır.

Prof. Dr. C. Raja Mohan

Indian Express gazetesinde düzenli olarak köşe yazıları yazan Mohan, daha önce Chennai'deki The Hindu gazetesinde Stratejik İşler Editörü olarak da görev yapmıştır. Mohan, dünya siyaseti üzerine yayınlanan birçok Hindistan merkezli ve uluslararası derginin yayın kurulunda yer almaktadır. Profesör Mohan, nükleer fizik alanında yüksek lisans ve uluslararası ilişkiler alanında doktora derecesine sahiptir. Son kitapları arasında Samudra Manthan: Sino-Indian Rivalry in the Indo-Pacific (2013) ve Modi’s World: Expanding India’s Sphere of Influence (2015) bulunmaktadır.[3] Prof. Dr. Raja Mohan’ın başlıca akademik ilgi alanları ve uzmanlık konuları şunlardır: Hindistan Dış Politikası, Asya Güvenliği, Büyük Güç Rekabeti ve Uluslararası Teknoloji Politikası.

Prof. Dr. Raja Mohan’ın ‘Hindistan ve Değişen Asya Jeopolitiği’ Konferansı

Konuşmasına Avrupa ve Asya sözcüklerinin birleşimiyle oluşan “Avrasya” (Eurasia) kavramının üzerinde uzlaşılmış kesin bir tanımı olmadığını belirterek başlayan Hindistanlı Profesör, buna karşın Avrasya ifadesinin coğrafi sınırların ötesinde çok daha siyasi ve derinlikli bir anlamı olduğunun altını çizmekte ve Avrasya’nın genelde Avrupa (Batı) medeniyeti ile Asya ülkeleri ve medeniyetlerini bağlayan ve onları içeren genişçe alanı belirtmek için kullanıldığını ifade etmektedir. Bu anlamda, hem Türkiye, hem de Hindistan’ın Avrasya ülkeleri olduğunu söyleyen Mohan, son yıllarda Rusya’ya yönelik Batı dünyasındaki eleştiri ve tepkiler nedeniyle Avrasya terimine olumsuz yaklaşıldığını, oysa Mahan ve Spykman gibi önemli jeopolitik düşünürlerin hepsinin odak noktasında Avrasya bölgesi olduğunu belirtmektedir.

Etkinlik afişi

Daha sonra Hindistan tarihinden örnekler veren Profesör Mohan, Britanya Hindistanı döneminde Londra’nın Çarlık Rusyası ile giriştiği “Büyük Oyun” rekabetinde Hindistan’ın önemli bir merkez haline geldiğini ve günümüzde de NATO’nun doğuya genişlemesi ve Rusya’nın buna karşı olarak giriştiği Ukrayna Savaşı nedeniyle Hindistan, Türkiye ve diğer Avrasya ülkelerinin jeopolitik açıdan önem kazandığını söylemektedir. Rusya’nın Avrasya bölgesine hükmederek bu bölgede hâkimiyet kurma güdüsünün bir vaka olduğunu söyleyen Mohan, bu nedenle son dönemlerde Avrasya ve Avrasyacılık ifadelerine Batı dünyasında şüpheyle yaklaşıldığını vurgulamaktadır.

Daha sonra günümüzün büyük güçlerinin Avrasya vizyonlarını değerlendiren ve kıyaslayan Mohan, Çin’in daha ziyade ekonomi yoluyla güç elde etmek isteyen bir devlet olarak bölgeye “16 Artı” (16 Plus) perspektifinden yaklaştığını ve Kuşak Yol Projesi (BRI) gibi ekonomik ve ulaşım altyapı hamleleriyle bölgede ekonomik gücünü tesis ederek siyaseten de güçlenmeye çalıştığını söylemektedir. Bölgedeki kalkınma arayışındaki ülkelerin Çin’den gelecek yatırım ve kaynaklar nedeniyle bu yaklaşıma uyum sağlayabildiğini belirten Mohan, buna karşın Çin’in ABD ve Hindistan gibi bölgede etkili iki devletle yaşadığı sorunlar nedeniyle Avrasya'da zaman zaman etkisiz kalabildiğinin altını çizmektedir. Mohan’a göre, Pekin, bu noktada ABD’de özellikle Trump döneminde beliren izolasyonist eğilimleri abartarak, Amerikalıların gelecekte bölgeden tamamen çekileceği görüşünü işlemekte ve bu sayede bölge ülkelerinin kendisine yönelmeleri için ekonomik imkânlar yaratmaktadır.

Hindistan’ın hem kara, hem de bir deniz gücü olarak bölgenin en etkili devletlerinden birisi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. C. Raja Mohan, şimdiden dünyanın en büyük 4. ekonomisi durumundaki Hindistan’ın yakın bir gelecekte ABD ve Çin’le birlikte dünyanın 3 en büyük ekonomisinden biri olarak diğer devletlerin ötesinde bir ekonomik güce erişeceğini ifade ederek, Hindistan’ın temel jeopolitik güdüsünün bu bölgede Çin’i nasıl dengelemek olacağını öngörmektedir. Mohan, ülkesinin Rusya ile ilişkileri kesmeye yanaşmadığını da anımsatarak, Çin’le sorunlu ilişkilere rağmen BRICS+ platformunda Hindistan’ın istekli biçimde yer aldığını sözlerine eklemektedir. Hindistanlı uzman, ek olarak, ülkesinin QUAD'daki rolü ve ABD ile ticari alandaki yoğun ilişkilerini de gündeme getirmektedir.

Daha sonra Rusya’nın konumunu değerlendiren Mohan, tarihsel olarak aslında hem Batılı, hem de Doğulu bir devlet ve medeniyet olan Rusya’nın son yıllarda Batı dünyası ile yaşadığı sorunlar nedeniyle giderek Avrasyacı olduğu ve Doğu’ya yöneldiğini belirtirken, Rusya’da Devlet Başkanlarının genelde bir Doğucu, bir Batıcı sıralamasında geldiğini de sözlerine eklemektedir. Bu bağlamda, Mohan’a göre, Batı’ya karşıt Stalin’i izleyen Kruşçev veya Batı’ya hasmane yaklaşım benimseyen Brejnev’i takip eden Gorbaçov’a benzer şekilde, Yeltsin’i anımsatırcasına, Putin’den sonra Rusya’da daha Batıcı bir lider de işbaşı yapabilir. Bu nedenle, Rusya’nın Avrasya vizyonunun tamamen Batı karşıtı şekillenip şekillenmeyeceği konusunda henüz bir netlik yoktur. Bu doğrultuda, Mohan, Rusya’nın G8’e dahil olma özlemini de anımsatırken, bir yandan da ABD’nin tek kutupluluk anında ilan ettiği “yeni dünya düzeni”nin Rusya’da yarattığı huzursuzluğa işaret etmektedir. Bu yönde en önemli mesele ise, kuşkusuz, Rusya-Çin ekseninin ne yönde ilerleyeceği sorusu olacaktır.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ise, halen dünyanın en büyük askeri ve ekonomik gücü olarak bu bölgede de oldukça iddialı olup, geçmişte Britanya İmparatorluğu’na benzer şekilde Avrasya’nın başat gücü olmaya gayret etmektedir. Avrasya’nın ABD-Avrupa hattı veya Transatlantik ilişkiler açısından da kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Hindistanlı Profesör, Trump döneminde ABD’nin uyguladığı ticaret kısıtlamaları ve gümrük tarifelerinin müttefik ülkelerde yarattığı endişe ve tepkilere karşın, en son Mısır’da birçok dünya liderinin katılımıyla ilan edilen Gazze Barış Planı’nın da gösterdiği üzere, Washington’ın Körfez ülkeleri ve bölgedeki gücünü halen fazlasıyla koruduğunu düşünmektedir. Mohan, bu bağlamda en kritik hususun ise ABD’nin Tayvan’ı Çin’e karşı korumak konusunda verdiği taahhütler konusunda ne ölçüde kararlı olacağını sözlerine eklemektedir. Mohan, ayrıca, ABD’nin yaklaşan ASEAN ve APEC zirvelerine daha ilgili ve müdahil olması gerektiğini vurgulamaktadır. Raja Mohan, ayrıca ABD’nin bazı konularda son yıllarda çok değiştiğini ve artık küreselleşmede yalnızca bir pazar değil, büyük bir üretici güç olmak istediğini, güvenlik alanında müttefiklere daha fazla sorumluluk vererek harcamalarını azaltmayı planladığını ve teknolojide de kendi yerli ve milli kapasitelerine öncelik vererek hegemon güç vasfını korumaya çalıştığını söylemektedir.

Türkiye’nin son yıllarda Erdoğan yönetiminde bölgede daha aktif ve güçlü bir küresel oyuncu haline geldiğini de belirten Raja Mohan, Türkiye’nin artık edilgen bir aktörden çıkıp kendi planlarını ve vizyonunu uygulamaya çalışan güçlü bir devlet olduğunu söylemekte ve Hindistan-Türkiye ilişkilerinin geliştirilmesinin bu bağlamda büyük bir gereklilik olduğunu vurgulamaktadır. Mohan, ek olarak, Türkiye’nin sahip olduğu birçok farklı kimlik (Doğu-Batı, Avrupalı-Asyalı, Batılı-Müslüman vs.) sayesinde doğru hamleler yapabilirse çok avantajlı hale gelebileceğini belirterek, bir devletin aynı anda hem NATO üyesi, hem Rusya dostu, hem Çin’le yakın ilişkiler sahibi, hem de ABD ile stratejik ortak olabilmesinin Ankara’nın başarı hanesine yazıldığını ifade etmektedir. Buna karşın, Hindistanlı Profesör, Ankara’nın da stratejik bir vizyon ve plan doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini sözlerine eklemektedir. Mohan, Hindistan’ın ilkesel olarak BRICS’in aşırı genişlemesine karşı olduğunu ama Türkiye’nin üyeliğine yönelik olarak özel bir engellemesinin olmadığını da bu noktada dinleyicilere açıklamaktadır. Raja Mohan, Hindistan ile Türkiye’nin çıkarlarının birçok noktada ortak olduğunu da vurgulayarak, Türkiye’nin Pakistan’la ilişkilerinin bu bağlamda ayrı kategoride değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir.

Avrupa Birliği’nin ise, böyle bir ortamda, ABD ile ilişkiler gümrük tarifeleri ve Başkan Trump’a duyulan güvensizlik nedeniyle gerilirken, giderek Fransa’da Macron’un başını çektiği “stratejik otonomi” çizgisine yöneldiğini ifade eden Hindistanlı akademisyen, Trump’ın Transatlantik ilişkileri gerdiğini ama en son Beyaz Saray tablosunun ortaya koyduğu üzere, AB’nin ve Avrupalı devletlerin halen fazlasıyla ABD’ye bağımlı olduklarını belirtmektedir. Trump’ın stratejik vizyonunun ekonomi mi, jeopolitika mı odaklı olacağı konusunda halen belirsizlik olduğunu da sözlerine ekleyen deneyimli akademisyen, Başkan Trump’ın uluslararası siyaseti haraç tahsil etmeye dönüştürmesinin Avrupalı başkentlerde yarattığı tepkileri de bu noktada gündeme getirmektedir. Avrupa Avrasyacılığı görüşünü de aktaran ünlü akademisyen, “Lizbon’dan Vladivostok’a Avrupa” vizyonunun halen tamamen taban kaybetmediğini ve Avrupa içerisinde Rusya ile yakınlaşmayı savunan iktidarların Orta ve Doğu Avrupa’da halen güçlü olduklarını anlatmaktadır. Avrupa’daki Çin karşıtı seslerin de az olmadığını anımsatan Mohan, AB’nin ortak savunma kapasitesini geliştirerek ABD’den bağımsız bir blok olmaya çalışacağını ve bu bağlamda Çin’le ilişkiler konusunda stratejik bir karar vermesi gerekebileceğini vurgulamaktadır.

Sonuç

Sonuç olarak, Singapur Ulusal Üniversitesi’nin önemli ve deneyimli bir Profesörü olan Raja Mohan’ın Türkiye’de akademik camiada ve basın-yayın organlarında çok az konuşulan bir devlet olan Hindistan’ın stratejik vizyonunu ve Avrasya’daki güç rekabetini anlattığı bu konferansı başarılı bir akademik aktivite olarak dinleyicilerden tam not almış ve öğrenciler ve akademisyenlerin bu konudaki okuma ve araştırma güdülerini tetiklemiştir. Bu bağlamda, Hindistan-Türkiye ilişkileri konusunda daha fazla yayın ve etkinliğe kuşkusuz büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ise, şüphesiz, Türkiye-Pakistan ilişkilerine zarar vermek değil, tam tersine bunları daha da geliştirmek ve Hindistan-Pakistan ilişkilerini de düzeltmek için yapılmalıdır.

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder