1937 doğumlu Amerikalı siyaset bilimci ve Harvard Üniversitesi’ne bağlı John
F. Kennedy School of Government profesörü Joseph Nye[1],
daha çok “soft power” (yumuşak güç) kavramıyla bilinse de, bu tezi ışığında
ABD-Çin rekabetini inceleyen konuşma ve yazılarıyla da haklı bir şöhret
kazanmıştır. 2011 yılında Amerikan Foreign
Policy dergisi tarafından dünyanın en etkili düşünürleri arasında
gösterilen[2]
Nye, aynı derginin bu yıl içerisinde uluslararası çaptaki akademisyen ve politika
yapıcılarla yaptığı bir araştırma sonucunda ise, politika yapıcılar açısından
dünyanın en etkili akademisyeni olarak lanse edilmiştir.[3]
Bu yazıda Nye’ın 2012 yılında Cambridge Forum’da 21. yüzyılda ABD-Çin rekabeti
hakkında yaptığı bir konuşmayı[4]
sizlere özetleyeceğim.
Joseph Nye[5]
Konuşmasına Asya’daki Kuzey Kore-Güney Kore gerginliği ve Güney Çin
Denizi’ndeki sorunlara referans yaparak başlayan Nye, tarih boyunca hızlı yükselen
güçlerin -geçmişte 1. Dünya Savaşı öncesinde Almanya’nın hızlı yükselişinin
İngiltere’yi rahatsız etmesi gibi- statükoyu kontrol eden aktörleri rahatsız
ettiğinden söz etmektedir. Buna benzer şekilde, Çin’in 21. yüzyıldaki hızlı
yükselişi de, şu an dünyadaki en etkili uluslararası aktör konumundaki Amerika
Birleşik Devletleri’ni rahatsız etmektedir. Ancak Nye’a göre; son yıllarda Çin’in
daha iddialı dış politik girişimleri nedeniyle Amerikan stratejistleri
arasındaki bu endişeler haklı olsa da, onun görüşünde -John Mearsheimer’ın
çatışmayı kaçınılmaz gören tezinden[6]
farklı olarak- ABD ile Çin’in bu güç yarışını barışçıl bir şekilde
götürebilmesi mümkündür.
Nye’ın yazıda yararlandığım 2012 tarihli
Cambridge Forum konuşması
Nye’a göre; Çinliler açısından 2008 yılında Amerikan ekonomisinin
yaşadığı sarsıntı, kendilerinin yüzde 10’ları bulan ekonomik büyüme
rakamlarıyla ile biraraya gelince, onlarda bir “hubris” (kibir) duygusunun ortaya
çıkmasına neden olmuş ve Çin dış politikasını daha agresif bir pozisyon almaya
itmiştir. Ancak bunun tehlikeli tarafı; bu adımın Amerikan kamuoyu ve karar
alıcılarında oluşturduğu tehdit algılamasıdır. 2008-2011 yılları arasında,
ABD-Çin ilişkileri bozulmaya devam etmiş ve Çinlilerin “American Decline” (Amerikan
Düşüşü) hakkındaki görüşleri, ABD’nin dış politikadaki “güvercin” tavrı
nedeniyle daha da pekişmiştir. Ancak bu noktada Nye, Amerika’nın güç kaybını “absolute”
(mutlaki) olarak değil, “relative” (göreceli) olarak değerlendirmekte ve bazı Çinli
düşünür ve politika yapıcıların, Amerikan Düşüşü hakkında acele karar
aldıklarını iddia etmektedir. Zira Nye’a göre, ABD’nin bu rekabette öne
çıkmasını sağlayabilecek önemli kozları vardır.
Öncelikle World Economic Forum’a göre; ABD ekonomisi, halen dünyanın en
rekabetçi 5 ekonomisinden biridir ve Çin bu alanda ABD’nin çok gerisindedir.
Üniversite kalitesi ve eğitim açısından da ABD, bugün hala Çin’in çok
ilerisindedir ve bu durum, eğitime ve arge faaliyetlerine ayrılan bütçelere
bakıldığında da tescil edilmektedir. 21. yüzyıla damgasını vuracak teknolojik
alanlar (biyoteknoloji ve nanoteknoloji) açısından da ABD, Çin’in çok
ilerisindedir ve bu nedenle mutlaki anlamda bir düşüşten bahsetmek doğru
olmaz. ABD için ancak göreceli bir düşüşten bahsetmek yerinde olabilir. Fakat
burada bile, esas mesele ABD’nin düşmesinden ziyade, diğerlerinin (Çin,
Hindistan, Brezilya) yükselmeleridir. Onlar daha iyiye gittikçe, ABD ile
aralarındaki fark kapanmakta ancak bu durum ABD’nin geriye gittiği anlamına
gelmemektedir. Yine aynı şekilde, bu durum Çin’in ABD’nin dünya liderliğini
alacağı anlamına da gelmemektedir. Zira Çin’in şu an için ABD’yi geçmesi kesin
olan tek alan, toplam ekonomik büyüklük olarak gözükmektedir.[7]
Kişi başına düşen gelir açısından Çin’in ABD’yi geçmesi, Nye’a göre bu yüzyıl
içerisinde mümkün gözükmemektedir. Bu nedenle araştırmacıların kullandıkları
verileri dikkatli analiz etmeleri ve bütüncül bir bakış açısı geliştirmeleri
şarttır.
Bir diğer mesele ise; Çin’in hızlı yükselişinin bu şekilde devam
etmesinin garanti olmamasıdır. İlk olarak, ülkeler zenginleştikçe, ekonomik
büyümeleri yavaşlamaktadır. İkinci önemli mesele, yaşlanan nüfusu nedeniyle Çin’in
ilerleyen yıllarda ucuz işgücü ve verimliliğini korumakta zorlanacak olmasıdır.
Üçüncü ve çok önemli bir konu ise, gücün salt ekonomik güçle alakalı bir kavram
olmamasıdır. ABD, askeri gücü ve Nye’ın yaratıcısı ve uzmanı olduğu yumuşak güç
alanlarında Çin’in halen çok ilerisindedir. Bu nedenle Nye’a göre; Çin Halk
Cumhuriyeti önceki Devlet Başkanı Hu Jintao’nun, 2007 yılındaki Çin Komünist
Partisi’nin kurultayında ülkenin cazibesinin arttırılması gerektiğini ifade
etmesi ve yumuşak güce ağırlık verileceğini belirtmesi doğru bir tespittir. Zira
Çin’in son dönemde askeri harcamalarda yaptığı atılım, komşu ülkeleri (Japonya,
Avustralya, Güney Kore hatta Hindistan ve Rusya) rahatsız etmekte ve onları
çeşitli koalisyonlara yönlendirmektedir. Bu noktada ABD’nin de Başkan Barack
Obama döneminde başlatılan “Asia Pivot” politikasıyla önemli bir hamle
içerisine girdiği görülmektedir. Oysa “yumuşak güç” unsurları ile ikna
ediciliğin ve sempatinin arttırılması, Çin’in komşu devletler için tehdit
değil, partner olarak görülmesine neden olabilecektir. Ancak bu alanda da ABD, Çin’in halen çok ilerisindedir ve üniversiteleri, popüler kültürü (Hollywood ve müzik
endüstrisi) ve canlı sivil toplumu sayesinde daha çok uzun yıllar bu
üstünlüğünü koruyacak gibi gözükmektedir. Çin’in kendi içerisinde özgürlükleri ve
demokrasi çıtasını arttırmadan, bu alanda atılım yapması zor gözükmektedir.
Ancak Çinli politika yapıcılar açısından da, demokrasi ve özgürlüğün
arttırılması, rejimin güvenliği ve istikrarı açısından bir tehdit olarak
görülmektedir.
Tüm bu nedenlerle, Joseph Nye’a göre; ABD’nin Çin’e geçilmesi öyle kolay
gerçekleşebilecek bir hadise değildir. Gelecek onyıllarda yaşanacak gelişmeler ve ABD’nin bu duruma göstereceği tepkiler, bu mücadelenin akıbetini
belirleyecektir. Bu noktada Nye’a göre; ikili ilişkilerde korku pompalamak, her iki
tarafa da zarar verecektir. Zira söz konusu iki ülke, derin varoluşsal
çelişkiler içerisinde değillerdir.[8]
Zaten Çin, -geçmişte Fransa, İngiltere ve Rusya gibi rakiplerini tamamen kontrol altına
almak isteyen Nazilerden farklı olarak- rakip gücün (ABD) yok edilmesini isteyen
bir rakip (challenger) değildir. Dahası, günümüz dünyasında küresel ısınma,
salgın hastalıklarla mücadele ve terörizmle mücadele gibi konularda hiçbir ülke
kendi başına toptan bir zafer kazanamaz. Bu yüzden bu iki büyük güç, birlikte
yaşamaya alışmalı ve bunun yeni kurallarını oluşturmalıdırlar.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Web sitesi için; http://joenye.com/.
[2] “The FP Top 100 Global Thinkers”,
Foreign Policy, Erişim Tarihi:
12.11.2014, Erişim Adresi: http://www.foreignpolicy.com/articles/2011/11/28/the_fp_top_100_global_thinkers?page=0,41#thinker64.
[3] “Who are the top
international-relations specialists? Surprise! Scholars have a very different
view than policymakers do”, Foreign
Policy, Erişim Tarihi: 12.11.2014, Erişim Adresi: http://ricks.foreignpolicy.com/posts/2014/09/25/who_are_the_top_international_relations_specialists.
[4] “Joseph Nye: The Rise of China
and American Power”, Youtube, Erişim
Tarihi: 12.11.2014, Erişim Adresi: http://www.youtube.com/watch?v=BwWT0kbYSZs.
[5] “Joseph Nye”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 12.11.2014,
Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/Joseph_Nye.
[6] Bu konuda bir yazı için; Ozan
Örmeci (2014), “John Mearsheimer’a Göre 21. Yüzyılda ABD-Çin Rekabeti”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim
Tarihi: 12.11.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/john-mearsheimera-gore-21-yuzyilda-abd-cin-rekabeti/.
[7] Bu durum aslına bakılırsa satın
alma paritesi açısından daha şimdiden gerçekleşmiştir. Bakınız; http://www.ibtimes.com/china-economy-surpasses-us-purchasing-power-americans-dont-need-worry-1701804.
[8] Bu noktada Nye, Amerikan sağının
anti-komünist hassasiyetlerini küçümsemektedir. Zira Soğuk Savaş’ın güçlü bir
mirası olarak, -özellikle Amerikan sağında- anti-komünizm halen önemli bir
varoluş sebebidir. Bugün Cumhuriyetçi Parti’nin içerisindeki bazı kişi ve
grupların ve Çay Partisi Hareketi’nin söylemlerinde bu kolaylıkla görülebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder