Geçtiğimiz yıl sonunda yeniden Başkan seçilmeden önce Ukrayna-Rusya Savaşı’nı kısa sürede bitirebileceğini iddia eden[1] 45. ve 47. ABD Başkanı Donald Trump, bu konuda ofise girdiği 9 aylık süreçte ciddi bir mesai harcamasına karşın, henüz somut bir kazanım elde edemedi. Nitekim 15 Ağustos 2025’te Alaska’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’le önemli bir görüşme gerçekleştiren Trump[2], bu süreçte ilerleme sağlandığını iddia etse de, ne sahada henüz bir ateşkes konusunda anlaşmaya varıldı, ne de iki taraftan birinin veya her ikisinin de savaşma azminde bir gerileme yaşandı. Bu bağlamda, Başkan Trump’ın güçlü adam diplomasisi Kafkasya, Ortadoğu ve Asya’da bazı ihtilaflarda (Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri, Hamas-İsrail Savaşı, Pakistan-Hindistan çatışması, Tayland-Kamboçya Savaşı, Mısır-Etiyopya gerginliği ve Ruanda-Kongo Demokratik Cumhuriyeti çatışması) şimdiye kadar başarı kazansa da[3], anlaşılıyor ki Rusya gibi bir süper güç kalıntısı devletle müzakere etmek o kadar da kolay olmayacak ve Ukrayna’da çatışma en azından bir süre daha devam edecek.
Ukrayna Savaşı’nda mevcut harita
Hatırlanacak olursa, Rus askeri kuvvetlerinin Ukrayna’ya saldırmasıyla 2022 yılı Şubat ayının 24’ünde başlayan ve Rusların deyimiyle “Ukrayna’yı Nazilerden arındırmayı” amaçlayan “özel askeri operasyon”, başlarda Rus birliklerinin Kiev saldırısının püskürtülmesiyle Ukrayna ve Batı bloku adına büyük bir başarı şeklinde başlasa da, zamanla Batı yaptırımlarına rağmen Küresel Güney ve Doğu ülkelerinden aldığı destekle yıkılmayan Moskova, Ukrayna’nın doğusunda Rusça konuşan ve Rus kökenli nüfusun bulunduğu Luhansk, Donetsk, Kherson (Herson) ve Zaporijya gibi yerlerde kontrolü neredeyse tamamen sağlamayı başardı. Bilhassa Ukrayna’nın ABD ve Avrupa ülkelerinin desteğiyle Haziran 2023’te başlattığı karşı taarruzun başarıyla sonuçlanmaması, Ukrayna’nın Rusya’yı askeri olarak mağlup edebileceği konusundaki umutları azaltırken, ABD’de Donald Trump’ın Başkan seçilmesiyle birlikte Batı dünyasında bu konuda iki farklı görüş oluşmaya başladı.
Başkan Trump’ın temsil ettiği birinci yaklaşım, Ukrayna’ya ABD’nin büyük ekonomik ve askeri desteği nedeniyle Amerikan halkının gelirlerinin azalması görüşü temelinde, savaşı Rusya ile büyük bir jeopolitik müzakere ile sonuçlandırmak ve bu anlamda Ukrayna’nın savaşma iradesini zayıflatmak adına Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’ye baskı yapmak şeklinde özetlenebilir. Nitekim 2025 yılı Şubat ayı sonlarında Beyaz Saray-Oval Ofis’te ağırlanan Zelenski’yi Başkan Trump ve ekibinin adeta rezil ederek göndermesi[4], bu yaklaşımın somut bir örneği olmuştur. Bu görüş doğrultusunda, Başkan Trump, ayrıca, Ukrayna’ya yönelik askeri ve ekonomik yardımların daha ziyade Avrupa devletleri tarafından yapılmasını savunmuş ve Kiev’e verilen desteği azaltarak, Ukrayna ile nadir elementlerinin ABD tarafından çıkarılması konusunda bir anlaşma imzalayarak harcamalarını çıkarmaya gayret etmiştir. Trump ve ekibine göre, Ukrayna Savaşı, özünde bir Avrupa güvenliği meselesidir ve bu nedenle de öncelikle Avrupalı devletlerin bu savaşı finanse etmeleri gerekir. Avrupalı liderler arasında Macaristan Başbakanı Victor Orban, Slovakya Başbakanı Robert Fico ve Çekya’nın yeniden seçilen lideri Andrej Babiš bu yaklaşımın temsilcileridir. AB ülkeleri içerisinde birçok muhalif lider de bu çizgiye yakın durmakta ve Ukrayna’ya verilen desteğin azaltılarak Rusya ile uzlaşılmasını savunmaktadırlar.
Avrupa Birliği’nin önde gelen devletleri Fransa, Almanya ve diğer devletlerde ise, mevcut iktidarlar, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının Avrupa’nın geleceği ve uluslararası sistem adına büyük bir tehdit kaynağı olduğunu düşünmekte ve bu nedenle Rusya’daki Putin yönetiminin mutlaka bu savaşı kaybetmeye zorlanmasını savunmaktadırlar. Bu konuda özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un oldukça iddialı, ısrarcı ve kararlı bir duruşu bulunmaktadır. Keza İngiltere (Birleşik Krallık) de Rusya'nın mağlup edilmesi konusunda oldukça ısrarcıdır. Bu, kuşkusuz uluslararası hukuk açısından daha tutarlı bir görüş olmakla birlikte, Ukrayna’nın insan kaynağında yaşanan gerileme ve ekonomik yaptırımların Moskova’yı durduramaması nedeniyle, Trump’ın da etkisiyle, son dönemde bu görüş biraz zayıflamaya başlamıştır. Yine de, NATO’nun yeni Genel Sekreteri Mark Rutte başta olmak üzere Batı’nın askeri liderleri de Rusya ile mücadeleye devam edilmesi tezini savunmakta ve Ukrayna’nın Kiev de dahil olmak üzere toprak bütünlüğünü savunmaktadırlar. Bu yaklaşımın başarı kazanması için Rusya’daki Putin yönetiminin değiştirilmesi ve yerine daha Batıcı ve barışçıl bir yöneticinin getirilmesi şarttır. Son dönemde Başkan Trump’ın barış diplomasisinden netice alınamaması sonucunda, ikinci görüşte yeniden bir canlanma görülmeye başlanmıştır. Ancak Ukrayna’nın askeri açığını kapatmak adına ne yapılabileceği (üçüncü dünya ülkelerinden paralı askerler tutulması vs.) konusunda henüz somut bir plan ortaya konamamıştır.
Rusya’nın en önemli enerji müşterileri
Bu iki yaklaşımdan hangisinin ağırlık kazanacağı ise, önümüzdeki aylarda sahadaki somut gelişmelerle birlikte ABD yönetiminin alacağı kararlara bağlıdır. ABD yönetimi, eğer Rusya ile enerji ticaretine yönelik somut bazı yaptırım kararları alırsa, bu, Türkiye ve birçok Avrupa ülkesini çok olumsuz etkileyebileceği için, Moskova üzerindeki barış baskısı hızla artacaktır. Lakin bu yönde somut adımlar atılamazsa, Rusya, savaşı daha uzun yıllar sürdürebilecek kaynaklara sahiptir. Rusya’nın Kuzey Kore ve bazı müttefiklerinden asker getirtebilmesi, İran’dan drone (insansız hava aracı) alabilmesi ve Çin, Hindistan ve Türkiye gibi önemli müşterilerine doğalgaz ve petrol satmaya devam etmesi[5], içerideki ciddi ekonomik sorunlara rağmen, otoriter sistemin Rusya’da halk tarafından da içselleştirilmesi nedeniyle, savaşın devamını halen mümkün kılmaktadır. Fakat Rusya’nın en önemli gelir kaynağı olan enerji gelirlerinin azalması durumunda, Moskova’nın savaşı devam ettirebilmesi mümkün olmayabilir. Nitekim bunu bilen Kiev yönetimi de, son dönemde Rusya’nın enerji kaynaklarını hedef almakta ve Moskova’nın gelirlerini azaltmaya çalışmaktadır.[6]
Elbette her savaşın bir sonu olmuştur ve olacaktır… Bu nedenle, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın da yakın bir gelecekte sonuçlanması mümkündür. Ancak bunun için her iki tarafın da savaşma kararlılığının azaltılması, buna yönelik yapısal koşulların sağlanması ve abartılı taleplerden kaçınılması gerekmektedir. Bu bağlamda, Ukrayna’nın tarafsızlığı ve bağımsızlığı, Rusya tarafından bir daha saldırılmayacağına dair somut garantiler ve Rus nüfusun ağırlıkta olduğu Kırım ve Donbass (Donbas) bölgesi haricinde toprak bütünlüğünün sağlanması gibi bir uzlaşı formülü üzerinde durulabilir. Ancak her daima kapalı ve gizemli bir devlet olan Rusya’da içeride neler yaşandığı pek bilinmediği için, rejimin istikrarı ve gücü konusunda da elbette farklı yorum ve çıkarımlar yapmak mümkündür. Bu, elbette, ancak Kremlinologların bilebileceği bir husustur…
Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] https://daktilo1984.com/yazilar/trumpin-hayal-dunyasinda-ukrayna-savasi-100-gun-0-baris/.
[2] https://politikaakademisi.org/2025/08/16/alaskadaki-trump-putin-gorusmesi-ve-ukrayna-krizinde-son-durum/.
[3] https://www.bbc.com/turkce/articles/c0ql39w3e2wo.
[4] https://www.bbc.com/turkce/articles/cly22vpw64lo.
[5] https://energyandcleanair.org/august-2025-monthly-analysis-of-russian-fossil-fuel-exports-and-sanctions/#:~:text=Russia's%20fossil%20fuel%20exports%20remain,narrow%20set%20of%20key%20customers.
[6] https://www.theguardian.com/world/2025/oct/20/ukraine-war-briefing-energy-war-continues-with-strikes-on-russian-oil-and-gas-plants.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder