Sayfalar

26 Haziran 2024 Çarşamba

Yaşar Yakış'ın Ardından...



Giriş

Dün A milli futbol takımımızın EURO 2024'te bir üst tura yükselme heyecanını yaşarken aldığım bir haber beni oldukça üzdü... Birçok ulusal ve uluslararası kitabıma destek olmak ve genç meslektaşlarımla birlikte bize yol göstermek için yıllardır ricalarımızı kırmayarak eserlerimize Önsöz yazan değerli diplomatımız ve Dışişleri eski Bakanımız Sayın Yaşar Yakış'ın maalesef 85 yaşında vefat ettiği duyuruldu.

Öncelikle değerli devlet büyüğümüze Allah'tan rahmet, sevenlerine ve Türk milletine de başsağlığı diliyorum. Bu yazıda, Yaşar Yakış'ın hayatı ve Türk dış politikasına dair bazı tavsiyelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yaşar Yakış'ın Biyografisi

1938 Akçakoca-Düzce doğumlu olan Yaşar Yakış, Türkiye standartlarında Anadolu'dan çıkan yetenekli ve azimli bir insanın nasıl başarılı bir diplomatik kariyer yapabileceğinin canlı örneği olmuş önemli bir devlet adamıdır. 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun olan Yakış, aynı yıl Dışişleri Bakanlığındaki görevine başlamıştır. Yakış'ın diplomatik kariyerindeki ilk görev yeri Anvers Başkonsolosluğu Muavin Konsolosluğu olmuş, daha sonra ise diplomatik kariyerini sürdüren Yakış, Kahire (Mısır), Riyad (Suudi Arabistan) ve Şam (Suriye) gibi Ortadoğu siyaseti açısından kritik başkentlerde Büyükelçilik yaparak büyük deneyim kazanmıştır. Büyükelçilik ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı görevlerinin yanı sıra, İslam İşbirliği Teşkilatı (eski adıyla İslam Konferansı Örgütü), NATO ve Birleşmiş Milletler gibi önemli uluslararası kuruluşlarda Türkiye adına kritik diplomatik görevler de ifa eden Yaşar Yakış, diplomatik kariyerinin ardından ise aktif siyasete atılmış ve kurucularından olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ilk Dışişleri Bakanı (2002-2003) ve Düzce milletvekili (2002-2007, 2007-2011) olarak görev yapmıştır. Yakış, ek olarak, 2003-2011 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanlığı ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu eşbaşkanlığı ile 2007-2011 arasında TBMM Fransa Dostluk Grubu Başkanlığını yapmıştır.

Evli ve bir çocuk babası olan Yakış, diplomatik ve siyasi kariyerinde birçok başarıya imza atmıştır. Fransızca, İngilizce ve Arapça bilen kültürlü bir devlet adamı olan Yaşar Yakış’ın Fransa-Türkiye ilişkilerine katkıları nedeniyle Legion d'Honneur nişanı alması, İtalyan Hükümeti tarafından Stella della Solidarieta Italiana nişanıyla ödüllendirilmesi ve aynı şekilde Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinde yaptığı atılımlar nedeniyle Suudi Hükümeti tarafından Kral Abdülaziz nişanı (birinci derece) ile taltif edilmesi, bu başarıların somut göstergeleri olmuştur. Yakış, Ortadoğu siyasetindeki engin birikimi ve deneyimlerini akademik bazı çalışmalarla da göstermiş ve T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanan Türkiye, Suriye ve Irak Arasında Su Sorunları adlı önemli bir kitap da kaleme almıştır. Yakış'ın Türk dış politikasına bir diğer somut katkısı ise, Türkiye ile Birleşik Krallık ilişkilerini geliştirmek adına oluşturulan Tatlıdil Forumu'nun (Sweet Talk Forum) kurulmasına ön ayak olması ve bir süre bu platforma eşbaşkanlık yapması olmuştur. Yakış, diplomatik ve siyasi kariyeri sonrasında akademik çalışmalara yönelmiş ve İngiltere'de Oxford Üniversitesi'nde ve Ankara'da Bilkent, Hacettepe ve TOBB Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler alanında ders vermiştir.

Yaşar Yakış'ın Türk Dış Politikası'na Dair Bazı Tavsiyeleri 

Kurucusu olduğu AK Parti'ye yönelik eleştirileri nedeniyle partiden dışlanması sonucunda son yıllarda televizyon kanallarında pek görülmeyen Yaşar Yakış, buna karşın çeşitli internet platformlarında katıldığı yayınlar, kitaplarıma yazdığı Önsöz bölümleri ve düzenlenen bazı akademik etkinliklere katılımı sayesinde Türk Dış Politikası'na dair onlarca yıllık kariyerinden süzülüp gelen değerli bazı bilgi ve tüyoları benimle ve Türkiye kamuoyuyla paylaşmıştır.

Yaşar Yakış'ın Ortadoğu siyaseti ve Türkiye'nin Ortadoğu politikasına dair iki kritik tavsiyesi olmuştur. Bunlardan ilki, Türkiye'de halk ve mevcut devlet elitinin çok sık kullandığı Osmanlı tarihsel referanslarının Arap dünyasında aynı şekilde algılanmadığı hususu üzerinedir. Arapların önemli bir bölümünün Osmanlı'yı kendi bağımsızlıklarını geciktiren farklı türde bir emperyalist devlet gibi gördüğünü söyleyen Yakış, bu bağlamda Suriye'de görev yaparken yaşadığı Suriye'nin ulusal bayramlarında Türk diplomatik temsilciliklerine taş atılması hadisesinden bahsetmiştir. Yakış'ın Arap dünyasına dair ikinci tavsiyesi ise, özellikle Arap Baharı sürecinde demokratikleşme ve liberalleşme düsturuyla Türkiye'nin Arap devletleri içerisinde özgür seçimleri teşvik eden İslamcı organize grupları (Müslüman Kardeşler veya İhvan) aktif şekilde desteklemesi hakkında olmuştur. Bu politikaya ilkesel olarak karşı çıkmamasına karşın, bu siyasanın Arap devletleri içerisinde taraf tutma ölçüsünde icra edilmesine karşı çıkan ve monarşilerin gücünü bilen Yakış, Arap ülkelerinin birbirleriyle ve kendi içlerinde yaşadığı sorunlarda Ankara'nın kolaylaştırıcılık ve arabuluculuk dışında bir rol üstlenmesine itiraz etmiş ve taraf tutmayan ulusal çıkarlar odaklı bir siyaseti önermiştir. Daha somut söylemek gerekirse, Batılı ülkelerin Ortadoğu'daki etkisini de bilerek ve gözeterek, Yakış, Türkiye'ye daha dengeli ve İhvan/Hamas çizgisiyle özdeşleşmekten kaçınan bir diplomatik rotayı tavsiye etmiştir.

Yaşar Yakış'ın Türk Dış Politikası'na dair bir diğer önemli tavsiyesi ise Batı-Rusya dengesi bağlamında olmuştur. Batılı kurumlara üyeliği her zaman destekleyen ve Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecine yönelik müspet bakışını -Bakanlığı döneminde- Kıbrıs'ta Annan Planı doğrultusunda federatif çözüme destek vererek de gösteren Yakış, buna karşın Batı'ya tek taraflı olarak güvenmeyi de hatalı bulmuş ve büyük bir güç olarak değerlendirdiği Rusya ile ilişkilerde daima dengeli ve akılcı davranmayı salık vermiştir. Bu anlamda, Yakış, Realizm ile İdealizm arasında bir tür uzlaşı ve dengeyi savunan makul bir diplomat ve devlet adamı olmuştur.

Yaşar Yakış'ın son yıllarda ısrarla vurguladığı bir diğer konu ise, ülkemizde dış politikanın giderek akıl, bilim ve gerçekler yerine duygular odaklı icra edilmesi ve iç politik hedeflerin dış politikaya yön vermesi eğilimi olmuştur. Diplomasiyi daha teknik bir alan gören ve değerlendiren Yaşar Yakış, bu anlamda iç siyasette kazanımlar adına dış politikanın şekillendirilmesine karşı çıkmıştır. Bu yönüyle, Yakış'ın, AK Parti öncesi dönemde Türkiye'de devletin özerk bir aktör olarak dış politikaya yön verdiği ve daha Batıcı hareket ettiği dönemin devamını temsil ettiği söylenebilir.

Sonuç 

Sonuç olarak, başarılı ve güzel bir diplomatik kariyerin canlı bir örneği olan merhum Yaşar Yakış, ülkemizde gençlere iyi bir rol model olarak daima hatırlanacaktır. Yakış'ın eleştirileri de kuşkusuz çok değerli ve önemlidir. Ancak devlet geleneği çok güçlü bir olan Türkiye'de, ne geçmişte, ne günümüzde, ne de gelecekte hiçbir şeyin sanıldığı kadar tesadüfi yaşanmadığını bilmek ve tek adam sistemi eleştirilerine karşın, ülkemizde politikaların -tepkileri göğüslemek pahasına- belirli zorunluluklar ve riskler nedeniyle iyi düşünülerek alındığını ve amacın hep daha büyük ve güçlü bir Türkiye kurmak olduğunu daima akılda tutmak gerekmektedir. Değerli diplomatımız için bir kez daha Allah rahmet eylesin diyorum...

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder