Sayfalar

7 Ağustos 2019 Çarşamba

Dr. Mher Sahakyan'la Röportaj


Dr. Mher Sahakyan, araştırmalarını Uluslararası Güvenlik konuları ve Çin Dış Politikası üzerine yoğunlaştıran bir akademisyendir. Doktorasını Çin’de Nanjing Üniversitesi’nde tamamlamıştır. “Çin-Avrasya” Konseyi Stratejik Araştırma Vakfı’nın Başkanlığını yürüten Sahakyan, aynı zamanda Britanya Çin Çalışmaları Derneği üyesidir. Sahakyan, kısa bir süre önce Çin Halk Cumhuriyeti’nin geliştirdiği Yeni İpek Yolu projesinin (Tek Kuşak, Tek Yol) Ermenistan’a etkilerini konu alan “China’s Belt and Road Initiative and Armenia” adlı kitabını Ermenice ve Rusça dillerinde yayınlamıştır.

Dr. Mher Sahakyan’ın yeni kitabı

Dr. Ozan Örmeci: Sayın Dr. Mher Sahakyan, geçtiğimiz hafta Çin Halk Cumhuriyeti’nin Yeni İpek Yolu projesini konu alan ve Lanzhou Üniversitesi ile İstanbul Gedik Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği eğitici bir konferans için İstanbul’daydınız. “Tek Kuşak, Tek Yol” adıyla da bilinen ancak Türkiye kaynaklarında daha çok “Yeni İpek Yolu” projesi olarak adlandırılan bu girişiminin jeopolitik önemi hakkında bize bilgi verebilir misiniz?

Dr. Mher Sahakyan: Çin Halk Cumhuriyeti, bağımsız bir siyasi-ekonomik kutup olmaya çalışıyor. Bu, Çin’in bölgesel bir güçten jeopolitik bir güce dönüşümü demek; bu sayede Çin güvenliğini geliştirecek ve ekonomik gelişimini hızlandıracaktır. Bunları sağlamak için, Pekin, Yeni İpek Yolu projesini uygulamaktadır. Bu projenin “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” ve “21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu” şeklinde iki önemli bileşeni bulunmaktadır.

Denilebilir ki, bu proje sayesinde, Pekin, küresel arenadaki rolünü ve etkisini arttırmaktadır. Bu hipotez doğrultusunda en önemli kanıt, Çin’in Nisan 2019’da ikincisini düzenlediği Yeni İpek Yolu Forumu’na (BRI Forum-Kuşak ve Yol Uluslararası İşbirliği Forumu)  birçok önemli ülkenin devlet başkanı ve uluslararası örgüt liderlerinin katılmasıdır. Çin’in Avrasya kıtasına Yeni İpek Yolu projesiyle açılımı ve Avrasya Ekonomik Birliği ile Yeni İpek Yolu projesini uyumlulaştırma çabaları, Avrasya’daki siyasi ve ekonomik düzeni değiştirmektedir. Çin ve Avrasya arasındaki etkileşimle birlikte, Çin’in bu bölgedeki etkisi giderek artmaktadır.

Yeni İpek Yolu projesi haritası

Dr. Ozan Örmeci: Dr. Sahakyan, siz bir Çin uzmanısınız. Çin Halk Cumhuriyeti’nin son birkaç on yılda hızla yükselişini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce zamanla Pekin’in büyük ekonomik gücü siyasi güce dönüşebilecek ve Çin tarzı yönetim modeli dünyada daha etkili olabilecek mi?

Dr. Mher Sahakyan: Çin’in 41 yıl önce ekonomisini Stalinist bir sistemden Çin’e özgü yarı-liberal ve yarı-kapitalist bir ekonomiye dönüştürmeye başladığı bir sır değildir. Bu sayede, Çin, kısa sürede 4 önemli modernleşme hedefini gerçekleştirmiş ve tarım, endüstri, savunma ve bilim ve teknolojide atılım yapmıştır. Bence bu başarının temelinde, Çin’in ar-ge faaliyetlerine büyük bütçe ayırması bulunmaktadır. Bu sayede, Çin ekonomisi ve Çin üniversiteleri gelişmektedir. Elbette ekonomik güç zamanla siyasi güce de dönüşecektir; bunun etkilerini daha şimdiden Orta Asya, Doğu Avrupa ve Güneydoğu Asya’da görmek mümkündür. Rusların söylediği gibi; “Parayı veren, müziği seçer”. Çin, genç bir süpergüçtür; kendisine özgü bir davranış şekli bulunmaktadır ve etkisini ekonomi yoluyla ve bilhassa Yeni İpek Yolu projesiyle yaymaktadır.

Dr. Mher Sahakyan bir konferans sırasında

Dr. Ozan Örmeci: Dr. Sahakyan, Ermeni bir akademisyen olarak Güney Kafkasya’daki siyasi ortamı nasıl değerlendirirsiniz?

Dr. Mher Sahakyan: Bence Güney Kafkasya’daki statüko, burada yaşayan sıradan insanları memnun etmeyecek durumdadır. Çinlilerin söyledikleri gibi; “Değerlendirilmeye alınacak çıkarlar herkesin yararına olmalıdır”. İhtiyacımız olan şey, bölge halkları arasında diyalog, hoşgörü ve barış girişimleridir. Bölge ülkeleri gerçekten ekonomilerini geliştirmek istiyorlarsa, bu, ancak barış yoluyla olabilir. Bölgedeki siyasal sorunların azalması, dış müdahaleleri de etkisiz kılacaktır.

Dr. Ozan Örmeci: Dr. Sahakyan, Türk hükümeti birkaç sene önce önemli bir risk alarak Ermenistan’la ilişkilerini normalleştirmek için bu ülke hükümetiyle bir protokol imzalamıştı. Ancak her iki ülkede de halklardan gelen tepkiler üzerine daha sonra bu protokoller rafa kaldırıldı. Siz, Türk-Ermeni ilişkilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Dr. Mher Sahakyan: Elbette birçok sorunumuz var; ancak aynı dünya ve bölgede yaşadığımız için, birçok ortak özelliğimiz ve çıkarlarımız da mevcut. Şimdiki olumsuz durumdan kurtulmak için, iki taraf önkoşul olmadan doğrudan müzakerelere başlamalıdır. Ayrıca iki taraf, ikili ilişkilerini üçüncü tarafların esir almasını önlemelidirler. Bu konuda en iyi başlangıç, ekonomik ilişkilerin yeniden başlamasıdır. Aslına bakılırsa, zaten iki ülke halkları arasında ticari ilişkiler devam etmektedir; ancak bu şekilde her iki ülkenin işadamları da gereksiz masraf yapmaktadırlar. Türkiye ile Ermenistan arasında doğrudan uçuşlar da bulunmaktadır. Ermeni vatandaşları için Türkiye vizesi, Türk vatandaşları için de Ermenistan vizesi almak gayet kolaydır. Yani kapalı sınırlar, öyle 30 yıl öncesinde olduğu gibi bir anlam ifade etmemektedir. Hatta dijitalleşme ve sosyal ağlar devrinde, insanlar birbirleriyle sınırları geçmeden de görüşebilirler. Dolayısıyla, şu an için kapalı olan sınırlar, sadece kendi çıkarları için Türkiye ile Ermenistan’ın arasını bozmak isteyen ülkelerin lehine bir durumdur. Gelecekte umuyorum barış içerisinde bir arada yaşamayı başarabilir ve çocuklarımızın barış ve uyum içerisinde yaşamasını sağlayabiliriz.

Dr. Ozan Örmeci: Sayın Sahakyan, bu söyleşi için size teşekkür ediyoruz. Umarız sizi ilerleyen günlerde yeni konferanslar için tekrar Türkiye’de görürüz.

Dr. Mher Sahakyan: Dr. Ozan Örmeci, ben de size bu söyleşi için teşekkür ediyorum. Umuyorum sizi ve meslektaşlarınızı Ermenistan’da bir konferans vesilesiyle ağırlayabiliriz. İletişim ve işbirliğini güçlendirelim. Ayrıca İstanbul Gedik Üniversitesi’ne davet için teşekkür ederim.

Röportaj: Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
Tarih: 07.08.2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder