Sayfalar

3 Ekim 2017 Salı

Amerikan Dış İşleri Belgelerinde Alparslan Türkeş


Türk araştırmacı ve yazar Rıfat N. Bali[1], 2010 yılında Libra Kitap tarafından çok sınırlı sayıda basılan Turkey in the 1960’s and 1970’s Through the Reports of American Diplomats (Amerikalı Diplomatların Raporları Aracılığıyla 1960’lar ve 1970’lerde Türkiye)[2] adlı önemli bir kitap yayınlamıştır. Bu eserde, Amerikalı diplomatlar ve elçilik görevlilerinin Türkiye’de 1960 ve 1970’li yıllarda yazdıkları gizli raporlar Türkçe’ye çevrilmiş ve derlenmiştir. Bu yazıda, raporda yer alan Alparslan Türkeş’le ilgili bölümler özetlenecektir.

Turkey in the 1960’s and 1970’s Through the Reports of American Diplomats

Kitapta yer alan ve Alparslan Türkeş’in adının geçtiği ilk bölüm, John E. Merriam’ın 20 Mayıs 1963 tarihli “Spiritual Problems and Social Disorder in Istanbul” (İstanbul’da Ruhsal Sorunlar ve Toplumsal Kargaşa) raporudur. Raporda, genel olarak İstanbul ve Türkiye’de ruhsal ve psikolojik meseleler siyasal bir perspektiften incelenmiş ve özellikle İslam-laiklik ikileminin yarattığı bazı sosyal zorluklara dikkat çekilmiştir. 27 Mayıs 1960 darbesine de yer verilen raporda, Türkeş, 27 Mayıs darbecilerinden farklı bir konumda algılanmıştır. Rapora göre, Türkeş ve arkadaşları kendi siyasal gündemleri ve projeleri olan kişilerken, diğer 27 Mayısçılar çoğunlukla Türkiye’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giden ve özgün fikirleri olmayan askerlerdir.

Türkeş’in isminin geçtiği bir diğer rapor, G. Lewis Schmidt’in 8 Ekim 1965 tarihli “A Trip Through Uşak, Afyon, Balıkesir, Kütahya, and Manisa” (Uşak, Afyon, Balıkesir, Kütahya ve Manisa’ya Bir Yolculuk) raporudur. Raporda, 27 Mayıs sonrası yurtdışına sürgüne gönderilen ama cezası bitince yurda dönen Alparslan Türkeş’in Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin (CKMP) başına geçince partinin 1965 seçimlerinde yaşadığı oy kaybı vurgulanmış ve Afyon milletvekili Hasan Dinçer’in partiden istifa etmesine dikkat çekilmiştir.  

Rufat N. Bali

Alparslan Türkeş’le ilgili bir diğer önemli belge, Bill Handley’nin 8 Ağustos 1969 tarihli “The Far Right in Current Turkish Affairs” (Güncel Türk Siyasetinde Aşırı Sağ) raporudur. Raporda, Türkeş’in partisi Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Türkiye’deki milliyetçi ve Turancı grupların çoğunluğunun bulunduğu siyasal organizasyon olduğu vurgulanmış ve partinin kendilerini Orta Asya Türk kültürüne referansla “Ergenekon Aslanları” olarak adlandıran komando gruplarının olduğu belirtilmiştir. Yurtdışından (Bulgaristan, Yugoslavya ve Afganistan) gelen Türk göçmenlerine daha iyi davranılması gerektiğini savunan ve Türkiye’nin ekonomik sorunlarının ancak milli yöntemlerle çözülebileceğine inanan bu kişilere göre, Türk milleti başka milletleri taklit etmeye başladığı zaman kaybetmektedir. Grubun sloganı da, bu doğrultuda, “Herşey Türkiye ve Türklük İçin” şeklindedir. Hatta parti üyeleri, düzenledikleri aile planlaması konulu bazı seminerlerde emperyalist ülkelerin Türk milletini kısırlaştırmak istediğini de iddia etmişlerdir. Bill Handley’e göre, Alparslan Türkeş, faşizme meyleden otoriter bir kişidir. Hatta Türkeş, bir konuşmasında amaca giden yolda herşeyin mubah olduğunu da vurgulamıştır. Türkeş’in “milliyetçi sosyalizm” görüşünün içeriği fazla bilinmemekle birlikte, raporun yazarına göre Türkeş’in Batı ülkeleri ile ilişkilere bakışı Atatürk’ten farklıdır. Bu manada, Türkeş, Atatürk’ün görüşlerini tersyüz edecek bir kişi gibi algılanmıştır. Ayrıca her ne kadar dünya görüşü aşırı milliyetçi çizgide olsa da, partisinde dini (İslami) unsurlar da bulunmaktadır. Nitekim partinin komando kamplarına katılan gençler, İslami usullere uygun şekilde günde 5 vakit namaz kılmaktadırlar. Komandolar, özellikle solcu komünist gençleri düşman olarak görmekte ve İslamcılara benzer şekilde onlara öfke duymaktadırlar. Ancak bu grubun daha kalabalık olan İslamcılardan farkı, daha organize olmalarıdır. Türkeş’e göre Türkiye’de hâlihazırda 20 komando kampı bulunmaktadır ve yakında 16 tanesi daha açılacaktır. Türk gazeteleri ise bu kampları yeni keşfetmektedir ve bunlar hakkında haberler yapılmaya başlanmıştır. MHP, köklerini muhafazakâr çizgideki Cumhuriyetçi Millet Partisi’nden alan bir siyasi yapıdır. Türkeş ve arkadaşları 1965 yılında partide kontrolü ele geçirince, yaşı büyük kimseler partiden ayrılmış ve partinin siyasi çizgisi Türk milliyetçiliği temelinde yeniden kurgulanmıştır. Yazara göre, sandık başarısı sınırlı olsa da, Türkeş’in kişisel popülaritesi ve desteği partisinin oy oranının çok üzerindedir. Askeriye ve dini gruplar içerisinde Türkeş’e sempati duyanların oranı da merak edilmektedir.

Alparslan Türkeş’e yer verilen bir diğer Amerikan Dış İşleri menşeli belge, James Spain’in 30 Nisan 1971 tarihli “How to Control Violence – A Key Istanbul Preoccupation” (Şiddeti Kontrol Etmek – Önemli Bir İstanbul Meşgalesi) raporudur. Türkiye’deki ve İstanbul’daki siyasal şiddet olaylarının mercek altına alındığı bu raporda, Türkeş’in 1969 yazında ırkçı ve aşırı sağcı partisi MHP’ye bağlı komando kamplarını kurmaya başladığı belirtilmektedir. Aynı dönemde daha İslami çizgide Ülkü Ocakları’nın da kurulduğunu belirten yazar, bu grupların komünizmle mücadele çerçevesinde oluşturulduğunu yazmıştır. Bu grupların merkez sağ çizgideki Adalet Partisi (AP) seçmenlerini kendilerine çekmeye başladığını belirten Spain, özellikle küçük Anadolu kentlerinde yaşayanlar ve İstanbul gibi büyük şehirlere göçen yoksul gençler arasından bu hareketlere katılımların olduğunu söylemiştir.

Alparslan Türkeş’le ilgili bir diğer önemli rapor, John E. Merriam’ın 14 Mart 1963 tarihli “The Turkish Army and Politics: View of Lt. Gen (Ret) Madanoğlu on Col. (Ret) Türkeş” (Türk Ordusu ve Siyaset: Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu’nun Emekli Albay Alparslan Türkeş Hakkındaki Fikirleri) başlıklı analizidir. Merriam, raporunda, Madanoğlu’nun Türkeş hakkındaki görüşlerine yer vermiş ve Türkeş’in 27 Mayıs İhtilali öncesinde 1960’ların başında kendi cunta grubunu örgütlediğini ve darbeyi kendi kişisel otoritesi için bir fırsat olarak gördüğünü yazmıştır. O dönemde Türkeş ve arkadaşlarının kendisini Milli Birlik Komitesi’nden uzaklaştırmaya çalıştıklarını da söyleyen Madanoğlu, bu grupların Türkiye siyasetinde etkili olmasının imkânsız olduğunu, ancak Başbakan İsmet İnönü’nün destek oranının düşük olmasının Türkiye açısından bir risk olduğunu iddia etmiştir. Madanoğlu, ayrıca Türk halkının Peygamber’in (Hz. Muhammed) evlatları olarak gördüğü Arap halklarını sevdiğini ve Türkeş’in ırkçı görüşlerinin yanlış olduğunu kaydetmiştir. Türkeş’in Başbakan Adnan Menderes’in devrilmesinde en etkili kişi olduğunu ve cunta grubu içerisinde başlarda çoğunluk sağladığını iddia eden Madanoğlu, daha önce kendisiyle temas edilmesine karşın, Cemal Gürsel’in de aslında Türkeş ve askeri darbe tehlikesinin ne kadar ciddi olduğunu anlamadığını söylemiştir. Türkeş’in emriyle sadece üst düzey isimlerin değil, tüm Demokrat Parti milletvekillerinin tutuklandığını belirten Madanoğlu, cuntayı yönlendiren kişinin de başlarda büyük ölçüde Türkeş olduğunu vurgulamıştır. Türkeş’in bu gücü Muzaffer Özdağ ve Numan Esin gibi genç arkadaşları sayesinde elde ettiğini belirten Madanoğlu, bu kişilerin daha sonra Ondörtlükler adıyla cuntadan tasfiye edildiğini açıklamıştır.

MHP lideri Alparslan Türkeş’e değinilen bir diğer Amerikan belgesi, Elaine D. Smith’in 28 Mart 1965 tarihli ve “Memorandum of Conversation with Cemal Madanoğlu” (Cemal Madanoğlu ile Sohbetin Notu) başlıklı raporudur. Cemal Madanoğlu, Elaine D. Smith ile sohbetinde, Alparslan Türkeş’in fikirlerini özgürce söyleyebilmek için CKMP’ni ele geçirdiğini ve Türkeş’in kendisinden farklı olarak siyasette güç kullanmaktan çekinmediğini belirtmiştir. Madanoğlu, ayrıca Türkeş’i çok iyi bir kurmay subay olarak tanımlamış ve 27 Mayıs darbesinin mimarı olduğunu açıklamıştır.

Alparslan Türkeş’le alakalı son önemli Amerikan raporu, Philip Clock’un “General Madanoğlu’s Views of Current Political Scene” (General Madanoğlu’nun Güncel Siyasal Tablo Hakkındaki Görüşleri) başlıklı ve 6 Nisan 1965 tarihli belgedir. Clock’a göre, Madanoğlu, kendisini vatansever ama Türkeş gibi ırkçı ve aşırıcı fikirleri olmayan bir subay gibi lanse etmektedir.


Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ




[1] 1948 İstanbul doğumlu Yahudi asıllı Türk yazar, tarihçi ve araştırmacı. Özellikle Türkiye Yahudilerinin tarihi üzerine çalışmalar yapan bir araştırmacıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder