Sayfalar

9 Şubat 2017 Perşembe

Türkiye’de Mizahın Yıldız İsmi Cem Yılmaz Üzerine Bir Analiz


Giriş
Kurulduğu günden beri ekonomik zorluklar, devlet baskısı, etnik ve mezhepsel sorunlar, terörizm, dış politikada yaşanan hüsran ve gerginlikler, demokrasi ve insan hakları ihlalleri gibi türlü sorunlar nedeniyle zor günler geçiren Türkiye’de, mizah, siyasi gündeme bakıp mutlu olmakta oldukça zorlanan Türk halkının daima büyük ilgi gösterdiği ve yakından takip ettiği bir alan olmuştur. Nitekim Türkiye’de, halkın birçok ünlü komedyen ve sinemacıyı siyasetçilerden çok daha fazla sevmesi ve benimsemesi, istisnai ve geçici bir durum değildir. Örneğin, ünlü aktör Kemal Sunal (1944-2000)[1], toplumun her kesiminde sevgi ve saygı uyandırmış büyük bir yıldızdır. Son dönemde, Kemal Sunal’a benzer şekilde toplumun tamamında hayranlık uyandırabilmiş ve sevgi-saygı oluşturmayı başarabilmiş güncel bir komedyen örneği ise Cem Yılmaz’dır. Karikatürist olarak başlayan kariyerinde standup şovları ve filmleriyle önemli bir komedyen ve sinemacı haline gelen Yılmaz, son dönemde Türk akademisinde de çeşitli çalışmalara konu olmaya başlamıştır.[2] Bu yazıda, Cem Yılmaz’ın yaşamı ve profesyonel kariyeri kısaca incelenecek ve farklı kaynaklar ışığında mizah anlayışı hakkında fikirler yürütülerek, Türk halkınca neden bu kadar sevildiği anlaşılmaya çalışılacaktır.

Genç Cem Yılmaz

Cem Yılmaz Biyografisi
Sivaslı bir ailenin çocuğu olarak 1973 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Cem Yılmaz[3], ilköğrenimini Mehmet Akif İlkokulu’nda ve ortaokul eğitimini Bahçelievler Kazım Karabekir Ortaokulu’nda tamamlamış, sonrasında da Etiler Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otel Yönetimi bölümünü bitirmiştir. Karikatüre olan ilgisi ve yeteneği sayesinde üniversite yıllarında Leman isimli dönemin ünlü ve popüler mizah dergisinde çalışmaya başlamıştır. Standup şov şeklindeki ilk sahne gösterisini dergide çalıştığı yıllarda Leman Kültür Merkezi’nde gerçekleştirmiş ve “underground” bir şöhret olarak İstanbul gençleri arasında popüler hale gelmeye başlamıştır. Meddah geleneğini bu şekilde Türkiye’de yeniden canlandıran Yılmaz[4], bu ilk dönem sonrasında Beşiktaş Kültür Merkezi’nde sahne almaya başlamış ve burada düzenlediği gösteriler ile adını duyurmayı başararak günümüze kadar toplamda 4.000’den fazla kez sahneye çıkmıştır.

Yılmaz, 1998 yılında “Her Şey Çok Güzel Olacak” isimli filmle sinema sektörüne adım atmıştır. İçlerinde Türk Sineması’nın en sevilen filmleri arasına girmiş olan “G.O.R.A.”, “A.R.O.G”, “Hokkabaz”, “Yahşi Batı” ve “Av Mevsimi” gibi popüler ve kaliteli yapımların da bulunduğu toplam 18 filmde rol almış ve birçok filme senarist ve yönetmen olarak da imzasını atmıştır. Yılmaz, sinema alanındaki çalışmalarının yanı sıra, sahne gösterilerini de devam ettirmiş ve bugüne kadar her biri kapalı gişe oynayan 6 ayrı standup gösterisi[5] gerçekleştirmiştir. Yılmaz, büyük popülaritesinin de etkisiyle, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası işbirliği ile gerçekleştirilen özel konserler kapsamında, bu orkestraya 2 kez şeflik yapmış ve üniversite ziyaretlerinin komik anlarının birleşiminden oluşan bir DVD de yayınlamıştır. Yılmaz, kariyeri boyunca birçok markanın reklam yüzü olmuş ve aralarında Panasonic, Opet, Türk Telekom, Türkiye İş Bankası ve Doritos gibi büyük markaların da yer aldığı firmalar için başarılı reklam kampanyalarına imza atmıştır. Karikatürlerinin yer aldığı bir kitap ve 3 filminin senaryolarının kitaplaştırılmış hali de okurların yoğun ilgisini çekmiştir.[6] Yılmaz, 2014 yılında “StandartCY” adlı standup gösterisiyle Amerika turnesine de çıkmıştır. Son filmi “İftarlık Gazoz” ise, 29 Ocak 2016 tarihinde vizyona girmiştir. Cem Yılmaz, yeni sinema ve standup gösterisi projeleri üzerinde çalışmaya devam etmektedir.

Cem Yılmaz’ın 1995 yılında Leman Kültür’de sahnelediği ilk standup şovlarından görüntüler

Bir Sinemacı Olarak Cem Yılmaz
Cem Yılmaz, 1998 yılında “Her Şey Çok Güzel Olacak” filmiyle başladığı sinema kariyerinde, bugüne kadar 18 filmde aktör, 9 filmde senarist ve 7 filmde yönetmen olarak görev almıştır.[7] Türkiye’de “Sadri Alışık Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu Ödülü” ve “4. Yeşilçam Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu Ödülü” gibi ödüller kazanan Yılmaz, 2007 yılında Brüksel Uluslararası Bağımsız Film Festivali’nde -“Hokkabaz” filmindeki performansıyla- “en iyi aktör” ödülünü kazanarak uluslararası bir ödülün de sahibi olmuştur.[8] Yılmaz, zaman içerisinde Türkiye’de en çok gişe yapan 10 filmden ikisine (8. sıradaki “G.O.R.A.” ve 10. sıradaki -standup gösterilerinden derlenen- “CM101MMXI Fundamentals”) imza atmayı başarmış son derece başarılı da bir sinemacı olmayı başarmıştır.[9]

Cem Yılmaz’ın en başarılı filmi G.O.R.A.’dan bir sahne

Ayrıca Yılmaz’ın standup kariyerinin devamı şeklinde ve komedyen olarak başladığı sinema kariyerinde, ilerleyen yıllarda “Hokkabaz”, “The Water Diviner” ve “Av Mevsimi” gibi ciddi roller üstlendiği yapımlarda gösterdiği performans da övgü konusu olmuştur. Özellikle Russell Crowe ve Olga Kurylenko’lu kadrosuyla başarılı bir uluslararası yapım olan “The Water Diviner” (Türkçesiyle “Son Umut”)[10] filminde rol alması, Yılmaz’ı dünya çapında tanınan bir sinemacı haline de getirmiştir. “Av Mevsimi” de, Türk Sineması’nın son yıllardaki ender kaliteli filmlerinden biri olarak büyük ilgi görmüş ve Cem Yılmaz’ın saygınlığını arttırmıştır. Böylelikle, Cem Yılmaz, kendisini sadece bir komik karakterle sınırlı tutmayıp, sinema alanındaki yeteneklerini sergileme fırsatı bulmuş ve sadece halktan değil, eleştirmenlerden de geçerli not almaya başlamıştır. Nitekim Yılmaz, birçok eleştirmene göre 2000’li yıllarda Türk Sineması’na Şahan Gökbakar’la beraber damga vuran iki büyük isimden birisidir.[11] Yüksek Lisans tezinde Yılmaz’ın üç filmini (G.O.R.A., A.R.O.G., Yahşi Batı) inceleyen Hacettepe Üniversitesi’nden Şeyda Güloğlu Ulusal, Cem Yılmaz’ın Türk Sineması’ndaki ikili karşıtlık düzenini (sanat filmleri vs. popüler filmler) yıkan ve popüler ve evrensel değerlerle yerel değerleri sentezleyen bir yapıda olduğuna dikkat çekmiştir.[12]

The Water Diviner (2014) fragmanı

Analiz
Cem Yılmaz’ın en sevilen filmleri olan G.O.R.A. ve A.R.O.G.’da canlandırdığı Arif (Işık) karakteri, Yılmaz’ın standup şovlarında da sıklıkla örneklerini sunduğu İstanbul ve genel olarak Türkiye’nin orta sınıf ve ortalama erkek profilini yansıtan ve Kemal Sunal’ın “Şaban” karakterinin güncel bir versiyonu olarak yorumlanabilecek önemli ve halk tarafından çok sevilen bir popüler kültür öğesidir. Arif karakteri, şapşal ama sevimli, açıkgözlü, girişken ve kurnaz olmaya çalışan, lakin bir yandan da vicdanlı yapısıyla, Batılı gözlemcilerce Kapalıçarşı esnafına benzetilmiş ve Cem Yılmaz’ın Türk halkınca çok sevilmesinin yolunu açmıştır. “Türkiye’de Gülmenin Dönüşümü: 1970’li ve 2000’li Yıllarda Komedi Filmlerinin Karşılaştırmalı Bir Analizi” adlı tezinde Türk komedi filmlerinin popüler karakterlerini inceleyen Saliha Deniz Şahinalp, Arif karakteriyle “fazla eğitimli olmayan ve saf ama işini bilen” Türk insanının parodileştirildiğini savunmuştur.[13] Arif karakterinin büyük popülaritesi nedeniyle, Yılmaz, “Arif ile 216” adlı yeni projesinde de bu karakteri canlandırmaya devam edecektir.[14] Arif karakteri, orta gelir düzeyinden kurtulmaya çalışan, ancak eğitim eksikliği ve girişimciliği teşvik etmekten uzak bir siyasal kültür ve ekonomik düzende yaşayan Türk halkının ortalamasını hakikaten de çok iyi yansıtan bir profildir. Bu karakteri yaratırken, Yılmaz’ın geçmişte Sadri Alışık’ın canlandırdığı halkçı tiplemelerden esinlendiği açıktır. Zaten sanatçının kendisi de, rahmetli Alışık’a olan hayranlığını sıklıkla dile getirmektedir. Dolayısıyla, bence Cem Yılmaz’ın Türk halkınca çok sevilmesinin en önemli nedenlerinden birisi, standup şovları ve filmlerinde örneklerini verdiği Arif karakteri ve benzeri ortalama Türk erkeğini yansıtan karakterler ve bu karakterlerin komik durumlara (uzaya giden Türkler fantezisi, yurtdışında tatile giden Türkler vs.) sokulması üzerine kurulu olan ince mizah anlayışıdır. Zira aile bireyleri ve arkadaşlarının da anlattığı üzere, Yılmaz, küçük yaşlarından itibaren çok bir gözlemci ve çevresinde ilgi uyandıran komik bir insan olmayı başarmıştır.

Cem Yılmaz’ın “Arif” karakteri

Cem Yılmaz’ın bu derece popüler olması ve sevilmesinde kanımca bir diğer önemli faktör, Türk erkekleri açısından en önemli ve bir ölçüde sıkıntılı konulardan biri olan askerlik hizmetiyle ilgili olarak anılarını anlattığı gösterisidir. Askeri darbeler ve darbe girişimleri nedeniyle ülkemizde orduya yönelik son yıllarda -haklı olarak- çeşitli tepkiler oluşsa da, “Peygamber Ocağı” olarak görülen ve “Mehmetçik” imgesiyle Türk halkının bilinçaltına kazınan Türk askerine duyulan saygı ve sevgi, Yılmaz’ın gösterilerinde zaman zaman altını çizdiği ve Türk halkınca da takdir gören bir unsurdur. Yılmaz’ın askerlik ve askerlere yönelik espriyle karışık kısmen eleştirel yaklaşımı da, halkımızca çok beğenilen bir husustur. Zira askerlere duyulan saygı ve sevgiye karşın, bu mesleğin bazı konulardaki zorluk ve anlamsızlıkları, Türk erkekleri arasında sıklıkla konuşulan bir konudur. Asker sevgi ve saygısını milliyetçi propagandaya dönüştürmemesi ve siyasetin ucuz popülizminden uzak kalması da, kanımca Yılmaz’ın hem halk, hem de elitler tarafından sevilmesinde ve sayılmasında etkili olmuştur.

Cem Yılmaz’ın askerlik anılarını anlattığı unutulmaz gösterisi

Cem Yılmaz’ın başarısındaki kanımca en önemli unsur ise; orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak Türkiye’nin en heterojen kentlerinden birisi olan İstanbul’da büyümesinin ve turizm sektöründe eğitim alması ve çalışmasının da etkisiyle, Türk halkının farklı kesimlerini ve onların ortak özelliklerini çok iyi gözlemlemesidir. Arif karakteri ve standup şovlarında canlandırdığı birçok karakter, Yılmaz’ın küçük yaşlarından başlayarak İstanbul’da gözlemlediği insan tiplerini bilgi süzgecinden geçirdikten sonra yarattığı ve taklit ettiği sentez tiplemelerdir. Nitekim Cem Yılmaz’ı derinlemesine ve mizah kuramı doğrultusunda inceleyen Esra Bilge, Yılmaz’ın “toplumda yaygın kabul gören kültürel kodlar” üzerinden espriler yaptığı ve bu sayede anlaşılır ve sevilir olduğu tespitini yapmıştır.[15] Ancak Bilge’ye göre, Yılmaz, aynı zamanda sahnede ve konuşma hakkı kendisinde olan biri olarak “üstünlük duygusu”nu da karşısındakilere geçirmekte ve kıvrak zekâsı ve yetenekleriyle kendisini dinleyenlerden daha zengin ve yetenekli olduğunu sık sık onlara -dürüstçe- hatırlatmaktadır.[16] M. Bilal Arık ise, Yılmaz’ın -Bilge’nin vurguladığı gibi- “üstünlük kuramı”ndan ziyade, umulmadık, uygunsuz ve mantıksız durumlar üzerine kurulu olan “uyumsuzluk kuramı”na uygun bir mizah yaptığını iddia etmektedir.[17] Hakikaten de, Cem Yılmaz mizahında bu iki mizah kuramına uygun öğeleri bulmak mümkündür. Standup şovlarında “üstünlük duygusu”nu zaman zaman kullanan Yılmaz, filmlerinde ise birçok abuk subuk olay ve sahne yaratmakta ve “uyumsuzluk kuramı”na uygun olarak beklenmedik durumlarla seyircileri şaşırtmakta ve güldürmektedir.

Cem Yılmaz’ın bu denli popüler olmasında, son olarak, Dede Korkut zamanlarından beri sözlü tarih geleneğinin çok geliştiği ve yerleştiği Türk milletinde, anlatıcıya ve hikâye dinlemeye duyulan özlem de önemli bir unsur olarak yorumlanabilir. Osmanlı döneminde de “meddah” geleneğiyle karşımıza çıkan bu durum, camide “imam”, okulda “öğretmen” veya “hoca”, askerde “komutan” karşısında genelde emir alan ve neredeyse hep dinleme halinde kalan Türk insanının iliklerine kadar işlemiş bir özelliktir. Yılmaz, işte bu eğilimi mizahla birleştirerek Türk insanının gönlünde taht kurmayı başarmaktadır.

Sonuç
Cem Yılmaz, Türk mizahı ve Türk Sineması açısından çok önemli bir figürdür ve kıymeti ilerleyen yıllarda daha da iyi anlaşılacaktır. Daha çok Türkiye’ye özgü bir mizah anlayışı olan ve Türk insanına özgü komiklikleri anlatan Yılmaz’ın uluslararası arenada ise Türkiye’deki gibi sevilmesi oldukça zordur.

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ



KAYNAKLAR
[2] Yazının kaynakça bölümündeki çalışmalara bakılabilir.
[3] Biyografik bilgiler buradan alınmıştır; https://tr.wikipedia.org/wiki/Cem_Y%C4%B1lmaz.
[4] Bu konuda ilginç bir değerlendirme için; Murat Cankara (2006), “Cem Yılmaz Bir ‘Modern Meddah’ Mıdır?”, Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, No: 5, Erişim Tarihi: 09.02.2017, Erişim Adresi: https://www.academia.edu/13684285/Cem_Y%C4%B1lmaz_Bir_Modern_Meddah_m%C4%B1d%C4%B1r.
[5] 1999: Milenyum, 1999: Bir Tat Bir Doku, 2007: CMYLMZ, 2010: CMYLMZ Soru & Cevap, 2011: CM101MMXI Fundamentals, 2014: STANDartCY.
[6] Yılmaz’ın kitapları için; http://www.kitapyurdu.com/yazar/cem-yilmaz/7678.html.
[7] Sanatçının Imdb.com sayfası için; http://www.imdb.com/name/nm0948000/.
[11] Mehmet Arslantepe, “Türk Komedi Sinemasının Gelişim Süreci”, Erişim Tarihi: 09.02.2017, Erişim Adresi: http://akademikpersonel.kocaeli.edu.tr/marslantepe/bildiri/marslantepe18.10.2010_20.41.32bildiri.pdf, s. 6.
[12] Şeyda Güloğlu Ulusal (2014), “Küresel / Yerel Eksende Cem Yılmaz Filmleri: G.O.R.A., A.R.O.G. ve Yahşi Batı Filmleri Örneği”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Siyaset Bilimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Erişim Tarihi: 09.02.2017, Erişim Adresi: http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/2506/27f11817-dc7b-4d18-8b21-4bd21f9efcf9.pdf, s. 85.
[13] Saliha Deniz Şahinalp (2010), “Türkiye’de Gülmenin Dönüşümü: 1970’li ve 2000’li Yıllarda Komedi Filmlerinin Karşılaştırmalı Bir Analizi”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı Yüksek Lisans Tezi, Erişim Tarihi: 09.02.2017, Erişim Adresi: http://openaccess.bilgi.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11411/591/T%C3%BCrkiye'de%20g%C3%BClmenin%20d%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm%C3%BC%201970%20ve%202000'li%20y%C4%B1llarda%20g%C3%BClmenin%20d%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm%C3%BC%20-%20Komedi%20filmlerinin%20kar%C5%9F%C4%B1la%C5%9Ft%C4%B1rmal%C4%B1%20bir%20analizi.pdf, s. 65.
[15] Esra Bilge (2008), “Cem Yılmaz Anlatıları <Üstünlük Kuramı Bağlamında>”, Türkbilig, Erişim Tarihi: 09.02.2017, Erişim Adresi: http://www.turkbilig.com/pdf/200816-101.pdf, s. 18.
[16] Esra Bilge (2008), “Cem Yılmaz Anlatıları <Üstünlük Kuramı Bağlamında>”, Türkbilig, Erişim Tarihi: 09.02.2017, Erişim Adresi: http://www.turkbilig.com/pdf/200816-101.pdf, s. 19.
[17] M. Bilal Arık (2002), “Kemal Sunal, Levent Kırca ve Cem Yılmaz’ın Mizahına Teorik Bir Bakış”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Sayı: 14, Erişim Tarihi: 09.02.2017, Erişim Adresi: http://www.journals.istanbul.edu.tr/iuifd/article/view/1019012987/1019012215, s. 123.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder