Sayfalar

21 Eylül 2016 Çarşamba

İslam Dünyasında Örtünme


Müslüman nüfusu yoğun ülkeler veya popüler tabirle İslam dünyasında, kadınların örtünmesi konusu daima siyasal düzlemde ele alınan önemli ve ilgi çekici bir konu olmayı başarmıştır. Laiklik hassasiyeti yüksek olan Türkiye gibi ülkelerde, yakın geçmişe kadar dini giysilerle kamu hizmetlerinde çalışılması ve kamu hizmetlerinden yararlanılması engellenmiş; devlet, bu konuda ihtiyatlı hareket etmeyi tercih etmiştir. Bunun temel nedeni ise, birçok Arap ülkesinde açıkça görülebildiği üzere, örtünmenin serbest bırakılması ve din kuralı olarak kabul edilmesi durumunda, tüm kadınların kısa sürede kapanmaya zorlanmasıdır. Bu zorlama, yasal-siyasal düzeyde her zaman geçerli olmayabilir; lakin bu noktada Prof. Dr. Şerif Mardin’in “mahalle baskısı” adını verdiği sosyal psikolojik baskıları da hesaba katmak gerekir. Son dönemde ABD’de Michigan Üniversitesi’nde Sosyal Araştırma Enstitüsü’nce yapılan bir araştırma, kadınların nasıl giyinmeleri gerektiği konusunda İslam dünyasındaki farklı ülkelerdeki algıları ölçen önemli bir araştırma olarak dikkat çekmiştir.[1]

Müslüman dünyasında seçilen 7 ülkede (Türkiye, Tunus, Mısır, Irak, Lübnan, Pakistan ve Suudi Arabistan) yürütülen araştırma, çok çarpıcı sonuçlar ortaya koymuştur. Araştırmaya göre; Türkiye ve Lübnan haricinde hiçbir Müslüman nüfusu yoğun ülkede kadınların başlarını örtmemesine dörtte bir oranından fazla sıcak bakılmamaktadır. Başı açık kadınları olumlama oranı Lübnan’da 49, Türkiye’de ise sadece yüzde 32’dir. Bu iki ülkeyi yüzde 15’le Tunus takip etmektedir. Diğer ülkelerde ise, başı açık kadınlara sıcak bakanların oranı son derece düşüktür: Mısır yüzde 4, Irak ve Suudi Arabistan yüzde 3, Pakistan yüzde 2. Bu sonuçlar yanıltıcı olmamalıdır; zira Lübnan’da çok sayıda Maruni Katolik Hıristiyan nüfus vardır. Türkiye de, yakın geçmişe kadar laikliğin özenle ve sert tedbirlerle korunduğu bir ülke olarak diğer İslam ülkelerinden ayrılmaktadır. Ancak diğer ülkelerde, kadınların başlarını açmasına genelde olumsuz bakılmaktadır.


Araştırmanın bulguları (grafik)

Türban konusunda da görüşler farklılaşmaktadır. Saçın gösterilebildiği türban modeli Tunus’ta yüzde 23, Türkiye’de yüzde 17, Mısır’da yüzde 13, Lübnan’da yüzde 12, Irak’ta yüzde 10, Pakistan’da yüzde 8 ve Suudi Arabistan’da yüzde 5 oranında onaylanmaktadır. Bunlar, oldukça düşük oranlardır. Buna karşın, saçın tamamen kapatıldığı türban modeli konusunda destek birçok ülkede yüksektir. Bu oran, Tunus’ta yüzde 57, Mısır’da yüzde 52, Türkiye’de yüzde 46, Irak’ta yüzde 44, Lübnan’da yüzde 32, Pakistan’da yüzde 24 ve Suudi Arabistan’da yüzde 10’dur. Sadece yüzü açıkta bırakan çarşaf modeli örtünme en çok Irak (yüzde 32) ve Pakistan’da (yüzde 31) onaylanırken (Türkiye’de sadece yüzde 2), sadece gözleri açıkta bırakan peçeye destek en yoğun şekilde Suudi Arabistan’da (yüzde 63) ve sonrasında Pakistan’dadır (yüzde 32) (Türkiye’de yine sadece yüzde 2). Yüzün tamamını örten burka modeli örtünme ise, yüzde 11’le en çok Suudi Arabistan’da destek görmektedir (Türkiye’de ise yüzde 0).

Türkiye’nin son 20 yılda yaşadığı dönüşüm, maalesef laik korkuları doğrulamaktadır. Türkiye’de başını türbanla kapatan kadın sayısı son yıllarda artar ve başı açık kadınlar türban takmaya başlarken, önceden kapalıyken sonradan açılan kadınların sayısı son derece azdır. Buna karşın, kapalı annelerin kız çocukları arasında başlarını açanlar görülebilmektedir. Bu nedenle, konu hakkında kesin bir yorum yapmak zordur. Sonuçta, bu iki kategori arasında geçişkenlik oranları da çok yüksek olmayabilir. Dahası, ekonomik kaygıların ve siyasi korkuların öne geçtiği orta gelir düzeyinde bir ülke olan Türkiye’de, insanlar siyasi ve ekonomik menfaat için de kolaylıkla olduklarından farklı davranabilmekte ve bu da toplumca ayıplanmamaktadır. Türkiye’de en çok kabul gören kadın giyim türleri; saçın tamamen kapatıldığı türban modeli (yüzde 46) ve başı açıklıktır (yüzde 32’dir). Saçın gösterilebildiği türban modeline destek ise sınırlıdır (yüzde 17). Bu durum da, Türkiye toplumunun laik ve İslami olarak ikiye bölündüğünü ispatlamaktadır. Aradaki kategorinin az onaylanması, bu iki yaşam tarzı arasındaki geçişkenliğin ve melez kimliklerin zayıf olduğunun bir ispatı olarak da okunabilir. Buna karşın, Türkiye’de çarşaf ve peçeye çok az (yüzde 2) verilmesi ve burkaya hiç destek verilmemesi (yüzde 0), radikal İslam tehdidinin bu ülkede henüz geçerli olmadığını ve "ılımlı İslam" düşüncesinin toplumca genel kabul gördüğünü ortaya koymaktadır.

İslam dünyasının genel bir ortalaması alındığında ise, saçı tamamen kapatan türban modelinin yüzde 44’le en yoğun şekilde onaylanan kadın giyimi (örtünme modeli) olduğunu görülmektedir. Bu durum ise, İslam dünyasında kadınların sosyal statülerine ve toplumun genel eğilimlerine dair önemli bir gösterge olarak da okunabilir.

Kapak fotoğrafı: Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tansu Çiller ve Pakistan Başbakanı Benazir Butto, 1994 yılı Şubat ayındaki Bosna Hersek ziyaretleri sırasında.

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder